12 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/06

Sosyal yıkım saldırılarını ve kirli savaşı durduralım!
Çözüm birleşik devrimci mücadelede!
Kanunsuzların kanunları hükmünü yitirmiştir!
Büyük sessizliği bozmak için...
Greif yeni dönemin buz kıranıdır!
DEV TEKSTİL 1 yaşında
Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!
EKU Fren’de sözleşme süreci
Bir direniş deneyimi: LCW - Meha Giyim
TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...
Mücadele tarihinden: Novamed Grevi
Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor
“Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” sloganını yükseltelim!
Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı
Libya’ya saldırı hazırlığı
Hesap vermekten kurtulamayacaklar!
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor

 

Tarihlerden 11 Şubat, hava soğuk mu soğuk. Genç kız, soğuktan korunmak için sarıp sarmaladı kendini ve hayalleriyle birlikte minibüse bindi. Herkes birer birer indi. Bir tek o ve şoför kalmıştı. Şoför hemen planlarını ve yol güzergâhını değiştirdi. Ne de olsa tek bir kadın kalmıştı arabada ve şoför bin yılların beslediği ataerkil bilinçle saldırdı kadına. Bu anlayışa göre kadın ganimetti savaşta. Pazarlarda satılan köleydi. Kadınların kendi tercihleri ve istekleri olamazdı, onlar üstün cins olan erkeğe hizmet etmek zorunda idi. Yasalar da zaten onların yanındaydı. Tecavüz edilen kadınlar tecavüz sonucu hamile kalırsa doğurmak zorundaydı. Kürtaj yaptırmak, tecavüzden daha kötüydü. Arkasına bin yılların mirasını alan adam tekrar tekrar saldırdı kadına. Kadın teslim olmadı, direndi. Tırnakları silahı olmuştu artık. Genç kız, kendini soğuktan koruyabilmişti belki ama “bir çocuktan canavar yaratan bu sistemden” koruyamamıştı. Yanan bedeniyle birlikte hayalleri de yanmıştı genç kızın, Özgecan’ın, Özgecanımızın. Özgecan’ın yanan bedeni toplumun öfkesinin sokağa taşmasına neden oldu. Bu öfke günlerce sokaklarda var etti kendini. Öfkenin örgütleyicileri ve öncüleri kadınlar oldu. Kadınlar en önde idi.

Özgecan saldırıya uğradıktan sonra yakılarak öldürüldü. Olayın failleri bulundu ve “cezaları” verildi. Yaşanan “bireysel bir suçtu” ve bireysel cezalar verilerek çözüme bağlandı. O faillere bu cesareti veren ataerkil sistem, burjuva hukuku ve toplamda onları var eden kapitalizm tereyağından kıl çeker gibi yine akladı kendini.

Bazı parlamenterler ve kadın örgütleri, kadın katillerine, taciz ve tecavüze karşı, indirimlerin kaldırılması amacıyla hazırlanan “Özgecan Yasası”nı meclise sundu. Ancak yasa mecliste kabul edilse bile şimdiye kadarki yargı pratiği bize, burjuva hukukunun kendi koyduğu yasaları bile uygulamadığını gösterdi. Bundan dolayı bu yasadan büyük beklentiler içine girmek hayalcilik olmalı. Bizzat cumhurbaşkanı “mevzuatı bir kenara bırakın, bildiğinizi yapın” diye talimatlar vermedi mi? Yasalar ve yargı toplum nezdinde meşruluğunu yitirmiş, AKP’lilere bile güven vermemekte. Bundan dolayıdır ki rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk vb. çürümüşlük düzenin her yanından akmakta.

Özgecan’dan sonra onlarca kadın cinayete kurban gitti. Binlercesi taciz, tecavüze maruz kaldı. Katiller, iyi hal indirimleri, toplumdaki saygın kişiliği, geleceğe dair planları, tutkuyla sevmesi vb. gerekçelerle neredeyse aklandı. Burjuva hukuku, ataerkil zihniyetin devam etmesi için elinden geleni ardına koymadı.

7 Haziran’dan bu yana, binlerce kadının gözleri önünde şehirler, mahalleler topa tutuldu. İnsanların annesi, babası, kardeşleri, eşleri gözleri önünde katledildi. Ekin Wan’ın, cansız ve çıplak bedeni devletin kolluk güçleri tarafından yerlerde sürüklendi. Devletin ataerkil zihniyeti, düşmanından, kadın gerillanın bedeni üzerinden öç alıyordu. Taybet Ana sokağa çıkma yasağına “uymadığı” için(!) devletin polisi tarafından vurularak öldürüldü. Cansız bedeni, bir hafta sokak ortasında kaldı ve bir mezar bile cansız bedenine çok görülüldü. Devlet terörü, vahşetin en kanlısını yaşatıyor Kürt kadınlarına. Her zaman olduğu gibi yüzlerce yıllık devlet geleneği bozulmadı, ataerkil zihniyet, hukuk ve onları besleyen kapitalizm, terör demagojisine yaslanarak aklamaya çalışmakta kendini.

Yasalar bu faşist saldırganlığın kılıfını örerek meşrulaştırmaktadır. Her yönüyle köhnemiş ve çürümüş bir sistemle karşı karşıyayız. Katliamlarla, işçi cinayetleriyle, kadın cinayetleriyle, çocuk ölümleriyle, savaş ve saldırganlık politikalarıyla halklara, işçi ve emekçilere, kadınlara kan kusturan bir sistemle karşı karşıyayız. Ama bizler biliyoruz ki, düzenin artan zulmü çöküşünün hızlandığını gösteriyor. Biz işçi ve emekçi kadınlara düşen görev ise öfkeyi kuşanarak çöküşü hızlandırmaktır. Sözümüz var Özgecan’a, Ekin’e, Taybet Ana’ya Cumartesi Anneleri'ne ve katledilen tüm kadınlara, biz kazanacağız! Biz kazanacağız!

Ümraniye’den emekçi bir kadın

 

 

 

 

Kadın İşçi Kurultayı’nda
BİZ DE VARIZ!

 

Liseliler 21 Şubat’ta gerçekleştirilecek olan Kadın İşçi Kurultay’ında BİZ DE VARIZ dediler.

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Liseliler olarak özgür bir gelecek istiyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınlara uygulanan şiddet ve haksızlıklara dur diyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Çürümüş, cinsiyetçi eğitim sistemine karşı gelecek bizim diyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; okullarda "taciz timlerine" kadar varan çürümüşlüğün karşısında liseliler olarak mücadele çağrısını büyütüyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Taciz ve tecavüzlere karşı biz de varız!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Özgürlüğümüzün ve ruhumuzun kelepçesini kırmak istiyoruz, susmuyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınları ikinci planda tutan yozlaşmış toplumun cehaletini kırmak gerektiğini düşünüyoruz!

* 21 şubat’ta biz de varız çünkü; gericiliğin kalesi haline gelmiş olan okullarımızdaki bu duvarları yıkmak için mücadele ediyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınların toplumda cinsel obje olarak görülmesine karşıyız!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadın-erkek eşitliği için en önde mücadele vereceğiz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınların köle olmadıklarını hatırlatmak için okullarımızdan sesimizi yükseltiyoruz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınların ezilmemesi için mücadelede bizde varız!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Erkeklerin kadınlardan üstün görüldüğü bu zihniyete karşı kadın-erkek mücadele edeceğiz!

* 21 Şubat’ta biz de varız çünkü; Kadınlar baskı ve zülüm zincirlerinden kurtulmadıkça özgürlükten bahsedilemez!

Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzler günden güne artıyor. Mahkemelerde yapılan "tahrik" ve "iyi hal" indirimlerinin haddi hesabı yok. Kadınlar yüzyıllardır köle olarak görüldü ve ezildi. 21. Yüzyıl’da olmamıza rağmen devletler, insanların din duygularını kullanarak topluma kadınların geri planda olduğu düşüncesini yerleştirmeyi sürdürüyor. On yıllardır sermaye devleti sözcüleri de kadına yönelik gerici söylemleriyle taciz ve tecavüzlere zemin hazırladı. Okullarda da bu ayrımcılığı net bir şekilde görüyoruz, yaşıyoruz. Kadınların özgürleşmesi ancak devrim ile olacaktır. 21 Şubat’ta liseliler olarak Kadın İşçi Kurultay’ında BİZ DE VARIZ!

Devrimci Liseliler Birliği


 
§