İçindekiler:

5 Eylül 2021
Sayı: KB 2021/Özel-31

Kapitalizm savaş demektir!
Hudutlar, “namus” ve riyakarlık…
Saray rejimi ırkçılıkla riyakarlık batağında
DDK’nın yetkileri genişledi
Sosyal medyaya saldırı hazırlığı
Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma Etkinlikleri...
Kamu toplu sözleşmesi...
Hakkımız olanı almak için kolları sıvayalım!
Birleşik Metal’in TİS taslağı
“Alba’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”
Sosyalizm, sınıf partisi ve din - V. İ. Lenin
ABD ve NATO’nun Çin ve Rusya korkusu
Rusya-Çin Antlaşması
Avukat Roland Meister ile röportaj
Afganistan yıkımının baş sorumlusu!
“Adaletsizliği dayanışma ile aşacağız”
Lübnan’da ABD’nin kuşatmasını yaran hamle
Rektörlük seçimlerine dair: Ne Melih ne Naci!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Adnan Serdaroğlu, Birleşik Metal’in 2021-23 MESS Grup TİS taslağını açıkladı…

Aynı tas, aynı hamam!

 

TM’nin TİS taslağını açıklamasının ardından 27 Ağustos günü Birleşik Metal-İş Sendikası da 2021-23 MESS Grup TİS taslağını açıkladı. 33 işletmeye bağlı 50 fabrikadan yaklaşık 11 bin üyesi bulunan Birleşik Metal’in taslağı da metal işçileri tarafından merakla bekleniyordu. Ancak TM’nin taslağı ve açıklaması gibi Birleşik Metal’in taslağı da metal işçilerinin beklentilerini, ihtiyaçlarını, taleplerini karşılamaktan uzaktı.

İrtibatta olduğumuz birçok fabrikadan, birçok işçinin beklentilerini, taleplerini direkt olarak bilmekteyiz. Bu yüzden, “metal işçilerinin görüş talepleri dikkate alındığı” söylemi gerçeği yansıtmamaktadır. Evet metal işçilerine sorulmuştur, ancak açıklanan taslak beklentilerden uzaktır.

Açıklamada geçtiği üzere “demir-çelikte yüzde 1158,6’lik, otomotivde yüzde 173,5’lik, otomotiv yan sanayinde yüzde 173,8’lik kârlılık” söz konusu iken metal sermayedarlarının bu kârlılık oranlarını sırtımızdan sağladığı ortadadır.

Pandemi boyunca Birleşik Metal’in bulunduğu işyerlerinde her 5 işçiden birisinin COVİD-19’a yakalanmış olması, pandemi tehdidi altında metal işçilerinin çalıştırıldığının kanıtıdır. Bu kârlılık oranları işçilerin ölümü pahasına çalıştırılması ile gerçekleşmiştir.

Rakamlardan yansıyanlar…

“Ücret zam pazarlığının esasını da ilk 6 aylık dönem oluşturmaktadır.” denmektedir. Bu bir algı operasyonudur. MESS’in dayatması olan bu algı, metal işçilerinin bakışını sadece ilk 6 aya yönlendirmek için Adnan Serdaroğlu tarafından da kullanılmaktadır. İlk 6 aylık dönem için nispeten yüksek zam alındığında, sonraki 6 aylık dönemlerde sözde enflasyon oranına mahkûm bırakılan metal işçisinin maaşları erimektedir.

“Saat ücreti 20 liranın altında kalan işçilerin saat ücretlerine 20 TL’yi geçmemek üzere 0,70 lira iyileştirme” talebi de başka bir gerçeği göstermektedir. Birleşik Metal fabrikalarında saatlik ücreti 20 liranın altında hatta 19,30 lira olan işçiler bulunmaktadır. Bu da net maaşın 3.104 lira olduğu anlamına gelmektedir. İkramiyeler, AGİ ve sosyal haklarla maaşların daha yüksek gösterilmesiyle bu gerçek gizlenmektedir.

TM’nin taslağının aksine yüzde 9 zam ile birlikte saatlik ücrete 4,60 lira zam talebi ücret makasının artmasına engel olacak bir taleptir. Ancak, saat ücreti 20 liraya çekilip, üzerine %9 ve 4,60 liralık zam bile alınsa ücretler 4.246 liraya çıkmaktadır. Birleşik Metal Araştırma Merkezi (BİSAM) Temmuz 2021 ayı için yoksulluk sınırını 9.906 lira açıklamıştır. Taslaktaki talebin, ikramiyeler ve sosyal haklar da dahil edilse bile yoksulluk sınırının yakınından geçmeyeceği ortadadır. Bir de bu ücretlerin 2 yıl içinde gerçek enflasyon karşısında eriyeceğini unutmamak gerekir.

Metal işçisi enflasyon altında ezilmek isteniyor

Taslakta sonraki 6 aylık dönemler için enflasyon artı %3-4 zam istenmektedir. Resmi enflasyonun gerçeği yansıtmadığı söylenerek bu talep edilse de resmi ile gerçek enflasyon arasındaki farkın %3-4’ün çok çok üstünde olduğu ortadadır. Metal işçisi enflasyon altında ezilecektir.

Tam da bu yüzden “Bu ücret zam teklifimizin karşılığı oransal olarak ilk 6 aylık dönem için yüzde 30,89’dur. Bu teklifimiz ilk 6 aylık dönem için ortalama ücrette ikramiye dahil net 1.458 TL’ye denk gelmektedir.” söylemi ücret zammını ilk 6 aya sıkıştırıp göz boyama taktiğidir. Ki, bu talep bile metal işçisinin kayıplarını, ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.

Bunlara ek olarak, sosyal haklara ilk yıl için %45 zam, günlük 2 defa 15’er dakikalık çay molası, gece zammının %10’dan %20’ye çıkartılması, %15’i aşan gelir vergisi payının işveren tarafından ödenmesi, rapor alındığında SGK’nın ödemediği ilk 2 günün ücretinin işverence ödenmesi talep edilmektedir.

***

Metal işçilerinin kırmızı çizgisi haline gelen 2 yıllık sözleşme talebi de, Adnan Serdaroğlu’nun “üzerinde en fazla hassasiyet gösterdiğimiz madde” sözleriyle taslakta yer almaktadır. Ancak metal işçileri 3 yıllık sözleşme imzalandığı dönemi de unutmamaktadır. Bugünkü bu hassasiyet metal işçilerinin baskısı ile oluşmuştur. Bu unutulmamalıdır.

***

“15 saatlik ücret karşılığı Devam Primi verilmesi” teklifi ise, zaten ölümü pahasına çalışmak zorunda bırakılan metal işçileri üzerinde üretim baskısı yaratacaktır. Metal işçileri devam primi değil, emeğinin karşılığını istemelidir, istemektedir.

***

Birleşik Metal’in açıkladığı taslak belli noktalarda TM’ye göre daha ileri talepler içerse de özü itibariyle aynıdır. Son tahlilde, sözleşme sürecinde aynı sözleşmelere imza atıldığı gerçeği de göz önüne alındığında farklı olmasını da beklememek gerekir. Bir önceki sözleşmede, metal işçilerini sefalete mahkûm eden sözleşme için “önce biz imzaladık”, “önce biz anlaştık” diye yarışılması bile bunu göstermektedir.

Bizim gerçekliğimiz, sermayenin gerçekliği ile uyuşmuyor!

“Taleplerimiz gerçekçidir. Bu taleplerin karşılanması hiç de zor değildir. İşverenler, taleplerimizi karşılayacak güce ve olanaklara sahiptir. Taleplerimizi fazlasıyla karşılayacak üretim ve karlılığın yaşandığı bir dönemdeyiz.” sözleri taslaktaki taleplerin metal işçilerinin talepleri göz önüne alınarak değil, metal sermayedarlarının “olanakları”, “verebilecekleri”, “gerçeklikleri”, göz önüne alınarak belirlendiğini göstermektedir.

Metal işçileri pandemi tehdidi altında zorla çalıştırılmıştır. Çalışmak zorunda kalmıştır. “Yüksek kârlar işçilerin bu fedakâr, özverili çalışmaları sayesindedir” demek sermayenin, işçileri açlık ve ölüm arasında bir açmaza soktuğu gerçeğini gizlemek içindir.

“Şimdi sıra metal patronlarındadır. Şimdi, işçilerin bu emeklerinin karşılığının hiç değilse bir bölümünün ödenmesinin zamanı gelmiştir.” sözleri ise metal işçilerini metal patronlarının insafına bırakıyoruz, demektir.

Sermayenin kâr hırsı, bizlerin yaşamlarını tehdit ederken, bizler ölüm-açlık ikileminde çalışmak zorunda kalmışken, şimdi metal işçilerinin bütün bunların hesabını sorma vakti, hakkı olanı alma vakti gelmiştir. Bunu da metal işçileri inisiyatifi ele alarak, örgütlü bir güç olarak MESS’in ve sendika bürokratlarının karşısına dikilerek gerçekleştirebilir. Gerçek olan budur. Bu gerçek, sendika bürokratlarının görmek istemediği, hatta işçiler görmesin diye elinde geleni yaptığı, gizlemeye çalıştığı gerçektir.

Son olarak, TM’nin açıklamasında da BMİS’in açıklamasında da hükümetin grev yasaklarına, MESS’in baskı ve tehditlerine karşı ne yapılacağına dair en ufak bir şey denmemektedir. Bilinçli bir şekilde, işçilerin fiili-meşru mücadele bakışıyla hazırlanmasını istememektedirler.

Ancak metal işçisi kazanacaksa, ancak ve ancak yasakları, baskıları tanımayarak, örgütlü gücüne güvenerek kazanabilir. Ve “metal işçisi kazanırsa herkes kazanır”!

Metal İşçileri Birliği