8 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/47

Hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetin kaynağı kapitalizmdir!
Büyük resmin gösterdiği mesele “milli” değil, sınıfsaldır!
Reza Zarrab’dan rüşvet itirafları
“Avukatların dayanışma ve direniş hattı bu saldırıyı boşa çıkaracaktır!”
Kasım ayı enflasyonuyla yeni rekor
“OHAL’le hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran bir sürece girildi”
Çürümüş anlayışların tükettiği KESK
Metalde süreç hareketleniyor
HT Solar Enerji’de işten atma saldırısı ve işgal
“Yeni Ekimler için ileri!”
İstanbul’da ‘Gelecek mutlak sosyalizm’ etkinliği
Petrol-İş Aliağa Şubesi Genel Kurulu’nun ardından
“İş güvenliği önlemleri alınmalı, taşeron işçilerinin koşullarına özen gösterilmelidir!”
İş cinayetlerinin sorumlusu sermayedarlardır!
Cehennem koşullarında çalışmak kaderimiz değildir!
Mesleki Eğitim Kurultayı toplanıyor!
Birinci Filistin İntifadası’nın 30. yılı
“Oslo Barışı”ndan günümüze, Filistin davası
Suriye’de çözüm mü, çözümsüzlük mü?
Erdal Eren mücadelemizde yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metalde süreç hareketleniyor

 

Metal iş kolunda MESS ve sendikalar arasındaki görüşmeler Aralık ayının ilk günlerinde yapılan görüşmelerin ardından tıkandı. Sendikalar ile MESS arasında uyuşmazlık zaptı tutuldu. Bütün sendikalar MESS ile uyuşmazlığı aynı konularda yaşadılar: ücret zamları, sosyal haklar, kıdem zammı ve sözleşme yılı.

Metal işçilerinin yakından takip ettiği süreç, MESS Genel Sekreteri Önder Barut’un canlı yayında yaptığı açıklamalar ile farklı bir boyuta evrildi. Açıklamalar metal işçisinin genelinde bir öfkeye sebep oldu. Metal işçisi gerçekle, yani MESS’in kölecilik isteyen tutumu ile karşılaştı.

Öte yandan MESS adına yapılan açıklama, ardından teklif ettiği %3,20’lik ücret zammı, 3 yıllık sözleşme dayatması ve ikramiyeleri biçmeye yönelik ilan sendikalar tarafından sessizlikle karşılandı. Türk Metal başkanlar kurulunu toplasa da güçlü bir yanıt vermekten uzak bir tutum sergiledi. Son görüşmenin ardından ise fabrikalarda birer dakikalık çatal-kaşık eylemleri yaptırdı. Birleşik Metal-İş uyuşmazlık zaptının ardından fabrikalarda bilgilendirme toplantıları yaparak, 8 Aralık’ta gerçekleştirecekleri toplantının ardından hareket planlarını açıklayacaklarını duyurdu. Çelik-İş ise son görüşmeye kadar susmayı başardı. Uyuşmazlığın ardından mecburen bir açıklama yapsa da metal işçisine göstermelik bir plan dahi çizmedi.

MESS, sözleşmenin ilk oturumlarından bu yana dayatmacı tutumlardan vazgeçmiyor, metal işçisine biçtiği kölelik koşullarını kabullendirmek için çabalıyor. MESS adına yapılan açıklamalar bunun resmi bir ilanı oldu. Açıklanan üretim ve ihracat rekorları ortada dururken işçilere dayatılan bu çıplak köleliğe karşı işbirlikçi Türk Metal ve ikizi Çelik-İş’ten ses çıkmazken, kendini ilerici diye tanımlayan Birleşik Metal-İş de diğerleri ile uyum içinde hareket ediyor. Bu tablo metal işçisinin bir ihanet ve satış sözleşmesiyle karşı karşıya kalacağının emarelerini taşıyor. İşçilere sürekli enjekte edilen “OHAL”, “ülkenin durumu”, “dış tehdit” gibi gerici ve yılgınlık yayan düşünceler de metal işçisini bekleyen tehlikelerin boyutlarını gösteriyor.

2015 Metal Fırtına’nın ardından bugünlere baskı, zor ve tehditlerle gelen metal işçisi artık sürecin daha gerçekçi yüzü ile karşı karşıyadır. MESS’e ve dayatmalarına karşı girişilen göstermelik eylemlerin oyalama ve öfkeyi almaya dönük olduğunun bilincinde. Sonuç almak ve dayatmaları boşa çıkarmak için üretime ve patronların kârına odaklı bir mücadele verilmesi gerektiğine inanıyor.

Metal işçisinin bu gerçeklerin farkında olması veya bilmesi kazanmak için gerekli olanın bir yönüdür sadece. Metal işçisi farkına vardığı bu gerçekler üzerinden sözleşme sürecine müdahil olmalıdır. Süreci görüntüyü kurtarmaya odaklanmış sendika bürokratlarının eline bırakmamalıdır. Yıllardır imzalanan satış sözleşmelerini, atılan yalan nutukları, zorla üretime başlattıran anlayışı unutmadan, süreçte boşluk bırakmamalı, ihanete aman vermemelidir. Bırakılan her boşluk sermayenin ve sendikal bürokrasinin oyunlarını kolaylaştıracaktır. Bugüne kadar sürdürülen beklemeci yaklaşım sona erdirilmelidir. Metal işçisi sendika ağalarına baskı yaparak adımlar attırmalı, adım atmadıkları takdirde ise bürokrasiye takılmadan yol yürümeli, en başta da fiili-meşru mücadeleyi kuşanmalıdır.

Metal işçisinin işi 2015’ten daha zor olacaktır. İşçinin ezeli sınıf düşmanı olan ve ayağında bir prangaya dönüşen sendikal bürokrasi 2015’ten daha hazırlıklıdır. Gerek OHAL düzeninin sağladığı avantajlar gerekse tek tek fabrikalarda yapılan hazırlıklar (örneğin üretim stokları) bunun kanıtıdır. Mesaiye kalmama eylemlerinin öncesinde ve sonrasında işçilere imzalattırılmaya çalışılan belgelerle MESS bugünden, sözleşme sonrasında bir kıyım için kollarını sıvamış ve metal işçisine sopayı göstermiş vaziyette. Kurulu OHAL ve KHK düzeninin icraatları ve AKP’nin sermayeye vaatleri metal işçisini daha amansız koşullar içerisine sürüklüyor.

Artık kılıçların çekilmiş olduğu bu süreçte metal işçisinin kazanması (ve bunun sonuçları üzerinden tüm işçi sınıfının kazanması) için gerekli olan, kendi sınıfının meşruluğunu esas alan “Sınıfa karşı sınıf!” ilkesidir. Kazanıma götürecek yol budur. Bu ilke çerçevesinde sendikal bürokrasiye takılmadan kendi fabrika komitelerini oluşturarak sürece el atması metal işçisini zafere götürecek ve kazanımlara güvence sağlayacaktır. Kendi etrafında dönen tüm oyunları bozmak bu taban inisiyatifinden geçmektedir.

Fabrikalarda komiteler kurmak kadar önemli bir diğer yan ise fabrikalarda kurulan bu komitelerin birbirleriyle iletişim ve ortak hareket halinde olabilmesidir. Metal Fırtına’dan da gördüğümüz gibi tek tek değil, bir bütün olduğumuzda kazanabiliyor, ancak ortak hareketimiz sayesinde sermayeyi topyekûn bir açmazda bırakabiliyoruz. Tek kaldığımızda direnişler patronların ve devletin kuşatması altında sönümleniyor. Geçen süre zarfında bu türden onlarca örnek yaşandı. Diğer fabrikalardan işçilerle ve sınıfın diğer bölükleri ile dayanışma içerisinde olmak metal işçisinin gücüne güç katacaktır.

Metal işçisinin girdiği bu süreçte en önemli yol gösterici ise kuşkusuz ki sınıf devrimcileri olacaktır. Onları birleştirecek, sendikal ihanete ve satış sözleşmesine karşı hep uyarıp harekete geçmesini sağlayacak, karanlığı yaracak olan “devrimci bir sınıf hareketinin” temellerine dönüştürecek olan anlayışa bir tek sınıf devrimcileri sahiptir. Sermayenin ve onun adına ülkeyi yöneten AKP’nin toplumun üzerine kabus gibi çöken koşullarından kurtulmak, yıllardır süregelen sendikal bürokrasiyi parçalayıp işçi sınıfının inisiyatifini açığa çıkarmak için sınıf devrimcilerine bu süreçte yine çok iş düşecektir.

 

 

 

 

Metal işçilerinden MESS dayatmalarına karşı eylemler

 

MESS fabrikalarındaki toplu sözleşme sürecinde uyuşmazlık zaptı tutulmasının ardından işçiler eylemlere başladı.

MESS patronlarının 3 yıllık sözleşme ve ücretlere sefalet zammı dayatması başta olmak üzere kölelik uygulamalarını geçirmek istemesi işçilerdeki öfkeyi büyütüyor.

Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda fazla mesaiye kalmama eylemleri başladı. Eylemlere tam katılım olduğu belirtilirken işçiler daha etkili eylem yapılması gerektiğini vurguluyor.

Kocaeli, Bursa, Trakya başta olmak üzere Renault, Ford, Bosch, Arçelik, Ford, Coşkunöz, B/S/H/ fabrikalarından işçiler sonuç almak için üretime etki edecek eylemler yapılması gerektiğinin altını çizdi.

İşçilerin basıncı sendikaları eyleme zorladı

MESS dayatmalarına karşı metal işçilerinin öfkesi süreci sessizlikle geçirmeye çalışan sendikaları “harekete” geçirmeye zorladı. 4 Kasım sabah saatlerinde çeşitli illerde Birleşik Metal-İş Sendikası basın açıklamaları ve bilgilendirme toplantıları yaparken Türk Metal ise örgütlü olduğu fabrikalarda iki dakikalık çatal bıçak “eylemi” gerçekleştirdi.

Vardiya girişlerinde Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Bilecik, Kocaeli, Eskişehir, Tekirdağ, İstanbul, Gebze, Mersin, Hatay, Ankara ve Bursa illerinde bulunan; Demisaş, Standard Depo, Entil, Doruk, Renta, SIO Otomotiv, Paksan, ZF Sachs, Çimsataş, Yücel Boru, Kroman, Areram, Arpek, Bosal, Başöz Enerji, Mefro Whells, Çayırova Boru, ISUZU, Federal Mogul, Fontana Kalıp ve Prysmıan fabrikalarında basın açıklamaları ve bilgilendirme toplantıları yapıldı.

Ayrıca Metal Fırtına’nın korkusu ile işbirlikçi Türk Metal Sendikası da büyüyen öfke karşısında “eylemlere” başladı. Kimi fabrikalarda toplantı yapan Türk Metal, birçok fabrikada ise yemeklerde 2 dakikalık çatal-bıçakla ses çıkarma eylemi yaptı.

 
§