30 Nisan 2020
Sayı: KB 2020/Özel-1

Pandemi ve işçi sınıfı
Salgın ve güncel mücadele görevleri
İnfaz Yasası Meclis’ten geçti
Diyanet’ten “korona incileri”
BDSP’den 1 Mayıs çağrısı
İstanbul 1 Mayıs Platformu’ndan eylemler
DİSK’in görevleri ne olacak!
Ücretsiz izin saldırısı ve devrimci sorumluluk!
Pandemi, tarım işçileri ve kıtlık korkusu
İnsanca yaşam için 1 Mayıs’ta mücadeleyi büyütelim!
Korona günlerinde kadına yönelik şiddet...
Online eğitim sistemi sınıfta kaldı
Sistem sınıfta kaldı, gelecek sosyalizmde!
Koronavirüs salgını ve sınıf mücadelesi
Dünyada koronavirüs eylemleri...
Asya’da tekstil işçileri yıkımın eşiğinde
Pandemi-infodemi* gölgesinde ABD ve Çin kavgası
Açlık salgını
Koronavirüs gölgesinde büyüyen savaş makinesi
Yemen’de yanan ateş bu Körfez’i tutuşturur!
ABD Basra Körfezi’nde gerilimi tırmandırıyor
ABD’nin dayanışma düşmanlığı
Küba’nın “beyaz önlüklüler ordusu”
Avrupa’nın yuttuğu 10 bin kimsesiz mülteci çocuk!
İngiltere’de kayıt dışı göçmenleri bekleyen tehlike
Gerçek kadar sade bir insan - Maksim Gorki
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sistem sınıfta kaldı,
gelecek sosyalizmde!

 

Tüm dünyayı etkisi altına alan virüs salgını karşısında, kapitalist devletlerin önceliği insan sağlığına değil de ekonomik çıkarlarına vermeleri yaşam hakkımızın gasp edilmesine yol açıyor. Sağlık sisteminin özelleştirilmesi ve niteliksiz, ulaşılamaz hale gelmesi ile yaşanan mağduriyetler daha da artıyor. Özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerin teknolojik yeterlilikleri olmasına rağmen salgın karşısındaki rezil görüntüleri, sistemin çürümüşlüğüne ayna tutuyor. Binlerce insanın ihtiyaç duyduğu tedavi koşullarının yetersiz kalması ya da İtalya da olduğu gibi sağlık sistemlerinin çökmesi, kapitalizmin aşılması gerektiğini yakıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kapitalist yıkımın gezegenin sonunu getirebileceği konusu ise küresel ölçekte tartışılıyor. Bilim ve teknolojinin gelişmişliği önceki çağlara oranlara inanılmaz bir seviyede iken yatırımlar ve politikalar bir avuç tekelin çıkarına göre planlanıyor. Bu nedenle günümüzde insanlık salgın hastalıklarla savaşlarla ve iklim krizi ile boğuşmaya devam ediyor. Birçok ülkede salgın hastalıkların sıradan olduğu, yeterli temiz su ve gıda olmamasından kaynaklı ölümlerin yaşandığı biliniyor. Ancak salgın gelişmiş ülkeleri de etkisi altına aldığı oranda küresel ölçekte gündeme alınıyor.

Peki, böyle bir tablo içerisinde geleceği hayal etmek, daha doğrusu artık sürdürülemez olduğu açık olan kapitalizmde bir gelecek tasarlamak ne kadar gerçekçi? Düne kadar okullarda derslere girip çıkıp, lise ya da üniversite sınavlarına büyük bir stresle hazırlanıyorduk. Şimdi ise okullar kapalı, dersler uzaktan veriliyor ve sınavların nasıl olacağı konusu belirsiz. Bu belirsizlik kaygıları daha da büyütüyor. Üstelik ülke genelinde altyapı sorunu var, her öğrencinin aynı imkânlara sahip olmadığı da ortada. Okullar tatil edilse de bazı meslek liselerinde öğrencilere maske üretimi yaptırılıyor. MEB’in “tüm öğrencilerimin sağlığı önemli” yalanı, meslek liselerinde bedava çalıştırılan meslek liseliler gerçeğine çarparak tuz buz oluyor.

Tüm bu kargaşanın içerisinde işyerleri kapatılmayarak toplum sağlığı hiçe sayılıyorken, salgın bahanesiyle 1 Mayıs gibi büyük eylem ve etkinlikler yasaklanıyor.

Ancak toplumsal düzenin, uluslararası ilişkilerin artık yeni bir evreye girme vakti geldi. Önceliğin doğa ve insana verildiği, ekonominin planlı ve kaynakların da bilinçli olarak kullanıldığı, üretimin ise toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlendiği bir sistem, yani sosyalizm için mücadele etmekten başka bir yol yok. Yaşam hakkından, gezegenin geleceğine; eğitim hakkından insan kalabilme onuruna kadar her konuda sosyalizm tek seçenektir.

1 Mayıs, bugün bütün bu eşitsizlikleri ulus, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin yaşayan ve sosyalizmin inşa edilmesinde motor güç olan işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. 1 Mayıs’a giderken sınıfa karşı sınıf, kapitalizme karşı sosyalizm çağrısı bugünün dünyasında en yaşamsal çağrıdır. Gençliğin de yeri her zaman işçi sınıfının yanı olacaktır.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

 

 

Meslek liselerinde “değişen bir şey yok”

 

Koronavirüs salgını nedeniyle eğitime ara verildi ve uzaktan hale getirildi. Öte yandan, 20 yaş ve altı için de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Fakat İçişleri Bakanlığı, “18- 20 yaş” arasındakiler için getirilen yasak kapsamında ek genelge yayınladı. Genelgeye göre 18-20 yaş arası gençlerden kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, özel sektörde düzenli çalıştığını sosyal güvenlik belgesiyle ortaya koyanlar ve mevsimlik tarım işçileri sokağa çıkma yasağından muaf tutulacak.

Millî Eğitim Bakanlığı ise meslek liselerinde maske, dezenfektan gibi koruyucu madde üretimine devam eden meslek lisesi öğrencileri için “işletmelerin yoğunluğu dikkate alınarak staja devam edilmesi” kararı aldı.

Böylece meslek liseliler “koronavirüs önlemleri” kapsamında hem okula gitmeye hem de çalışmaya devam ediyorlar. Bugün solunum cihazından dezenfektan malzemesine, maskeden önlüğe her şey meslek liselerinde üretilebiliyor. Bunların bir kısmı okulların atölyelerinde yapılıyor. Atölyedeki üretim ve staj, kapitalistler için kar kaynağı iken meslek liseliler için sömürü cehennemi anlamına geliyor.

Sömürü sadece meslek liselerinin atölyelerinde yaşanmıyor. Örneğin sağlık meslek liselerinde öğrenim gören öğrencilerin çalışma koşulları kölelik koşullarını aratmamaktadır. Verilen sağlık eğitiminin niteliksizliği bir yana, sektöre dönüşen bu alanda öğrencilere en kısa sürede işi “öğretip”, sahaya sürüyorlar.

Kapitalistlerin kar hırsı onlarca meslek liselinin iş kazalarında ve cinayetlerinde canına ve sağlığına mal oluyor. Koronavirüs salgını yayılırken, meslek liselerin can güvenliği ve sağlığı bir kez daha yok yok sayılıyor. Zira, eğitime verilen araya, 20 yaş altındaki kişilere sokağa çıkma yasağı getirilmesine, “evde kal” çağrılarına rağmen meslek liselerinde emek sömürüsü aynı hızla devam ediyor. Meslek liseliler emeğinin karşılığını alamadığı gibi bir de ölüme terk ediliyor.

Öte yandan, meslek liselerinde gerçekleştirilen üretim toplum sağlığının ihtiyaçlarından çok, kapitalistlerin ceplerini doldurmayı amaçlamaktadır. Koronavirüs salgınının ilk günlerinde maske, dezenfektan ve tıbbi malzemeleri karşılamakta sıkıntılar yaşanmış, bu türden ürünler fahiş fiyatlara satılmıştı. Bu olgudan hareketle sermaye ve devlet kolları sıvayarak meslek liselerinde bu ürünlerin üretimini arttırmaya başladı. Zira, bedava iş gücü ile üretilen bu malzemeleri muazzam bir kar kaynağı olarak gördüler.

Oysa yapılması gereken şey tıbbi malzeme ve dezenfektan ürünlerini üreten tüm şirketlerin ve özel hastanelerin kamulaştırılması, sağlığın ve sağlık alanında kullanılan materyallerin herkes için ücretsiz hale getirilmesidir. Meslek liselerinde yaşanan emek sömürüsüne karşı durmanın yolu ise; meslek liselilerin, öğretmenlerin, çalışanların ve velilerin yaşam haklarına sahip çıkması ve birlikte mücadele etmesinden geçmektedir. Koronavirüs salgını koşullarında en yakıcı ihtiyaç budur.  

Meslek Liseliler Birliği

Nisan 2020