10 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/43

Burjuva siyaset sahnesini yeniden düzenleme ihtiyacı
Dengeler değişirken Kürt sorunundaki açmaz derinleşiyor
Böyle olur sömürü ve soygun düzeninin bütçesi!
Kapitalizm: Emekçiye cehennem, sermayeye cennet!
Duy da inanma!
Direnişlerin güçlenebilmesi için sınıf dayanışmas
“Akkim’e mutlaka sendika girecek!”
Metal TİS’lerinde 4. görüşmeler gerçekleştirildi
TOMİS’ten “örgütlenme ve mücadele” eğitimi

İstanbul’da direniş sürüyor

Büyük Sosyalist Ekim Devrimi 100. yılında!
Kapitalizme mahkum değiliz!
İzmir’de Ekim Devrimi eyleminde polis saldırısı: 20’yi aşkın gözaltı
RJ’nin 3. genel kurulu gerçekleştirildi
Suriyeli mülteciler ve toplumsal vicdan
Sömürüye karşı mücadeleye!
Peru’da “güzellik” yarışması kadına yönelik şiddeti konu aldı!
Mesleki eğitimde dönüşüm sürüyor
YÖK, 36. yılında protesto edildi
Devlet tacizi aile şiddetine döndü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Böyle olur sömürü ve soygun düzeninin bütçesi!

 

Bir devlet bütçesinin gelirlerinin nasıl elde edildiği ve elde edilen gelirlerin neye, kimlere harcandığı, devletin hangi sınıfın hizmetinde bir aygıt olduğunu anlamak için yeterli veriler sunmaktadır. Türkiye’de de bu tablo oldukça nettir. Devlet bütçesinin gelirleri büyük oranda işçi sınıfı ve emekçilere yüklenen vergiler ile kamu arazileri ve kamu işletmelerinin özelleştirilmesi, satılması yoluyla elde edilirken, bu gelirler sermayeye ve kurulu düzenin ihtiyaçlarına aktarılır. Bundan dolayı da, daha öncekiler gibi 2018 yılı bütçesi de sürekli açık vermektedir.

2018 yılı için 763 milyar TL olarak belirlenen bütçe giderlerine karşılık 697 milyar TL gelir elde edilmesi öngörülmektedir. Beklenen 697 milyar TL’lik bütçe gelirinin 599 Milyar TL’lik kısmı, yani %86’sının vergilerden karşılanacağı hesaplanmaktadır. Yani işçi ve emekçiler bütçenin %86’sını daha maaşını almadan doğrudan kesintiler yoluyla ve sürekli arttırılan KDV, ÖTV, MTV gibi dolaylı vergilerle ödeyecektir. Peki ya patronlar? Giderleri gelirinden fazla olan bütçeye onların “katkıları” alınmayacak, her zaman olduğu gibi, ‘sosyal güvenlik primi affı’, ‘vergi barışı’ ‘yeniden yapılandırma’ gibi çeşitli kılıflarla ödemeleri gereken vergilerden muaf tutulacaklardır.

Bütçe gelirine en çok katkısı olan işçi ve emekçiler, yine bütçeden en az faydalanan olacaktır. Çoğunluğu asgari ücret sefaletinde yaşamak zorunda olan işçi ve emekçilerin ihtiyaç duyduğu eğitime, sağlığa, sosyal hizmetlere yine her zamanki gibi daha az pay ayrılacaktır. Buna karşın sermayeye, savaşa, diyanete, yani sermaye düzeninin öncelikli ihtiyaçlarına daha fazla bütçe ayrılacaktır.

Bütçenin öncelikli tercihleri

2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı sunuş konuşmasında Maliye Bakanı Naci Ağbal bu yalın gerçeği şöyle dile getirmiştir: “Son iki yıl içinde önemli ölçüde arttırdığımız reel sektör desteklerine 2018 yılında da devam ederek özel sektör aracılığıyla büyüme stratejimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda reel kesim destekleri için bütçemizden 37 milyar lira kaynak ayırıyoruz.” Ağbal bu sözlerle tercih önceliklerini açıkça söylerken, 2018’de savunma ve güvenlik harcamalarına bütçeden ayrılan kaynakları önemli ölçüde arttırdıklarını belirterek, “Özellikle savunma ve güvenlik birimlerimizin ihtiyacı olan modernizasyon için ilave 18.7 milyar lira kaynak ayırıyoruz” demiştir.

2017 yılı bütçesinde 69 milyar 445 milyon TL olan savunma ve güvenlik harcamaları 2018 yılı bütçe yasa tasarısında, %31,24 arttırılarak 91 milyar 143 milyon TL’ye çıkarılmaktadır. 2018’de Milli Savunma Bakanlığı bütçesi 2017’ye göre %41, Jandarma Genel Komutanlığı bütçesi %42, İçişleri Bakanlığı bütçesi %25,13 oranında arttırılacaktır.

Tabi ki Cumhurbaşkanlığı makamı “itibardan tasarruf” edilemez önemde olduğu için, 2018 yılı bütçesinden 845 milyon 365 bin TL düzeyinde kaynak ayırılacaktır. Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 2018 yılı bütçesi ise 2017 yılına kıyasla yüzde 17 oranında arttırılarak, 2 milyar 335 milyon 535 bin TL olarak kabul edildi.

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa bağlı örtülü ödeneklerden aktarılan tutarları, köy korucularına yapılan maaş ödemelerini, devlet sırrı adı altında kayıtlara geçmeyen ya da bütçede takip edilmesi sınırlanan harcamaları da unutmamak gerekir.

AKP iktidarı ile birlikte dinsel gericiliğin toplumun her alanına müdahalesi artmaktadır. Bütçeden Diyanet’e ayrılan paylarda da abartılı bir artış yaşanmaktadır. Örneğin geçtiğimiz 2017 bütçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe 11 bakanlığın her birine ayrılan bütçeden fazla olmuştu. Bu sene de Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesindeki artış oranı yüzde 13.20 oldu.

Öte yandan, bütçede önemli bir gider de “Kamu özel işbirliği projeleri” olarak adlandırılan otoyol, köprü ve şehir hastaneleri için taahhüt edilen ödemeler olacaktır. Bunun için bütçeden toplam 6.2 milyar TL ödenek ayrılmaktadır. Bunun 3.6 milyar TL’si ulaştırma projelerinde verilen garanti ödemeleri, 2.6 milyar TL’lik kısmı ise şehir hastaneleri için ödenek olarak ayrılmaktadır. Bilindiği gibi, köprüden geçilmese de, şehir hastanesine gidilmese de bu projelerin sahiplerine söz verilen ödemeler Hazine garantisi kapsamında olduğu için, işçi ve emekçilerin cebinden çalınanlar, bu sermaye sahiplerine aktarılmaktadır.

Bütçe giderlerinde önemli bir diğer pay da iç ve dış borçların faizlerine ödenecek tutarlardır. Faiz giderlerinin 2018 yılında %24 artışla 72 milyar TL’ye çıkması öngörülmektedir. Buna göre büyük bölümü emekçilerden toplanacak vergilerin %12’si faiz ödemelerine gidecektir.

İşçilerin ve kamu emekçilerinin açlık ve yoksulluk sınırları altında yaşamaya mahkûm edilmesi bir yana, eğitim ve sağlık gibi hizmetlere ayrılan paya bakıldığında da durum hiç de parlak değildir. Eğitim Sen, MEB’e ayrılan bütçe rakamlarının, bir önceki yıla kıyasla yüzde 1 oranında azaldığına dikkat çekmektedir. Oysa bu bütçe tartışmalarında da söyledikleri gibi AKP, her fırsatta eğitime en çok payı kendilerinin ayırdığını iddia etmektedir.

Gerçekte ise, 2017 bütçesinde MEB bütçesine ayrılan pay yüzde 13.18 iken, 2018 yılı için ayrılan miktar yüzde 12.13’e gerilemiştir. Başka bir ifadeyle 2017 bütçesinde MEB bütçesinin milli gelire oranı yüzde 3.54 iken, 2018 bütçesindeki oranın 2.69 ile son yılların en düşük seviyesine gerilediği belirtilmektedir. Bakanlığın bütçesinde en büyük pay ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne ayrılmıştır. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün payı da geçen yıla göre yüzde 68 arttırılmıştır. Yani eğitime ayrılan kaynağın yüzde 35’i ‘din öğretimi’ için harcanacaktır.

Sağlık Bakanlığı bütçesi de 37 milyar 571 milyon TL olarak belirlenmiş, bunun önemli bir bölümünü ilaç tekellerine yapılacak ödemeler, özel sağlık kuruluşlarından yapılan ‘hizmet satın alma’ uygulamaları ve tedavi hizmetleri oluşturmaktadır.

Görüldüğü gibi sermayenin ihtiyaçlarına, savaş ve saldırganlık politikalarına ve gericiliğin finansmanına ayrılan bütçenin tüm yükü işçi ve emekçilere yüklenmektedir. Sömürü ve soygun düzeni bütçesi de ancak bu şekilde olurdu.

 
§