Formasyon saldırısına karşı
duyarlılığı örgütleyelim!
Formasyon saldırısı ile uzman mühendislik saldırısı
aynı içeriğe sahiptir. Her iki saldırı da doğrudan işçi-emekçi
çocuklarının geleceğini etkilemektedir.
Formasyon saldırısıyla birlikte öğretmenlik hakkı ellerinden
alınan Fen -Edebiyat Fakültesi öğrencileri doğrudan işsizler ordusuna
dahil edilmişlerdir. Böylece bu bölümler işlevsizleştirilmiş,
parası olana ücretli sahte formasyon verme yolu tutulmuştur.
Öğrenciler hala okul bitince 1.5 yıl daha pedagojik formasyon
dersini satın alıp öğretmen olacaklarını sanmaktadırlar. Oysa
diplomayı ve alınan pedagojik formasyonu MEB kabul etmeyeceğini
söylemektedir. Dershaneler de MEB'e bağlı olduğundan buralarda
da iş bulunamayacaktır.
Uzman mühendislik saldırısının da sonuç açısından bir farkı yoktur.
Bu saldırıyla mühendislik fakültesi mezunları işsizler ordusunun
uzatmalı bireyleridir. Mezun olan öğrenci bir mühendisin yanında
tam 5 yıl staj yapacak, ucuz kalifiye işgücü olarak yararlanılacak
ve bu staj sonrasında mühendis olabilme imkanını ancak yakalayabilecektir.
İki saldırının da çok kapsamlı olmasına karşın (sözkonusu olan
onbinlerce öğrencinin işsiz kalmasıdır) örgütlenebilen tepki çok
cılızdır. Hiçbir hakkın mücadele verilmeden kazanılamayacağı açıktır.
Saldırının kapsamı, boyutları, önemi başta saldırıya maruz kalan
öğrencilere anlatılmalı, gerekli örgütlülükler yaratılabilmelidir.
Bir deneyim
Geçtiğimiz yıl Çukurova Üniversitesinde oluşturulan Fen-Edebiyat
Fakültesi Öğrenci İnisiyatifi bu yönlü bir çalışma için
iyi bir örnektir. Başlangıçta 3-5 kişiyle kurulan bu birliktelik,
dar grupçu anlayıştan uzak bir bakışaçısıyla oluşturuldu. Bildiri,
anket, afiş vb. araçlar kullanılarak, kitleyle birebir ilişki
kurularak yeni toplantılar örgütledi. Toplantılarda saldırı kapsamlı
olarak anlatıldı. Toplantılar her seferinde sayının ikiye katlanmasıyla
devam etti. Sorunun siyasal, ekonomik yönleri incelendi, bu yeni
tartışmaları beraberinde getirdi. Yaz tatili araya girince faaliyet
bu döneme aktarıldı.
Bu deneyimle birlikte sorunun öğrenci gençlik tarafından yakıcı
bir sorun olarak algılandığını ve mücadele açısından ciddi bir
potansiyel duyarlılık alanı taşıdığını gördük. Bize düşen sorumluluk,
zaten varolan ve nereye doğru, nasıl akacağını bilemeyen tepkiyi
örgütlü hale getirebilmek, kitleye önderlik edebilmektir.
Planlı, programlı bir çalışma yürütülürken, morali yüksek tutabilmek,
kaynaşmayı sağlayabilmek için gezi, konser vb. etkinlikler de
düşünülmelidir. En önemlisi ise, büyük şehirlerde oluşturulan
örgütlülüklerin birleşik eylemler organize etmeleri ve sürekli
bir iletişim içerisinde olmalarıdır. Ayrıca her örgütlülük kendi
taleplerinin yanısıra yerelliği ilgilendiren taleplere de sahip
çıkmalıdır. Mesela okulda bir yemek boykotu olduğunda bunu desteklediğini
bildirmelidir. Böylece diğer öğrencilerin de desteği kazanılmış,
mücadele Fen-Edebiyat Fakültesine hapsedilmemiş olacaktır.
Kitleler mücadele içerisinde öğrenirler. Her hak arama mücadelesi
siyasal bir içerik taşır. Çünkü mücadele edilen sorun bizzat düzenden
kaynaklanmaktadır; en küçük bir hak arama mücadelesi karşısında
devletin kolluk güçlerini, yargı terörünü bulacaktır.
Sonuç olarak öğrenci hareketini canlandırmanın, onu mücadeleye
çekmenin olanakları fazlasıyla mevcuttur. Mücadele içerisinde
bu sistemde kendine bir gelecek bulamayacağını öğrenecek olan
gençler yüzlerini sosyalizme çevireceklerdir. Bu bilinçle sorumluluklarımıza
sahip çıkacağız.
Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın!
DSP İstanbul Beyoğlu ilçe binasını işgal ettikleri gerekçesiyle
tutuklanan 5 öğrencinin davasına devam edildi. ÖO direnişçisi
Meriç Korkmaz duruşmaya getirilmezken, diğer 4 öğrenci duruşmada
hazır bulundu. Ailelerin ve arkadaşlarının izlediği duruşmaya
yaklaşık 60 kişi katıldı.
Bir önceki davada hakim, Özgür Gençlik dergisinin MLKP ile ilişkisinin
olup olmadığının emniyete sorulması gerekçesiyle duruşmayı ertelemişti.
Emniyetten gelen yazının okunması ardından Beyoğlu ilçe binasında
o gün bulunan tanıklar dinlendi. Avukatların müvekkillerinin tutuksuz
yargılanmalarını istemelerinin ardından karar aşamasına geçildi.
İddanamesinde ısrar eden savcı sanıkların tutkluluk hallerinin
devamını istedi. Tutsakların tutukluluk hallerinin devamına ve
duruşmanın 15 Kasıma ertelenmesine karar verildi.
ÖOnda kritik aşamaya gelen Meriç Korkmazın hastaneye
kaldırıldığı, bilincinin açık olduğu ve müdahaleyi kabul etmediği
de, mahkemeden sonra ailelere gelen bilgiler arasındaydı.
|