5 Ekim 2018
Sayı: KB 2018/37

Sınıfın gücünü birleştirme ve mücadeleyi büyütme zamanı!
Derinleşen krize “çözüm” manevraları
Türkiye A.Ş’nin kirli sicilli danışmanı: McKinsey & Company
Mutlusan Elektrik patronu, Haziran Direnişi’ne saldırıyor!
Eaton’da temsilci seçimlerine işçilerin mücadele isteği damgasını vurdu!
Mersin Serbest Bölge’de sigortasız işçilerin resmi
Taşeron işçilerinden eylemler
“Eylül ayında en az 157 işçi yaşamını yitirdi”
TOMİS MYK Ekim ayı toplantı sonuçları
Devrime ve sosyalizme adanmış yarım yüzyıl!
Cihatçılar İdlib’den temizlenecek, “diyeti” Türkiye halkları ödeyecek!
Alman burjuvazisi kalifiye eleman avında!
Tehditle kabus arasında Siyonist rejim
Direnişçi hareketler Abbas’ın teslimiyetçi çizgisini reddetti!
Kadın işçiler baskıların son bulmasını ve güvenceli çalışma istiyor!
DLB ve MLB’den çocuk işçilik etkinliği
İnsanlığın baş belası: Kapitalizm
Ankara Katliamı’nın 3. yılı…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Eylül ayında en az 157 işçi yaşamını yitirdi”

 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Eylül ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı.

Raporda; “İşçilerin bir maliyet unsuru olarak görüldüğü havalimanı şantiyesinde fazla mesai ücreti ödenmemesi, bayram ve hafta tatili yapmadan çalışma şantiyenin ‘normal’i. Sektördeki iş kazalarının, güvenlik önlemlerinin alınmaması dışındaki diğer önemli sebeplerinin de uzun çalışma saatleri ve iş yükü olduğu bilinirken 3.Havalimanı inşaatında işçilerin günlük çalışmaları 12 saati buluyor. Yapılmayan ödemeler, servis, yemek, barınma, iş kazaları ve iş cinayetleri şantiyede çalışan işçilerin inşaat çalışması başladığından bu yana var olan problemleri” denildi.

3. havalimanı şantiyesinde iş yetiştirme baskısıyla işçilerin canlarının hiçe sayıldığı belirtilerek birçok şirketin işçilere baret, ayakkabı dahi almadığı ve denetimlerin yapılmadığı belirtildi. Binlerce işçinin kaldığı kampların ve yemeklerin ise insani olmadığı hatırlatıldı. Bütün bu etkenler sonucunda 3. havalimanı şantiyesinde iş kazalarının/cinayetlerinin arttığı belirtildi.

3. havalimanı şantiyesinde 2014’ten bu yana en az 37 iş cinayeti yaşandığının tespit edildiği belirtilen raporda şantiyenin büyüklüğü, işe giriş-çıkışların yoğunluğu nedeniyle bu konuda yeterli bilgi alınamadığı da belirtildi.

Bakanlığın 13 Şubat’ta yaptığı açıklama sonrası en az 8 iş cinayeti daha yaşandığı hatırlatılarak şunlar ifade edildi:.

Son dönemde iş cinayetlerinin artmasının nedeni açılışa kısa bir süre kalması yüzünden şantiyedeki kötü çalışma koşulları ve kuralsızlığın daha da artması sebeplidir.

Havalimanı inşaatında yaşanan iş cinayetlerinin en önemli nedeni yüksekten düşme. Bu iş cinayetleri inşaatlardaki uygun korkuluklu iskele olmaması, asansör ve döşeme boşluklarının kapatılmaması, döşeme kenarlarına korkuluk konmaması gibi temel önlemlerin alınmamasından kaynaklanan iş cinayetleri. Çelik paletin işçinin üzerine düşmesi, halatın kopması, işçinin devrilen makinanın altında kalması gibi uygun malzeme kullanılmaması sonucu, planlı ve denetimli gerçekleştirilmeyen operasyonların sonucu da iş cinayetlerine tanık oluyoruz.

Saha içinde hız limiti 30 km iken, şoförler hem sefer usulü para alıyor, hem de üretiminin hızlandırılması için süratli sürmeye zorlanıyor. Bu da yaşanan iş kazası ve iş cinayetlerinin sebeplerinden birisi. 15 kilometre uzaklıktaki Akpınar kampında kalan işçiler de otobüslerle şantiyeye aynı hızda getiriliyor. 14 Eylül’de başlayan eylemlere neden olan servis kazası da yine aynı nedenle gerçekleşmişti.”

3. havalimanındaki durumdan devletin doğrudan sorumlu olduğu, ihaleyi alan şirketlerin de yandaş Cengiz - Kolin - Limak - MAPA - Kalyon Ortak Girişim Grubu olduğu hatırlatıldı. İnşaat sektöründeki büyüme ile birlikte kuralsızlığın ve buna bağlı olarak da kötü çalışma koşulları ve iş cinayetlerinin arttığına işaret edilen raporda; “İnşaat sektöründeki üretkenlik artışının altyapısında ise uzun çalışma saatleri ve esnek çalışma var” denildi.

Toplam istihdamın yüzde 7’sini oluşturan inşaat sektöründe mevsimsel, sözleşmeli ve kayıt dışı çalışmanın, hakim çalışma biçimi haline geldiği, sektörde çalışan her 3 emekçiden 1’inin kayıt dışı olduğu belirtildi. “Sektör büyüdükçe kuralsız, ucuz, baskıcı çalıştırma ve örgütsüzlük de yaygınlaştı” denildi.

En az 157 işçi öldü

Raporun devamında ise Eylül ayında en az 157 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği belirtildi.

Raporda şu bilgilere yer verildi:

Elimize yeni ulaşan bilgiler ışığında Ocak ayında en az 144, Şubat ayında en az 128, Mart ayında en az 130, Nisan ayında en az 189, Mayıs ayında en az 169, Haziran ayında en az 151 işçi, Temmuz ayında en az 201, Ağustos ayında en az 181 ve Eylül ayında en az 157 olmak üzere; Türkiye’de 2018 yılının ilk sekiz ayında en az 1450 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi…

4’ü 14 yaş ve altında olmak üzere 8 çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi cinayetleri tarım, kimya, metal ve inşaat işkollarında gerçekleşti...

 

 

 

 

5 TOMİS yöneticisine sendikal yöneticilik kararı

 

Geçtiğimiz yıl kurban bayramı arifesinde Bursa’da kurulu Delphi fabrikasında yüzün üzerinde işçi işten atılmıştı.

2017 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi süreci öncesinde Türk Metal ve MESS işbirliğinde yaşanan iş kıyımında çok sayıda TOMİS üyesi de işten atılmıştı. Aralarında sendika yöneticileri de vardı.

İşten atılanların 2 Ekim günü 10. İş Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, mahkeme işe iade ve sendikal tazminata hükmetti.

5 sendika yöneticisinin dosyasının olduğu duruşmada, yöneticilerin işe iadesinin yapılmadığı takdirde, çalışıyormuşçasına haklarının ve ücretlerinin yöneticilikleri boyunca ödenmesine hükmedildi.

TOMİS MYK’nın davayla ilgili açıklaması şöyle:

Sendikamızdan bir hukuk zaferi daha!

Renault’da yönetim kurulu üyelerimizden Ali Aldemir şahsında ‘sendika yöneticiliği’ davasını kazanarak işçi sınıfı tarihinde bir ilke imza atan sendika avukatlarımız bugün DELPHİ-APTİV’de çalışırken işten atılan yöneticilerimiz için açılan davada ‘yöneticilik’ kararı çıkardılar. DELPHİ-APTİV yönetimi davası sonuçlanan 5 yönetici arkadaşımıza, hem dava sonuçlanıncaya kadarki tüm maaşlarını hem de arkadaşlarımızı işe geri almadığı takdirde sendikal görevleri devam ettiği müddetçe çalışıyormuş gibi tüm maaş ve haklarını ödemek zorunda. Arkadaşlarımızı tebrik eder, sendika hukuk dairesinden avukatlarımız Zeycan Balcı, Aslı Evke Yetkin, Özgür Yetkin ve Mehmet Can Koyuncu’ya bu büyük kazanımdan dolayı teşekkürü borç biliriz.”