20 Nisan 2018
Sayı: KB 2018/16

AKP iktidarının kıblesi ABD emperyalizmidir
Ellerinde kan, dillerinde yalan
Siyasal İslamcılar emperyalizme biat tazeledi!
SP neden öne çıkartılıyor?
Güç, insandan ve doğadan yana bağımsız enerji politikalarından alınır!
Dar tanımlı işsizlik dahi hâlâ çift hanelerde
Sermayeye kefen dokumak için 1 Mayıs’a!
“İş ‘kaza’larında acil müdahale için hastane şart”
Direnen kamu emekçileri 1 Mayıs’a çağırıyor
MİB 1 Mayıs’a nasıl bakıyor, nasıl hazırlanıyor?
Daha güçlü bir 1 Mayıs için; metal işçileri birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya!
Trakya’dan işçiler 1 Mayıs’ta alanlara çağırıyor
1 Mayıs’ta alanlardayız!
Kayseri 1 Mayıs’a hazırlanıyor!
ÇEMAŞ’ta patron-sendika işbirliği ile işçi kıyımı!
Özgürlük ve eşitlik için 1 Mayıs alanlarına!
Seçim tarihi belli oldu, olan yine liselilere oldu!
Suriye’ye saldırı ve kapitalizmin savaşa dayalı doğası
Almanya’da kamu emekçilerinin TİS süreci
Emperyalist yalanlar ve gerçekler
Devrim toprağına düşen kır çiçeği: Hatice Yürekli
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya’da kamu emekçilerinin TİS süreci

 

Almanya’da 2,3 milyon kamu emekçisini ilgilendiren TİS süreci sona erdi. Kamu emekçilerinin mücadele isteği sendikal bürokrasinin marifetiyle kırılarak, ihanet anlaşması imzalandı. Anlaşma, hafta sonu Potsdam’da Birleşik Hizmet Sendikası (ver.di) ve Alman Memurlar Birliği (DBB) ile işveren durumundaki belediyeler ve Federal İçişleri Bakanlığı arasında süren görüşmelerde sendikanın verdiği tavizler sonunda sağlandı. Bir yıl geçerli olacak olan TİS için masaya oturan ver.di 30 aylık (iki buçuk yıllık) bir anlaşmaya imza atmış oldu. Anlaşmada 30 aylık süre için, değişik zamanlarda olmak üzere toplam olarak maaşlara yüzde 7,4 zam yapılmasına karar verildi.

Oysa sendikalar 12 ay için maaşlara yüzde 6 zam yapılmasını ve alt ücret gruplarının ücretlerine ayda 200 avro zam ve izin günlerinin de 30 işgününe çıkarılması talebiyle TİS sürecini başlatmış ve bu talepler için uyarı grevleri yapmışlardı. Yapılan anlaşmada alt ücret gruplarına yapılması istenen 200 avroluk zam ve 30 işgününe çıkarılması istenen yıllık izin talebinde hiçbir kazanım elde edilmedi.

Buna rağmen ver.di Genel Başkanı Frank Bsirsk yapılan ihanet anlaşmasını, “son yılların en iyi anlaşması” diyerek övdü. Yapılan ihanet anlaşmasını manipüle etmek için ücretlere yüzde 7,4 zam yapılmasını bir “başarı” olarak lanse etti.

Yapılan ihanet anlaşmasına kabaca baktığımızda bile Bsirsk’in aldatmacası hemen sırıtmaktadır.

Kamu emekçileri 12 ay için maaşlara yüzde altı, alt ücret gruplarının ücretlerine ayda 200 avro zam ve izin günlerinin 30 işgününe çıkarılmasını istiyordu.

1- Yapılan anlaşma 12 ay yerine 30 ay süreyle geçerli olacak.

2- Alt ücret gruplarına istenen 200 avroluk ücret zammında hiçbir kazanım yok.

3- 30 işgününe çıkarılması istenen yıllık izin talebinde de “sıfır kazanım” elde edildi.

Başarı bunun neresinde?

Bu açık gerçeğe rağmen sendika bürokrasisi, %7,4’lük ücret zammı sanki bütün süre için geçerli olacakmış gibi yalan ve aldatıcı açıklamalar yapmaktan geri durmadı. Oysa söz konusu toplam zam Mart 2018 için yüzde 3,2; Nisan 2019’da yüzde 3,1 ve Mart 2020’de yüzde 1,1 olmak üzere üç aşamalı olarak yapılacak.

Diğer talepler bir yana ücret zammında bile sendikalar taleplerini yarı yarıya aşağıya çekmişlerdir. Ücret mücadelesi bile veremeyen sendikaların, işçilerin diğer taleplerine sahip çıkması zaten beklenemezdi. Burada bir başarı varsa, bu başarı sendikal bürokrasinin ihanetine bağlı olarak patron lehine sağlanan başarıdır.

Uyarı grevlerine giden kamu emekçileri, talepleri uğruna grev yapmaya hazır olduklarını ortaya koymuşlardı. Sendika bürokrasisinin bilinçli olarak alt düzeyde tuttuğu uyarı grevi ve eylemlerine gösterilen ilgi bu isteği dışa vurmuştu. Yine sınırlı tutulmaya çalışılan uyarı grevlerinin etkisi bile büyük olmuş, günlük yaşamı altüst etmeye yetmişti. Sendika bürokrasisi kamu emekçilerinin ortaya koyduğu mücadele isteğine yaslanma yerine, her zamanki gibi organik ve mali olarak bağlı olduğu sistemin egemenleriyle birlikte süreci idare etmeyi tercih etmiştir.

Kamu emekçilerinin son TİS süreci bir kez daha göstermiştir ki işçi ve emekçi kitlelerin en küçük kazanım elde edebilmeleri dahi bu yapının aşılmasını gerektirmektedir.

Bir-Kar İşçi Komisyonu

 

 

 

 

ABD: Suriye’den çekilmiyoruz


Suriye’deki hegemonyasını genişletme peşindeki Amerikan emperyalizmi, füze saldırısının ardından bölgedeki hedeflerini açıklayarak Suriye’den çekilmeyecekleri vurgusunu yineledi.

ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley tarafından yapılan açıklamada, Suriye’deki hedefleri gerçekleşene kadar bölgede kalmaya devam edecekleri açıkça ifade edildi.

Hedeflerinin “IŞİD’in yenilgiye uğratılması, İran’a karşı avantaj sağlanması, kimyasal silahların ABD’nin çıkarlarını tehdit etmemesi” olduğunu öne süren Haley, Suriye’de hegemonya peşinde olduklarını açıkça dile getirmiş oldu. Haley, bu hedeflerine ulaşana kadar da Amerikan askerlerinin Suriye’de kalmaya devam edeceğini söyledi.

Geçtiğimiz haftalarda Trump’ın yaptığı açıklamalar sonrasında “ABD askerlerinin Suriye’den çekileceği” iddiası “tartışma konusu” olmuştu. Trump “mali yük”ten söz ederek Suriye’den yakında çekileceklerini iddia etmiş, buna karşın Esad’ı hedef göstererek çekilmelerinin de mümkün olmadığını dile getirmişti. Sonraki günlerde Beyaz Saray’da yapılan “ulusal güvenlik toplantısı”nın ardından, ABD askerlerinin Suriye’de “bir süre daha” kalacağı açıklanmıştı.





Barselona’da yüz binlerin Katalonya eylemi

 

AB desteğiyle İspanya’nın Katalonya’ya dönük saldırılarına karşı 15 Nisan’da Katalonya’da halk sokaklara döküldü. Barselona’da bir araya gelen yüz binlerce kişi hapisteki dokuz Katalan politikacının serbest bırakılmasını istedi.

Barselona’da Avenida Paralel’de toplanan kitleler “Sizi evde görmek istiyoruz”, “Tutuklu politikacılara özgürlük” sloganlarını haykırdı. 6 Nisan’da Almanya mahkemeleri tarafından şartlı tahliyeyle serbest bırakılan Carles Puigdemont için de “Başkan Puigdemont!” sloganı atıldı.

Eyleme ilk kez olarak bağımsızlık yanlısı olmayan partiler ve sendikalardan da katılım oldu.

 

 

 

 

Kimyasal silah” iddiasına yalanlama

 

Suriye’nin kimyasal silah bahanesiyle gerçekleştirilen saldırıya karşı Şam’ın Barzeh bölgesindeki kurumun başkanı Saeed Saeed, araştırma merkezlerinin daha önce Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından da kullanıldığına değindiği açıklamasında, sabah 05.00’te harabeye dönen araştırma merkezine gittiklerini, binada kimyasal silahlar bulunsaydı saldırının hemen sonrasında bu bölgede korumasız bir şekilde bulunamayacaklarını belirtti.

Özellikle kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar ürettiklerini söyleyen Saeed, savaş nedeniyle ülkede ilaç kıtlığı yaşandığını ve araştırma merkezinin bu yönde faaliyetler yürüttüğünü söyledi.

The Independent’ın Ortadoğu muhabiri Robert Fisk ise, Duma’da kimyasal silah kullanıldığı iddialarına dair bölgedeki araştırmalarını aktardığı yazısında, iddialara kaynak gösterilen kliniğin doktorlarının ifadelerine yer verdi.

Doktor Assim Rahaibani’nin kendisine verdiği demeci “Hastalar gazdan değil; rüzgârlı bir gecede ağır top atışının tetiklediği bir toz fırtınasında, çer çöple dolu tüneller ve bodrum katlarında oksijensizlikten mağdur olmuştu” ifadeleriyle aktaran Fisk, doktorun şu ifadeleri kullandığını yazdı: “İnsanlar buraya hipoksia, oksijen yetersizliği şikâyetiyle gelmeye başladı. Sonra kapıdaki birisi, bir ‘Beyaz Baretli’, ‘Gaz!’ diye bağırdı ve panik başladı. İnsanlar birbirlerine su atmaya başladı. Evet video burada çekildi, sahici. Fakat gördüğünüz şey hipoksia yaşayan insanlar, gaz zehirlenmesi değil.”

Ayrıca ABD Savunma Bakanı Mattis “Henüz elimizde kanıt yok” derken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron da “Sosyal medya görüntülerinin kanıt olduğu” yönündeki sözleriyle gerçeği itiraf etmişti.


 
§