9 Aralık 2016
Sayı: KB 2016/46

Kriz kapitalizmin ürünüdür, faturayı kapitalistler ödemelidir!
2017: İşçi ve emekçiler için mücadele çağrısı!
Saldırılara karşı direnen kamu emekçileri ile dayanışmayı büyütelim!
“Sonuna kadar gideceğiz!”
“Örgütü sokak anlamında büyütürsek kazanan KESK olacaktır!”
“Örgütlü bir güç ve mücadele için birliğimizi kurmalıyız”
Türkiye’de kimya sektörünün genel özellikleri
Kölelik düzeninin hüküm sürdüğü bir iş kolu: Tekstil
Ege İşçi Birliği Genel İşçi Meclisi toplandı
Birleşik Metal-İş’e Gebze’de OHAL yasağı
Metal işçisi kadınlar, sorunları ve talepleri
İşçi-emekçi kadın çalışmasına yüklenelim!
Kadınlar ve kapitalizmin vahşi yüzü
Yıldırım’dan kadın haklarına saldırı!
Geleceksizliğe mahkum olmayacağız!
Gençlik biat etmeyecek!
Rejim krizinin can simidi “yeni” anayasa
Kirli ve rantlı bir savaş!
İtalya referandumunda anti-faşist başarı
Koyu karanlık bir Avrupa’ya doğru…
Devrim ve sosyalizm kavgamızda yaşıyor
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım’ın ardından…

İşçi-emekçi kadın çalışmasına yüklenelim!

 

Kadına yönelik şiddetin her yönüyle boyutlanıp arttığı, bununla birlikte OHAL uygulamaları ile tüm toplumsal muhalefetin susturulmak istendiği bir süreçte, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle sokaklara çıkıldı. Eylem alanlarında ve etkinliklerde kadına yönelik şiddete, gericiliğe ve sömürüye karşı direniş sesleri yükseltildi. Ülkenin birçok yerinde sokağa çıkılırken, kimi yerlerde eylemler devlet terörü ile engellendi. Yapılan eylem ve etkinliklerde AKP gericiliğine karşı öfke ön plandaydı. Bunda, AKP tarafından gündeme getirilen ve toplumsal tepki nedeni ile geri çekilen “tecavüz yasasının” payı oldu. Zira bu gerici yönergeye karşı özellikle kadınlar net bir tutum ortaya koymuş, yapılan eylemler ile kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkılmış ve AKP geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Cinsel istismar önergesine karşı yapılan eylemlere anlamlı bir katılım olduğu söylenebilir. Çoğu yerde karma katılımlı eylemler olması da ayrıca önemlidir. Önerge karşıtı eylemler vesilesiyle toplumun üzerine örtülmek istenen ölü toprağı bir nebze de olsa kaldırıldı, AKP’ye geri adım attırılmış olması ise toplumsal muhalefet açısından önemli bir kazanım oldu.

25 Kasım gündemli eylemlerde ise gericiliğe ve şiddete karşı öfkenin yansıdığı, ancak önerge gündemli eylemlere nazaran kitle katılımının daha zayıf kaldığı görüldü. Mevcut tabloda OHAL baskıları, eylem yasaklamaları, Kürt hareketine yönelik ciddi saldırılar, vekillerin tutuklanması, kayyımların atanması, kamu emekçilerine, akademisyenlere yönelik ihraçlar, gazetecilere yönelik saldırılar, örgütlü güçlere yönelik devlet terörü gibi etkenler 25 Kasım gündemli eylemlere de yansımıştır. Tüm bunlarla birlikte pek çok ilde eylemler gerçekleştirilmiş, sokaklarda 25 Kasım gündemleştirilmiş, kadına yönelik şiddete ve gericiliğe karşı ses çıkarılmıştır.

Son dönemde yaşanan eylemli süreçler kadınların AKP gericiliğinin politikalarına karşı mücadelenin önemli bir dinamiği olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ancak bu dinamiğin sınıf zemininde kendini henüz dışa vurmadığını belirtmek gerekir. Gericiliğin ve şiddetin her çeşidini, emek sömürüsüyle birlikte derinden yaşayan kadın işçilerin tepkilerini ifade edecek örgütlü kanallardan hâlâ uzak olduğu bir kez daha görülmüştür. Bu tablo işçi-emekçi kadın çalışmamız açısından önümüzdeki sürecin temel görevlerine de işaret etmektedir.

Önümüzdeki süreçte OHAL uygulamalarının, kirli savaş politikalarının, artan şiddet ve gericiliğin içten içe biriktirdiği tepkilere ekonomik krizin neden olacağı etkiler eklenecektir. 2017’de işçi ve emekçi kadınları düşük ücretler, işten atılmalar, hayat pahalılığı, artan yoksulluk ve yine tüm bunların döne döne üreteceği şiddet ve gericilik sarmalı beklemektedir.

2017’de ekonomik krizin neden olacağı sorunları giderek ağırlaşacaktır. Önümüzdeki süreçte sermaye krizin faturasını işçi ve emekçilere yükleme hesabında olacak, bundan da en çok işçi ve emekçi kadınlar etkilenecektir. Bilindiği gibi ekonomik kriz vesilesiyle artacak olan işsizliğin, hayat pahalılığının, düşecek olan ücretlerin en çok mağdur ettiği kesim kadınlar olmaktadır. Yine ilk işten çıkarılan ya da esnek ve güvencesiz çalışmaya zorlanan kadın işçiler olacak, yine artan yoksulluğun ceremesini ilk kadınlar göğüsleyecektir.

Bu ekonomik bunalım ortamında her zaman olduğu gibi toplumdaki şiddet oranları artacak, kadınlar her zaman olduğu gibi bu şiddetin hedefinde olacaktır. İşsizliğin, yoksulluğun neden olduğu bunalım ortamlarında cinnet vakaları artacak, iş bulamayan ancak ihtiyaçları gün be gün artan yoksul kesim yozlaşmanın derin çukuruna daha çok itilecek, tüm bunların faturası kadınlara şiddet, taciz, tecavüz vb. olarak geri dönecektir. Bununla birlikte sermaye düzeni, toplumu “kaderlerine” boyun eğdirmek için gericilik odaklarına daha çok ihtiyaç duyacak, zaten giderek artan gericiliğin önü sonuna kadar açılacaktır. Tarikat ve cemaatlerin yoksul emekçileri nasıl bir cendereye aldığı gelinen Türkiye tablosunda çok açıktır.

Bu dönem içerisinde sermaye devletinin baskı ve zorbalığının tırmanacağından kuşku etmemek gerekir. Zira ekonomik krizi bir avuç sermayedar atlatsın, faturayı milyonlarca yoksul ödesin diye devlet terörünün dozu daha arttırılacaktır.

Tüm bu sorunlar kuşkusuz ki kendi karşıtını da yaratacaktır. Toplumsal mücadele dinamikleri büyürken bu tablonun en mağduru olan kadınların sesinin daha önce ve daha gür çıkacağını yine tarihsel deneyimlerden görmekteyiz. Yeter ki bu mücadele potansiyelini açığa çıkartabilelim. Yeter ki işçi ve emekçi kadınlara kendilerini saran kölelik zincirlerini gösterebilelim. Bu açıdan çok da geriye gitmeye gerek yok. Haziran Direnişi’nde emekçi kadınların en önlerde ve cesurca barikatlarda mücadele ettiği günleri unutmadık. İşçi direnişlerinde, eylem alanlarında özgürleşen kadınların ne büyük bir enerjiye sahip olduğunu da…

Tüm bu nedenlerle, önümüzdeki süreçte İşçi/Emekçi Kadın Komisyonları olarak bizlere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. AKP gericiliğine, baskılara, artan sömürüye, işsizliğe, hayat pahalılığına karşı içten içe biriken tepkileri örgütleyebilme ve kadınların çifte sömürü altında baskılanan enerjilerini mücadeleye katma görevi bizleri beklemektedir.

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları


 
§