09 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/15

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs’a etkin hazırlık
Direnen işçilerin yolundan
1 Mayıs’a!
Saldırılar meşru/militan bir direnişle karşılanmalıdır!
Polis “yakaladı”
boyalı basın yargıladı...
Devrimci sınıf mücadeledesini yükseltelim!
BDSP’ye yönelik
tutuklama terörü protesto edildi
Sermaye devleti 5 sınıf devrimcisini tutukladı...
Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan açıklama..
Taksim 1 Mayısları’nda
4. yıla doğru.
18 Nisan’da
Kayseri İşçi Kurultayı’na!
İşçi ve emekçi hareketinden
1 Mayıs’tan 26 Mayıs’a greve, direnişe yürümek için! / EKİM
1 Nisan eylemi ve gösterdikleri
Bir bürokratın ağzından
dökülen inciler
İTO YK Üyesi Dr. Nazmi Algan’la konuştuk..
Sınav (sömürü) sistemi can alıyor
Avrupa’nın en zayıf halkası:
Yunanistan - Volkan Yaraşır
Venezüella-Rusya ilişkilerinde
yeni dönem
Amerikan demokrasisi ile
katledilen siviller..
Anayasa değişiklik paketi ve demokratikleşme… - M. Can Yüce
Rakamlarla polis devleti
uygulamaları
Azadiya Welat gazetesi çalışanı katledildi!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

1 Mayıs’a etkin hazırlık

Bu yılın 1 Mayısı’na emeğin baharını kazanmak hedefiyle hazırlanıyoruz. TEKEL işçilerinin yaktıkları direniş ateşi sınıf hareketini yeni bir dönemin eşiğine taşımanın olanaklarını artırmış bulunuyor. Eğer doğru bir biçimde değerlendirilebilirse, önümüzdeki dönem, rüzgârın işçi sınıfından yana eseceği, saflarının toparlanacağı ve mücadelenin ileriye taşınabileceği bir dönem olabilecektir.

Bu süreç elbette basitçe 1 Mayıs’ın kazanılması ve buradan alınan güçle 26 Mayıs eyleminin başarılı bir genel grev olarak örgütlenmesine indirgenemez. Yeni bir dönem denildiğinde anlaşılması gereken, işçi sınıfının siyasal sınıf bilinci kazanması, fabrikalardan işkolu ve ülke düzeyine kadar çeşitli kademelerde örgütlülüklerini oluşturması, militan mücadele düzeyini yükseltmesidir. Tüm bu açılardan düzenden, düzenin işçi sınıfı içerisindeki uzantılarından bağımsızlaşması, giderek düzeni ve kurumlarını karşısına alacak biçimde mevzilenmesidir. Bu doğrultuda aldığımız mesafe ölçüsünde “1 Mayıs ve 26 Mayıs’ı kazandık” diyebileceğiz.

Sermaye sınıfı ve uşaklarının TEKEL korkusunun gerisinde bu yönde ortaya çıkmış kazanımlar bulunmaktadır. Düzenin işçi sınıfının önüne koyduğu fiziki ve moral sınırları zorlayan, kararlılıkla militan mücadele ruhunu yükselten TEKEL işçileri, dağınık durumdaki işçi ve emekçilere örnek olmuştur. Bu nedenle TEKEL direnişini bitirmek için ellerinden geleni yaptılar, 1 Nisan eylemine engel olmak için tüm güçlerini seferber ettiler.

Eğer TEKEL işçileri de dahil ileri ve öncü unsurlar önümüzdeki süreçte daha örgütlü ve kararlı biçimde yürüyebilirlerse, gerideki sınıf kesimlerinin toparlanması kolaylaşacaktır. 1 Mayıs ve 26 Mayıs genel grevi, sürecin bu yönlü gelişimini sağlayabilecek olanakları barındırmaktadır. Bu mücadele günleri fabrika ve işyeri düzeyinde işçilerin sınıf bilincinin gelişmesini ve açtığı mücadele kanalları ile kendilerini ifade etmelerini kolaylaştıracak ve tek tek mevzi mücadelelere ivme katacaktır.

Elbette bu süreç ancak bilinçli ve sistematik bir devrimci çalışmanın varlığı koşullarında istenen yönde gelişebilir. Aksi halde, anlamlı birtakım girişimler ve ileri çıkışlar yaşansa da, bunların kararlı ve giderek örgütlü bir karakter kazanması olanaklı olmayacaktır. Dolayısıyla, süreç boyunca yürütülecek devrimci sınıf çalışması büyük bir önem kazanmaktadır.

Bu çerçevede devrimci sınıf çalışması ve bu çalışmanın 1 Mayıs hazırlıklarıyla bağlantılı görev alanları üzerinde duracağız.

Yaygın ve yoğun bir ajitasyon çalışması

Bu dönemde yürütülecek ajitasyonun içeriğini doğal olarak sermayenin saldırılarına karşı işçi sınıfı ve emekçileri 1 Mayıs’a ve 26 Mayıs genel grevine çağırmak oluşturacaktır. Hem bu mücadele günlerini en geniş kesimlere duyuracak, hem de işçi ve emekçileri mücadele alanlarına çıkartmayı hedefleyeceğiz. Bunun için sözümüzü en etkili ve en dolaysız biçimde söylemeyi başarmak durumundayız.

Ajitasyon çalışmasının etkinliği onun yaygın ve yoğun biçimde örgütlenmesine bağlıdır. Söylenecek sözün sınıfın en geniş kesimlerine ulaştırılması, işçilere farklı alan ve mekanlar (fabrikasında, mahallesinde, vb.) üzerinden ulaşılması, ajitasyonumuzun etki gücünü artıracaktır.

Öte yandan, seçilmiş alanlara bir dizi araç ve biçim üzerinden seslenebilmek gerekmektedir. İşçi sınıfının kalbinin attığı fabrikalar doğal olarak çalışmanın yoğunlaştırılacağı alanlardır. Fabrikalarda öncelikli olarak kuşatmamız gerekenler ise öncü rol oynayabilecek işçilerdir. Elbette, işçi sınıfının farklı bölüklerinin birbirlerinden etkilenmeye açık oldukları düşünülürse, kimi durumlarda sonuç almaya en yakın olduğumuz fabrika/işyeri de yoğunlaşma alanı olarak seçilebilir. Önemli olan, sınıf bölükleri arasında etkileşimi gözetmek ve buna uygun olarak harekete geçenin geride duranı uyandırabileceği yaratıcı bir inisiyatifi sergileyebilmektir.

Merkezi bildiri ve afiş gibi materyaller ile özgün sorunlardan hareketle hazırlanmış yerel materyalleri kullanmanın yanısıra alanlara değişik biçimlerle seslenmeyi de başarabilmeliyiz. Sesli ajitasyondan görsel açıdan çarpıcı bir biçimde hazırlanmış duvar gazetelerine ve sanatsal etkinliklere kadar...

Eylemli bir süreci örgütlemeliyiz!

1 Mayıs ve 26 Mayıs genel grevine hazırlanmak, aynı zamanda, işçi sınıfı ve emekçileri en ileri olanlarından başlayarak eylemli mücadeleye çekmek, mücadele içerisinde eğitmek anlamına gelmektedir. Böyle bir süreç yaşanmadan, öncü kesimler bu doğrultuda harekete geçirilerek ilerletilmeden, merkezi eylem günlerinin başarıyla örgütlenmesi mümkün değildir. Elbette bu tür bir eğitim bugünden yarına tamamlanamaz. Önemli olan önümüze çıkan her imkanı bu bakışla değerlendirebilmektir.

Öncelikle değerlendirilmesi gereken, değişik işçi bölüklerinin yaptıkları eylem ve direnişlerdir. Bu eylem ve direnişleri bizzat örgütlemeye çalışmalı, eyleme geçmiş sınıf bölüklerinin yanında olmalı ve eylemlerine yön vermeli, bulunduğumuz tüm alanlarda bu eylemlere katılımı örgütlemeliyiz.

TEKEL işçilerinin bulundukları illerde yapılacak eylemlere katılımı örgütlemenin yanısıra mücadelelerini sanayi havzalarına taşımayı da hedeflemeliyiz.

Örgütlenmenin kritik önemi

Sürecin en kritik ayağı ise örgütlenme çalışmasıdır. Ajitasyon çalışması ve eylemlilik süreci sınıfın örgütlenme düzeyini geliştirmeye hizmet etmek durumundadır. Ajitasyonun hedefi duyarlılıkları artırmak ve eyleme geçirmektir. Ancak duyarlılığın eylemle birleşmesi, her şeyden önce örgütlü bir duruşu gerektirir. Ajitasyonla uyarılan duyarlılığın bilince, harekete geçme isteğinin eyleme dönüşmesi için bir örgütsel temel şarttır. Örgütlenmede mesafe alındığı ölçüde, hem ajitasyonun gücü artacak hem de eylemli mücadele ivme kazanacaktır.

İşçilerin fabrika temelinde örgütlenmesinin (genel grev-genel direniş komiteleri gibi) yanısıra bölükler arasında ortak mücadele zeminlerinin oluşturulması hedeflenmelidir. Bu, havza, işkolu, bölge ve il düzeyinde işçi ve emekçilerin ileri güçlerinin mücadele görevlerini (somutta 1 Mayıs ve 26 Mayıs genel grevi) yerine getirmek hedefiyle bir araya gelmelerini sağlamak demektir.

Örgütlenmenin bu iki boyutunu bir arada düşünmeli, birinde alınacak mesafenin diğerini güçlendireceğini unutmamalıyız. Burada somut başarının ölçütlerinden biri, sınıfın öncü güçleriyle yapılacak toplantıların sayısı olacaktır. Bu toplantılarda ortada duran mücadele görevlerini anlatarak işçi ve emekçilerin ileri kesimlerini bu görevleri üstlenmeye ikna edeceğiz ve somut bir mücadele programı çıkarmaya çalışacağız. Elbette çıkarılacak sonuçlar katılımcıların omuzlarının gücüne bağlı olacaktır. Ancak önemli olan iş ve sorumluluk üstlenmelerini sağlamaktır. Bir başarılabildiğinde, mesafe almak kolaylaşacaktır.