İçindekiler:

2 Ocak 2023
Sayı: KB 2023/01

Emeğin kurtuluşu insanlığın kurtuluşudur!
Kokuşmuş rejimin "sahte müjdeleri" bitmiyor
Kriz: Açlık ve silah üretimini büyütüyor
AKP-MHP rejiminden şirketlere milyarlar
"Kaşıkla verdiğini kepçeyle almak"
Polis kurşunu kol geziyor!
Sarayın geri adımı: EYT
Sermayenin "küfe"si dolu!
İşçi sınıfı sefalete mahkum değildir!
Al birini vur ötekine...
Asgari ücret masasından ortalığa dökülenler
Bekaert grevi: Grev yasakları yok hükmündedir!
Sendikal mücadele ve Greif kriterleri
Dünyada 2023'e girerken, 2022'ye bakmak
İngiltere'de grev dalgası
Almanya'da TİS süreçleri
İsrail'de hükümet kuruldu
Paris'te 2. Kürt Katliamı
Moskova'daki üçlü görüşmeden neler çıkacak?
2022 yılı ve gençlik mücadelesi
Ücretsiz, nitelikli ulaşım haktır, alacağız!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP-MHP rejiminden şirketlere milyarlar

 

Simgesi Saray olan sermaye iktidarı o kadar ucube hale geldi ki, emekçileri sağlıklı beslenme imkanından yoksun bırakmışken bile, kapitalistlerin şirketlerine ‘teşvik’ adı altında milyarlar akıtmaya devam ediyor. Toplumsal artı-değeri üreten işçi ve emekçilerin milli gelirden aldıkları pay sürekli düşerken, sömürücü kapitalistlerin payı ise artıyor. Gelir dağılımı adaletsizliğinin ‘istikrarlı’ bir şekilde emekçiler aleyhine bozulması, AKP-MHP rejiminin izlediği politikaların dolaysız sonuçlarından biridir.

Saraylarında sefahat süren AKP-MHP şeflerinin bir dertleri kokuşmuş rejimlerini korumaksa, diğeri ise kapitalistlerin sınıf çıkarlarına hizmet eden politikaları aksatmadan uygulamaktır. Enflasyonu yükselten, zamları otomatiğe bağlayan, gıda başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını sürekli yükselten politikalar da faiz indirimleri de grev yasakları da emekçileri soyan vergi sistemi de söz konusu politikaların dolaysız sonuçlarıdır. Tüm bunlar, ‘çeteleşen kapitalist yandaşlar’ başta olmak üzere sömürücü sınıflara hizmet etmek için topluma dayatılan politikalardır.

Olay, yani ‘yerli/milli’ Saray rejiminin kapitalistlere sunduğu hizmetler bundan mı ibaret? Değil elbet! Önemli kaynak aktarma yollarında biri ise, ‘teşvik’ adı altında şirketlere sürekli para transfer edilmesidir. İşçi ve emekçilerin boğazını sıkarak topladıkları vergilerin çoğunu bu ad altında şirketlere peşkeş çekiyorlar. Milyonlarca işçiye 8 bin 506 TL’lik asgari ücreti reva görenler, kapitalistler söz konusu olduğunda bonkörlükte sınır tanımıyorlar. Başında Nureddin Nebati’nin bulunduğu bakanlığın dağıttığı teşvikler bir kez daha bu durumu gözler önüne serdi.

Sarayın Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kasım ayında düzenlediği ‘teşvik belgeleri’ni açıkladı. Buna göre kasım ayında 56,9 milyar lira tutarında 1437 yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Yani Saray rejimi kasım ayında düzenlediği ‘teşvik belgeleri’ için kapitalistlere 56.9 milyar lira tutarında para dağıtacak.

‘Beşli çete’ diye anılan Saray’a yandaş şirketlerin önde geleni Cengiz-Kolin ortaklığı ‘teşvik’ dağıtımından ‘aslan payı’ alanlardan biri. Bu vurguncu şirketin payına 1 milyar 588 milyon 80 bin TL tutarında ‘teşvik’ düşüyor. Bazı şirketlerin payı ise 2 milyar TL’yi aşıyor. 

Şirketlere ‘teşvik’ adı altında servet transferi yapmak, AKP-MHP rejiminin temel politikalarından biridir. Saray tarafından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koltuğunu oturtulan Nureddin Nebati, asgari ücrete yapılan ‘sefalet zammı’ konusunda sorulan soruya verdiği yanıtta şöyle demişti: “Asgari ücretliye de memura da emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.”

 Sermayenin bu uşakları o kadar pişkin ki, toplumsal serveti üreten işçi ve emekçilere sanki sadaka dağıtıyorlarmış gibi laflar ediyor. Oysa onlar işçi ve emekçilere değil kapitalistlere verirler. İşçi ve emekçilerin ürettiği artı-değere ise el koyarlar. Yani işçi ve emekçilerin sırtındaki asalak kenelerden başka bir şey değiller. Hal böyleyken bu kadar pişkin olabilmelerinin esas nedeni, işçi ve emekçilerin henüz onların yakasını yapışıp hesap soramamalarıdır.

 

2022 yılında basın...

“Aradığınız habere ulaşılamıyor”

 

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, bu yıl dünya genelinde 57 gazetecinin görevlerini yaparken öldürüldüğünü, 533 gazetecinin de gözaltına alındığını açıkladı. RSF’nin yaptığı açıklamaya göre, halen 65 medya temsilcisi “rehin”, 49 gazeteci de kayıp!

Türkiye’de ise medyaya yönelik saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. 2022 yılında basın alanındaki tablo kısaca şöyle: Sansür yasasının çıkarılması, gazetecilerin gözaltına alınarak tutuklanmaları, gazetecilere yönelik linç girişimleri, bant daraltılması ve RTÜK tarafından düzen muhalifi TV kanallarına verilen çok sayıda ceza...

Sudan gerekçeler ve kurgu dosyalarla Sedef Kabaş’ın, Mezopotamya ve JinNews muhabirlerinin de içinde olduğu 27 Kürt gazetecinin tutuklanması saldırıların vardığı boyutu ortaya koymaktadır.

RTÜK üyesi İlhan Taşcı, bu yıl televizyon kanallarına verilen cezalardaki ayrımcılığa dikkat çekerken, iktidarı eleştiren kanallara 38, yandaş kanallara ise sadece 3 ceza verildiğini açıkladı. Halk TV, Tele1, KRT, Fox TV’ye yağan cezaların yanında TGRT Haber, Beyaz TV ve ATV’ye üç ceza verilmiş…

Aralık ayı içinde RTÜK düzen muhalifi kanallara ceza yağdırdı. Program konuğu TİP millet vekili Sera Kadıgil’in yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek Fox TV’ye, Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın “18 Dakika” adlı programında Ekrem İmamoğlu’na verilen cezanın “halkın iradesine darbe” olarak değerlendirilmesi nedeniyle TELE 1’e, Ayşenur Arslan’ın Medya Mahallesi Programı’nda mimik hareketleri gerekçe gösterilerek Halk TV’ye cezalar verildi.

“Sansür yasası” ile internet haberciliğine vurulmak istenilen pranga, BİK’in uygulamalarıyla ilerici basın-yayın organlarına verilen cezalar tüm topluma yönelik gözdağına işaret etmektedir.

Tüm bu saldırılar tablosunun yaşandığı koşullarda ise Türk Basın Konseyi, 2022 Basın Özgürlüğü Ödülü’nü BirGün yazarı Timur Soykan’a verdi. İsmailağa Cemaati’ne bağlı, Hiranur Vakfı’nda 6 yaşında bir çocuğun sistematik tecavüzünü haberleştirmesi nedeniyle ödül verilen Soykan, gericiler tarafında hedef gösterilmişti.

AKP-MHP iktidarı tüm toplumu zapturapt altına almaya çalışırken, basın-yayın alanında da pek çok yöntem ve araçla saldırıları kesintisiz olarak hayata geçiyor. Ancak tüm bu baskı ve zorbalığa rağmen toplumsal muhalefet kendi yolunda yürümeye devam ediyor.