12 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/06

Sosyal yıkım saldırılarını ve kirli savaşı durduralım!
Çözüm birleşik devrimci mücadelede!
Kanunsuzların kanunları hükmünü yitirmiştir!
Büyük sessizliği bozmak için...
Greif yeni dönemin buz kıranıdır!
DEV TEKSTİL 1 yaşında
Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!
EKU Fren’de sözleşme süreci
Bir direniş deneyimi: LCW - Meha Giyim
TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...
Mücadele tarihinden: Novamed Grevi
Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor
“Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” sloganını yükseltelim!
Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı
Libya’ya saldırı hazırlığı
Hesap vermekten kurtulamayacaklar!
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı

 

Emperyalistlerin Cenevre üzerinden kurguladıkları plan şimdilik boşa düştü. Suriye görüşmeleri 25 Şubat’a ertelendi. Bu arada Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye’ye yönelik işgal hazırlığı yaptığı ve ABD’nin de buna onay verdiği söyleniyor.

Ankara-Riyad hattında savaş histerisi

Suriye’ye karşı icra edilen yıkıcı savaşın seyri genel hatlarıyla netleşti. Emperyalist-siyonist güçler ile Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi suç ortakları adına savaşan cihatçı çeteler için hezimet artık kaçınılmaz.

Savaş kısa sürede bitmeyebilir, ancak cihatçı çetelerin önemli mevziler kaybettiği, çatışmaların seyrinin bu yönde ilerlemeye devam edeceği, farklı çevreler tarafından da kabul ediliyor. Nitekim cihatçılarla hamileri de hezimete uğradıklarını itiraf ediyorlar.

Çetelerin Halep kenti ve çevresinden temizlenmesiyle Türkiye sınırının önemli ölçüde bloke edileceği, silah ve tetikçi akışının kesileceği, böylece sıranın IŞİD’in merkezi olan Rakka’ya geleceği belirtiliyor.

Cihatçı çeteleri kurtarma çırpınışları

Gerici emelleri için Suriye halkına karşı kullandıkları cihatçıların hezimeti Türkiye-Suudi Arabistan-Katar üçlüsünün kabusu oldu. Son günlerde Katar’dan pek ses çıkmazken Türkiye-Suudi Arabistan ikilisinin histeri boyutuna varan çıkışları gündemde.

Ankara’daki dinci-faşist rejim ile Ortaçağ kalıntısı şeriatçı el Suud rejimi, Suriye’ye savaş ilan etme hazırlığı içinde olduklarını dillendirmeye başladılar. AKP iktidarının Ortadoğu’daki tek dostu olan el Suud rejimi, Türkiye üzerinden Suriye’ye saldırmak için 150 bin askerden oluşan bir ordu hazırladığını ilan etti. ABD emperyalizmi tarafından da olumlu karşılanan bu çıkışa, Türk sermaye devletinden de destek geldi. Böyle bir çılgınlığı göze alabilirler mi? Bu henüz belli değil ancak cihatçı çeteleri kurtarıp Suriye’yi parçalamak için savaş hazırlığı yapan Türk devleti-el Suud rejimi hattında histerinin dorukta olduğu kesin.

Mülteciler için timsah gözyaşları

Cenevre 3 konferasını baltalayarak savaş kundakçılığına devam eden Türk devleti-el Suud rejimi ikilisi, mültecilerin insani dramını istismar etmeye yelteniyorlar. IŞİD’e açtıkları kapıları mültecilere kapatan AKP iktidarı halen “güvenli bölge” için çıprnırken, 11 aydır Yemen’i bombalayan el Suud rejimi ise, Suriye halkını Esad zulmünden kurtarmak için savaşacağı iddiasında.

Savaş suçlusu iki rejimin “insani kaygılar”dan söz etmelerini elbette ciddiye alan yok. Ancak Suriye’ye karşı icra edilen yıkıcı savaşın baş tetikçileri olan iki rejimin bu ülke halklarının acılarıyla alay edercesine insani sorunlardan söz etmeleri tam bir arsızlıktır. Suriye’de işledikleri suçların yanı sıra el Suud rejimi aylardır havadan bombaladığı Yemen’de, dinci faşist rejim ise Kürt halkına tanklarla saldırarak savaş suçu işlemeye devam ediyorlar.

Savaş histerisine karşı mücadele

Batılı emperyalistler hizmetinde icra ettikleri saldırgan politikaları iflas eden Türk devleti-el Suud rejimi ikilisi ciddi bir hezeyan içindeler. Suriye’ye doğrudan saldırma çılgınlığına yol açabilecek noktaya ulaşan bu hezeyan, bölge halkları için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Suriye’ye saldırının tüm bölgeyi yangına çevirecek bir savaşa yol açacağı kimse için bir sır değilken, iki rejimin savaş kundakçılığına karşı mücadelenin önemi artıyor. Gerici yayılmacı hırsları için bölgeyi cehenneme çevirip halkları yıkıma uğratmaktan çekinmeyeceklerini pratikleriyle ispatlayan bu rejimleri durdurmak için harekete geçmek ilerici-devrimci güçlerin temel kaygılarından biri olmalıdır. Hem savaş kışkırtıcısı gerici rejimlere hem emperyalist efendilerine karşı durabilecek bölgesel birleşik bir direnişin örgütlenmesi halkların geleceği açısından kritik önemdedir.

 

 

 

 

Cizre’deki katliam Avrupa’da lanetlendi

 

Türk sermaye devletinin Kürt halkına yönelik Cizre’deki katliamı Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yapılan eylemlerle lanetlendi.

8 Şubat günü Nav-Dem’in çağrısıyla, Düsseldorf’ta bir yürüyüş yapıldı. Nav-Dem adına Cizre katliamı ile ilgili en son gelişmeleri içeren bir bilgilendirme yapıldı. Ardından, katliamı gerçekleştiren sermaye devleti ve onu destekleyen, Alman devleti de dahil emperyalist devletlerin teşhir edildiği konuşmalar yapıldı, Cizre direnişi selamlandı.

Yürüyüş boyunca, binlerce kişi hiç ara vermeden sermaye devletine ve dümenindeki AKP gericiliğine karşı öfkeli sloganlar haykırdı. Yürüyüşle tekrar tren garına gelinerek burada miting yapıldı. Yürüyüş ve mitingi yerli halk ilgiyle izledi.

Aynı gün Fransa Demokratik Kürt Konseyi’nin çağrısıyla Paris’teki Türkiye Büyükelçiliği önünde bir araya gelen kitle, Kürdistan’daki katliamları lanetleyen dövizler ve sloganlarla Türk sermaye devletinin gerçekleştirdiği katliamlara karşı Fransa’ya seslendi.

Polis ablukasında gerçekleşen eylemde polis eylemcilerin elçilik önünü terk etmesini isteyerek gaz ve copla azgınca saldırdı. Saldırı sonucunda 15 eylemci yaralanırken 25 eylemci gözaltına alındı. Yeni bir eylem çağrısı Republique Meydanı’na yapılırken burada eylem yapan kitleye polis art arda saldırıda bulundu.

Yine aynı gün Frankfurt’taki tren garından Türkiye Konsolosluğu’na yürünerek burada miting yapıldı. İş günü ve yağışlı bir havaya rağmen eyleme yoğun bir katılım olurken polis konsolosluğun etrafını ablukaya aldı. Protesto mitingi bir saatlik ajitasyon konuşmaları ve atılan sloganların ardından sona erdi.

8 Şubat günü Bielefeld’deki yürüyüş için çağrıyı NAV-DEM yaptı. Bu çağrı üzerine önce, Bielefeld ve Çevresi Güç Birliği, Die Linke ve BİR-KAR’ın ortaklaşa açtıkları bilgilendirme çadırının önünde toplanıldı. Burada toplanan kitle dünyanın ve Avrupa’nın sessizliğini protesto etmek üzere eyalet çapında radyo ve televizyon yayını yapan WDR/Bielefeld önüne yürüdü.

 

 

 

 

ABD’den Suudi harekatına onay

 

Suudi gericilerinin “IŞİD’e karşı” bahanesiyle Suriye ve Irak’taki kara harekatı hazırlıklarına ABD’den “memnuniyet verici” açıklaması geldi. ABD Savunma Bakanı Carter, 5 Şubat günü Nevada’da askeri hava üssünde katıldığı programda açıklamalarda bulundu.

Burada gelen bir soru üzerine Suudi Arabistan’ın kara operasyonuna katılması ile ilgili adımlarını değerlendiren Carter, “Gelecek hafta Brüksel’de Suudi Arabistan ve diğer 25 ülkeyle bu tür katkıyı görüşmeyi umuyorum” dedi. Görüşmelerin askıya alınmasıyla birlikte bölgedeki çıkarlarını kirli savaşlarını tırmandırarak elde etmenin hesabını yapan emperyalistler, bu yönde de yeni görüşmelere hazırlanıyor. Carter sözlerinin devamında da IŞİD’e karşı kampanya yalanlarını sürdürerek Suudi Arabistan’ın yanı sıra diğer ülkelerden de “bu yönde çabalarını arttırmaları” beklentisini dile getirdi.

Carter, “Dolayısıyla bu tür haberler çok memnuniyet verici. Suudi Arabistan Savunma Bakanı ile gelecek hafta bunu ve yapabilecekleri diğer katkıları görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum” ifadelerini kullandı.

 
§