21 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/35

Sermaye iktidarını zorbalık da kurtaramayacak!
Sermaye sınıfı aynı zamanda öfke krizinde!
Kriz gerçeği ‘teğet geçen’ açıklamalarla örtülemez!
Açık büyüyor, zamlar artıyor, Erdoğan “Kriz yok” diyor
İdlib mutabakatı: Cihatçı çetelere hamilik
3. havalimanı işçilerinin direnişi ve iki tutum
Havalimanı işçilerinden “Köle değiliz” isyanı!
Taleplerimizi bugün yerine getirmeyecekseniz, yarın “neden şimdi” diye de sormayın!
Cargill işçileri İstanbul’a yürüdü
İşçilerin kaleminden patronların kriz oyunu
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Zor dönemlere inat serpilip gelişen bir orman olacağız!
Katliamlar sonrası asıl sorumlular hep aklanır
Flormar direnişi Humanite Festivali’ndeydi!
‘Hambacher Forst’ta çevre katliamına karşı direniş
Eğitimde dinsel gericiliğin karanlığı
“Laik, bilimsel ve karma eğitimin çanına ot tıkamak istiyorlar”
Bir yaz çalışması deneyimi
Dikişli eller hesap soracak!
“Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum!”
Camarada vive Neruda*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

‘Hambacher Forst’ta çevre katliamına karşı direniş

 

6 yıl önce Almanya’nın enerji şirketi RWE’nin (Rheinisch-Westfälisches Elektrizitätswerk AG) Hamburg’un ‘Hambacher Forst’ olarak bilinen 200 hektarlık ormanlık alanda bulunan linyit kömürünü çıkarmak için orman katliamı gerçekleştireceğinin açığa çıkmasının ardından, ormanlık alan çevre felaketine karşı duyarlı kesimler tarafından işgal edilmişti. Binlerce aktivist 6 yıldır ağaçlar üzerine kurdukları çardak evlerde yaşıyor ve bu çevre felaketine karşı duruyorlar.

Klimakampı” diye adlandırdıkları kampta binlerce kişi yeni linyit kömürü ocaklarına karşı direnişe devam ediyorlar. Binlerce kişinin çevre katliamına karşı sürdürdükleri bu mücadele “sivil itaatsizlik” olarak da niteleniyor.

Orman kesim mevsimi gerekçe gösterilerek 1 Ekim 2018 itibarıyla ocak alanındaki kesimlerin yapılabilmesi için, kolluk kuvvetlerinin harekete geçmesini isteyen RWE patronlarının sözünü emir sayan kolluk kuvvetleri harekete geçti.

Son iki haftadır aralıklarla direnişçilere saldırarak alanı boşaltmaya çalışan polis, büyük bir direnişle karşılaşmakta. Aralıklarla 300’ü aşkın polis kuvveti eşliğinde harekete geçen RWE çalışanları, çardak evleri ve barikatları kaldırarak alan açmaya çalışıyorlar.

RWE tekeli bir taraftan polis eşliğinde alanı boşaltmak için her türlü entrikaya başvururken, diğer taraftan da eylemcileri itibarsızlaştırmaya ve kamuoyu yaratmaya çalışıyor. “Evinizdeki lambanın sönmesini ve enerjide dışa bağımlılığı istemiyorsanız, bu ocak açılmalı” gibi demagojiler eşliğinde eylem ve eylemcilerin itibarsızlaştırılması tam gaz sürdürülüyor.

Tüm bu yalan ve karalama kampanyalarına karşı zorla boşaltılan alanlar bir taraftan yeniden ele geçiriliyor, diğer taraftan da kitle desteği tüm karalama kampanyalarına karşın giderek artıyor.

Kim bu RWE?

RWE şirketi 1898 yılında Almanya’nın Essen şehrinde kuruldu. Başlangıçta bir devlet şirketi olan RWE kömür ocaklarından kömür çıkarmakla kalmadı. Kurduğu termik santrallerle elektrik de üreten RWE, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan nüfuz alanını genişleterek ve kârlarına kâr katarak çıktı ve Almanya’nın en büyük enerji üreten şirketleri arasına girdi.

İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda nüfuz alanını daha da genişleten şirket, savaş sonrası Almanya’nın ikiye bölünmesiyle, kendi alanında Almanya’nın en büyük şirketi konumuna yükseldi.

RWE tekeli, Almanya’nın yanı sıra İngiltere, Belçika, Avusturya, Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve eski Doğu Bloku ülkelerinde de enerji sektöründe faaliyet gösteriyor. Yani buralarda da çevre katliamlarına imza atıyor. Borsada da faaliyet gösteren RWE, 2016 borsa verilerine göre bu alanda dünya çapında 315. sırada bulunuyor.

Japonya’nın Fukushima atom santralindeki kaza ve RWE’nin açmazı

11 Mart 2011’de Japonya’nın Fukushima kentinde meydana gelen nükleer felaketin ardından özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yenilenebilir enerji için tartışmalar hız kazanmış ve başta atom santralleri olmak üzere, kömür termik santralleri gibi enerji sektörlerinden vazgeçilmesi gündeme gelmiş, bu tepkiler karşılığında dönemin Alman hükümeti yenilenebilir enerji için bir takvim açıklamak durumunda kalmıştı.

Bu takvime göre; 2050 yılına kadar yenilenebilir enerji yüzde seksenlere çıkarılacaktı. Tam da aynı dönemde RWE şirketi Hamburg’da 200 hektarlık alanda termik santral açmak için harekete geçiyor. Almanya’nın 2017 yılı enerji üretim verilerinden hareketle bunun pek de tesadüf olmadığı görülüyor. Bu veriye göre, kömürle çalışan termik santrallerin enerjideki payı hâlâ yüzde 39.6’larda.

Aradan geçen altı yıla rağmen emeline nail olmayan RWE şirketi, çareyi kara propaganda eşliğinde kolluk kuvvetlerinin zorunda görüyor.

Direnişçiler de, kamuoyu desteğinin verdiği moral güç ve heyecanla kolay kolay alanı terk etmeyecek gibi görünüyorlar.

V. Ceylan

 

 

 

 

Her 5 saniyede bir çocuk önlenebilir nedenlerle ölüyor

 

Emperyalist kapitalist düzende servet ve sefalet uçurumu iyice derinleşirken, emperyalist saldırganlık ve polis devleti uygulamaları için devasa bütçeler harcanıyor. Öte yandan, her 5 saniyede 15 yaş altı bir çocuk önlenebilir hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor.

BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü, BM Nüfus Birimi ve Dünya Bankası’nın hazırladığı ortak raporda, 2017 yılında her 5 saniyede bir çocuğun önlenebilir hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi. Yaklaşık 5,4 milyon çocuk ölümünün 5 yaş altında gerçekleştiği ifade edilen raporda, yeni doğan çocuk ölümlerinin de tüm ölümlerin neredeyse yarısı olduğu ifade edildi.

Raporda, temiz içme suyu, elektrik, aşı ve ilaca erişimleri sağlanamazsa 2030’a dek 56 milyon çocuğun ölüm riskinde olduğuna da dikkat çekilerek çocuk ölümlerinin en çok Afrika ve Güney Asya’da yaşandığı kaydedildi.

Buna göre geçtiğimiz yıl gerçekleşen 5 yaş altı çocuk ölümlerinin yarısının sahra altı Afrika’da, yüzde 30’u ise Güney Asya’da yaşandı.

Sahra altı Afrika’da her 13 çocuktan birinin 15 yaşından önce yaşamını yitirdiği de eklendi.


 


Yemenliler ABD bombalarıyla katlediliyor

 

Suudi Arabistan’ın başını çektiği gerici koalisyon yıllardır Yemen’i yerle bir eden ve çoğunlukla sivillerin hedef alındığı saldırılarında ABD yapımı bombaları kullanıyor.

Yemen’deki Mwatana adlı bir insan hakları kuruluşunun belgelerine göre, saldırılarda kullanılan bomba kalıntıları üzerindeki seri numaralarından yola çıkılarak bombaların ABD yapımı olduğu öğrenildi.

CNN’in konuyla ilgili haberinde de şunlara dikkat çekildi: “ABD koalisyon için hedef gösterici kararlar almadığını savunuyor ama milyarlarca dolar silah satışı, Suudi savaş uçaklarına yakıt desteği ve istihbarat paylaşımı ile koalisyonun operasyonlarını destekliyor.”