19 Ekim 2007 Sayı: 2007/40(40)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sermaye devleti içeride ve dışarıda saldırganlaşıyor!..
  Sermaye meclisinden savaş tezkeresi çıktı...
Düzen cephesinde savaş hali...
Kirli savaş kampanyası tırmandırılıyor...
Türk Telekom’da 25 bin işçi greve çıktı...
Telekom işçileriyle grev süreci üzerine konuştuk...
  “Telekom işçisi yalnız değildir!”
  İslamın çocukları emekçilere karşı:
“Türk” Telekom grevi
Yüksel Akkaya
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu ile konuştuk…
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Seçimler ve yeni dönem / 6
  Kübra Gül’ün düğünü üzerine...
  Pakistan’da seçim mizanseni…
  Dünyadan...
  Avrasya üzerine kavgalar kızışıyor
Abu Şehmuz Demir
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma
ve yoksullaştırma / 2
Yüksel Akkaya
  Tezkere ve “milli seferberlik”...
M. Can Yüce
  İnkar edilen bir halkın yazarı: Mehmet Uzun
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İslamın çocukları emekçilere karşı: “Türk” Telekom grevi

Yüksel Akkaya

THY’deki toplu pazarlık sürecinde İslami cenahın keskin demokrat gazeteleri olan Zaman ve Yeni Şafak üzerinden bir değerlendirme yapmış ve cüretkar bir kavram ileri sürmüştük: “İslami faşizm”. Kuşkusuz, bu kavramı uydurmak için sadece bu olaya, olguya bakmamıştık. O yazıda değinmediğimiz başka verileri de değerlendirmiştik. Ki, bunlardan biri bizim doktora öğrenciliğimiz sırasında hazırlamış olduğumuz “İslamda İşçi-İşveren İlişkileri” konulu sunuştur. Kuran-ı Kerim’den İslami cenahın mümtaz adamı Hayrettin Karaman ve Cemalettin Kaplan’ın (evet, Almanya’daki hızlı İslamcı Metin Kaplan’ın babası) mesele ile ilgili yazdıklarına bakmıştık. Şimdi “Türk” Telekom grevi üzerinden baktığımızda gözden kaçırdığımız bir şeyin olduğunu farkettik. Biz islamın, liberal solcularımız ile liberal olmayan aymaz solcularımızın mücadelelerini pek haklı buldukları İslamcıların ne yaman emek düşmanı olduklarını sadece yazan, çizen kesimi üzerinden tartışmıştık. Eksik iş yapmışız. Bir de, bugün AKP’ye oy veren yüzde 47’lik “halk” üzerinden tartışmak lazımmış. Bu da bizim ayıbımız, gözden kaçırmışız işte! Özür dileriz.

İslamın yazar-çizerleri epeyce yol aldıklarını bize “22 Temmuz Seçim Zaferi” ile göstermişlerdi. Liberal solcuların önce sevinçle, sonra bazı uygulamalar ve “yapmamalar” üzerinden mızmızlandıkları seçim sonrası sürecin bizce en önemli turnusol kağıdı islamın çocuklarının emekçiler karşısındaki tutumudur. Hürriyet ve türevi gazeteler ile islamın çocuklarının gazeteleri olan Yeni Şafak, Zaman ve Bugün üzerinden karşılaştırmalı olarak bakıldığında durum daha çarpıcı olarak ortaya çıkıyor. İslamın çocuklarının hak ve hakkaniyet adına Hürriyet ve türevi gazetelerden daha çok “Türk” Telekom grevini sahiplenmeleri beklenirdi. Oysa gerçek tam tersi olmuştur. İslamın çocukları hak ve hakkaniyeti “unutarak” sermayenin en kadar has çocukları olduklarını bize göstermiş bulunmaktadır.

İslamın okumuş-yazmış çocukları habercilik açısından Hürriyet ve türevi gazetelerden daha geride yayın ve emek düşmanı açık tavırlarını gazetelerine haber olarak yansıtırken, bu gazetelerin okuyucuları olan mümtaz İslamcılar, faşist yönlerini açıkça ortaya koyarak, gazetelerinin haberlerine uygun yorumlarda bulunarak İslami faşizmin ulaştığı aşamayı bize göstermektedirler. Ulaşılan aşamayı göstermek için bu gazetelerin haberlerine yazılan yorumların bir kısmına göz atmak gerekiyor.

Önce haber: “Telekom yetkililerinin dün basın toplantısında gösterdiği fotoğraflar hakkında da açıklama yapan Dokuyucu, olayın sabotaj olmadığını öne sürdü. Dokuyucu, basın toplantısında gösterilen fotoğrafların eğitim seminerlerinde gösterilen fotoğraflar olduğunu savundu. Grev kararlarında ısrarlı olduklarını ve isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda her yola başvuracaklarını söyleyen Dokuyucu, ‘Grev kararı içinde şiddet dahil her yola başvururuz’ şeklinde konuştu. Dokuyucu’nun konuşması eyleme katılan Telekom çalışanları tarafından sık sık sloganlarla kesildi. Emniyetin bölgede geniş güvenlik önlemleri aldığı gözlenirken, Telekom çalışanları eylemin ardından Acıbadem Telekom Müdürlüğü önünde yapılacak eyleme katılmak için bölgeden olaysız bir şekilde dağıldı.”

Haber-İş Sendikası 1. Nolu Şube Başkanı Levent Dokuyucu’nun bu açıklamasına Zaman gazetesinin okuyucularının yorumları şöyle:

“bence hukuki olarak gereği yapılmalı bu açıklama karşısında..”

“Telekom’da çalışanların iyi ücret aldıklarını biliyoruz. Çocuklarımız üniversite mezunu oldukları halde ayda 450 YTL’ye çalışmaya razı oldukları halde iş bulamıyorlar. Hiç kimsenin memlekete zarar vermeye hakkı yoktur.”

“Şiddet hiçbir hakkın kazanılmasının meşru yolu değildir. Grev gibi demokratik bir hakkı şiddetle kirletmek doğru değil. Kesinlikle başkan hakkında kanuni işlem başlatılmalı”

“Şiddet mi? Bir de oturdular mı vatanı kurtarmaya kalkarlar. Kim kurtara kim sata.”

“Meydan okuma düşük ücret alanların yapacağı iş değildir. İstenen yüksek ücret eğer verilirse milletten tahsil edilerek verilecektir. Tabii ki bu kurumda çalışanlar da herkes gibi, örneğin devlet memurlarının aldığı oranda zam almalıdır. Ama daha fazla istemek haksızlık olur. Milletin hakkını gasp olur kanaatindeyim.”

“Telekomun maaşları bu kadar yüksekken ve referandum ve Irak krizi öncesi Türkiye’yi zora sokacak bir kurumun bu kararı alması ve tehditte bulunması kimlerin işine yarar? Bu olay göründüğü gibi basit bir grev değil derinlemesine incelenmeli bence. Yazık böyle kritik bir zamanda bu greve katılanlara. Bir de 825 milyon net maaş şoförün ya diğerleri, onları da açıklasınlar kaç kişi 1500 üzeri kaç kişi 2000 üzeri açıklasınlar.”

Zaman’ın “mağdur” ve “demokrasi” tutkunu okuyucuları böyle düşünmektedir. Peki, pek büyük İslam “alimi” Fethullah “efendi”nin ikinci gazetesi “Greve Sabotaj” gibi yönlendirici haber başlıkları ile çıkan Bugün’ün okuyucuları ne diyor acaba bu grev hakkında? Bir de ona bakalım.

“grev çözüm değil...” (İnternet üzerinden baktığımız andaki tek yorum bu idi)

İslamın çocuklarının gazeteleri Yeni Şafak, Zaman ve Bugün grev haberlerini emekçiler aleyhine hazırlarken, “halkı” oluşturan yüzde 47’lik cenah adına yorum yazanlar emekçilere kinlerini kusmaktadırlar adeta. Öyle anlaşılıyor ki, İran’da Humeyni rejimi ile birlikte, asılan pek çok işçinin kaderini, Humeynivari bir rejimi pekiştirdikleri anda Yeni Şafak, Zaman ve Bugün’ün çocukları da yapacaklardır. Çünkü, maya aynı maya, kaynak aynı kaynaktır.

Bizden liberal solculara, aymaz solculara hatırlatması… Şimdilik bunları inandırıcı bulmazlarsa, önerimiz İran’da 1980 öncesi iki yılda asılarak, işkence edilerek öldürülmüş binlerce emekçinin mezarları başında birer saniye durarak “fatiha” okumaları. Tabii, gece-gündüz demeden ve hiç ara vermeden, bakalım, yorgunlukları bu utancı taşıyacak kadar dirençli olacak mı?


Küçükçekmece İşçi Platformu Telekom işçilerini ziyaret etti...

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak, bugün ikinci gününe giren Telekom işçilerinin greviyle dayanışmak amacıyla Avcılar Telekom işletmesine bir ziyaret gerçekleştirdik. Telekom işçileriyle örgütlülük ve sendikal mücadele üzerine sohbet ettik.

“Bu işyerinde grev var!” yazılı pankartın asılı olduğu Avcılar Telekom işletmesindeki greve emekçilerin de destek verdiğini gözlemledik. Telekom Avcılar işletmesi baştemsilcisi ziyaretimiz sırasında yaptığı konuşmada, “Uzun yıllardır ülkemizde grev yaşanmıyor, biz bu grevimizle bir öncülük yaptık, grev eylemimiz üzerinden sınıfın birlik ve beraberlik içinde olmasını istiyoruz” dedi.

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak, Telekom işçilerinin haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu, bugün Telekom greviyle dayanışmanın sınıf hareketi için acil ve yakıcı bir ihtiyaç olduğunu dile getirdik ve Telekom işçisinin grevinin grevimiz olduğunu belirterek grev yerinden ayrıldık.

Küçükçekmece İşçi Platformu


Telekom işçilerine ziyaret

Ankara’dan sınıf devrimcileri olarak greve çıkan Telekom işçilerine ziyaretler gerçekleştirdik. İlk olarak Ahmetler’de bulunan Telekom’a grev pankartı asan işçilerle görüştük. Grev gözcüleri ile sohbet ettik. Daha sonra Abidinpaşa Postanesi’nde greve çıkan işçileri ziyaret ettik. Her iki grev yerinde de işçilerde coşku ve kararlılık gözleniyordu.

Abidinpaşa’daki işçiler, grevin sadece ücret ya da ekonomik sorunlar üzerinden gerçekleşmediğini, asıl nedeninin örgütlülüğe yönelik saldırılar olduğunu ifade ettiler. “İşveren örgütlülüğümüzü ortadan kaldırmak istiyor. Yaptığımız grev aynı zamanda örgütlülüğümüzü savunmak anlamına geliyor” dediler.

İşçilere, İşçiden İşçiye Ankara Bülteni’ni ulaştırdık. Çeşitli konular üzerinden sohbetler gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde greve çıkan işçilerle dayanışmaya devam edeceğiz.

BDSP Ankara