6 Eylül 2013
Sayı: KB 2013/35

 Kızıl Bayrak'tan
Suriye’den kanlı ellerinizi çekin!
ABD saldırıda kararlı ancak yalnız kalmak istemiyor!
Burjuvazinin savaş borazanı: Medya!
Baskı ve zorbalığa geçit vermeyelim!
12 Eylül düzeni devrimle yıkılacak!
Müzakere aldatmacasına karşı…
1 Eylül savaş çığırtkanlarına uyarı oldu!
Bürokrat istifa
etti! Yaşasın bürokrasi!
Bürokratlar defolsun sendikalar bizimdir
“Grev gözcülüğünden”
grev kırıcılığına...
Türk Metal’in “huzurevi” vurgunu bozuldu
MİB MYK Eylül Toplantısı...
Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Partimizin programı/2
Haziran Direnişi, reformist sol ve
devrimci sorumluluklar- Alper Suat
Forumlarda savaş değil, halkların kardeşliği haykırıldı

Mamak Kültür-Sanat Festivali 10. yılında...

Düzenin kâbuslarını
gerçeğe çevirelim!
Kayıt döneminde mücadele çağrısı!
Kadına yönelik şiddet
artarak devam ediyor!
“Gün hesap sorma,
yarınlarımız için mücadele günüdür!”
Ortadoğu’dan dünyanın dört bir yanına, bir çığlık büyüyor!
“Gezi Parkı tutsaklarına özgürlük!”
Gezi tutsaklarından mektup...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadına yönelik şiddet
artarak devam ediyor!

 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddetin azaldığını belirtti ve şöyle dedi: “Rakamlar düşüyor. Daha önce 3’üncü sayfa haberleri ana manşete girince toplumda ‘acaba çok mu arttı’ şeklinde haklı bir endişe var. Ama biz tamamen ekip olarak bu işin azalması yönünde kurumsal alt yapımızı oluşturduk… Bir değişim süreci yaşıyoruz. Bundan kaynaklı bir algı var. Her yıl düşen oranlarda bu işi hızlı bir şekilde şiddetsiz bir topluma doğru götüreceğiz.”

Şahin’in belirttiği kurumsal alt yapı çalışmaları (!) ve rakamların düştüğü iddiaları karşısında ise istatistiki veriler kadına yönelik şiddetin tüm hızıyla devam ettiğini ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre kadına yönelik cinsel saldırı suçları son beş yılda yüzde 30 arttı.

Şahin, “3. sayfa haberleri ana manşete girdiği için artmış görünüyor” diyerek durumu inkar ede dursun istatistiki verilerinden birkaç başlık dahi kadına yönelik şiddetin boyutlarını gözler önüne sermeye yetiyor:

* 2002-2008 arası 62 bin kadın tecavüze uğradı. 2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın katliamı sayısı, 2007 yılında 1011 olarak saptandı.

* 2005–2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıya maruz kaldı, ancak kadınların yüzde 40’ı şikayetçi olmadı. Kadınların korktukları için şikayetçi olamadıkları da istatistiklere geçen bilgiler arasında.

* 2010 yılının ilk 7 ayında, 226 kadın katledildi, 478 kadın tecavüze, 722 kadın tacize maruz kaldı; aile içi şiddet kapsamında 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik oldu.

* Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği çeteleye göre 2013’ün ilk yedi ayında, erkekler 97 kadın öldürdü, 97 kadına tecavüz etti, 127 kadını yaraladı, 110 kadına cinsel tacizde bulundu.

* Acil yardım hattını arayan kadınlardan yüzde 57’si fiziksel şiddete, yüzde 46,9’u cinsel şiddete, yüzde 14,6’sı enseste ve yüzde 8,6’sı tecavüze maruz kalmış kadınlar.

Bu veriler kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün hiç de Şahin’in ortaya koyduğu “pembe tablo”ya uymadığını gösterirken, bir yandan da kadına yönelik devlet şiddeti de son sürat devam ediyor.

Kadına yönelik şiddet sermaye devleti eliyle besleniyor…

Son olarak Gezi Direnişi tutuklusu Elif Kaya, Şakran Cezaevi’nde çıplak arama işkencesine maruz kaldı, itiraz ettiği için su verilmedi ve “1 ay görüşme hakkından men” disiplin cezası adlı. Kaya’nın çıplak aramayla ilgili suç duyurusuna henüz cevap verilmezken, disiplin cezasının kaldırılmasıyla ilgili davasının duruşması Karşıyaka Adliyesi’nde görülüyor.

İstatistiki veriler de kadına yönelik şiddet içerisinde devletin tuttuğu yeri gözler önüne seriyor. Verilere göre son 15 yılda 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu, 45 gardiyan tecavüzden yargılandı. Fakat hiçbiri ceza almadı.

Tüm bu veriler de Şahin’in iddia ettiği “kurumsal alt yapı” çalışmalarının hiçbir gerçekliğinin olmadığını gösteriyor. Şahin’in “pembe tablosu”nun karşısında gerçek hayatta eşini döven erkekler ceza almıyor veya eşini öldüren erkekler “haksız tahrik altında kasten öldürme”den ceza indirimi alabiliyorlar. Eşini öldüren Musa Öztürk’ün şu ifadesi Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet kararının, sanığın cezasını “haksız tahrik” kapsamında değerlendirerek önce 24 yıla, sonra da “takdiri indirimle” 20 yıla düşürmesine gerekçe olabiliyor:

Zülfiye, yolda çantasındaki pembe renkli telefonunu birkaç kez düşürdü. Bu yüzden tartıştık. Çünkü telefonu olduğunu söylememişti. Gizli, saklı telefon görüşmeleri yüzünden ona yasaklamıştım. Eve geldiğimizde de tartışma devam etti. Bana intihar edeceğini söyledi. Ben de seni bu hale getiren neden ne deyince söyledikleri beni yıktı. Bana ‘başkasını seviyorum, ilişkim var; bunu mu duymak istiyorsun geri zekalı’ dedi. Başka anlatamayacağım şeyler de söyledi. Bunları duyunca yıkıldım. Babamdan kalma tabancayla ona ateş ettim.”

Kısacası kadının ezilmişliğinin, ikinci sınıf cins olarak görülmesinin kaynağı olan kapitalist sistem coğrafyamızda bu ezilmişliği sürdürmek için dinci gericilik ile birlikte en çok kadına yönelik şiddeti besliyor. Adaletin(!), yasaların hep dayakçı veya katil kocadan yana olması, polis, asker gibi devlet görevlilerin işlediği suçların hasıraltı edilmesi de kadına yönelik şiddet suçlarında sermaye devletinin gerçek duruşunu gösteriyor.

Sermaye devleti ve Fatma Şahin gibi onun sözcülerinin yalan ve inkar çalışmaları karşısında kadın sorunun en önemli ve yakıcı meselelerinden birisi olan kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz.

 

 

 

 

Ümraniye’de emekçi kadın etkinliği

 

OSİM-DER Emekçi Kadın Komisyonu, Demokrasi Meydanı’nda yaptığı etkinlikle işçi ve emekçi kadınları çifte baskıya, sömürüye, şiddete, emperyalist savaşa karşı örgütlenmeye ve mücadele etmeye çağırdı.

Etkinlikte ilk olarak emperyalist savaşın getireceği ağır faturadan söz edildi. Ardından kadına yönelik şiddet, dinsel gericiliğin ve bütün olarak kapitalist düzenin emekçi kadınlara yönelik baskısının ele alındığı sinevizyonun gösterimi yapıldı.

Sonrasında OSİM-DER müzik ve şiir atölyeleri dinleti sundu. Halaylarla devam eden etkinlikte son olarak, kadınların kapitalist sömürü düzeninin emekçi kadınlar üzerindeki çifte baskı ve sömürüsüne değinilerek, Gezi sürecinde ön saflarda emekçi kadınların yer almasının hiç de şaşırtıcı olmadığı söylendi. OSİM-DER Emekçi Kadın Komisyonu’nda örgütlenme çağrısı yapılan konuşmanın ardından, etkinlik “Kadın erkek elele örgütlü mücadeleye!” sloganıyla son buldu.

Etkinlik öncesinde açılan standda Suriye’ye yönelik emperyalist saldırganlığa karşı emekçileri alanlara çağıran, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin teşhirini yapan BDSP bildirilerinin dağıtımı gerçekleştiril.

Alanda Kızıl Bayrak satışı da yapıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye


 
§