11 Kasım 2011
Sayı: SİKB 2011/42

 Kızıl Bayrak'tan
Gerici savaş ve saldırganlıkta sınır tanımıyorlar
Amerikan tetikçiliği
“benzeri olmayan” noktada
Kürt sorununa dokunan yanıyor!.
BDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ile konuştuk
Karadağ’ın katledilişinin 2. yıldönümü dolayısıyla avukatlarından polis cinayetleri ve dava süreci üzerine.
Cinayet(ler)in faili ve
nedeni - Temel Demirer
Ölümsüzlüğe uğurlanışının 2. yılında Alaattin yoldaş üzerine
Metal İşçileri Birliği MYK Kasım Ayı Toplantısı
Sendikal çalışma, reformizm ve
devrimci politika üzerine
TKİP’nin 13. yılı etkinliğindeki konuşma: Güne yükleniyor, devrime hazırlanıyoruz!
“İşçilerin birliği, halkların kardeşliği gecesi” gerçekleşti.
13. Yıl etkinliği mesajlarından
AB’nin zayıf halkası Yunanistan’da
kriz derinleşiyor
“İşgal Et” eylemleri sürüyor!
Göçün 50. yılı ve kısa hikayesi
Libya’da yeni emperyalist
işgal dönemi
Direnişçi Hugo Boss işçileriyle konuştuk
Şubeler hazırlıklara başladı
Asgari ücretliye 1 somun ekmek
DİSK/Tekstil’de muhalefeti
sindirme operasyonu
İstanbul’da 6 Kasım protestoları
“YÖK’e karşı alanlardaydılar
Galatasaray önünde 345. hafta
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Amerikan tetikçiliği “benzeri olmayan” noktada…

Emperyalistlerle suç ortaklığı pekişiyor

Geçen hafta Washington’da efendilerinin huzuruna çıkan Türk sermaye devletinin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, burada yaptığı açıklamada, ABD-Türkiye ilişkilerinin tarihinin en iyi noktasında bulunduğunu ilan etti. ABD ile aralarında “benzeri olmayan bir ilişki” kurulduğunu vurgulayan AKP’li bakan, “Türkiye Amerika’yı, Amerika Türkiye’yi adeta yeniden keşfetti” şeklinde konuştu.

ABD Savunma Bakanı Leon Panetta ile Washington’da görüşmeler yapan İsmet Yılmaz, bundan sonra iki devletin her çalışma için birbirini bilgilendireceğini ve danışacağını ifade ederek, “NATO çerçevesi içinde ve ikili ilişkiler çerçevesinde ortak hareket edersek, bu ortak hareketin hem Türkiye’ye hem de Amerika tarafına faydalı olacağı konusunda mutabakata vardık” dedi.

Saldırı helikopteri satma kararını onaylayan Pentagon’un savaş baronlarına şükranlarını sunan AKP’li bakan, “Türkiye-Amerikan ilişkilerinin bugünü dünden çok iyi ama yarını bugünden daha iyi olacaktır” şeklinde konuştu.

ABD’nin Irak’taki askerlerini çekmesinin ardından oluşacak güç boşluğunu doldurmak üzere etkin bir işbirliği yapacakları bilgisini de veren AKP’nin bakanı İsmet Yılmaz, halkları köleleştirme saldırısına hız veren ABD emperyalizmi ile suç ortaklığını daha da pekiştirme telaşı içinde olduklarını gözler önüne serdi.

Emperyalistler adına tetikçilikte 60 yıl…

Dinci gericilik odağı AKP’nin Amerikancılıkta son 60 yılın tüm hükümetlerini geride bıraktığı konusunda yaygın bir mutabakat mevcut. İsmet Yılmaz’ın Beyaz Saray’daki efendiler huzurunda yaptığı açıklamalar, suç ortaklığının “aktif taşeronluk” misyonu çerçevesinde daha da pekiştirileceğinin ilanıdır aynı zamanda.

AKP, “en Amerikancı” ünvana sahip olsa da, emperyalizme hizmet, diğer bir ifadeyle genelde emperyalist güçlere özelde ABD’ye uşaklık etmek, son 60 yıldır Türk sermaye devleti ve hükümetlerinin öncelikleri arasında yer almıştır. Kapitalist emperyalizmin vurucu gücü NATO’ya üye olabilmek için 1950’li yılların başında binlerce askeri Kore dağlarında ölüme sürükleyen Türk egemen sınıfları ve onlara hizmet eden gerici rejim, o günden bu yana emperyalistler adına tetikçilik yapmaktadır.

Ülke içinde ilerici devrimci güçlere karşı sürek avları düzenleyen sermaye devleti Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlarda ise batılı emperyalistler adına tetikçilik yapmıştır. Eski Sovyetler Birliği’ne ve Türkiye’yi çevreleyen bölgelerde cereyan eden her ilerici gelişmeye karşı “kraldan daha kralcı” bir şekilde tepki gösteren Ankara’daki işbirlikçi takımı, bölgede gericiliğin kalesi olmuştur.

Ülkeyi NATO ve Amerikan üsleriyle dolduran egemenler, eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’ya karşı casusluğun üssü olmakla yetinmemiş, atom bombaları ve nükleer silahlara da ev sahipliği yapmıştır. Nitekim İncirlik ve diğer üslerde halen en az 90 atom bombası bulunmaktadır.

NATO’nun taşeron örgütü olarak kurulan “Bağdat Paktı”nda (CENTO) aktif rol alan sermaye devleti, Arap ülkelerindeki ilerici gelişmeleri engellemek için emperyalistlerin giriştikleri saldırılara ortak olmakla yetinmemiş, Fransız emperyalizmine karşı direnen Cezayir halkının bağımsızlığını onaylayan BM kararına da karşı çıkmıştır.

NATO’nun eski Yugoslavya’yı bombalamasına katılan Ankara’daki tetikçiler, Bosna Hersek, Afganistan, Lübnan gibi ülkelere asker göndererek emperyalist saldırılara fiilen katıldılar. Son olarak Libya’nın bombalanmasında etkin suç ortaklığı yapan sermaye devleti ve AKP hükümeti, füze kalkanının Malatya Kürecik’te kurulmasına onay vererek, emperyalist zorbalara hizmeti bir adım daha ileriye taşımıştır.

“Dinci, Amerikancı, neoliberal” model…

Emperyalizme hizmetle özdeşleşen alçaltıcı mirası devralan dinci gericilik odağı AKP hükümeti, palazlanan Türk burjuvazisinin de talebi olan “etkin taşeronluk” uğruna, ABD adına tetikçiliği daha da pekiştirmektedir. ABD patentli “ılımlı İslam” modeli yaftasıyla Arap halklarının karşısına çıkan AKP şefleri, tek alternatifin “dinci, Amerikancı, neo liberal” model olduğunu vaaz ediyorlar. Arap halklarının isyanını yozlaştırıp amacından saptırmak için çaba harcayan, ABD’nin ucubesi olan “ılımlı İslam” modelinin temsilcisi AKP’nin şefleri, bu aralar Pentagon’un savaş baronları tarafından el üstünde tutuluyor.

Geçen yıllarda Washington’a gönderdiği danışmanları aracılığıyla, efendilerine, “çukura süpüreceğinize kullanın” mesajı ileten AKP şefi Tayyip Erdoğan, halk isyanlarının Arap dünyasında yayılmasıyla, savaş baronları nezdinde kıymete binmiş görünüyor. Zira Arap halklarına dayatılmak istenen “ılımlı İslam” ucubesi için AKP’den daha iyi bir model bulunmuyor. Bu modeli yaymak için canla/başla çalışan AKP şefleri ise, Beyaz Saray’daki efendileri tarafından takdir edilmektedir.

Mısır’dan Tunus’a, Libya’dan Suriye’ye emperyalistler, halklara AKP modelini dayatıyorlar. İsrail’le gerginlik yaratarak, halklar nezdinde prim toplamaya çalışan Tayyip Erdoğan’la müritleri de bu işe dört elle sarılmış halde. Zira bu planı hem bölgede gericiliği yaygınlaştırmanın hem yağmadan pay almanın imkanı olarak görüyorlar. Bu ise, ABD’nin bölgesel politikalarına her türden hizmet etmek anlamına da geliyor. Bilindiği üzere emperyalistler, hizmet sunmayan uşaklara zırnık koklatmazlar.

Kuşkusuz ki, Türk burjuvazisiyle onun hizmetindeki AKP’de bu durumu çok iyi biliyor. Onun için ABD’yle “tarihin en iyi ilişkileri”ni kurmakla yetinmiyor, bu ilişkileri daha da geliştirmek uğruna savaş baronlarının istediği her türlü hizmeti sunuyorlar.

Türk burjuvazisi ve onun hizmetindeki AKP, emperyalizmin vurucu gücü/bölgenin gericilik kalesi olma yolunda ilerliyorlar. Bunun karşılığında Kürt halkına karşı tırmandırılan kirli savaşa destek veren Barack Obama yönetimi, saldırı helikopterlerinin Türk devletine satışına da onay verdi. Bu arada Pentagon, ayrıca insansız hava araçları Predator ve Peaperların Türk devletine satışına onay vermesi için ABD Kongresi’ne “tavsiyede” bulundu. Böylece büyük patron, silahlandırdığı taşeronunu hem kullanıyor hem ondan milyon dolarları sızdırıyor…

İç ve dış saldırganlığa karşı meşru/militan mücadele…

Dışarıda saldırganlığın dozunu arttıran Ankara’daki işbirlikçiler, içeride ise Kürt halkına, devrimci harekete, ilerici aydınlara, işçilere, emekçilere, öğrenci gençliğe karşı kapsamlı saldırılar icra ediyorlar. Her durumda Washington’un desteğini aldıkları için kabalaşan dinci gericiliğin şefleri, içerideki her tondan muhalif sesleri boğmak için uğraşıyorlar. Ne de olsa büyük sermaye ve emperyalist güçlerin desteği arkalarında...

Son günlerde Suriye ve İran’a yönelttikleri tehditlerin dozunu arttıran emperyalist/siyonist güçlerin, Türk devletinin desteğini hesaba katmadan bu iki komşu ülkeye saldırmaları olası görünmüyor. Olayların bu mecrada ilerlemeye devam etmesi halinde, Türk sermaye devletinin emperyalistler adına “etkin tetikçilik” rolü üstlenmeleri ihtimal dahilindedir. ABD ile “benzersiz ilişki” kurmanın ‘sırrı” bu gerici/saldırgan işbirliğindedir.

Suriye-İran ikilisini hedef alacak olası bir emperyalist/siyonist saldırının bölgeyi yangın yerine çevirmesi işten bile değil. Bundan dolayı halkların kardeşliği şiarını yükseltip emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadeleyi yükseltmek günün öncelikli görevleri arasında yer almalıdır.