Ekim Gençliği'nden
Bir aydır özellikle magazin boyutuyla gündemleştirilen seçimler sona erdi. Burjuvazinin günler öncesinden medyasını da işe koşmasıyla desteklediği iki parti barajı geçerek meclise girebildi. Geri kalanlar yaşlı gözler ya da şaşkın bakışlarla yaşadıkları ağır yenilginin nedenlerini sorguluyorlar. Bu partiler tek tek ele alındığında çok şey söylenebilecek olsa da gerçek, parlamentonun yenildiğidir; gerçek burjuva düzenin kuklalarının yakıldığıdır. Önümüzdeki dönem kuklalar yerine burjuva düzenin kendisine yönelebilecek bir kitle hareketini engellemek ve krizin faturasını emekçilere ödeterek aşmak niyetinde olan burjuvazi, bu görevi yüklenebilecek bir aktör bulduğu için zafer naraları atıyor. Fakat hatırlanacak olursa 57. hükümet kurulduğunda da benzer bir histeri yaşamış olan burjuvazinin hayalleri, keskin sınıf çeişkileri karşısında dayanamayarak kısa zamanda suya düşmüştü. AKP nin ve hatta "yapıcı muhalefet" CHPnin akıbeti de farklı olmayacaktır.
Gençlik için açık olan, kurulacak hükümetin bir öncekinin devamı olacağı gerçeğiydi; böyle de olacaktır. Bir yanda işsizlik ve geleceksizlik gerçekleri değişmeyeceği gibi, geçen dönemden kalan saldırılar hayata geçirilerek YÖK yasa tasarısı yasalaştırılmaya çalışılacak, gençliğe yönelik baskılar katlanarak artacaktır. Daha önemlisi kurulacak hükümet bir savaş hükümeti olacaktır ve Iraka yönelik ABD saldırısının Türkiye cephesini yönetecektir. Bizleri savaşa, ölmeye ve öldürmeye gönderecektir. Elbette tüm bunlar biz sessiz kaldığımız koşullarda böyle olacaktır. Ama gençlik seçimini devrimci mücadeleden yana yapmıştır ve bu saldırılara izin vermemeye kararlıdır. Özellikle yaklaşan emperyalist savaş temel mücadele gündemimiz olarak devrimci bir seferberlikle durdurulayı bekliyor. Bu görev işçi ve emekçilerindir, askere alınmak istenen biz gençliğindir.
Geçtiğimiz 6 Kasımın derslerinden bu bakışla ve geleceği kazanma azmiyle öğrenelim. ABye uyumdan kastedilenin ne olduğunu anladık; artık polis, haklarını arayan bizleri uluorta değil depolara çekerek dövecek, Kırıkkale değil, Belçika ya da İtalya yapımı silahlarla ateş edecek. Bu tutumla bir kez daha kanıtlanan Avrupanın sömürüyü ikiye katlarken, haklarımıza aslında hiçbir katkı yapmadığıdır. İstanbulda BDSP çalışanlarını jandarma nezaretinde kurşunlayan gözü dönmüş faşistler korunup saldırıya uğrayanların gözaltına alınması yine bu durumun bir örneğidir. Son olarak iki hafta önce Ankarada Liseli Ekim Gençliği dağıtımı yapan bir arkadaşımız keyfi biçimde ve zor kullanılarak gözaltına alınmıştır. Ardından devlet, yine gerekçe göstermeyerek dört arkadaşımızı daha evlerininönünden almış ve okurlarımız Nurbay Irmak ve Yıldırım Doğanı tutuklayarak Ulucanlar Cezaevine kapatmıştır. Okurlarımıza yönelik bu saldırıyı kınıyor, arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmalarını istiyoruz.
Nurbay Irmak ve Yıldırım Doğanın yazışma adresleri:
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi 9. Koğuş Ulucanlar Cezaevi Ulucanlar/Ankara
|