Kızıl Bayrak'tan...
Tayyip Erdoğan'ın ABD'de huzura kabulündeki baş etmen, yansıtılmaya çalışıldığı gibi, hiç de ‘terörle mücadele' değildir. Bu konuda ABD'nin tutumu, ‘bir koordinatör atadım, o konu kapanmıştır' tarzındadır. Bir koordinatör de Türkiye atadığına göre, konunun bu cepheden de ‘kapanmış' sayılması gerektiği, huzura kabuldeki ana gündemin ise Türkiye'nin, ABD'nin Ortadoğu seferinde oynayacağı rol olduğu kabul edilmelidir.
Gerçi, sözde Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne katılma kararı alındı. Fakat bu gücün ABD-İsrail gücü gibi kullanılacağı genel kabul gören, tartışma bile götürmeyen bir açık gerçek. Bu nedenle, konu, Birleşmiş Milletler'de değil, ABD'de ele alınıyor. Başlangıç olarak UNIFIL bayrağı altında Lübnan'a gidiş meclis kararıyla da kesinleştiğine göre, Lübnan'dan sonra, ABD'nin ihtiyaç duyacağı başka yerlere gidişin yolu-yöntemi görüşülmüş olmalı huzurda. Daha doğrusu, bu gezi sürecinde bir kez daha ayyuka çıkarılan laik-dinci, ordu-hükümet kutuplaşması da gözüne sokularak, oturduğu koltukta oturmaya devam etmesinin tek imkanı olan Beyaz Saray desteği karşılığında, ABD piyonluğunun ikirciksiz onaylanması.
Belki de bu kutuplaşmanın bugün, ABD ziyaretinin hemen öncesine rastlatılmış olması bir rastlantı değildir. ABD büyükelçisinin çok doğru biçimde ‘Amerikancı' tabir ettiği Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın, böyle konuları rastlantıya bırakmayacak bir ‘akıl' ve yeterliliğe sahip olduğu açık olduğuna göre, kesinlikle rastlantı değil. Fakat plan-program hükümeti ve başı Erdoğan'dan ziyade, işçi ve emekçi kitleleri oyuna getirme üzerine kuruludur. Çünkü, işbaşındaki hükümetin tüm icraatı, Amerikancılıkta ordu ile yarışabileceğinin kanıtı durumundadır.
İşçi ve emekçi kitleler dinci-laik ekseninde bölünürken, işçi-emekçi çocukları ABD ve İsrail ordularına piyonluk yapmak üzere Ortadoğu'ya sürülebilecektir.
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler, sermaye devletinin işte böyle ucuz hesaplarıyla oyalanıp aldatılmaya çalışılıyor.
Süreçte, sistemin ve devletin her türlü kirli hesabı ve oyununu teşhir etmek, bozmak, geri döndürmek gerekiyor. Emperyalizmin bölge halklarına yönelik kanlı planlarını bozmanın başka bir yolu bulunmuyor. Öncelikle sermaye devletinin bu kanlı hesaplara dahil olmasını önlemek gerekiyor.
* * *
Ekim Gençliği'nin Ekim ‘06 tarihli 97. sayısı çıktı. Okurlarımız Ekim Gençliği'nin yeni sayısını Eksen Yayıncılık bürolarından ve Yay-Sat bayiilerinden temin edebilirler. |