Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Temmuz 2003
Sayı: 62
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Devrim için partili mücadeleyi büyütelim!
  Kürt halkı üzerindeki baskılar artıyor!
  Kürt halkına özgürlük!
  "Türkiye'de demokrasi
   Af değil özgürlük, kahrolsun faşist diktatörlük!.
  Irak'ta direniş bayrağı yükseliyor!
  İran gençliği direniş ateşini yaktı!.
  Paralı eğitime geçit vermeyelim!
  Filistin halkı emperyalist-siyonist barbarlığın sahte barışını reddediyor
  Direnen Filistin kazanacak!.
  Liseli gençlik çalışmasının bası sorunları
  Burjuvazi sömürü ve saldırılarda tatil yapmıyor...
  Bir sınıf çalışması deneyimi...
  YÖK yasa tasarısı
  Semt gençliğini kuşatan çürümüşlük ve nedenleri
  Devrimci enternasyonal dayanışma için ileri!.
  Barbarlık ile sosyalizmin savaşı bitmedi....
  Örgütlü mücadelenin ateşi içinde işçi sınıfı devrimcilği
  Devrimci eğitim sorunu üzerine.
  Daha güçlü bir Ekim Gençliği için görev başına!
  Dizi dizi" yalanlar!
  Sivas'ın hesabı sorulacak!
  Yabancı bir ölüm!
  Gençlik örgütlenmeyi bekliyor
  Okur mektupları



 
 
Kendi karanlıklarında boğulacaklar...

Sivas’ın hesabı sorulacak!

“Dördüncüsü yapılan Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılardan 35’i, hazırlıkları en ince ayrıntısına kadar günler öncesinden planlanmış vahşi bir katliamda hayatlarını yitirdi, onlarcası ağır şekilde yaralandı. Şans eseri katliamdan kurtulan bazı aydın ve sanatçılar, gerici güruhu seyreden, seyretmekle kalmayıp onlara yardımcı olan asker ve polislerin bu tutumuna bakıp, “o gün Sivas’ta devlet yoktu” talihsiz tespitinde bulundular. Bu tespitin ne kadar isabetsiz olduğu, olaylar esnasında ve sonrasında yaşanan olgularla daha bir kesinlik kazandı. Onların göremediği, saatlerce yardım beklediği devlet, o gün orada tetikçi artıklarının arkasındaydı.

O gün Sivas’ta devlete rağmen değil, bizzat devletin gözetiminde bir katliam yaşandı. Gerici örgütler günler öncesinden katliam çağrısı yapan bildiriler dağıtırken devlet oradaydı ve olacaklardan haberli idi. Gerici yerel basın Aziz Nesin’i ve PSA şenliklerini hedef gösteren kışkırtıcı yayınlar yaparken devlet oradaydı. Kuran kurslarından devşirme bir kısmı çevre illerden getirilmiş çoğu çocuk yaştaki gösterici güruhu saldırılara başlarken devlet orada, görevinin başındaydı. Öğlen saatlerinde gösterilerle başlayıp etkinliklere saldırılarla süren, 7-8 saat sonra Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle doruğuna çıkan olaylar yaşanırken polisiyle, askeriyle, resmi ve sivil tüm güçleriyle devlet oradaydı. Tüm devlet yetkilileri, çevre illerin valilikleri ve emniyet güçleri olaydan haberliydi.

* Olaylar adım adım tırmanırken, en üst kademesine kadar devlet yetkilileri (Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ve diğerleri) gelişmelerden an be an haberdar edilmişlerdi. Fakat nedense talep edilen yardım gelmediği gibi, orada bulunan kolluk kuvvetlerine gösterici güruha karşı güç kullanılmaması talimatı verilmişti.

* En yetkili kişi sıfatıyla devletin en tepesinde bulunan, 80 öncesinde “Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” sözü hafızalara kazınan Demirel, yardım isteyen Sivas valisini arayarak “Halkla (halk dediği Madımak Oteli’ni saran gerici takımıdır) polisi karşı karşıya getirme!” emrini veren devletin en tepesindeki yetkili kişidir.

* Emrinde 6 bin asker bulunan Tugay Komutanı, yardım taleplerine otel ateşe verilmeden bir saat kadar önce 30-40 acemi asker göndererek güya yanıt vermiş; gönderdiği askerleri ise kalabalığın arkasında konumlandırmış ve hiçbir şekilde olaylara müdahale ettirmemiştir. Görgü tanıkları Tugay komutanının kendisinin ise olayları bir hastane bahçesinden izlemekle yetindiğini söylüyorlar.

* Tanıkların anlatımına göre, kentin hiç bir yerinde kaldırım çalışmasına rastlanmazken, o günlerde yalnızca otelin etrafındaki sokaklarda yığınlar halinde kaldırım taşları vardır. Bu taşlar oteli taşlamak için önden hazırlanmıştır.

* Sözde kalabalığı yatıştırmak için bir konuşma yapmak üzere otel önüne getirilen RP’li Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha” diyerek kıvılcımı çakmıştır. Bu şahıs olayları perde arkasında yönlendiren baş provakatörlerden biri olarak, yargılanmamıştır bile.

* Kalabalığı dağıtmak için cop kullanmak gerekir diyen bazı kolluk yetkilileri daha üstten gelen bir emirle engellenmiştir.

* Yangını söndürmek için gelen itfaiye, otel yanıp tutuştuktan sonra harekete geçirilmiştir.

* Katliamın ardından Başbakan Çiller’in yaptığı açıklama neyin kaygısının duyulduğunun ibret verici bir belgesidir: “Çok şükür otelin dışındaki vatandaşlarımızın burnu bile kanamamıştır”! 33 cana karşılık gerici gürühtan kimsenin burnunun kanamamış olmasından duyulan sevinç asıl suçluları ele vermiyor mu? (…)” (İşçi Kültür Evi Bülteni, Temmuz-Ağustos 2003, sayı: 4)

Sivas’ta nasıl gerçekleştiği anlatılan bu olaylardan sonra 33 aydınımız yakılmıştır. Bugün onlara sahip çıkmak, kapitalist barbarlığa karşı mücadeleyi yükseltmekten geçiyor.



Alibeyköy’de Sivas anması

Sivas katliamını anmak için Alibeyköy Pir Sultan Kültür Derneği’nde çeşitli etkinlikler düzenlendi. 4 güne yayılmış konserler verildi, paneller düzenlendi. Panellerde Sivas’ta katledilenlerin mücadelelerine nasıl sahip çıkılacağı tartışıldı. Panelistlerin tümü Sivas’ın devlet tarafından organize edilmiş bilinçli bir katliam olduğunu vurguladılar. Özellikle Halil Nebiler emperyalist savaş konusunda olduğu gibi Sivas konusunda da çözümün kapitalizme ve emperyalizme karşı yürütülecek mücadelede olduğunun altını çizdi.

4 gün boyunca konserler verildi. Sefaköy İşçi Kültür Evi Tiyatro Topluluğu bir oyun sergiledi. Grup Asmin’in türküleri ile renk kattığı etkinlikte Grup Munzur tarafından yapılan konuşmada Alibeyköy işçi ve emekçilerini yakından ilgilendiren uyuşturucu ve tiner kullanımına karşı Alibeyköy PSAKD’de kurulmaya çalışılan, devrimcilerinde içinde bulunduğu platform girişiminden bahsedildi.

Genç Komünistler/Alibeyköy