21Ocak 2006 Sayı: 2006/02 (02)
  Kızıl Bayrak'tan
  Çok yönlü bir hazırlıkla karşılanması gereken bir dönemecin eşiğindeyiz
  Ordu kontrgerilla olarak inkar ettiğini Özel Harp Dairesi olarak savunuyor
  Devlet için kurşun atan Ağca serbest bırakıldı
  Kuş gribi yayılıyor...
İnsan ölümleri umurlarında değil
Neler anlatır kısa hikayeler... Suçlu kim!
  Devlet hastanelerinin alacakları silindi
TEKEL’de tasfiyeye karşı direniş!
  Tekel işçileriyle konuştuk... “Bedel ödemeden kazanamayız!
  Avrupa Birliği, sosyal güvenlik ve işçi
sınıfı: Dünden bugüne / Yüksel Akkaya
  2005 yılında sınıf hareketi-1: Alınan yenilgiler, büyüyen ihanet ve filizlenen çıkış arayışları (Orta sayfa)
  Kurultaylara çağrı
  Ümraniye İşçi Kurultayı
Sonuç Bildirgesi
  Amerikan İşbirlikçileri İran Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya gelmesini
engelleyecek formül arıyor.
  Alman emperyalizmi de emperyalist savaşın suç ortağı!
  Filistin genel seçimleri 25 Ocak’ta yapılıyor
  Kanlı tiranlar geçici,
direnen halklar kalıcıdır!
  Berlin’de kitlesel Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht anması
  Devrim Okulu 13-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirildi...
  Bültenlerden...
  Yeni bir dünya hedeflenmeden
yeni bir kültür yaratılamaz!
  Devrimci veDemokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’nun
açıklaması
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Direnişteki Tekel işçileriyle konuştuk...

“Bedel ödemeden kazanamayız!”

- Kaç senedir Tekel'de çalışıyorsunuz?

Ülker Şerman: 15 bitti, 16. yıla girdim.

Kadriye Teksoy: 16. yıla girdim.

Gülizar Kabacık: 8 yıldır çalışıyorum.

Nadir Ağcihan: 15 senedir çalışıyorum. Kapatma kararından sonra büyük bir şok yaşadık.

- Direniş sürecini biraz anlatır mısınız? Nasıl gelişti?

Nadir Ağcihan: Bizim 16. günümüz oldu fabrikaya kapanalı. Hükümet kapatma kararını geri alıncaya kadar eylemlerimiz sürecek. Eylemimiz ölünceye kadar sürecek. Bir de ben AKP'nin Adana milletvekillerine sesleniyorum. Fabrikamızı gezsinler. Yalan yanlış bilgilendirmelerle Adana Tekel'i kapatma girişiminde bulunuyorlar.

Gülizar Kabacık: İşyerimizin her an kapatılmasından korktuğumuz için evlerimize gidemiyoruz. Bayramı zaten burada geçirdik. Bayramdan önce başlamıştık direnişe. İşyerini terketmiyoruz. Mesai saatlerimizde mesai yerlerimizde bekliyoruz. Mesai saatlerimizin bitiminde de fabrikanın çeşitli yerlerinde mevzilenerek bekliyoruz.

Ülker Şerman: Biz daha önce de özelleştirmeye karşı savaş veriyorduk. Özelleştirmeyi durdurunca sevindik. Bizi daha kötü bir akıbet bekliyormuş, kapatmayla karşı karşıya kaldık. Çok zor günler geçiriyoruz. Ama hala inancımızı yitirmiş değiliz. Biz direnmeye devam edersek hak yerini bulacaktır. Ben buna inanıyorum. Tabii şu andaki mevcut hükümet meclisteki çoğunluğuna güvenerek bu işçi katliamını gerçekleştiriyor. Ben buna katliam diyorum. Bunun başka bir açıklaması yok. Meclisteki çoğunluğa güvenerek yapıyor bunları. Ama unutmasınlar ki orada kalıcı değiller. Mutlaka bunun hesabını verecekler.

Ben dulum, iki tane çocuğum var. Kimseye yedirmek istemem onların haklarını ve buradaki 700 arkadaşım da aynı durumda. Hepimizin vebali onların üzerinedir. Eğer yayınlarsanız bu sözlerimi, sayın Başbakan isterse beni mahkemeye versin. Her gün beddua ediyorum. Zalimin zulmü varsa mazlumun Allahı var. Mutlaka bir yerde ahımız çıkacaktır. İki elim yakasında olacaktır. Yani halk olarak hakkımızı helal etmiyoruz. Devlet milletin babası derlerdi. Burada baba olacak kimse göremiyoruz. Eğer halen biz milletin babasıyız diyorlarsa biz onların üvey evlatlarıyız o zaman. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz. Vergiye gelince bizim maaşımızdan çatır çatır kesiyorlar. Hakkımızı vermeye gelince niye böyle bir şey yapıyorlar? Biz zarar etmedik. Kendileri zarar ettirdi. Bunun acısını bizlerden almasınlar. Elimizden geleni yaptık. 5-6 yıl önce 70 bin paket üretiyorduk. Ben o 70 bin paketi evime götürmüyordum. Satıyordu parasını alıyordu. O zaman o paraları yerken bu fabrikayı iyileştirseydiler, bakım yaptırsaydılar şimdi bu durumda olmayacaktık. Şimdi bizi üretime verseler, üretin deseler 50 tonun altında üretim çıkarmayız aslında. Hiç kimse sanmasın biz burada oturuyoruz. Biz burada çalıştık kendimizden bir şeyler vererek çalıştık. Tekel işçisi çok çalışkan ve özverilidir. Biz buraya ilk girdiğimizde binleri geçiyordu sayımız. Bir makinede 3-5 kişi çalışıyorduk. Arkadaşlarımız emekli oldu, emekli olanların yerine kimseyi almadılar.

Kadriye Teksoy: Direniş süreci, baktık üretim yok. Herkes oturmaya başladı. Oturarak olmuyor. Mutlaka bir mücadele vermemiz lazım. Oturduğumuz yerde bütün arkadaşlar sözleştik, birleştik ilk etapta bölge başkanını canlandırdık. Daha sonra Türk-İş'ten destek almaya başladık.

- Bu işçilerin basıncıyla olan bir şey mi?

Kadriye Teksoy: Tabii ki işçilerin basıncıyla olan bir şey. Burada epey bir problem oldu. Bölge zaten yanımızdaydı ama bir sessizlik vardı.

- Kaç kişi çalışıyordunuz ilk başta?

Ülker Şerman: Ben girdiğimde hatırlayabildiğim kadarıyla 1400-1500'ün üzerinde işçi vardı. Şu anda daha önce 3 kişinin yaptığı işi tek başımıza yapıyoruz. Erkek arkadaşlarımızın yaptığı işi bile yaptık. Ama biz hiçbir şekilde dertlenmiyorduk. Burası bizim ekmek kapımız. Biz bu fabrikayı ayakta tutabilmek için her türlü özveriyi gösterdik. Biz üzerimize düşeni yaptık, devlet de üzerine düşeni yapsın.

- Nasıl bir direniş örgütlenmeli sizce?

Nadir Ağcihan: Kapatma kararına karşı onurlu bir direniş veriyoruz. Zaten 16. gününü doldurdu eylemimiz, ki bu SEKA'yı da aşan bir direniş olacak. Çok onurlu bir direniş olacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ben buradan emekçi kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Bizim gerçekten onların desteğine ihtiyacımız var. Diğer sigara fabrikalarının, kapatılma kararı alınmayan fabrikaların bize destek olmasını istiyorum. Onurlu mücadelemiz sürecektir. Buradan bizim cesedimiz çıkar, bunu böyle bilsinler.

Ülker Şerman: Şu andaki eylemlerimizi çok pasif görüyoruz, daha etkili eylemler yapmak istiyoruz. Bu da bizim Genel Merkezimiz'e kalmış. Onlar eylem kararlarını alıyorlar biz uyguluyoruz. Bizler daha sert olmak istiyoruz. Daha ses getirici eylemler istiyoruz. Fabrikanın içine kapanıyoruz ama sadece birkaç kişi, bizimle aynı duyguyu, aynı düşünceyi paylaşan insanlar geliyor. Başka türlü destek göremiyoruz. Ama farklı şeyler olursa belki ses getirebiliriz. Daha önce de gördük, F tipi cezaevi protestoları bir ses getirdi sonuçta. Yani acılar yaşandıysa da ses getirdi. Bizlerin de böyle düşünceleri var. İleriki dönemlerde açlık grevleri düşünüyoruz.

Gülizar Kabacık: Benim görüşüme göre kapatma kararına karşı ne yapsak azdır. Belki burada 700 kişi çalışıyor ama birçok insan ekmek yiyor. Özellikle Adana esnafı Tekel'in üzerinden ekmek yiyor. Çünkü Adana'da Tekel'den başka sanayi kalmadı. Tekstil sektörü diyorduk o da bitmiş durumda. Geriye bir tek Tekel kalıyor. Bu Tekel'de işçiler ücretini almazsa, bu esnaftan alışveriş yapmazsa esnaf nasıl geçinecek? Esnafın bize destek vermesi gerekiyor.

İkincisi sivil toplum örgütlerinin daha çarpıcı şeyler yapması lazım. Sağolsun buraya geliyorlar, basın açıklaması yapıyorlar, bizim yanımızda olduklarını söylüyorlar, ama bu bizim için yeterli değil. Bizim için çarpıcı, hükümetin dikkatini çekecek, en azından AB üyelerini hareketlendirici daha sert eylemler yapmamız gerekir. Tabii bunu yapabilmemiz için Genel Merkez'den onay almamız gerekiyor. Ben buradan Genel Merkeze de sesleniyorum, lütfen çarpıcı ve ses getirici eylemler yapmamıza izin versinler. Bunun dahilinde herşey olabilir. Gerekirse açlık grevi, gerekirse işyerine tamamen kendimizi kilitlemek, gerekirse E-5'i günlerce kapatmak, gerekirse yoldan geçenleri durdurup “bizim ekmeğimiz elimizden alınıyor, biz terörist mi olalım?” demeliyiz.

Bizim her türlü yolumuzu bağladılar. Çocuklarımızın geleceğini de bağladılar. Ben çalışamazsam, çocuğumu okula gönderemezsem, okumadığı için o da iş bulamayacak. Gerçi okuyan da iş bulamıyor Türkiye'de. Bizim ABD'de okumak gibi bir şansımız yok.

-Yapılan dayanışma yeterli mi sizce?

Ülker Şerman: Yeterli bulmuyorum. Şu anda bize Adana sahip çıkmıyor, çok duyarsız kalıyorlar. Sivil toplum örgütlerinden, siyasi partilerden gelenler oluyor ama çoğunlukla lafta kalan bir yardım bence bu. Aslında Adana halkının, esnafının bize destek vermesi gerekiyor. Maalesef kılları kıpırdamıyor.

Kadriye Teksoy: Dayanışmayı çok yeterli bulmuyorum. Eksik bir şeyler var. Beni doyurmuyor.

Gülizar Kabacık: Yeterli değil. Sol kesimin basın organları, sivil toplum örgütleri destek veriyor. Ama sağ kesimden yeteri kadar destek göremiyoruz. Ben sağ görüşlü birisi olarak bunu eleştiriyorum. Bazıları koltuklarından korkuyorlar, bazıları da kendilerinden korkuyorlar. Sanki destek verseler AKP aşlarını, ekmeklerini kesecek gibi görüyorlar kendilerini. Ekmeğin sağı solu olmaz diyorum. Bize hepsinin destek vermesini istiyorum. Aynı zamanda halkın da destek vermesini istiyoruz.

- Kimler desteğe geldi?

Ülker Şerman: Çoğunlukla sol ağırlıklı bir desteğimiz var. Sol kesim ezilmenin ne olduğunu bildiği için daha çok onlar destek veriyor. EMEP, CHP, ESP, Şakirpaşa'dan gelen bir dernek, BDSP, İşçi Partisi, ÖDP. Dediğim gibi çoğunluk sol kesimden geliyor. Ezilmenin ne demek olduğunu biliyor bizim insanlarımız.

Kadriye Teksoy: Direnişe destek verenler daha çok sol taraftan.

Gülizar Kabacık: Kızıl Bayrak, Evrensel, yerel gazeteler, ESP, İP, CHP gibi kurumlar destek vermeye çalıştılar. Tabii onlar kendi imkanları doğrultusunda destek veriyorlar. Bize daha büyük destek lazım. Örneğin AKP Adana milletvekili Abdullah Doğru'nun bize destek vermesini isterdik. Abdullah Doğru bırakın desteği selam bile vermiyor.

- Önümüzdeki dönem neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Kadriye Teksoy: Önümüzdeki dönemde daha çok Türkiye'nin gündemine oturabilecek, daha kalıcı, pasif olmayan eylemler yapmamız gerekiyor. Sonucu ne olursa olsun. Çünkü bedel ödemeyen hiçbir zaman hiçbir şeyin mükafatını alamaz. Bizden önceki ağabeylerimiz, babalarımız bu sendikaları kurarken nasıl canlarını vermişlerse, nasıl mücadele etmişlerse bizim de mutlaka bir bedel ödememiz gerekiyor, ki çocuklarımız daha rahat bir ortamda yaşasınlar. Daha eşit bir toplumda büyüsünler. O yüzden eğer bir bedel ödenecekse ben kendi canımı bile vermeye hazırım.

- İleri süreçlerde kapatma kararına karşı nasıl bir direniş örgütlenmeli?

Kadriye Teksoy: Kapatma kararına karşı bütün işçilerin birlik ve beraberlik içinde olması gerekir. Hiçbir şekilde aralarında siyasi görüş ayrımı yapmadan, hiçbir şekilde ırkçılık ve mezhepçilik yapmadan, birlikte aktif bir şekilde mücadele etmemiz lazım. Bu mücadelenin açlık grevine kadar gitmesi gerekiyor.

- Direnişte sendika nasıl bir rol oynuyor?

Kadriye Teksoy: Direnişte sendika başkanlarının yanımızda olması önemli. Onlardan destek aldıktan sonra kendileri daha da rahatladı.

Gülizar Kabacık: Şu anda çok büyük bir açıklama yapılmadı sendika tarafından bize. Eylemleri sürdüreceğimiz söylendi. Tabii sürecin de hükümetin izleyeceği yola bağlı olduğu söyleniyor. Sadece şu anda işyerini terketmeme, basın açıklaması, bildiri dağıtma gibi eylemler devam ediyor. Ben kendi açımdan Genel Merkez'in eylem kararlarını yeterli bulmuyorum. Çünkü çok zararsız, pasif eylemler yapıyoruz. Ben demiyorum ki çıkalım bir yerlere zarar verelim, ama çarpıcı eylemler yapmak istiyoruz. En azından sert bir eylem olsun ki sesi her yerden duyulsun. Daha önce Tayyip Erdoğan buraya geldiğinde yolunu kestik, kendimizi göstermek için. Ne yaptıysak bizimle görüşmüyordu. Bizi dikkate almayınca biz de kendi bildiğimiz yolu yaptık. Şimdi onun intikamını alırcasına, Adana hakkını kaybetti diyor.

- Genel grev çözüm olabilir mi sizce kapatma kararına karşı?

Kadriye Teksoy: Tabii ki faydası olur. Şu an öteki Tekel'lerde bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı var. O yüzden destek vermiyorlar. Ama bir slogan var; “Susma sustukça sıra sana gelecek” diye. Mutlaka onlara da bir gün sıra gelecek.

Kızıl Bayrak/Adana

----------------------------------------------------------------------------------------

Direnen TEKEL işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!

Sermayeye birleşik gücümüzü gösterelim! TEKEL işçisi yalnız değildir!

Sermayenin özelleştirme saldırısının en önemli hedeflerinden biri TEKEL'di. Çünkü uluslararası emperyalist sigara ve tütün tekelleri ülkenin tütün üretimini yıkıma uğratıp yoketmek, tütün ve sigara pazarını bütünüyle ele geçirmek istiyorlardı. Sermayeye hizmet için hükümete gelen, hepsi de İMF'den icazet ve emir alarak hareket eden hükümetler yıllar boyunca, tütüncülüğü yıkıma uğratmak, TEKEL'i bitirmek, tütün ve sigara pazarını emperyalist tekellere yem etmek için uğraştılar. Şimdi son darbeyi indirmek istiyorlar. AKP hükümeti, sigara fabrikaları ile 50 kadar yaprak tütün işletmesini kapatmak için harekete geçti.

Bu planın hayata geçmesiyle yüzbinlerce tütün üreticisi, artık bu işten ekmek yiyemeyeceği için tütüncülüğü bırakıp göç etmek zorunda kalacak. Göç edenler büyük kentlerin yoksul varoşlarındaki işsizler ordusuna katılacak. Gene binlerce TEKEL işçisi de işsiz kalacak ve tıpkı tütün üreticileri gibi önce göç kervanına, ardından işsizler ordusuna dahil olacak.

Bugüne kadar yaşadıkları yıkım sayesinde özelleştirmenin ne anlama geldiğini çok iyi bilen TEKEL işçisi bu son saldırıyı da yanıtsız bırakmayacağını gösterdi. Hükümetin kapısına kilit vurmak istediği Adana Sigara Fabrikası işçileri ekmeklerine ve onurlarına sahip çıkmak, oynanan oyuna dikkat çekmek için günlerdir fabrikalarında yatıp kalkıyorlar. “Bizim buradan ölümüz çıkar” diyerek TEKEL'i tasfiye planının iptal edilmesini istiyorlar. Malatya Sigara Fabrikası'ndaki işçiler de aynı amaçla çeşitli eylemler gerçekleştiriyorlar. TEKEL'e bağlı diğer fabrika ve işletmelerdeki işçiler de, Adana ve Malatya'nın ardından sıranın kendilerine geleceğini biliyor ve mücadeleye hazırlanıyorlar. TEKEL'de örgütlü Tek Gıda-İş Sendikası da işçilerin mücadele çağrılarına nihayet kulak verdi. “Sonuçları her ne olursa olsun” sonuna kadar direnileceğini ve bunun için her türlü eylemin hayata geçirileceğini açıkladı.

Kısacası TEKEL işçisi ayakta. TEKEL işçisi ekmeğini ve onurunu savunmak için, özelleştirme talanına dur demek için zorlu bir mücadeleye hazırlanıyor. Bundan tam bir yıl önce SEKA işçisinin yükselttiği direniş bayrağı şimdi TEKEL işçisinin elinde.

Fakat gene SEKA'da yaşananların gösterdiği gibi, TEKEL işçisi ne kadar kararlı olursa olsun, sermayenin örgütlü gücü ve kapsamlı saldırısı karşısında kendi başına sonuç alması mümkün değildir. TEKEL'in tasfiyesinin engellenmesi, İMF patentli özelleştirme ve yıkım politikaları önünde güçlü bir set oluşturulmasına, kısacası tüm işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesinin örgütlenmesine bağlıdır.

Kaldı ki TEKEL işçisi, İMF ve emperyalist tekeller tarafından dayatılan özelleştirmeye, yıkım politikalarına karşı direnmektedir. Onların karşı çıktığı yıkım politikaları aynı zamanda bütün işçi ve emekçileri tehdit etmektedir. TEKEL fabrikalarını kapatmaya çalışan AKP hükümeti, bütün işçi ve emekçilere karşı düşmanca politikalar izlemektedir. Dolayısıyla TEKEL işçileri İMF politikalarından ve AKP hükümetinin uygulamalarından zarar gören bütün işçi ve emekçiler adına da mücadele etmektedir.

Şimdi bütün işçi ve emekçilerin, İMF patentli yıkım saldırılarına karşı olan bütün güçlerin omuzlarındaki görev, TEKEL işçisine ve onun yaktığı direniş ateşine sahip çıkmaktır. TEKEL işçisiyle dayanışmayı büyütmektir. İşçi ve emekçilerin birleşik militan mücadelesini her alanda örgütlemektir.

Sermaye uşağı AKP hükümeti, “sosyal güvenlik reformu” yasalarını, İMF'ye söz verdiği şekilde, en geç Şubat ayında meclisten geçirmeyi planlamaktadır. Ve eğer TEKEL'de istediği sonuca kolayca ulaşırsa, bu büyük saldırıyı hayata geçirmek konusunda çok daha pervasız davranacaktır. Ve elbette arkasından başka yıkımlar, hak gaspları gelecektir.

Böyle düşündüğümüzde, TEKEL'de yaşanan direniş çok daha büyük bir anlam ve önem kazanmaktadır. Sermayenin yakın gelecekteki saldırılarını püskürtebilmek, TEKEL'i sınıf hareketini canlandırmanın bir imkanına dönüştürebilmek için sınıf dayanışmasını yükseltmek gerekmektedir.

Öyleyse, direnen TEKEL işçisinin mücadelesine destek olalım. Kendi onurumuza ve geleceğimize sahip çıkalım. Her yerde ve her biçimde eylemli dayanışmayı yükseltelim! Sermayeye işçi ve emekçilerin gerçek gücünü gösterelim!

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Yaşasın sınıf dayanışması!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

-----------------------------------------------------------------------------------------

Adana BDSP'den TEKEL işçilerine destek...

“TEKEL işçisi direnişin simgesi!”

2 Ocak günü kendilerini fabrikaya kapatan TEKEL işçilerinin direnişi sürüyor. Sermaye iktidarının özelleştirme politikalarına hız verdiği bu süreçte TEKEL işçilerinin direnişi önemli bir yerde duruyor. İşçiler her gün vardiyalar halinde fabrikada sabaha kadar bekliyorlar.

BDSP olarak 6 Ocak günü saat 12:30'da TEKEL işçilerini destekleme eylemi gerçekleştirdik. TEKEL Sigara Fabrikası'na varmadan üst geçit köprüsünden başlayarak “TEKEL işçisi direnişin simgesi!/BDSP” imzalı pankartımızı açarak sloganlarımızla yürüyüşe geçtik. Binada bulunan işçiler alkışlarla eylemimize destek verdiler. Daha sonra fabrika kapısından girerek TEKEL işçileriyle buluştuk. Burada sık sık “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Genel grev genel direniş!”, “TEKEL işçisi direnişin simgesi!”, “TEKEL işçisi yalnız değildir!” sloganlarını coşkulu bir şekilde 200 TEKEL işçisiyle birlikte haykırdık. İlk olarak Tek Gıda-İş Başkanı Gürsel Diliçıkık bir konuşma yaptı. Konuşmasında, TEKEL işçileri olarak Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'na teşekkür ettiklerini, tüm Türkiye'de 16 bin TEKEL işçisinin her yerde eylem yapacağını ve direnişe bütün kurum ve kuruluşlardan destek istediklerini dile getirdi. Ardından BDSP temsilcilisi basın metnini okudu. Basın açıklaması sırasında hep beraber coşkulu bir şekilde sloganlar atıldı. Ayrıca TEKEL işçilerini boş ve sahte vaatlerle oyalamaya çalışan düzen partilerine karşı “Kahrolsun düzen partileri!” sloganı atıldı.

Basın açıklamasında “Direnen TEKEL işçisi kazanacak!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Özelleştirmeler durdurulsun!”, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” yazılı dövizler açıldı.

Öncesinde işyeri temsilcisine ve işçilere eylem yapacağımızı duyurmuştuk. Ancak kapıdaki bekçilerle kısa süreli bir tartışma yaşadık. Kapı bekçileri içeriye kimsenin alınmaması konusunda yetkililer tarafından uyarılmışlar. Özellikle devrimcilere oldukça tepkili davranıyorlar. Engellemeye çalışsalar da işçiler aracılığıyla temsilciyle görüşüp diyalog kurduk. İşyeri temsilcisinin tepkisi oldukça olumluydu.

İşçiler arasında sıcak ilişkiler yakalanmış durumda. Direnişe verilen destekler işçilerin coşkusunu daha da artırıyor.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak TEKEL işçileriyle dayanışma içinde olacağız, her türlü desteği sunacağız.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu/Adana