18 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/20

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs ve ardından yaşanan gelişmeler
AKP ve düzen/cemaat yargısı
gemi azıya aldı!
Hiçbir aşağılık yalan katliamcı devleti aklayamaz!
ÇHD MYK üyesi Av. Zeycan Balcı Şimşek ile faşist baskı ve terör
tablosu üzerine...
“Polis devletinde yaşıyoruz!”
Silivri ziyareti ve karartılamayan gerçekler
Hükümet tehdit ediyor, emekçiler ‘grev’ diyor!
“TOGO’da yılgınlık yok, direniş var"
TOGO işçileri: “Birliğimizi bozamayacaklar!”
TOGO’da direniş ve görevler
Grevci EPTA işçileri:
“Birbirimize kenetlendik!”
Avrupa Serbest Bölgesi’nde
EPTA işçileri grevde!
Yeni dönem MESS
Grup TİS süreci ve görevler
Yunanistan’da yükselen faşizm ve Avrupa’da neo-faşist
hareket - Volkan Yaraşır
Yunanistan’da kriz derinleşiyor, sol güçleniyor
İspanya da iflasın eşiğinde!
Almanya’da eyalet seçimleri, sonuçları ve kısa dersler
Kıbrıs’ta emekçiler yasak tanımıyor!
AKP’nin TMMOB’yi
itibarsızlaştırma saldırısı
DTCF’de soruşturma-ceza terörü ve gösterdikleri
“Geleceğine sahip çık!” kampanyası üzerine...
“Basına sansür,
gazeteciye tutsaklık” dönemi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İspanya da iflasın eşiğinde!

Avrupa merkezli finans krizi, merkez durumundaki Almanya ve Fransa kısmen dışında tutulursa, çevre  konumundaki ülkelerin tamamını etkisi altına alarak önüne geçilemez bir şekilde derinleşmektedir. Yakın zamanda Yunanistan’da yaşanan ve boyutlanarak siyasal bir krize dönüşen gelişmeler de halen sıcaklığını korumaktadır. Benzer bir sürece yol açacak gelişmeler ise bugün İspanya’da da yaşanmaktadır.

Ekonomide uzun süredir resesyon süreci yaşayan İspanya, yüzde 25’lere varan işsizlik oranı ve batık bankaları kurtarma operasyonlarına paralel olarak iflasın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Özellikle gençler arasındaki işsizlik oranı ülkede var olan işsizlik oranının neredeyse iki katı civarına, yani yüzde 40’ın üzerine ulaşmıştır. 2010 yılında batık bankaları kurtarmak için devletin müdahalesiyle harcanan 4,5 milyar euro da bu soruna çözüm olamamış, buna şu an ülkenin dördüncü büyük bankası durumundaki “Bankia” da eklenince süreç iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştır. 2008 yılından, yani finans krizinin başladığı tarihten bugüne devletleştirilen bankalar ekonomiyi oldukça zor bir duruma sokmuş ve devlet müdahalelerinin herhangi bir iyileştirici işlevi olmamıştır. Gelinen yerde tek başına Bankia’nın devletleştirilmesinin ekonomiye maliyeti ise 30 milyar euro civarında olacak ve bu da ülke ekonomisi için iflasa bir adım daha yaklaşmak anlamına gelecektir.

İspanya hükümeti krizin başladığı günden bugüne temel tedbirlerini ve krize karşı müdahalelerini, dünya çapındaki kredi derecelendirme kurumlarının ihtiyacı ya da isteği üzerine özellikle bankaların kurtarılması alanına yoğunlaştırdı. Oysa ki aradan geçen zaman bunun beyhude bir çaba olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) üzerinden akan, yüzde 6 civarında faizlendirilen ve karşılığında devlet tahvillerinin deyim uygunsa ipotek edildiği bu yalancı ekonomik tedbirler artık iflas etmiştir. Tıpkı Yunanistan’da, İrlanda’da ve Portekiz’de olduğu gibi, tek başına bu faizlerin geri dönüşü bile tartışmalıdır.  Euro bölgesini hiç olmazsa bu haliyle tutabilmek için dahi şu an - özellikle İspanya ekonomisinin yaşadığı krizle beraber düşünüldüğünde- 1 trilyon euroya ihtiyaç vardır. Yine Avrupa ekonomisi içinde dördüncü büyük ekonomi olarak kabul edilen İtalya’nın da dahil olmasıyla ikinci bir 1 trilyona acil ihtiyaç duyulacaktır.

Euro bölgesi sınırları içinde bu finansal olanağı sağlayabilecek durumdaki tek ülke şu an için Almanya’dır. Özellikle Yunanistan’daki ekonomik krizin günümüzde siyasal bir kriz halini almasıyla beraber Merkel hükümetinin, hele de seçimler döneminde böyle bir şeyi yapabilmesinin imkanları yok denecek kadar azdır.

İspanya’daki krizi çok veciz bir şekilde anlatan ve onun doğurabileceği sonuçları da önden görerek uyarılarda bulunan ünlü ekonomist John Mauldin şöyle söylemektedir:

İspanya’nın, başta Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere yeniden Avrupa’da ekonomisini düzeltmiş bir ülke olması ve rekabet edebilir hale gelebilmesi için ücretlerin yüzde 30 düşürülmesi gerekmektedir. Bu uygulama hiç kuşkusuz toplamında emekçilerin daha da yoksullaşması anlamına gelecek ve dünyada belki de ilk kez uygulanmak zorunda kalacaktır. Şüphesiz ki, bütün bunlar en başta euroyu korumak için yapılması gerekenlerdir. Fakat hiçbir demokratik sistemin de böyle bir uygulamayı başarması beklenemez, beklenmemelidir. Bu durumda İspanya için tek seçenek ise ya sonsuza dek korku ya da korkulu bir sondur”

İspanya gerçekten de bu süreci tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi- ki beklentiler bu ülkedeki yıkımın daha da büyük olacağı yönünde- sadece bir finans krizi olarak değil, giderek derinleşen ve yıkıcı sosyal sonuçlar doğuran bir durum olarak yaşamaktadır. Hiç kuşkusuz bu yıkımın işçi ve emekçiler içindeki karşılığı da en az o kadar yıkıcı olacaktır.

Ne yazık ki, krizin muhattabı ülkelerde ve Avrupa genelinde halihazırda işçi ve emekçilerin arkasında saf tutabilecekleri devrimci partiler yok. Ama aynı süreç yaşamsal nitelikteki bu ihtiyacı da mayalamaktadır.

Dönem işçi ve emekçilerin devrimci Avrupası’na hazırlanma dönemidir.

Enternasyonal-info

 

 

 

Öfkeliler sokaklarda

Avrupa’da kapitalizmin krizine karşı başlayan protestoların en büyüğü birinci yılını doldurdu. İspanya’da öfkeliler grubunun başlattığı hareketin birinci yıldönümünde yüzbinlerce kişi sokaklara indi. İtalya, İngiltere, Almanya ve Macaristan’da da eylemler yapıldı.

İspanya’da başta başkent Madrid ve Barcelona olmak üzere çok sayıda kentte gösteriler düzenlendi. Eylemciler, krize çare olarak alınan “tasarruf tedbirleri” adı altındaki yıkım saldırılarına tepki gösterdiler.

İspanya’daki gösterilere, diğer Avrupa ülkelerinden de destek geldi. İtalya’da başkent Roma’da gerçekleştirilen eylemde, kemer sıkma paketi uygulayan Monti hükümeti protesto edildi.

İngiltere’nin başkenti Londra’da da Merkez Bankası önünde eylem yapıldı. İşgal hareketi üyeleri ile polis arasında arbede yaşandı. 12 kişi gözaltına alındı.

İşgal hareketinin Almanya’daki destekçileri ise Frankfurt Borsası önünde toplandı. Göstericiler borsanın sembolü olan boğa heykelini hedef aldı.

Bir diğer Avrupa ülkesi Macaristan’da da gösteriler yapıldı.

İsrail’de birçok kentte hayat pahalılığı, artan ev fiyatları ve düşük maaşlar protesto edildi.

 

 

 

İngiltere’de kamu emekçileri greve çıktı

İngiltere’de kamu emekçileri sendikaları, daha düşük emeklilik maaşı için daha fazla emeklilik kesintisi ödeme ve daha uzun çalışma dayatmasına karşı greve çıktı.

Greve 400 bin kamu çalışanı katılırken öğretim üyeleri, öğretmenler, sağlık emekçileri, polis memurları, gardiyanlar ve sınır kontrol memurları da greve destek verdi.

Grevi Kamu ve Ticari Hizmetler Kamu Görevlileri Sendikası, Birleşik Sağlık Emekçileri Sendikası, Üniversite ve Kolej Öğretmenler ve Öğretim Üyeleri Sendikası, Kuzey İrlanda Nipsa Kamu Emekçileri Sendikası ve Kraliyet Deniz Kuvvetleri Destek Personeli Sendikası düzenliyor.