|
Ekim Gençliği'nden
Yeni
döneme dünya çapında etkileri ve sonuçları olacak olan sıcak gelişmeler
altında giriyoruz. ABD emperyalizminin beyninden ve kalbinden
vurulması sonrasında, dünya halklarına ve düzen karşıtı güçlere karşı
yeni bir terör dalgasının startı verilmiş bulunuyor. Ezilen halkların
küstah katili ABD tam anlamıyla öfke nöbetleri geçiriyor. Önümüzdeki
günlerde emperyalist savaş makinası harekete geçirilecek, bir kez
daha halkların kanı dökülecek. Türk devleti ise ABD saldırganlığının
gönüllü taşeronluğuna soyunmuş bulunuyor. Emperyalizme uşaklıkta sınır
tanımayan Türkiye egemenleri kuralsız ve kirli bir savaşın suç ortaklığını
yapacak.
Dünya halklarına ve devrimci siyasal akımlara karşı yeni bir terör
dalgasının önünün açıldığı bu dönem, devrimcilere ve komünistlere
büyük görev ve sorumluluklar yüklüyor. Bir yandan emperyalist terörün
yönelimini ve içyüzünü sergilemek, diğer yandan ABD ve onun işbirlikçisi
gerici rejimlerin kanlı geçmişlerinin üstünü örtmelerine izin vermemek
gerekiyor. Önümüzdeki süreçte ezilen halkların ve gençliğin emperyalist
haydutluğa karşı seferber edilmesi ve anti-emperyalist mücadelenin
yükseltilmesi büyük bir önem taşıyor. Elbette böyle bir mücadele
halkların enternasyonal birliği ve kardeşliği eksenine oturmak zorundadır.
Bu nedenledir ki, dergimiz bu şiarı özel bir tarzda öne çıkartmaktadır.
Emperyalist haydutluğun hedef seçtiği hlklarla aktif dayanışma içerisinde
olmak, bu haydutluğun suç ortaklığını yapan gerici rejimleri lanetlemek,
emperyalist saldırganlığın askeri olmamak için direnişi örgütlemek
günün en yakıcı görevleridir.
Yaşanan bu gelişmelerin gösterdiği önemli bir gerçek ise şudur.
Zulmünü artıran çöküşünü hızlandırmaktadır. ABD emperyalizmi dünya
çapındaki hegemonyasını zor üzerine kurmuştur. Milyonlarca insanın
canı bu hegemonyanın tuğlalarına harç yapılmıştır. Ama bugün görülmüştür
ki, tüm bu kanlı icraatların biriktirdiği öfke ve kin günü geldiğinde
sahibine bir faturaya dönüşmektedir. Buna ne devasa militarist aygıtlar,
ne de kanlı cinayet şebekeleri engel olabilmektedir. Dünyanın tüm
zalim iktidarları da bu gerçeği görmüş, korkuları büyümüştür.
Türk devleti bu korkuyu iliklerine kadar yaşayan gerici rejimlerin
başında gelmektedir. Çünkü yıllardır bu ülkede devlet eliyle kitlesel
katliamlar gerçekleştirilmekte, ezilen emekçi halkların ve devrimcilerin
kanı dökülmektedir. Sadece son bir yılın tablosu bile Türkiyede
nasıl bir barbarlık rejimi olduğunu gözler önüne sermiştir. Emekçilerin
yıkımını ve ülkenin emperyalist şeflere parsel parsel satışını devrimcileri
kırarak gerçekleştirmekte, bunu yaparken hiçbir sınır tanımamaktadır.
Bugün emekçilerin örgütsüzlüğü bu kuralsızlığın ve pervasızlığın
nedenidir. Ama emekçilerin yönetenlere öfkesi ve kini gün gün artmaktadır.
Son gelişmelerle bir kez daha kanıtlandığı gibi, gün gelecek Türkiyenin
gerici egemenleri de efendileriyle beraber bu öfkeyle tanışacaklardır.
Dökülen her kanı hesabı sorulacaktır.
Hiç kuşkusuz, gençlik, giderek yaklaşan bir emperyalist talan savaşının
doğrudan vuracağı kesimlerin başında gelmektedir. İşbirlikçi sermaye
iktidarı, efendilerine yaranmak ve yağma savaşından kırıntı kapmak
için komşu ülke halklarının kanını dökmek üzere ezici çoğunluğu
emekçilerin çocuklarından oluşan orduyu, yani gençliği, savaş cephesine
sürmeye hazırlanmaktadır. Gençliğin kanı üzerinden kirli pazarlıklara
girmektedir.
Emperyalist bir savaşın gençliğe çıkardığı faturanın diğer boyutu
ise savaş durumu, savaş bütçesi vb. gerekçelerle ile bir dizi hak
gaspına (eğitim görememe, iş bulamama vb. biçimlerde ) maruz kalmasıdır.
Sonuç olarak emperyalist bir savaş gençlik için; kirli bir savaşa
alet olmak, kardeş mazlum halkların kanını dökmek, bir avuç işbirlikçi
asalak daha fazla kazansın diye ölmek-öldürmek, daha fazla yoksullaşmak-
iş bulamamak, artan savaş harcamalarını karşılamak üzere artırılan
harçları ödeyememek demektir. Emperyalist savaşın piyonu-suç ortağı
ya da mağduru olmamak için gençliği bekleyen görev ise, emekçilerin
ve ezilen halkların safında mücadeleyi yükseltmektir.
|