20 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/16

 Kızıl Bayrak'tan
Kurultayın gücüyle devrimci 1 Mayıs’a
yeni mevziler kazanmaya!
Sermaye iktidarının komşu halkları hedef alan saldırganlığı devam ediyor...
Newroz direngenliğine
tutuklama terörü
Karadağ davasının aynasında
düzen gerçeği
Bosch’ta deviremeyen darbe güçlendirdi
Bosch’ta patron-çete
saldırısına protesto
Türk Metal çetesi
Bosch işçilerine saldırdı!
Sınıf devrimcileri 1 Mayıs’a hazırlanıyor!
GOP’ta 1 Mayıs şenliği gerçekleşti
Sermayenin saldırılarına karşı
1 Mayıs’a!..
Taşeron İşçileri Kurultayı işçi kürsüsü oldu
DİSK/Genel-İş yöneticileri kurultayı değerlendirdi
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs - H. Fırat
Yunanistan, sınıf mücadelesinde dönüm noktası...-V.Yaraşır
Mısır’da gerici iktidar çatışmaları
BM’den Suriye’ye gözlemci heyeti
Kıbrıs BES yeniden
süresiz grevde
Ekim Gençliği 1 Mayıs’a hazırlanıyor!..
ODTÜ öğrencileri
mücadeleyi büyütüyor
Eğitim hakkına sahip çık!
Osmangazi Üniversitesi’nde
cami yapımı...
10. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti!..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Osmangazi Üniversitesi’nde cami yapımı...

Dindar bir nesil olmayacağız!

Üniversitelerin piyasalaşmaya ve dinci gericiliğe kan taşıdığı bir dönemin öğrencileriyiz. Okullarımızda her geçen gün daha da gerileyen koşulları açıkça gözlemleyebiliyoruz. Üniversite öğrencilerinin paralı eğitim ve geleceksizlik gibi saldırılara karşı birleşik bir mücadele örmesi gereken bir dönemde, gerici kapitalist sistem her alanda gençliği ayrıştırmanın, birbirine yabancılaştırmanın yollarını arıyor ve bu projelerine her gün bir yenisini ekliyor. Yakın zamanda dinci-gerici partinin şefi Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” açıklaması, gençliğin üzerindeki gerici ablukayı alenen ilan etti.

İlkokullardan başlayarak tüm eğitim kurumlarında cemaatçi yapılanmaların örgütlendikleri ve gençliğin bu yapılar içinde yobazlaştırıldığı sır değildi zaten. Bundan sonraki süreçte bunun daha yüksek sesle söyleneceği bir döneme giriyoruz. Marmara’dan Nevşehir’e Isparta’dan Erzurum’a kadar birçok üniversitede İlahiyat Fakülteleri’nin uygulama alanları olduğu gerekçesiyle camiler inşa edilmesi meselesini (Erzurum Atatürk Üniversitesi kampüsünde 3 cami var!) ve bunlara bir yenisini ekleyen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ni bu çerçevede ele alalım.

Büyük resme bakarak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ndeki gelişmeleri yakından incelemek ve anlamak daha olanaklı. Nisan 2011’de üniversitenin merkez kampüsü olan Meşelik Yerleşkesi’ne İlahiyat Fakültesi inşaatı yapılmaya başlandı. Bununla eşzamanlı olarak da kampüsün en işlek yerine, yapımına 4 trilyon lira harcanacak olan cami yerleştirildi. Osmangazi Üniversitesi’nin yurdundan başlayarak birçok fakültesinde yuvalanan cemaat yapılanmalarının mantar gibi çoğaldığı bir dönemde okula yapılan caminin neden olacağı sonuçları ise şimdiden öngörmek mümkün.

İlk olarak üniversite yönetiminin gerici ideolojisinden beslenen cemaatçi yapıların öğrenciler üzerindeki baskısından söz edelim. Her türlü maddi ve idari olanağa kolaylıkla ulaşabilen bu gruplar, öğrencileri cemaat yurtlarında kalmaya, yaptıkları etkinliklere (toplu ibadet, dini söyleşiler, risale okumaları, Fethullah Gülen kitapları okuma vb.) katılmaya, dergi-gazete almaya zorluyorlar. Yaratabildikleri alanlarda ise bunlara katılmayan öğrencileri sosyal olarak dışlama, ötekileştirme gibi kendilerine has yöntemler kullanıyorlar. Önümüzdeki dönemde açılacak olan cami ise onlara bu eylemlerini daha meşru yapma olanağı vereceği gibi yaptıkları baskılara bir de namaza gitme dayatmasını da ekleyecekler.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi yönetimi başta olmak üzere, okuldaki birçok akademisyen ve öğretim görevlisinin de bu gerici yapılanmalara açıktan destek verdikleri biliniyor. Bu durumda onlarca öğrenci ve akademisyenin namaza gitmediği için fişlenecek olması gerçeği ortadadır (ki şu anda bile benzeri ayrımcılıklar yapılıyor). Eğitim sisteminin çivisinin çıktığı bu dönemde, bir öğrencinin ya da akademisyenin ne kadar bilimsel çalışma ürettiği yerine camiye ne kadar gittiği üzerinden bir değerlendirme yapılması işten bile değil.

İkinci bir konu da camiye giderek ibadet yapanların diğer dini inançlara karşı sağladığı üstünlüktür. Ülkenin çeşitli illerinden gelen farklı etnik yapılara sahip birçok kişinin yaşam alanı olan üniversite, dini inançlar açısından da kozmopolit bir yerdir. Buna rağmen üniversitenin içinde tek bir inanca uygun ibadethane açmak diğer dinleri yok saymak anlamına gelir. Dolayısıyla esas işlevi bilim üretmek olan bir kurum olarak üniversitede bu ve benzeri birçok soruna yol açacak bir ibadethanenin yeri olmamalıdır. Burada sadece camiler değil, benzer bir şekilde bir kilisenin ya da sinagogun ya da bir cemevinin üniversite kampüslerinde bulunması abes bir durumdur. Üniversitede hiçbir ibadethanenin yeri yoktur.

Meselenin bir diğer boyutu ise bu camilere ayrılan ödeneklerdir. Trilyonlarca paranın bu binalara yatırılması bir tercihin ürünüdür. Yani Osmangazi Üniversitesi Rektörü okulun başta laboratuarları olmak üzere, spor salonundan, dersliklere, kütüphanesinden kulüplerine kadar birçok yerindeki eksikleri tamamlamak yerine cami için para harcamayı daha uygun bulmuştur. Devlet üniversitesi olduğunu iddia eden bu üniversite, öğrencisinden adım başı her şey için para toplamaktadır. Öğrenci belgesi, transkript, öğrenci kimliği vb. için her öğrenciden fahiş miktarda paralar alan Osmangazi Üniversitesi, din, piyasa ve faşizmi kullanarak “dindar, sosyal hakları gaspedilmiş ve sermayenin hizmetine ucuz işgücü olarak sunulan bir nesil” yaratma konusunda diğer üniversitelerle yarışacak bir marka olma yolundadır.

Tüm bunlar ortadayken, yaratılmak istenen baskıyı kıracak olan yine öğrenci gençliğin kendisidir. 12 Eylül’ün ürünleri olan artıkların bizleri kendilerine dönüştürmeye çabalamasına cevabımız net olmalıdır. Beyinlerimizi, gençliğimizi, geleceğimizi sermayenin ihtiyaçlarına göre ayarlayan bu sistem bir yandan da ideolojisini bize pompalıyor. Bunların başında da en büyük uyuşturucu olan din, milliyetçilik ve her türden yozlaşma geliyor. Dindar bir nesil yaratarak gençliğin enerjisini sapkın kanallara akıtan Tayyip Erdoğan’a ve onun üniversitelerimizdeki uzantılarına cevabımız bir kez daha isyancı, sisteme ve kurumlarına boyun eğmeyen devrimci bir gençlik olacaktır.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden bir Ekim Gençliği okuru



1 Mayıs’ta DLB saflarına!

Esenyurt Devrimci Liseliler Birliği (DLB) 1 Mayıs Hazırlık Komitesi, 12 Nisan günü düzenlediği son toplantıda 1 Mayıs çalışmalarını ve 22 Nisan’da düzenlenecek olan ‘Birlik, Dayanışma ve Mücadele Pikniği’nin hazırlıklarını değerlendirdi. Toplantıda, farklı liselerde okuyan öğrencilerin DLB pankartı arkasında kendi liselerinin dövizleriyle 1 Mayıs’a katılması kararı alındı. Bu dövizlerde, liselerin isimlerinin yanısıra mücadele taleplerinin de yer alması kararlaştırıldı.

DLB’liler, liselerde yaşanan paralı eğitim saldırıları üzerine de tartışarak 1 Mayıs sonrası paralı eğitim saldırılarına eylemliliklerle yanıt verilmesi gerektiği üzerinde fikir birliğine vardılar. 6 Mayıs’ta Denizler’i anmak için düzenlenecek etkinlik ve ardından yapılacak Dolmabahçe yürüyüşüne dair tartışmalar yürütüldükten sonra yerel liseli yayınları çıkartmanın olanakları ve ihtiyacı üzerine de değerlendirmeler yapıldı.

Kızıl Bayrak / Esenyurt