28 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/09

Suriye’de düğümler çözülürken…
AKP-Saray rejimi toplumu yıkıma sürüklüyor
İdlib bataklığına doğru...
Dinci-gerici cenahta çatlaklar derinleşiyor
HDP 4. Kongresi toplandı
Bu düzenin hukuku hükümsüzdür
İntihar değil seri cinayet; fail kapitalist düzen
TİS süreci ve metal işçilerinin durumu
Geçmişten geleceğe… / 2 - DİSK’te iktidar savaşları
Teslim Demir: Devrime adanmış yarım asır!
Kurtuluşa sevdalı bir yürek: İmran Aydın
Almanya’nın katliam formülü
Avrupa’daki faşist çetelerin üssü İsviçre
Almanya’da işçi kıyımı planı ve sendikal bürokrasi
AB bütçe zirvesinde Fransa-Almanya çekişmesi
Türkiye’de 8 Martlar…
Kadınlar ve gericilik
ODTÜ’de yaşanan saldırıların ardından
1996 İstanbul Üniversitesi işgali yol gösteriyor!
Örgütlü mücadele yaşamsaldır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

TİS süreci ve metal işçilerinin durumu

 

Bilindiği gibi geçtiğimiz ay on binlerce metal işçisini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi’nde anlaşmaya varıldı ve Türk Metal yüzde 17’lik bir sözleşmeye imza attı.

Akabinde Türk Metal, imzalanan bu sözleşmeyi farklı iş kollarında imzalanan diğer sözleşmelerle karşılaştırıp, “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” misali kendilerinin çok iyi bir sözleşmeye imza attıkları, bunun bir zafer olduğu ve başka hiçbir sendikanın böyle güzel bir sözleşme yapamayacağı yönünde hamasi nutuklar atmaya başladı.

Fakat gerçekler ve yaşamın kendisi bize bu sözleşmenin hiç de anlattıkları kadar iyi olmadığını, istedikleri kadar nutuk atsınlar bunun koca bir yalan olduğunu kafamıza vura vura gösteriyor.

Ekonomik krizin günden güne derinleştiği, faturaların geçtiğimiz yıllara oranla misliyle arttığı, ulaşıma, akaryakıta ve temel gıda maddelerine yapılan zamlar ile yıllık enflasyonun yüzde 40’lara dayandığı, işçilerin banka taksitlerinin asgari tutarını dahi ödemediği, intihar vakalarının hızla arttığı, adliyelerde işlem gören yüz binlerce icra dosyasının olduğu ve buna paralel olarak aile içi maddi huzursuzluktan kaynaklanan boşanma davalarının hızla yükselişe geçtiği bu dönemde yüzde 17’lik bir zam “devede kulak” dahi olamaz.

Ancak çok iyi örgütlenmiş olan MESS, payandası siyasi iktidar ve Türk Metal’in gerici ve kontrolcü sendikal anlayışı karşısında kendi örgütlülüğünü kuramayan işçiler maalesef patronların kendilerine reva gördüğü sefalet ücretlerine boyun eğmek zorunda oldular.

Nasıl olmasınlar ki? Yıllardan beri dini ve milli duyguları istismar edilerek psikolojik bombardımana tutulan işçilerin beyinleri felce uğratıldı. Kendi sorunlarını masaya yatırıp hedef tahtasına sermaye sınıfını koymaya çalışacağına işçiler, kendine ait olmayan, sermaye sınıfının öne sürdüklerini kendi doğrularıymış gibi gördü. Bu nedenle, sınıf bilinci gelişemeyen işçilerin mücadeleyi daha ileri boyuta taşıması hayalci bir yaklaşım olurdu.

Tüm işçilerin en yakıcı sorunlarının başında ekonomik sorunlar yer almaktadır. Siyasi iktidarın bizlere empoze etmeye çalıştığı milli ve dini duygular değil. Türkiye’nin kendi helikopterini, kendi tankını veya kendi otomobilini üretmesinin işçilere hiçbir kazanç sağlayamayacağı açıktır.

Bunun gibi daha hayata geçirilmemiş projelerin tam da ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde açıklanması çok manidar değil midir?

Amaç belli aslında. Sermaye sınıfı ve siyasal iktidar bunu diline pelesenk edip işçilerin beyinlerini felce uğratarak kendi bezirgân saltanatlarının devam etmesi için çaba sarf ediyorlar. Örgütlü bir mücadele kabiliyetinden uzak olan işçiler ise tiyatro izler gibi içler acısı durumu sadece izlemekle yetiniyorlar.

Oysa böyle mi olmalıdır? Hayır, böyle olamaz! Biz işçiler de hayatı dolu dolu yaşamak istiyoruz. Bu güzelim dünyadan bizler de tad almak istiyoruz. Bu insani isteklerimizi yerine getirmek son derece doğal hakkımız değil midir?

Anlaşılıyor ki, işçilerin bu tabii isteklerini Türk Metal ve DİSK yerine getirilebilecek mücadele yöntemlerinden çok uzaktır.

Bu nedenle biz işçiler gerçek dostumuz olan MİB ile hareket edip politik sınıf bilincimizi geliştirerek, tiyatroda seyredenler olarak değil tiyatro senaryosunu yazan ve sahneleyenler durumuna geçmeliyiz.

Renault’dan bir işçi

 

 

 

 

 

İşten atılan Kale Pratt işçilerine destek

 

İzmir’de Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan ve Gaziemir Serbest Bölge önünde direnişe başlayan Kale Pratt işçilerine destek eylemi gerçekleştirildi.

Eylemde ilk sözü Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu aldı. Serdaroğlu Türkiye’de hukuksuzlukların giderek arttığını ifade ederek “Emekliler fazla maaş alıyor diyerek daha fazla vergi almaya karar verdiler. Kıdem tazminatını gasp etme peşindeler. İktidar işçilerin tüm kazanılmış haklarına dönük saldırmaktadır. Bu saldırılara göz yummayacağız ve mücadele edeceğiz direneceğiz” dedi. Ayrıca Kale Pratt işçilerinin sendikalaşma süreçlerine değinen Serdaroğlu Kale Pratt işçilerinin hukuksuzluğa boyun eğmeyeceklerini söyledi.

Daha sonra DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu söz aldı.  Her yıl on binlerce işçinin kendi özgür iradeleriyle bir sendikaya üye olmak istemesinden dolayı işten atıldığını ifade eden Çerkezoğlu şunları söyledi:

“İşverenin bu hukuk dışı tutumu maalesef ülkemizde bir istisna değil. Türkiye’de sendikal hak ve özgürlükler, hem yasal düzenlemeler aracılığıyla, hem de uygulamada ağır bir biçimde ihlal ediliyor. Hemen her şey işçilerin sendikalı olmasını engellemek üzerine kurulmuş. Her şey ama her şey işverenlere sendikalaşmayı engellemek üzere her türlü serbestliği vermek üzerine kurulmuş. Her yıl on binlerce işçi, kendi özgür iradeleriyle bir sendikaya üye olmak istediği için işten atılıyor.
Sendikal haklarını kullanan işçiler baskı, tehdit ve hatta şiddet ile karşı karşıya kalıyor.”

Bergama, SF Tekstil ve Kale Pratt işçilerinin sadece kendileri için mücadele etmediğini söyleyen Çerkezoğlu, “İşte bu nedenle burada direnen arkadaşlarım sadece kendi hakları için değil, işçi sınıfının tamamı için ve hatta memleketin geleceği için direniyorlar. Buradaki direniş sadece işten çıkarılan 94 arkadaşımızın meselesi değildir. Tüm işçilerin meselesidir hangi sektörden olursa olsun bütün işçilerin umududur” dedi.

Eylem boyunca sık sık “Kale işçisi yalnız değildir!”, “Kaleye sendika halaylarla girecek!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “ Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları atıldı. Eyleme DİSK yöneticilerinin yanı sıra, KESK Şubeler Platformu, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler katıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir