29 Temmuz 2016
Sayı: KB 2016/28

Karanlığa son verecek yegâne güç işçi sınıfıdır!
Darbe girişiminin ardından AKP iktidarı
Demokrasi mi dediniz?
Devrimci-siyasi tutsaklar üzerindeki tecrit yoğunlaşıyor
Ne darbe ne de dinci-gerici AKP iktidarı
Darbe-demokrasi şarlatanlığına işçilerin yanıtı
Demokratik bir ortamda insanca yaşamak için talep ediyoruz!
“İşçi sınıfı olarak bizlere bu koşulları dayatan sisteme karşı savaşmalıyız!”
15 Temmuz’un ardından ekonomi sıkıştı, patronlar kolları sıvadı
7 Haziran seçimleri ve siyasal tablo
Reformist sol, burjuva solla kol kola!
Kadın işçiler safını seçmeli, bu düzene karşı örgütlenmelidir!
Yaşasın işçi sınıfı mücadelesi!
Avrupa burjuvazisi geleceğe hazırlık yapıyor
Asya-Pasifik’te hegemonya krizi “müzakereler” ile sürüyor
ABD ve Almanya Türkiye’deki darbenin başarısızlığına çok öfkeli
İşgalci İsrail, Filistinlilere saldırılarına devam ediyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD ve Almanya Türkiye’deki darbenin başarısızlığına çok öfkeli

Peter Schwarz

 

Amerikan ve Alman hükümetinin Türkiye’de başarısız olan darbeye verdikleri tepkilere baktığımızda başkaldıranları politik olarak destekleyip başarılı olmalarını beklediklerine dair bir şüphe yoktur.

Berlin gibi Washington da, darbeyi kınamak için belli bir süre geçmesini bekleyerek, başkaldıranların başarısız oldukları net bir şekilde belli olduktan sonra açıklama yaptılar.

Darbe gecesinde ilk olarak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry yerel saatle 23.00’te Moskova’dan bir açıklama yaptı. O anda, darbe başarılı olacak gibi gözüküyordu ve Kerry de kesin konuşmamak için olabildiğince çaba sarf etti.

Genel geçer ifadelerle “Türiye’de istikrar ve devamlılık” için çağrı yaptı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın insanları FaceTime ile direnmeye çağırmasından ve gidişatın değişmesinden yalnızca yarım saat sonra Kerry ve Başkan Obama “Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş hükümetine” destek çağrısında bulundu.

Almanya hükümeti daha bile uzun süre bekledi. Cumartesi erken saatlerde Almanya saatine göre 1.00’de, hükümet sözcüsü Steffen Seibert Twitter’dan, demokratik düzenin ve insanların hayatının korunmasına saygı gösterilmesi çağrılı kısa bir mesaj yolladı. Sonra Cumartesi sabahı Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier söz aldı ve “Türkiye’deki demokratik düzeni zorla değiştirmeye yönelik her türlü girişimi” kınadı. Öğleden sonra ise Şansölye Angela Merkel basına yaptığı kısa bir açıklama ile darbe girişimini kınadı.

Askeri ittifakın komuta kademesinde ve gündelik savaş görevlerinde Amerikan ve Alman askeri birlikleriyle işbirliği içerisinde bulunan, NATO’nun ikinci büyük ordusunun rütbelileri arasındaki askeri ayaklanmanın, bir kınama, yorum ve tartışma fırtınası ortaya çıkarması beklenirdi. Ama buna benzer hiçbir şey olmadı.

Formalite olarak demokrasiyi savunma çağrılı kısa açıklamalardan sonra, siyasetçilerden ve basın organlarından gelen eleştiriler, darbe girişiminin açık hedefi olan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilmektedir. Amerikan ve Alman yönetici seçkinler; devleti ve ordu aygıtını kendi ajanlarından temizleyerek, başarısız darbeyi muhaliflere karşı kullanarak Erdoğan’ın sağcı İslamcı destekçilerini güçlendirmesine kızgındır.

Türkiye’deki subayların Amerika ve Almanya’nın desteği olmaksızın darbeye girişmiş olmaları beklenemez. Erdoğan’ın hükümeti ile Washington ve Berlin arasındaki gerilim; Kürt sorunu, Suriye savaşı ve Türkiye-Rusya yakınlaşması nedeniyle geçen haftalarda artmıştı.

Bununla birlikte, başkaldıranlar ve ipleri ellerinde tutanlar açık bir şekilde hesap hatasına düştü. Henüz net olmayan sebeplerden ötürü darbenin gidişatı beklenmedik bir yola girdi. Öyle gözüküyor ki, darbeye öncülük edenler Erdoğan’ın harekete geçirebileceği halk desteğini küçümsemişlerdi.

Darbe başarılı olmuş olsaydı, 2014’te Ukrayna’daki darbeyi ve geçen sene Mısır’daki kanlı karşı-devrimi destekledikleri gibi Washington ve Berlin onu destekleyecekti.

Erdoğan, seçimle gelen bir önceki Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi gibi şu an hapiste olsaydı onlar tek bir demokratik kaygı göstermeyeceklerdi. Onlar demokrasi sorununu sadece kendi politik hesaplarına uyduğu için gündeme getiriyor ve şu anda da durum bu şekilde.

Başkaldıranlara yönelik eleştirilerden hemen hiç bahsetmeyen Atlas Okyanusu’nun her iki tarafındaki politikacılar “intikam, keyfi müdahale ve orantısız güce” dair Türkiye’deki rejimi uyarıyor ve “hukukun ve demokratik ilkelerin” gözetilmesi yönünde ısrar ediyor.

 [18 Temmuz] Pazartesi günü Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yapılan bir görüşme sonrası Kerry, hükümetin politik rakiplerine karşı eylemlerinin devam etmesi durumunda, Türkiye’nin NATO üyeliğini kaybedebileceği konusunda dolaylı olarak uyarıda bulundu. “NATO üyeliği demokratik ilkelere saygıyı gerektirir” diye konuştu.

Savaşın harap ettiği ülkelerden gelen mülteciler konusunda Erdoğan ile yaptığı kirli anlaşma konusunda hiçbir kaygı duymayan Merkel, hükümetin gözdağı vermeyi sürdürüp idam cezasını getirmesi durumunda, Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerine anında son verileceği uyarısında bulundu.

Basın bu kampanyada hükümet propagandasını şişirip başkaldıranlara ilgisini gizlemeyerek özellikle alaycı bir rol oynuyor.

“Türkiye’deki karşı-darbe” başlıklı başyazısında The New York Times, eleştirilerini Erdoğan’a ve politik karşıtlarına yönelik hükümetin darbe sonrası baskılarına yöneltti. Darbenin başarısızlığı hakkındaki şaşkınlığını ve hayal kırıklığını gizleme gereğini neredeyse hiç duymayan gazete şöyle yazdı: “Bay Erdoğan ifade özgürlüğünün yanında değildi, basın yayın organlarını zalimce kendi kontrolüne alıp insan hakları ve konuşma özgürlüğünü kısıtlıyordu. Buna rağmen binlerce kişi başkaldıranlara sırtlarını dönüp, Erdoğan anlamını aşındırsa da demokrasiye hala değer verdiklerini göstererek bu çağrıya kulak verdi.” Die Welt “Ebedi kurban Recep Tayyip Erdoğan” isimli başyazı yayınlayarak açık açık şu soruyu sordu: “Bu durumda başkaldıranlarla ilgili sitem edilebilecek tek şey başarısız olmaları değil midir?” Gazetenin cevabı “hayır” olsa da, bunu demokratik açıdan vermedi; fakat “Bir darbe yalnızca bir sonrakini getirir” diyerek, askerin iktidarı ele geçirmesinin kurbanlara yol açacağı için verdi.

The Welt am Sonntag, darbeci subayları “beceriksiz darbe girişimleri listesinin ilk onuna alarak” amatörlükle suçladı. Gazete, bir sonraki girişimin daha iyi olması konusunda umudunu ifade ederek şöyle noktaladı: “Erdoğan İslamcı başkanlık diktatörlüğünü daha sağlam inşa edince, daha dün tankların önünü kapatanlar Kemalist demokrasiyi yeniden inşa etmek için pragmatik bir askeri ara devir isteyecekler.”

Muhafazakar Frankfurter Allgemeine Zeitung isyancıların amatörlüğünü “Darbe niye başarısız oldu” başlığı altında azarladı. Bir sonraki sefere nasıl daha iyi yapılacağı konusunda da tavsiyelerde bulundu.

Rainer Herrmann şöyle yazdı: “En önemli acil soru: Uzun tarihinde böylesi ‘başarılı’ darbelerin bulunduğu bir ordu gücü ele geçirmek için nasıl böyle amatörce bir girişimde bulunabilir?”

“Darbeci liderler başarılı olmak istedilerse, en önemli devlet kurumlarının kontrolünü ele geçirmeyi denemeliydiler, selefleri gibi devletin sivil zirvesini saf dışı bırakmalıydılar” diye devam ediyor.

Herrmann açıkça başkaldıranların amaçlarını destekledi.

Açıklamalarındaki noktaların “Erdoğan’ı ve Binali Yıldırım altındaki hükümeti eleştirenlerin çoğunluğu tarafından desteklenebilecek” olduğunu yazdı. Bununla birlikte başkaldıranlar “gelecek aylar için bir yol haritası ya da program” sunma konusunda başarısız oldular.”

Ama bu değişebilir. “Darbe girişimi engellendi. Fakat yine de, büyük şehirlerin dışında güvenlikten sorumlu ordu ve polisin diğer kanatlarındaki hoşnutsuzluk halen mevcut.”

Diğer makaleler Erdoğan’ı bireysel diktatörlüğünü tesis etmek için bir darbe tezgahlamakla suçladı. ABD’deki Politico şöyle yazdı: “Bazı Batılı yetkililer ve analistler önlenen darbenin Erdoğan’ın ‘Reichstag yangını’ -1933’te Almanya hükümetinde Hitler’in sivil özgürlükleri askıya alıp Nazi diktatörlüğünü başlatmasını meşrulaştıran kundaklamaya atıfla- olacağı tahmininde bulunuyor.” Almanya’daki Sol Parti’ye yakın olan Junge Welt de darbenin “Türkiye’nin Reichstag yangını” olarak tanımlanabileceğini söyledi. Başarısız olan darbe “Erdoğan’ın uzun süredir planlanan darbesinde bir ileri aşama idi” diye yazdı.

Kerry, Steinmeier ve emperyalist çıkarların diğer zalim savunucuları darbenin arkasında durdu. Amerikan çıkarlarının hassasiyeti, başkaldıranların merkezlerinden biri olan İncirlik hava üssünün 50 Amerikan nükleer savaş başlığı barındırması ile ilgiliydi.

Erdoğan otoriter tutkulara sahip gerici bir politikacıdır. Ama onun hesabını görecek olan Türkiye’deki ve uluslararası işçi sınıfıdır, Türk ordusu ya da emperyalist güçler değil.

Darbe girişimi böylesi bir taban hareketini özellikle önceden bastırmak içindi. Darbe başarılı olsaydı, Washington veya Berlin gözünü bile kırpmadan ordu, daha önceki darbelerde olduğu gibi, on binlerce militan işçiyi gözaltına alır, işkence eder ve katlederdi.

19/07/16

Kaynak: wsws.org
Çeviri: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi

 
§