6 Eylül 2019
Sayı: KB 2019/32

Krizin yıkıcı etkisine karşı eylemsel bir mücadele hattı
12 Eylül düzeni sürüyor
12 Eylül karanlığında semiren gericilik
Sermayedarların sömürü cenneti Türkiye!
Petrol-İş 28. Genel Kurulu üzerine
Tekstilde “Grev kapıda” mı?
Esenyurt’taki anket çalışmamızdan yansıyanlar
Ağustos Ayı İşçi Hakları İhlalleri Raporu
EYT hareketi sürüyor
Ankara İşçi Meclisi piknikte buluştu
Sovyetler Birliği ile bütün insanlık arasındaki çıkar birliği - Mao Zedung
İşgalci-saldırgan politikanın bumerangı
Hegemonya mücadelesi olarak “ticaret savaşları”
Amazonlar, ekolojik yıkım ve kapitalizm
İsviçre’de kadına yönelik şiddet ve cinayetler
Ağustos ayı kadın cinayetleri: En az 49 kadın katledildi
Yoksulluğun çözümü: Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmek!
Sanatı ve yaşamıyla yiğit bir devrimci: Yılmaz Güney
İllerde 1 Eylül eylemleri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İsviçre’de kadına yönelik şiddet ve cinayetler

 

İsviçre dünyanın ünlü birçok uluslararası örgüt ve kurumuna ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. Bu da İsviçre’de demokrasinin işlediği, güvenli bir ülke olduğu görüntüsü vermesinden kaynaklıdır. Fakat toplumun yarısı olan kadınların durumu, fiiliyatta öyle bir güvenlikten söz edilemeyeceğini, veriler ışığında tablonun hiç de göründüğü gibi olmadığını kanıtlıyor.

Kadınlar için demokratik bir ülke denince, toplumun yarısını oluşturan kadınların hayatın tüm alanlarında haklarını elde ettikleri, eşit ve özgür bir yaşam sürdürebildikleri bir düzen akla geliyor. Oysa “demokrasi” denince asla unutulmaması gereken soru, onun hangi sınıfın damgasını taşıyor olduğudur. Ortadoğu’da kadına yönelik işlenen suçlar kadar yüksek olmasa da burjuva demokrasileriyle övünen Avrupa ülkelerinde de kadın ötekileştiriliyor; ayrımcılığa ve her zaman çifte sömürüye maruz kalıyor.

Genel olarak kadına yönelik şiddet birçok biçimi kapsıyor: İşyerinde ve sokakta cinsel taciz, cinsiyetçi reklamcılık, kültür tecavüzü, hakaret ve cinsiyetçi şakalar, kadın düşmanlığı, fiziksel saldırı, medeni cinsiyet şiddeti, tecavüz, genel pornografi, cinsel istismar, kadın ticareti, cinsel kölelik, LGBTİ’lere karşı şiddet, kadın sünneti, ekonomik şiddet vb…

Özellikle Avrupa ve İsviçre’de sadece çiftler arası şiddet ve cinayetler sınırlarında bir inceleme dahi durumun vahametini çarpıcı şekilde göstermektedir.

Avrupa’da 15 yaşından itibaren kadınların üçte biri fiziki veya cinsel şiddetle karşı karşıya kalıyor. Yaklaşık yarısı çift yaşamında psikolojik şiddet görüyor ve hepsi cinsel taciz yaşamış durumda.*

İsviçre’de ise iki haftada bir, bir kadın eşinden gördüğü şiddetten kaynaklı ölüyor. Her beş kadından biri eşi tarafından fiziki veya cinsel şiddete uğruyor. 2014 verilerine göre çift yaşamında şiddete maruz kalan kadın oranı %76 iken, şiddet uygulamakla suçlananların %80’ini erkekler oluşturuyor.** 2009-2018 yılları arasındaki kayıtlara göre, çiftler arasındaki şiddette ölen kişi sayısı 120 iken, bunun 109’unu (%91) kadınlar oluşturuyor. Geçen senenin verilerine göre, aile içi şiddetten kaynaklı ölen sayısı 27 ve bunların %88’i (24 kişi) kadındır.

St-Gall Üniversitesi’nin kriminoloji bölümündeki bir yrd. doçent kadın, gazetelerde çıkan yazılara bakarak, ‘80 ve ‘90’lı yıllara kıyasla genel cinayet sayısının düşüşte olduğunu saptadı. Bu oranın aile içi ölümlerde daha düşük olduğunu ifade etti. Aile içi şiddet mağdurlarına yardım konusunda uzman bir avukat ise belirli yaş gruplarında aile içi şiddetin, kadın ölümlerinde sigara, alkol vb.’ye göre daha büyük bir neden olduğunu açıkladı. Söz konusu avukat aynı açıklamasında, kadın cinayetlerinin ana nedeninin, bazıları tarafından kadınların özel mülkiyet olarak algılanması olduğunu, bu algının müzikte, filmlerde ve medyada yansıdığını aktarıyor. Son olarak da genelde eğitimde sürekli önlem kampanyaları gerçekleştirilmesi ve saygı duymanın okulda öğretilmesi gerektiğini, anne ve babanın bu eğitimde önemli sorumlulukları olduğunu belirtiyor.

Kapitalist toplumda sigara ve alkol gibi ürünlerin, dünya genelinde kadın ölümlerini kaygı verici boyutlarda arttırdığı biliniyor. Fakat bu düzenin kadına yönelik bakışı, politikaları ve uygulamaları kadın ölümlerinde çok daha ciddi bir nedendir. Özgürlüğün ve barışın sözde mevcut olduğu ülkelerdeki veriler, burjuva demokrasisinin kadına yönelik şiddete bir çözüm sunmadığını, çözücü olamadığını çarpıcı bir şekilde göstermektedir.

Ataerkil toplum düzeni bin yıllardır sürmektedir. Bunun son evresi olan kapitalist düzen ancak toplumsal bir devrimle son bulabilir. İnsanca yaşanabilecek eşit ve özgür bir hayat ise burjuva düzenin yıkılmasıyla kurulacak olan sosyalist toplumda mümkündür.

En yakıcı toplumsal sorunlardan biri olarak, kadına yönelik eşitsizliklere karşı mücadele şimdiden verilmek durumundadır. Çünkü değişimin gerçekleşmesi bu mücadele sayesinde başarılabilir. Nihayet sosyalist devrim sayesinde, “Toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için kararlı ve sistematik bir mücadele yürütülür. Eski toplumdan miras fiili eşitsizliklerin giderilmesi için her alanda kadın lehine ayrımcılık gözetilir.” (TKİP Programı)

G. Devran

* Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı 2014 Anketi.

** Federal İstatistik Ofisi, Aile İçi Şiddette Ağustos 2015 rakamları.

 

 

 

 

Niğde, Ankara ve Konya’da kadın cinayetleri

 

Dinci-gerici iktidarın kadın düşmanı politikalarıyla önü açılan kadın cinayetlerinin arkası kesilmiyor. Son olarak üç ilde daha kadın cinayetleri yaşandı.

Niğde’de 2 Eylül akşamı saat 18.00 sularında kadın cinayeti yaşandı. Sibel Çetinel, boşanma aşamasında olduğu eşi Murat Çetinel tarafından öldürüldü. İkili arasında tartışma çıktığı ve Murat Çetinel’in eşini tabancayla vurduğu belirtildi. Cinayetin ardından katil kaçarken, çevredekilerin haber verdiği sağlık ekipleri Sibel Çetinel’in hayatını kaybettiğini belirledi.

Ankara Mamak’ta Sibel Köksal adlı kadın eşinin saldırısına uğradı. Çiğ köfte dükkanı işleten İbrahim Köksal 2 Eylül günü öğle saatlerinde Mamak’taki evine geldi. 17 yıldır evli ve dört çocukları bulunan çift arasında evde tartışma çıktığı öne sürülürken, İbrahim Köksal’ın bu bahaneyle Sibel Köksal’a saldırdığı ve eşini boğup bıçakladığı öğrenildi. Köksal’ın gözaltına alındığı kaydedildi.

Konya’da 2 Eylül sabahı kadın cinayeti yaşandı. Afyon’daki hapishanede hükümlü olarak tutulan Ali Mıngır, hapishaneden kaçarak Konya Meram’daki evine gitti.

Mutfak penceresinden evin içine molotofkokteyli atan Mıngır, dışarı çıkan Birsen Mıngır’a pompalı tüfekle ateş etti. Birsen Mıngır, sırtından vurulması nedeniyle kaldırıldığı Konya Numune Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.