09 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/15

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs’a etkin hazırlık
Direnen işçilerin yolundan
1 Mayıs’a!
Saldırılar meşru/militan bir direnişle karşılanmalıdır!
Polis “yakaladı”
boyalı basın yargıladı...
Devrimci sınıf mücadeledesini yükseltelim!
BDSP’ye yönelik
tutuklama terörü protesto edildi
Sermaye devleti 5 sınıf devrimcisini tutukladı...
Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan açıklama..
Taksim 1 Mayısları’nda
4. yıla doğru.
18 Nisan’da
Kayseri İşçi Kurultayı’na!
İşçi ve emekçi hareketinden
1 Mayıs’tan 26 Mayıs’a greve, direnişe yürümek için! / EKİM
1 Nisan eylemi ve gösterdikleri
Bir bürokratın ağzından
dökülen inciler
İTO YK Üyesi Dr. Nazmi Algan’la konuştuk..
Sınav (sömürü) sistemi can alıyor
Avrupa’nın en zayıf halkası:
Yunanistan - Volkan Yaraşır
Venezüella-Rusya ilişkilerinde
yeni dönem
Amerikan demokrasisi ile
katledilen siviller..
Anayasa değişiklik paketi ve demokratikleşme… - M. Can Yüce
Rakamlarla polis devleti
uygulamaları
Azadiya Welat gazetesi çalışanı katledildi!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele Postası

Yine tramvay “kazası”

6 Nisan günü Hacı Emin Sadıklı, Edirnekapı Demirkapı Topçular istasyonu arasında bulunan Topçular Tüneli çıkışında tramvayın altında kalarak can verdi.

11 Mart 2010 tarihinde Merter’de, Bahçelievler Kemal Hasoğlu Lisesi öğrencilerinin karşıdan karşıya geçerken tramvay altında kalması ve öğrencilerin hayatlarını yitirmesi, şehircilik üzerinden tartışmaların yaşanmasına neden olmuştu. Üst geçit olmaması, trafik sinyalizasyonlarının uzakta olması vb. nedenler öğrencilerin ölmesini koşullamıştı. Fakat “kazanın” faturası, kaynaklarını toplum için kullanmayan belediye yerine tramvayın vatmanına kesilmişti.

6 Nisan günü gerçekleşen “kaza” da yine benzer sebepten, şehir planlamasının insan etmenini göz önünde bulundurmadan yapılmasından kaynaklandı.

“Kaza” anında trafik sinyalizasyonları çalışmıyordu

Tramvayın çarpması sonucu Sadıklı’nın hayatını kaybettiği yerdeki çevre esnafı da yaşananlara tepki gösterdi. Daha önce de aynı yerde ölümlü kazaların olduğu ifade edilirken bir görgü tanığı kendisinin bilgisi dahilinde aynı yerde 4 kere kaza yaşandığını, bunun ise ikinci ölüm olduğunu söyledi. Farklı esnaflar kazayla ilgili konuşmalarında karşıdan karşıya geçmenin sorunlu olduğunun ve “kazaların” ışıktan kaynaklandığının altını çizdi.

“Buraya önlem alınmazsa, üst geçit yapılmazsa ölümler kaçınılmaz olur.” ifadelerini kullanan esnaf, kazanın olduğu günün sabahı trafik ışıklarının çalışmadığını, olaydan sonra yanmaya başladığını belirtti.

Kazadan sonra bir işçinin sinyalizasyonu tamir etmek için çalışması dikkat çekerken, belediye yetkililerinin kazanın sorumluluğunu bir kez daha başkasının üstüne atacağının sinyalleri de bu çalışma ile verildi.

En basitinden, tramvayın etrafında korkulukların olmaması ve güvenli yaya geçitlerinin azlığı yaya güvenliğini tehlikeye atan sebeplerden başlıca ikisiyken, belediye yetkililerinin kazadan üzüntü duyduklarına dair yapacakları olası açıklamaların da bir ehemmiyeti kalmayacaktır. 



KESK: “Seyirci kalmayacağız”

KESK İstanbul Şubeler Platformu, boşanmak istediği için eşi tarafından öldürülen SES üyesi hemşire Dilek Daşdanoğlu’nun 6 Nisan günü görülecek duruşması öncesinde, Bakırköy Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Boşanmak istediği için eşi tarafından öldürülen SES üyesi hemşire Dilek Daşdanoğlu’nun 3. duruşması öncesinde KESK İstanbul Şubeler Platformu Bakırköy Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Yeni Dilekler öldürülmesin diye, katilinin hak ettiği cezaya çarptırılması için bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağını duyurdu.

“Haksız tahrik değil planlı cinayet! Yeni Dilek’lerin ölmesine seyirci kalmayacağız! / KESK İstanbul Şubeler Platformu” pankartının açıldığı eylemde, Dilek Daşdanoğlu’nun fotoğrafları taşındı. Basın açıklamasını yapan SES Bakırköy Şube Başkanı Leyla Koç, boşanmak istediği için eşi Tahir Daşdanoğlu tarafından 19.07.2009 tarihinde, yüzüne yastık kapatılarak, tek kurşunla öldürülen üyeleri Dilek Daşdanoğlu’nun duruşmasına katılmak için burada olduklarını belirtti. Örgütlü kadınlar olarak Dilek’in davasında taraf olduklarını ifade etti. Dilek hemşirenin kadın cinayetlerinde kaybedilen ilk kadın olmadığını söyleyen Koç, kadın üzerinde bir kontrol mekanizması olarak kullanılan ve devletin göz yumarak teşvik ettiği kadın cinayetlerinde bir Dilek hemşireyi daha kaybetmemek için mücadele ettiklerini söyledi.

Devletin, tüm kadın “katliamları” haksız tahrik indirimiyle meşrulaştırırken, gerekli önlemler için bütçe ayırmayı da reddettiğini ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Tire’de Kürt öğrencilere linç girişimi

İzmir’in Tire ilçesinde Kürt öğrencilere yönelik linç kampanyası başlatıldı. Tire’de Şehit Albay İbrahim Karaoğlanoğlu Lisesi öğrenci pansiyonunda, “Kürt öğrenciler bayrak yaktı” söylentileri üzerinden yaratılan linç ve provokasyon ortamı 5 Nisan günü Kürt öğrencilere yönelik saldırı biçiminde kendini gösterdi.

İnternet üzerinden Facebook kanalıyla örgütlenen linç girişimi gece geç saatlerde pansiyonun önünde toplanan faşist grubun içeriye girmek istemesiyle yaşandı. 50- 60 kişilik faşist grup, saat 22.30 sıralarında, ellerinde Türk bayrakları ile sloganlar atarak lisenin öğrenci pansiyonuna girmek istedi. Ancak pansiyon binasının yaklaşık 200 metre önünde “önlem” alan polisler, faşist göstericilerin içeri girmesine biber gazı kullanarak engel oldu. Pansiyon yetkilileri yaptıkları açıklamada iddiaların asılsız olduğunu bildirdi. Öğrenci pansiyonu önünde İstiklal Marşı okuyan faşist grup, daha sonra dağıldı. Tire’de linç girişimini gerçekleştirenlerin bilinmesine rağmen gözaltına alınan olmadı.


Ölüm tersanelerinde “iş kazaları”

Tuzla Tersaneler cehennemi, Yalova... İkisinin de ortak noktası kölece çalışma koşullarına eşlik eden iş cinayetleri. Tersanelerdeki son iş cinayeti de Yalova Necdet Kalkavan Tersanesi’nde yaşandı.

Gölcük Şirinköy’de yaşayan 36 yaşındaki İsmail Çakır iş cinayetine kurban gitti. Yalova Necdet Kalkavan Tersanesi’nde geçirdiği iş kazası sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren Çakır’ın cenazesi İhsaniye Mezarlığı’nda toprağa verildi.

4,5 yıldır tersane işçisi olarak çalışan Çakır, işsiz kaldığı kısa sürenin ardından Necdet Kalkavan Tersanesi’nde 10 gün önce çalışmaya başladı. Çakır’ın ölümü dubanın devrilmesi sonucu gerçekleşti.

Çakır, tersanede gemi ile liman arasında ulaşımı sağlayan dubaya binerek malzeme götürdüğü esnada dubanın devrilmesi sonucu başını gemiye vurarak denize düştü. Çakır, diğer tersane işçileri tarafından denizden çıkartılsa da sonrasında yapılan müdahaleler yeterli olmadı. Çakır’ın cenazesini yapılan otopsi sonrasında İhsaniye Mezarlığı’nda toprağa verildi.