İçindekiler:

19 Eylül 2021
Sayı: KB 2021/Özel-33

Sınıf eksenli mücadele!
Dinsel gericilik ve laiklik mücadelesi
CHP’nin Güney Kürdistan ziyareti…
Yargı zırhlı çocuk cinayetleri
Alba direnişinde ilk ay geride kaldı
“Kod-29 kaldırılsın!”
TÜSİAD’ın eğitim “değerlendirmesi”
Meslek liseleri devrim meselesidir!
DGB Genişletilmiş MYK toplandı...
Ulucanlar katliamı ve ötesi
Ulucanlar Katliamı’nın politik anlamı ve arka planı - H. Fırat
Afganistan’ın mülteci kaderi
Almanya’da yaklaşan seçimler üzerine…
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden
Toplumu sanatla buluşturma çabası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden…

 

Hindistan’da binlerce çöp toplayıcı ve şehir temizlikçisi grevde

Hindistan’ın Bihar ve Karnataka eyaletlerinde, 37.000’den fazla çöp imha ve şehir temizlik işçisi, bu hafta kalıcı işler ve makul ücretler için süresiz grev başlattı. Grevcilerin bir kısmı kiralama şirketleri ile sözleşmeli, diğerleri yıllardır sadece gündelikçi olarak çalışıyor ve hepsi sağlık ve emeklilik sigortası olmadan açlık maaşına çalıştırılıyor.

Binlerce kişi ise Bangalore’de aylarca ödenmeyen maaşlarının ödenmesi için grevde.

Uruguay’da sınıf mücadelesi büyüyor

Uruguay’da işçi sınıfı, emekçiler ve yoksul halk arasında öfke büyüyor. Enflasyonun %7 oranında seyrettiği ülkede hükümetin “acil işleme yasaları” olarak adlandırılan LUC’yi (Ley de Urgente Thoughación) hızla yürürlüğe koyması emekçilerin öfkesini büyüttü.

Yaklaşık 500 maddeden oluşan LUC eğitim sistemi de dahil olmak üzere kamu hizmetinin kapsamlı bir şekilde özelleştirilmesini, ücret kesintilerini, diğer yandan yasalarla kara para aklamanın kolaylaştırılmasını, kapitalistler için vergi indirimi sağlanmasını öngörüyor. Hükümetin korona pandemisindeki kriz yönetimi de yaygın bir öfkeyle karşılanıyor.

Luis Lacalles hükümetine karşı protestolar ve özellikle işçi mücadeleleri aylardır durmadı. Ekonomik kriz sırasında sömürünün yoğunlaşmasına, işten çıkarmalara ve ödenmemiş ücretlerin ödenmesine karşı mücadeleler 24 Haziran’da ülke çapında “Açlığa, eşitsizliğe ve sendikal zulme karşı” 24 saatlik bir grevle taçlanmıştı.

LUC yasama paketinin kabul edildiğini basitçe kabul etmeyen emekçiler bazı maddelerin geri alınmasını istiyor. Referandum için sosyal hareketlerdeki sendikacılar ve aktivistler, imza toplamak için kapı kapı dolaşıp yaklaşık 800.000 imza ile gerekli sayıyı açıkça aştılar. Sendikalar Birliği Pit-Cnt Eylül ortasında genel grev çağrısı yapıyor. PCR (Partido Comunista Revolucionario del Uruguay) bu çağrıyı destekliyor ve grevi aktif olarak hazırlıyor.

Danimarka’da sağlık çalışanları grevde

28 Ağustos’ta Danimarka hükümeti, daha yüksek ücretler ve daha iyi çalışma koşulları için 6.000 sağlık çalışanının bir hafta süren grevini korona salgınını gerekçe göstererek sona erdirdi. Geçen hafta hükümet tarafından tüm korona kısıtlamalarının kaldırıldığının duyurulmasının ardından sağlık sektöründe kendiliğinden başlayan grev dalgası yaşanıyor. 35.000 hemşireden en az 5.000’i şu anda grevde. Hükümet sağlık çalışanlarını para cezalarıyla tehdit ediyor.

Sırbistan’da Rio Tinto’ya karşı protesto

Sırbistan’da 11 Eylül’de yaklaşık 2 bin kişi Belgrad’da madencilik şirketi Rio Tinto tarafından ülkenin batısında yürütülen lityum madenciliğinin yasaklanmasını talep ederek gösteri yaptı. Göstericiler şehrin en büyük köprülerinden birini geçici bir süre bloke ettiler.

Göstericiler, Vusiç hükümetinden yüksek su ve toprak kirliliğine ve son olarak Belgrad’daki aşırı yüksek hava kirliliğine karşı daha fazla önlem almasını talep ettiler. Yürüyüşe yaklaşık 30 kuruluş çağrı yapmıştı. Rio Tinto projesine karşı şimdiden 100.000 imza toplandı.

Meksika’da Coahuila eyaletinde kürtaj yasağı kalktı

Tüm dünyada kadına yönelik çok yönlü baskılar sürerken, şiddet ve hak gaspları da artıyor. Bu hak gasplarının başında ise kürtaj geliyor. Kadın hareketi buna karşı onyıllardır tüm dünyada mücadele yürütüyor.

Geçtiğimiz aylarda ABD’nin Teksas eyaletinde kürtaj yasaklandı. Meksika’da Teksas sınırında bulunan Coahuila eyaletinde kürtajla ilgili bir ceza yasasına karşı çıkan 2018 tarihli bir davayla ile ilgili duruşmalar sürüyordu. Yasağa karşı kadınlar aylarca sokaklarda eylem yapmıştı. Geçtiğimiz günlerde bu davada karar çıktı.

Kürtaj yaptıran kadına bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören 196. madde Coahuila eyaletindeki Ulusal Adalet Yüksek Mahkemesi (SCJN) tarafından oy birliği ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edildi.

Bu karar mahkemelerin artık kürtaj davalarını kovuşturamayacağı anlamına geliyor. Bu tarihi kürtaj kararı ülkenin diğer eyaletlerinde de emsal teşkil edebilir ve ülke genelinde kürtajın suç olmaktan çıkarılmasının önünü açabilir. Kürtaj şu an Meksika’nın 32 eyaletinden sadece Meksiko, Oaxaca, Hidalgo ve Veracruz’ta suç olarak kabul edilmiyor.

Dünya Nüfus Araştırmasına (World Population Review) göre 2020 yılında dünyada 26 ülkede kadının sağlığı veya hayatının tehlikede olduğu durumlarda bile kürtaj tamamen yasak. 37 ülkede ise kadının hayatı ya da sağlığının tehlikede bulunması durumunda kürtaja izin verilebiliyor.

Arjantin’de 2021 yılının başlarında yürürlüğe giren kürtajın yasallaştırmasının ardından Meksika’daki bu karar kürtaj hakkı için sürdürülen mücadelenin bir zaferi ve kazanımı olarak tüm dünyada verilen kürtaj hakkı mücadelesine yeni bir soluk ve boyut kazandıracaktır.

Katalonya’da yüzbinlerce kişi bağımsızlık için yürüdü

Katalonya’nın ulusal bayramı La Diada vesilesiyle Barselona’da düzenlenen bağımsızlık gösterisine yüzbinlerce kişi katıldı. Cumartesi günü yapılan gösterinin sloganı “Bağımsızlık için savaşacağız ve kazanacağız” idi. Polis katılımcı sayısını 108.000 olarak tahmin ederken, organizatörler sayıyı 400.000 olarak açıkladılar. Önceki yıllarda olduğu gibi, Barselona’daki gösteri yerel saatle tam 17:14’te başladı (11 Eylül 1714’te İspanyol ve Fransız birlikleri, İspanya Veraset Savaşı sırasında Barselona’yı ele geçirmişti).

Bu arada Madrid hükümeti ile Katalan bölgesel hükümeti arasındaki resmi görüşmelerin önümüzdeki hafta yeniden başlaması planlanıyor.

Şili’de askeri faşist darbenin 48. yılında protestolar

Askeri faşist darbenin 48. yılında Şili’nin başkenti Santiago’da halk yine sokaklara çıktı, gösteriler düzenledi. Yürüyüşün ardından, Devlet Başkanı Allende’nin cenazesinin alındığı hükümet merkezinin kapısına çiçek bırakan göstericileri engellemek isteyen polis ile göstericiler arasında yer yer çatışmalar yaşandı.

ABD’nin desteklediği faşist General Pinochet, 11 Eylül 1973 darbesiyle, Sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende’yi katlederek yönetime el koymuştu. Diktatör Pinochet 1990’a kadar iktidarda kalmıştı. Pinochet’in anayasası Şili’de hala yürürlükte.

2019 yılının Eylül ayında metro ücretlerine yapılan zamlara karşı başlayan yaygın, militan, kitlesel gösteriler sağcı Piñera hükümetine karşı bir isyana, ayaklanmaya dönüşmüştü. Gösteriler Pinochet’in anayasasının değişmesi talebini yükseltmiş ve referandum gerçekleşmişti. Yeni anayasa taslağı hazırlıkları, oluşturulan kurucu meclis tarafından sürdürüyor.

Almanya’da Sparda bankası çalışanlarından uyarı grevi

Sparda bankasının 5.800 çalışanı için Ver.di sendikası yüzde 3,5 ücret artışı, en az 120 euro ve işten çıkarmaların durdurulmasını talep ediyor. Banka yönetimi ise bu yıl için tek seferlik 400 ödeme ve 2023’ten itibaren %0,75’lik bir artış teklif ediyor. Ülkenin güney batısında 700 çalışandan 200’ü iki günlük uyarı grevi yaptı. Ver.di’ye göre, kurulun tehditleri seferberliğe ve sendika örgütlenmesine katkıda bulunuyor.

Hollanda’da konut sıkıntısı ve fahiş düzeydeki kiralar protesto edildi

Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da binlerce kişi pazar günü konut krizine dikkat çekmek için gösteri düzenledi.

“Yaşam protestosu” adı verilen eyleme 200’e yakın örgüt katıldı. Eylem 1980 yılından bu yana konut sorununa dikkat çeken en kitlesel eylem oldu. Gösteriye katılanların büyük çoğunluğu, konut sorunundan en çok etkilenen gençlerden oluşuyordu.

15 bin kişinin katıldığı gösteride konut azlığı, aşırı kira artışları, sosyal konut bekleme süresinin uzunluğu protesto edildi.

Çok sayıda kurumun çağrı yaptığı gösteride “Barınma hakkı insan hakkıdır”, “Kiraların yükselmesini durdurun”, “Spekülatörlere fırsat vermeyin”, “Kira çılgınlığına karşı birlikte mücadele edelim”, “Yaşamak kar etmekten üstündür” ve “Biz asgari ücretliler için buradayız” yazan döviz ve pankartlar taşındı. Yapılan konuşmalarda hükümetin konut politikasını gözden geçirmesi istendi. Konutların özel şirketler tarafından satın alınmasının, kira sektörünün tekelleşmesinin önüne geçilmesi talep edildi.

Hollanda’da hükümetler ve yerel yönetimler sosyal konut politikasından uzaklaşan politikalar izliyor. Giderek daha az sayıda sosyal konut inşa ediliyor. Diğer taraftan da var olan sosyal konutlar özel sektöre ve spekülatörlere peşkeş çekiliyor. Bu ise kiraların fahiş düzeylere yükselmesine neden oluyor. Bunun sonucu olarak işçi ve emekçilerin, gençlerin bu kira bedelini ödemesi neredeyse imkansız hale geliyor. İnsanlar geçici konutlarda ve geçici sözleşmelerle ikamet etmek zorunda kalıyorlar. Bir konuta sahip olmak için kayıt olunan listeler uzayıp gidiyor. Bu listeler yüzbinlerle ifade ediliyor. Zorla evden çıkarmalar artıyor. Ülkede evsizlerin sayısı giderek büyüyor. Bu sayının son 10 yıl içerisinde ikiye katlandığı belirtiliyor.

Almanya’da kira artışları ve konut sorunu protesto edildi

Almanya’nın başkenti Berlin’de de özellikle büyük şehirlerde artan konut fiyatları protesto edildi.

“Yerinden Edilme ve Kira Çılgınlığına Karşı Berlin İttifakı” tarafından “Herkes için konut! Yüksek kiralarla semtlerimizden kovulmaya hep birlikte karşı çıkalım” sloganıyla düzenlenen protestoya 20 bin kişi katıldı. Göstericiler “Kira artışlarını durdurun”, “Herkes için konut”, “Kâr için değil, insanlar için konutlar”, “AVM’ler yerine konutlar”, “Kiralar artıyor, maaşlar yerinde sayıyor. Yeter artık!” ve “Bu kent bizim” yazan pankart ve dövizler taşıdılar. Yapılan konuşmalarda federal hükümetin ve eyalet yönetimlerinin kira artışına karşı önlemeler alması ve herkese kiraları ödenebilecek konutların sağlanması talep edildi.

Filistin’de kaşıklı gösteriler

Filistinli 6 tutsağın, yüksek güvenlikli Gilbao hapishanesinden 6 Eylül’de tünel kazarak firar etmesinin ardından, işgal altındaki Batı Ürdün topraklarında halk sokaklara çıkarak sevinç gösterileri düzenledi.

Göstericiler tünel kazma aleti olarak kullanılan kaşıkları havada sallayarak sevincini gösterdi.

İşgal altındaki topraklarda da birçok yerde halk siyonist işgale karşı ve Filistinli tutsakların serbest bırakılması için gösteriler yaptı.

 

 

 

 

 

GDL grevle kazandı!

 

Alman Lokomotif Sürücüleri Sendikası (GDL) ile Alman Demir Yolları (DB) arasında aylardan bu yana süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, hafta sonu tarafların anlaşmasıyla sonuçlandı.

Yapılan anlaşma, GDL başkanı Klaus Weselsky ve DB Yönetim Kurlu Başkanı Martin Seiler tarafından 16 Eylül günü duyuruldu. Anlaşma maddeleri şöyle:

- 32 aylığına, toplamında maaşlara %3,3 zam yapılacak.

- Bu zam ilk yıl için %1,5, ikinci yıl için ise %1,8 olarak maaşlara yansıtılacak

- Aralık 2021’de çalışan başına 300 ile 600 Euro, Mart 2022’de ise 400 Euro Pandemi primi ödenecek.

- DB, şimdiye kadar çalışanlar için ödediği ek emeklilik primini ödenmeye devam edecek. Buna göre, 31 Aralık 2021’de işe başlayanlar, çalışma hayatlarının sonuna kadar bu haktan faydalanmaya devam edecek. 2022’den itibaren işe başlayanlar için ise firma maaşların %3,3’ü oranında emeklilik primi ödemeye devam edecek.

- Sözleşme Eylül 2023’e kadar geçerli olacak.

İki yılı aşkın bir süre için geçerli olacak bu toplu sözleşmeyle GDL, süre ile ilgili dört aylık esneme hariç, ileri sürdüğü taleplerin hemen tümünü kabul ettirmiş oldu. Sendika, sözleşme öncesi 28 ay için toplam %3,2 zam, 600 avro pandemi primi ve işletme emekliliğinin garantiye alınmasını talep etmişti.

 Taleplerin patrona kabul ettirilmesi başta DB işçileri olmak üzere Almanya işçi sınıfı adına iyi bir kazanım oldu. Ne var ki kolay elde edilen bir başarı da değil. Sonuncusu bir hafta süren, bir ay içinde üç sefer greve gidilmeseydi DB bu hakların hiçbirini vermeyecekti. Sermaye cephesi bir dördüncü greve mahal vermemek için geri adım atmak zorunda kaldı.

İşçilerin çok cüzi bir zam için bile ciddi bir direniş ortaya koymak zorunda kalmaları, Alman sermaye sınıfının esneme sınırlarının ne kadar daraldığına iyi bir örnektir. Bu türden direnişler, işçi sınıfına yönelik daha ağır saldırılar düzenlemeye hazırlanan sermaye cephesini çok rahatsız ediyor.

Hakeza IG-Metall ve Ver.di gibi milyonlarca üyesi olan dünyanın en büyük sendikaları, krizin ve pandeminin altında ezilen emekçiler için kılını bile kıpırdatmazken, GDL gibi küçük bir sendikanın bu tür çıkışları işçilere umut verirken, sendika bürokrasisinin teşhir olmasını sağlıyor.

 GDL, Alman Sendikalar Birliği (DGB) dışında kalan bağımsız bir sendika. Alman Demir Yolları’nda örgütlü iki sendika var. Bunlar GDL ve EVG’dir. Bünyesinde toplam 300 işletme bulunan DB’de, GDL’in 16 işletmede, EVG’nin ise 55 işletmede üye sayısı daha yüksek. GDL, EVG’den oldukça küçük olmasına rağmen daha etkili ve daha mücadeleci bir sendika. Lokomotif sürücüleri arasında örgütlü olması pazarlık gücünü arttırıyor. Bu ise üye sayısının artmasını sağlıyor. Bu durum EVG’nin güç kaybetmesine sebep olurken, DB patronları EVG üyesi işçilerin de benzer talepler yükseltmesinden kaygılanıyor.

Buna benzer bir örnek de, geçmişte Frankfurt havaalanında Pilot sendikası UFO ile Ver.di arasında yaşanmıştı.

Sermaye sınıfı ve sendika bürokrasisi el ele vererek bu türden “kötü örneklerin” artmasını engellemek için yoğun bir çaba harcıyorlar. Sermaye hükümeti de yasa hazırlıklarıyla bu çabaya katılıyor. Örneğin 2015’te hazırlanan yasaya göre, bir iş yerinde en büyük sendika hangisi ise yalnızca o toplu sözleşme imzalayabilir. Bununla sendikalar birbirine düşürülmek, işçiler tabanda bölünmek isteniyor.

***

Sonuçta GDL grevi bir kez daha gösterdi ki, işçi sınıfı örgütlendiğinde, mücadele ettiğinde ve direndiğinde almayacağı hak, aşamayacağı engel yoktur.