|
Filistin halkı emperyalist-siyonist barbarlığın
sahte barışını reddediyor
ABD emperyalizmi Irak işgalinden sonra Ortadoğunun en önemli problemine, Filistin sorununa el attı. Rusya, AB ve BMnin desteğiyle Yol Haritası olarak adlandırılan bir barış planı hazırladı. Bu planla 2005 yılında nihai çözüme varılarak Filistin devletinin kurulması öngörülüyor. Üç aşamalı olan planın ilk aşamasında, İsrail işgal güçlerinin kademeli olarak 28 Eylül 2000 (İkinci İntifada) öncesindeki konumuna dönmesi, Filistin yönetiminin terörü engellemek için İsrail ile somut işbirliği yapması gerekiyor. Somut işbirliğinden kasıt, İsrail işgaline karşı direnen güçlerin teslim alınması. Eğer Filistin yönetimi isteneni yaparsa, 2003 yılı sonlarına doğru ikinci aşamaya geçilecek. Bu aşamada Filistin yönetiminin anayasasını oluşturup seçimlerini tamamlamış olması gerekiyor. Bu yerine getiildiğinde, Filistinin geçici sınırlara sahip, askeri mekanizmadan yoksun bir devlet halini almasını karara bağlayacak bir uluslararası konferans düzenlenecek. Üçüncü aşamada ise; 2005 yılı içerisinde düzenlenecek ikinci bir uluslararası konferans neticesinde, sınırlar, mülteciler, yerleşimler ve Kudüs gibi konularda nihai çözüme varılacak ve Filistin devleti kurulacak.
Anlaşmazlıklar su yüzüne çıktı
Ortadoğuya demokratikleşmeyi getirecek çok olumlu bir gelişme olarak sevinçle karşılanan Yol Haritasının üzerinden iki ay geçmeden anlaşmazlıklar su yüzüne çıktı. En büyük anlaşmazlık, Batı Şeria, Gazze, Ürdün, Lübnan ve Suriyede yaşayan toplam 3,9 milyon Filistinli mültecinin geri dönüş hakkıyla ilgili. Filistin yönetimi, mültecilere yurttaşlık hakkı tanınan Ürdünde bile yerlilerle eşit olmayan çalışma hakkından, eğitim, sosyal ve tıbbi hizmetlerden yararlanma hakkından mahrum olan, ayrıca her ay polise görünmek zorunda olan Filistinlilerin ülkelerine dönebilmesini ve İsrailin Batı Şeria ve Gazzedeki yerleşim yerlerinin kaldırılmasını istiyor. Şaron Hükümeti ise daha baştan Filistinli mültecilerin geriye dönüşünden vazgeçtiklerini açıkladıkları takdirde masaya oturacağıı ilan etmişti. 9 Haziranda Yol Haritasını onaylamasının ardından göstermelik olarak 8 yerleşimi yıkan İsrail ordusu, 9 yeni yerleşim yerini oluşturdu bile.
Filistin ve direniş gerçeği
İsrail uçaklarının ardarda gerçekleştirdiği füze saldırıları ve ev baskınlarında son bir haftada 60ın üzerinde Filistinli katledildi. Bununla yetinmeyen siyonist saldırganlar, Filistin topraklarına tanklarla girerek içlerinde 70 yaşında insanların ve hamile kadınların da bulunduğu 150den fazla kişiyi gözaltına aldılar. İsrail hükümeti danışmanı Şaval, operasyonun Filistin hükümetine güvenlik için yardımcı olmayı amaçladığını açıklıyor. ABDli yetkililer de, Abbasın Hamasa denk askeri gücü olmadığını, Filistin yönetiminin İsrail ordusuyla işbirliği yapmasını, hatta yetersiz kalınan yerde ABD askerlerinin müdahale edebileceğini söylüyorlar.
Hamas ve İslami Cihad gibi örgütler başlangıçta ateşkes ilan ederek geri bir tutum sergilediler. Buna rağmen Filistinde direniş son bulmadı. Siyonistler ve işbirlikçi iktidarın İkinci İntifadanın durdurulması istemi Filistin halkı tarafından İntifadanın daha da güçlendirilmesiyle cevaplandı. Filistinliler emperyalist-siyonist barbarlığın çözümüne mahkum olmadıklarını bir kez daha gösterdiler.
Gerek içerdiği maddeler, gerekse siyonist İsrailin süren saldırıları Yol Haritasının bir barış planı olmadığını ortaya koymuştur. Bu plan sadece ABDnin Ortadoğu stratejisi yolunda atılmış bir adımdır. Fakat bu adım kendinden öncekiler kadar bile ayakta kalamayacaktır. Bu planın ölü doğmuş bir plan olduğunu Filistin halkı direnişiyle ortaya koymaktadır.
|