12 Ocak 2007 Sayı: 2007/01(01)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalizme ve bölge gericiliğine karşı halkların devrimci dayanışması ve birleşik mücadelesi!
  Hiçbir strateji ABD’yi bataktan
kurtaramayacak!..
  ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan
  Uyuşturucu kullanımı ilköğretim okullarına kadar indi...
DİSK yönetimi ve “10 Aralık Hareketi”...
Tecrite karşı eylemlerden...
Gençlik hareketi
 Erdoğan’dan İstanbul için “çözüm” önerileri…
  TÜMTİS’ten kamuoyuna açıklama...
  Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik hareketi...
  Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ile asgari ücret üzerine konuştuk...
  Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni açıkladı…
  Rice’ın Ortadoğu gezisi…
  Blair: “Savaşlara devam etmeliyiz!”
  ABD’nin İran’a yönelik nükleer yaptırımı
Abu Şehmuz Demir
  Kapitalizmin yangınları
tesadüf değil!
  Sendikacı dediğin
lafını esirgemez, eğer...
Yüksel Akkaya
  Katledilişlerinin 88. yıldönümünde anıldılar...
  2007’ye girerken/2
  Bir emperyalist yeniden yapılandırma projesi: Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-1
  ABD hegemonyası ve sol
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kızıl Bayrak'tan...

F tipi hücrelere kapatılmış devrimci tutsaklar üzerindeki devlet terörü tüm azgınlığıyla sürüyor. Faşist ceza hukukuyla yetinmeyen sermaye devleti, devrimci muhalefete ceza üstüne ceza kesiyor. Mahkemelerinde kendi yazılı hukukunu bile hiçe sayarak yargılayıp ceza kestiği devrimcileri, ek olarak, tecritle, işkenceyle cezalandırmayı sürdürüyor. Ceza sadece devrimciye de uygulanmıyor. Aileler de bu insanlık ve hukuk dışı cezalandırmalardan fazlasıyla nasibini alıyor.

Devrimci hareketin, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!” sloganı çok geniş ve derin anlamlar içeriyor. Sınıfa ve kitlelere doğru genişleyen, iktisadi-sosyal-siyasal saldırılara doğru derinleşen bu anlamlar arasında, devrimci harekete karşı uygulanmaya çalışılan tecrit politikası da bulunuyor. Devrimci hareketi doğal zemininden, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerden yalıtmaya yönelik bu politika yeni olmamakla birlikte, tecrite karşı son dönemde yükselen mücadeleye karşı azgınlaşan saldırılarla yeni boyutlar kazanıyor.

Son olarak 18 Ocak Çarşamba gecesi, Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde yapılmak istenen tecrit karşıtı eyleme yönelik saldırıda olduğu gibi, bütün bir mahalle halkı polis terörüyle, gaz bombalarıyla taciz ediliyor. Saldıran devletin terör güçleri olduğu halde, bu eziyet ve işkenceden devrimciler sorumluymuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Mahallenin emekçi halkıyla devrimci gençleri arasına barikatlar örülmeye, insanlar birbirinden tecrit edilmeye çalışılıyor.

Ancak, nasıl ki devrimci hareket tecrit politikalarına pirim vermediyse, nasıl ki devrimci tutsaklar F tiplerindeki tecrit uygulamalarına, tutsaklık koşullarına rağmen boyun eğmediyse, elbette işçi sınıfı ve emekçi kitleler de kendilerine yönelik bu tecrit politikalarına boyun eğmeyecektir. Zaten, sistemin çok yönlü saldırıları ortada duruyorken, bu saldırılarla itildikleri açlık ve sefalet çukuru daha da derinleştiriliyorken, kitleleri kandırmalarının mümkün olamayacağı ortadadır.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitleleri, er veya geç, devrimci sınıf politikası etrafında birleşecek, savaşacak, sermayenin faşist düzenini F tipi hücreleri ve tecrit politikalarıyla birlikte hakettiği yere, tarihin çöplüğüne yollayacaktır.

Her Cumartesi yapılmaya devam eden Taksim eyleminin daha da kitleselleşmesi, semtlere yayılması ve saldırıların püskürtülebilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği ortadadır.