21Ocak 2006 Sayı: 2006/02 (02)
  Kızıl Bayrak'tan
  Çok yönlü bir hazırlıkla karşılanması gereken bir dönemecin eşiğindeyiz
  Ordu kontrgerilla olarak inkar ettiğini Özel Harp Dairesi olarak savunuyor
  Devlet için kurşun atan Ağca serbest bırakıldı
  Kuş gribi yayılıyor...
İnsan ölümleri umurlarında değil
Neler anlatır kısa hikayeler... Suçlu kim!
  Devlet hastanelerinin alacakları silindi
TEKEL’de tasfiyeye karşı direniş!
  Tekel işçileriyle konuştuk... “Bedel ödemeden kazanamayız!
  Avrupa Birliği, sosyal güvenlik ve işçi
sınıfı: Dünden bugüne / Yüksel Akkaya
  2005 yılında sınıf hareketi-1: Alınan yenilgiler, büyüyen ihanet ve filizlenen çıkış arayışları (Orta sayfa)
  Kurultaylara çağrı
  Ümraniye İşçi Kurultayı
Sonuç Bildirgesi
  Amerikan İşbirlikçileri İran Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya gelmesini
engelleyecek formül arıyor.
  Alman emperyalizmi de emperyalist savaşın suç ortağı!
  Filistin genel seçimleri 25 Ocak’ta yapılıyor
  Kanlı tiranlar geçici,
direnen halklar kalıcıdır!
  Berlin’de kitlesel Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht anması
  Devrim Okulu 13-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirildi...
  Bültenlerden...
  Yeni bir dünya hedeflenmeden
yeni bir kültür yaratılamaz!
  Devrimci veDemokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’nun
açıklaması
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Angela Merkel'in İran gündemli Washington-Moskova turu...

Emperyalist güç odakları İran'a karşı ortak politika arayışında

İran sorunu, aylardan beri emperyalist güç odaklarının gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor. Askeri saldırıdan BM yaptırımlarına, iç karışıklık yaratma hazırlığından kuşatma altına almaya kadar çok yönlü, küstahça tacizlere maruz kalmaktadır bu ülke. İran yönetimi ise, bu saldırganlığa boyun eğmeyeceğini sık sık dile getiriyor.

Emperyalist odaklar, bir konuda hemfikirler; İran yönetimine/halkına diz çöktürmek gerek! Ancak bu hedefe ulaşmanın yöntemi konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Bush'la görüşmesi, ardından ise Moskova'ya giderek Putin'le buluşması, esas olarak İran'la ilgili ortak bir politika oluşturma arayışı olarak değerlendiriliyor. Bu arayışın nasıl sonuç verdiği henüz belli değil. Böylesine kritik bir konuda ortak politika oluşturmak fazlasıyla zordur. Çünkü çıkarları çatışan emperyalist güç odaklarının ortak noktada buluşması giderek güçleşmektedir. Bu da emperyalistler arası sürtüşmelere yeni boyutlar katıyor.

Washington-Tel Aviv merkezli emperyalist/siyonist odağın asıl niyeti, İran'ı hedef alan askeri bir saldırıdır. Ankara'daki uşaklarla yaptıkları hazırlığın yanısıra, Azerbaycan'dan da İran sınırına yakın bir noktada askeri üs kurma talepleri bu kirli niyetin dışavurumundan bağımsız değildir. Ancak bu riski henüz göze alabilecek durumda olmadıkları için diğer emperyalist güç odaklarıyla çözüm arama girişimlerine de açık duruyorlar.

Askeri saldırı ABD-İsrail tercihine denk düşerken Almanya, Fransa, İtalya gibi AB devletleri buna karşı çıkıyor. Zira böylesi bir seçenek, İran'la ciddi ekonomik/ticari çıkarları bulunun bu güçleri fazlasıyla rahatsız ediyor. Onlar işin bu kerteye varmasına fırsat bırakmadan “çözüm”e kavuşturulması için çaba harcıyorlar. Bunun anlamı ise, İran yönetiminin ABD-AB-BM dayatmalarına boyun eğmeye ikna edilmesidir. Almanya, Fransa, İngiltere çizgisinin temsilcisi sıfatıyla Bush ve Putin'le görüşmelerde bulunan Merkel, İran'ın sözkonusu dayatmalara boyun eğmesini sağlayabilmek için emperyalist güç odaklarının birlikte hareket etmesini sağlayacak formül arayışındadır. Rusya'nın en azından şimdilik İran'dan yana görünen bir tutum içinde olması, “ortak formül”ü neredeyse imkansız kılıyor.

Askeri saldırı tehdidi, BM Güvenlik Konseyi kararıyla ambargo veya fiili kuşatma ile tehdit edilen İran yönetimi, kendine olan güveni ve lehine pek çok faktör sayesinde bu gerici saldırıya karşı direniyor. Zira dayatmaların kabul edilmesi, bölgede siyonist İsrail'in tek nükleer silah sahibi güç olarak kalması ve Tahran'da batılı emperyalistlerin kölesi bir yönetimin başa gelmesi anlamına gelecektir.

Bu gerici dayatmalara, halihazırda ne İran yönetimi ne de İran halkları prim veriyor. Tersine, molla rejimine karşı biriken tepkilere rağmen, emperyalistlerin dayatmaları sözkonusu olduğunda, İran halkları rejimin arkasında durmayı tercih ediyor. Bu da emperyalist zorbaların işini fazlasıyla zorlaştırıyor. Böylesi durumlarda zorbalığı temel hükmetme aracı olarak kullanmayı adet edinen emperyalist güç odaklarının giderek saldırganlaşması da mümkündür.

Halkları köleleştirme hevesinden vazgeçmeyen emperyalist güç odakları birlik olsalar da olmasalar da bölge halklarını hedef almaya devam edeceklerdir. Hedefin ilk basamağında İran halkları olduğu ise artık kimse için bir sır değildir. İran halklarıyla dayanışma içinde olmak bölgemizin geleceğine sahip çıkmakla da eşanlamlıdır.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Ankara'nın kapıları sadece emperyalist/siyonist canilere mi açık?

Amerikan İşbirlikçileri İran Cumhurbaşkanı'nın Ankara'ya gelmesini engelleyecek formül arıyor

Geçen Aralık ayında gerçekleşen Washington-Ankara-Tel Aviv hattındaki görüşme trafiği, bekleneceği üzere İran'a saldırı hazırlığının ileri bir aşaması sayılmıştı. Bu trafiğin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace ile devam edecek olması, emperyalist/siyonist saldırganların savaş hazırlığına yeni adımlar eşliğinde devam ettiklerini gösteriyor.

İran'a olası bir emperyalist saldırının tartışıldığı bu günlerde İranlı yetkililer, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın da Ankara'yı ziyaret etmek istediğini duyurdular. Bu gelişme, Ankara'daki uşak takımını fazlasıyla telaşlandırdı. Türk Dışişleri yetkilileri, Ahmedinecad'ın ziyaretini engelleyecek formül arayışına giriştiler. Zira onlar ne pahasına olursa olsun Amerikan/İsrail rejimlerinin sözünden çıkmamaya kararlı görünüyorlar. Bu utanç verici durum, Amerikancı düşkünlerin hangi konuğu kabul edeceklerini belirleme iradesinden bile yoksun olduklarını ortaya koymuştur.

Türk Dışişleri'nden yansıyanlara göre Ahmedinecad'ın Ankara'yı ziyaret talebi dahi, İsrail-Türkiye arasında neredeyse krize yolaçacak bir gelişmedir. Bu yetkililer, Ahmedinecad'ın İsrail'e dönük açıklamalarının ardından, Türkiye'yi ziyaret etmek istemesine siyonistlerin tepki göstermesini doğal karşılıyor. Dışişleri bürokratları siyonist cellat takımına, Türkiye'yi ziyaret edecek kişilerin belirlenmesine karışma hakkının kimler tarafından verildiğine ise açıklık getirmediler.

Ahmedinecad'ı cepheden reddetmeyi de göze alamayan Ankara'daki işbirlikçiler, Cumhurbaşkanı Necdet Sezer ile Ahmedinecad'ın, uluslararası bir toplantıda –oysa halihazırda belirlenmiş bir toplantı bulunmuyor-, üçüncü bir ülkede görüşmeleri formülü üzerinde duruyorlarmış. Zaten yetkililere göre Ahmedinecad'ın Türkiye'ye gelmesini gerektirecek kadar olağanüstü bir durum yok. Yani üst düzey Türk Dışişleri yetkililerine göre, ABD-İsrail-Türkiye tarafından oluşturulan “üçlü şer ekseni”nin İran'a askeri saldırı hazırlığının hızla devam etmesinin olağanüstü bir tarafı yoktur.

Bu ülkenin topraklarından kovulması gerekenlerin olduğu açıktır. Bunların başında ise, halkları kıyımdan geçiren emperyalist/siyonist saldırganlığı idare eden şeflerle onların suç ortakları geliyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Nasıriye'de işsizler polisle çatıştı

Emperyalist işgal sonrasında Irak'ta işsizlik akıl almaz boyutlara varmış durumda. İşsizlik yüzde 45'lere ulaşmış bulunuyor. İşsizliğin günden güne yaygınlaşmasını protesto eden Iraklılar, sık sık işgal güçleri veya Iraklı devşirmelerin şiddetiyle karşılaşıyor. Bunun son örneği başkent Bağdat'ın güneyindeki Nasıriye'de yaşandı. İşsizliği protesto etmek amacıyla Nasıriye kent merkezine yürüyen binlerce işsiz, valilik binasına gelerek yetkililerle görüşmek istedi. Bu talebe karşılık kukla yönetimin yetkilileri, devşirme polisleri işsiz Iraklılar'ın üzerine saldı. Yetkililerin iki senedir kendilerini oyaladığını ifade eden işsizlere devşirme polis güçleri azgınca saldırdı. İşsizler polisin saldırısına taş ve sopalarla karşılık verdi. Çevredeki arabaları da ateşe veren işsizlerin eylemi, Iraklı emekçilerin öfkelerinin giderek kabardığını gösteriyor. Bazı polislerin de yaralandığı çatışmada, onlarca işçi gözaltına alındı.