6 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/38

Sömürü ve yağma düzenine karşı mücadeleye!
Kaçak sarayın temizlik masrafı bile yıllık 2 milyon TL
10 Ekim Ankara Katliamı
Yüksek “direniş şüphesi” ile hukuksuzluğa devam...
Tutuklu gazeteci sayısı 176
TTE saldırısına karşı dışarıda mücadele örgütlenmeli
Üçlü “şer ittifakı”na karşı mücadele kaçınılmazdır
Kod-A işçileri köleliğe karşı direniyor
MİB: Vergi soygununa ve soygun düzenine son!
Avcılar Belediyesi eylemlerine dair
Büyük devrimin aynasında parti davası
Katalonya bağımsızlık referandumu üzerine
BİR-KAR’dan Frankfurt’ta işçi toplantısı
Yeni dönemde üniversiteler bizimdir!
Dev-Genç devrimci tarihimizin toprağıdır
Devlet-çete işbirliğiyle gerçekleştirilen bir katliam: Bahçelievler
Kadına yönelik şiddet ve düzen yargısının rolü
Ernesto Che Guevara
“Bu mütevazı emek sizlerce de bilinsin istedim”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katalonya bağımsızlık referandumu üzerine

 

Katalonya bağımsızlık referandumu, 1 Ekim’de nihayet gerçekleştirildi. Referandumun son derece gergin ve çatışmalı bir ortamda gerçekleşeceği belliydi. Referandumu engellemek amacıyla tam 40 bin polis seferber edildi. İspanyol polisi ve jandarması Barselona başta olmak üzere Katalonya’nın en önemli merkezlerinde gün boyu terör estirdi. Oy kullanmaya gidenlere saldırdı, pek çok çatışma yaşandı. Bu çatışmalarda toplam 800’ün üzerinde insan yaralandı. Yanı sıra tutuklamalara başvuruldu. Bununla da yetinilmedi, oy kullanılacak yaklaşık 100 civarında yer işgal edildi veya kapatıldı. Pek çok yerdeki oy sandıklarına da el konuldu.

Önden savrulan tehditlere, İspanyol polisinin estirdiği dizginsiz teröre rağmen Katalanlar 2,7 milyon geçerli oyun kullanıldığı, katılımın %42,3 olduğu referandumda, “Katalonya’nın bağımsız bir cumhuriyet olmasını istiyor musunuz?” sorusunu %90 oranında ‘Evet’ oyu vererek saldırıları cevaplandırdı.

Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont sonucu zafer olarak niteledi ve bağımsızlık ilanı hakkı elde ettiklerini belirtti. İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ise “Bugün bir referandum yapılmadı” diyerek, sonucu yok hükmünde saydı. Bununla da kalmadı, gerektiğinde mevcut özerkliği askıya alabilecekleri tehdidinde bulundu.

Katalonya’daki bağımsızlık referandumu Almanya ve İngiltere şahsında burjuva demokrasisinin ikiyüzlülüğüne de yeniden ayna tuttu. AB adına yapılan açıklamalarda Katalonya sorununun, dolayısıyla da referandumun İspanya’nın iç sorunu olduğu belirtildi. Dahası referandumun İspanyol anayasasına göre yasadışı olduğu ifade edildi. Katalonya yönetimi başkanının, referandum sonucundan hareketle, Katalonya bu sonuçla otomatikman AB üyeliğini hak ediyor şeklindeki açıklamasına ise AB birleşik İspanya’dan yanadır ve onun dışına düşmüş Katalonya için üyelik sorunu söz konusu olamaz mealinde açıklamalarla cevap verildi.

Referandum öncesinde başlayan gerilim henüz dinmiş değil, tam tersine gitgide tırmanıyor. Hala karşılıklı olarak sert açıklamalar yapılıyor. Madrid hükümetinin tehdit ve saldırılarının ardı arkası kesilmiyor. Katalonya cephesinde, bağımsızlık hakkının tanınması şurada kalsın referandumun bile yok hükmünde sayılmasına, daha önce kararlaştırıldığı üzere Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) başını çektiği en büyük üç sendikanın çağrısı ile 3 Ekim’de bir genel grevle karşılık verildi.

Monarşiden faşizme, faşizmden burjuva demokrasisine

Katalan halkı bugünkü bağımsızlık referandumuna, uzun tarihsel bir süreçten ve bu sürece sığdırılan çok zorlu kavgalardan geçerek geldi. Katalanlar ilk kez 1932 yılında özerklik hakkını kazandılar. Ne var ki Franko buna son verdi. Katalan halkı bu kez de diğer kardeş uluslar olan Basklılar ve Galiçyalılarla birlikte Franko’nun koyu faşist rejiminin zulmü altında inletildi. Hakları tanınmadı, dilleri yasaklandı. Hep birlikte tarihin en kanlı iç savaşı olan İspanya iç savaşını yaşadılar. İspanyollarla birlikte tarifsiz acılara ve yıkımlara maruz bırakıldılar. Fakat İspanya iç savaşının en kanlı cephesi Katalonya oldu.

Franko faşizminin ardından 1979 yılında, Katalanlar bu kez daha geniş haklar içeren bir özerklik hakkı elde ettiler. Bu, bir referandumla onaylandı da. Ne var ki bir süre sonra şimdi iş başında olan Mariano Rajoy hükümeti buna itiraz etti. Mücadele ile elde edilen hakları geri almak için hukuksal yollara başvurdu. Katalonya özerk hükümeti buna, büyük gerilimlere neden olan ve yankıları hâlâ devam eden 1 Ekim’deki bağımsızlık referandumu kararı ile cevap vermiş bulunuyor. Sonuçta, Katalan emekçilerinin önemli bir kesiminin desteği ile bağımsızlık hakkı elde de edilmiştir.

Gelinen yerde, yakıcı sorun ve sorular şunlardır; Katalonya özerk yönetimi gerçekten bağımsızlık ilanında bulunacak mıdır? Daha da önemlisi, bunun karşılığı gerçek ve kalıcı bir özgürlük ve bağımsızlık olacak mıdır? Katalan burjuvazisi gerçek bir özgürlük, eşitlik ve bağımsızlığın gücü müdür? Değilse eğer, gerçek amacı ve hedefi nedir?

Katalan burjuvazisi ve bağımsızlık sorunu

Elbette Katalan burjuvazisinin de ulusal kendi kaderini tayin hakkı ve bu çerçevede kendi devletini kurma hakkı vardır. Onun bu amaçla referanduma başvurması da meşru bir haktır. Nihayetinde Katalan burjuvazisi İspanyol burjuvazisinin büyük direncine ve çok yönlü saldırılarına rağmen Katalonya’nın bağımsızlığını ilan etmek üzere referandumu gündeme getirmiş ve %90 oranında bir ‘Evet’ oyu ile bu hak elde edilmiştir.

İspanyol burjuvazisi, Katalonya özerk hükümetinin, demek oluyor ki, burjuvazisinin bağımsızlık parolası ile başvurduğu referandumu yapılmamış saymakta ve hiçbir sonucunu tanımamaktadır. Üstüne üstlük, bırakalım bağımsızlığı, Katalan özerk yönetimini, mevcut özerkliği dahi askıya almakla tehdit etmektedir. Hiç kuşkusuz bu, Katalan burjuvazisinin gerçek niyet, amaç ve hedeflerinden bağımsız olarak baştan aşağı haksız, gerici ve hiçbir meşruiyeti olmayan bir tutumdur.

Peki ama Katalonya özerk yönetimi gerçekten referandumun sonucunun gereğini yapacak mıdır? Bu soruya kesin bir cevap verilemez belki, ama çok tartışmalı olduğu söylenebilir. Katalonya özerk yönetimi sözcülerinin, bu yönlü adımların zamanı geldiğinde atılacağı mealindeki her yana çekilebilir açıklamaları ve en çok da bugünkünden daha ileri bazı haklar tanınması durumunda uzlaşmaya açık olacakları şeklindeki kimi beyanları da bunu doğrulamaktadır.

Somut biçimde ifade edilecek olursa, İspanya günümüzde Yunanistan’la birlikte küresel krizi ve yıkıcı sonuçlarını hisseden AB üyesi ülkelerin başında gelmektedir. Katalonya özellikle bankacılık ve turizm sektörü ile öteden beridir İspanya’nın en verimli ekonomisine sahip bir topraktır. Bu durumun kendisi, Madrid hükümetinin Katalonya’yı kaybetmek istememesinin en önemli nedenlerinden biridir. Katalan burjuvazisi ise Madrid hükümetinin bu durumundan yararlanmak istemektedir. İspanya merkezi hükümeti ile ilişkilerinin yeniden tanımlanması, daha geniş hakların ve güvencelerin verilmesini istemektedir.

Katalan ulusunun bir temsilcisi olarak Katalan burjuvazisi, elbette ki Katalonya’nın bağımsız olmasını da ister. Ne var ki o sınıfsal karakteri gereği hiçbir biçimde gerçek ve kalıcı bir bağımsızlığın gücü değildir ve olamaz. Tam da bu nedenledir ki bugün başvurduğu bağımsızlık referandumunu nasıl sunarsa sunsun, o söz konusu referandumla gerçek ve kalıcı bir bağımsızlığı hedeflememiştir. 1 Ekim’de başvurulan referandumun karşılığı da gerçek ve kalıcı nitelikte bir bağımsızlık olmayacaktır.

“Ortak vatan” ve “ortak dava” mı?

Franko faşizmine karşı mücadele günlerinde, demek oluyor ki İspanya iç savaşı sırasında Katalan burjuvazisinin en iri kesiminin çok net biçimde Franko’nun yanında saf tuttuğu, buna karşın, Katalan işçi ve emekçilerinin, İspanyol işçileri ile omuz omuza cumhuriyet için Franko faşizmine karşı mücadele ettiği, inkardan gelinemez tarihsel bir gerçektir.

Hiç kuşkusuz söz konusu dönem devrimci akım ve partilerin ön safta olduğu bir dönemdir. En ön safta bu kez “ortak vatan” ve “ortak dava” yalanı ile bayrak kaldıran Katalan burjuvazisi var. Kabul etmek gerekir ki, o bu konuda başarı sağlamış, halihazırda Katalan işçi ve emekçilerinin önemli bir bölümünü peşinden sürüklemektedir.

Onun “ortak vatan” dediği tastamam burjuva bir cumhuriyettir. Burjuvazi ile işçi sınıfının “ortak çıkarlar”ı da “ortak dava”ları da bulunmamaktadır. Nihayetinde karşı karşıya gelen ve karşılıklı olarak çıkar çatışmasına girenler, İspanyol burjuvazisi ile Katalan burjuvazisidir. İşçi sınıfının kendi denenmiş bayrağı vardır. Katalan işçi ve emekçileri er ya geç kendi burjuvazisinin Katalonya’nın zenginliklerini ele geçirmek ya da paylaşmak için İspanyol burjuvazisi ile tutuştuğu kavganın tarafı olmaktan kurtulacak, kendi denenmiş bayrağı altında saf tutacaktır.

Sadece Katalan işçi ve emekçilerinin değil, Galiçya ve İspanyol işçi ve emekçilerinin yakıcı ihtiyacı birleşik bir devrim, hedefleri de hâlâ monarşi utancını da sırtında taşıyan burjuva cumhuriyet değil, tümünün özgürlüğünün ve kurtuluşunun ifadesi olacak olan sosyalist bir işçi ve emekçi cumhuriyetidir.


 
§