Ortadoğu halklarına yönelik emperyalist saldırganlık devam ediyor...
Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
İran gerici bir islami diktatörlük rejimi altında, temel demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun bir ülke. Ama İran önemli bir ülke. İran, köklü tarihi ve güçlü bir kültürü olan kişilikli bir toplum. Bir dönem, islami gerici bir yöneliş çerçevesinde de olsa, ABD emperyalizmini karşısına alabilen ve onun karşısında ayakta durabilen bir ülke... (TKİP Kuruluş Kongresi Belgeleri, Uluslararası Durum Üzerine Değerlendirmeler, s.158, Eksen Yayıncılık)
Çeyrek asırdır İranı kuşatma altında tutan Amerikan emperyalizmi, şimdiye kadar bu ülkeye doğrudan müdahale etmeye cesaret edemedi. Böyle bir girişimin fiyaskoyla sonuçlanacağını bilen Washingtondaki haydutlar, ekonomik ambargo ile Tahran yönetimine geri adım attırmaya çalıştılar. Ancak herhangi bir başarı sağlayabilmiş değiller. Kuşkusuz ki İran yönetiminin bu duruşunda, Amerikan kuklası Şah rejimini yıkan, mücadele içinde anti-emperyalist bilinci pekişen İranlı emekçilerin önemli bir payı var.
Emperyalist saldırganlığın temel hedeflerinden biri İran
Bush çetesi, İranı Kuzey Kore ve Irakla birlikte üçlü şer ekseni olarak tanımlayıp, bu ülkeye de saldıracağını 11 Eylülden sonra açıklamıştı. Yani saldırı kararı çoktan verilmiş, ancak uygun ortamın oluşması bekleniyordu. İşte son günlerde savaş kundakçıları ve her türden uşakları (bunlara Türk sermaye medyası da dahil) koro halinde İrana müdahalenin gerekliliğini/olanaklarını tartışıyorlar. Bir yandan emperyalist saldırganlık için gerekçeler uydurulurken, öte yandan kamuoyunun bu yalanlara inanması için bilinen kirli yöntemler devreye sokuluyor. Bu kampanyada temel rol her zaman olduğu gibi kokuşmuş burjuva medyasına düşüyor.
Dünya halklarına karşı uzun süreli bir savaş başlatan Amerikan emperyalizmi, saldırı gerekçelerini oluşturan teraneleri İran için de yinelemeye başladı. Bunlar bilindiği gibi teröre destek vermek, El Kaide ile ilişkide olmak ve nükleer silah üretmek vb. olarak sıralanıyor. Tiksinti uyandıran bu iddiaların İranla bir ilgisi olmadığını neredeyse tüm dünya biliyor. Ortadoğuda Filistin direnişiyle beraber İsrail siyonizmini ve ABDyi de en çok rahatsız eden İrandır. Emperyalist saldırganlığın bu ülkeyi hedef seçmesinin asıl nedeni budur.
Beyaz Sarayın akıl hocaları Irak türü bir askeri saldırıyı salık vermiyorlar. Zira böyle bir girişimin İran ordusu ve İran halkının güçlü direnişi ile karşılaşabileceğini biliyorlar. Bu nedenle kendilerine işbirlikçi aramak/yaratmak için yoğun bir çaba içindeler. İranda bir takım rejim muhaliflerini bu amaçla kullanmanın yollarını arıyorlar. Ancak ABDnin üzerinde oynamak istediği asıl güç İran Azerileridir. (Bu noktada Washingtondaki efendilerin Ankaradaki işbirlikçilerine önemli roller biçtiğini hatırlatalım.) Amerikan emperyalizmi Azerilerin ulusal baskı altında olmalarını istismar ederek, bu baskıya karşı biriken tepkiyi kirli çıkarları için kullanmaya çalışıyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) da İranla ilgili hazırladığı raporu açıkladı. Raporda İranın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına aykırı faaliyetlerde bulunduğu iddia edildi. UAEA şefi Muhammed El Baradey de İranın nükleer denetimlere kapısını tam olarak açmasını istedi. Bunun üzerine hemen harekete geçen Bush ve çetesi, UAEAnin İranla ilgili hazırladığı raporu BM Güvenlik Konseyine sunarak, İrana yönelik bir karar alınmasını talep etti.
ABD emperyalizmi rejim karşıtı
muhalefeti yedekleme peşinde
Temel demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun bir ülke olan İranda işçi sınıfı, emekçiler, aydınlar ve gençlik yoğun bir baskı altında. Mollaların zorba yönetimine karşın İran işçi sınıfı greve çıkmakta, gerçekleştirdiği direnişler kimi zaman basına yansımaktadır. Öğrenci gençlik ve aydınların da rejim karşıtı tepkilerini eylemlerle dile getirdikleri biliniyor. Nitekim son eylemlerle ilgili açık bir mektup yayımlayan 248 din adamı, aydın, öğretim üyesi, gazeteci ve öğrenci temsilcisi, eylemlerde dile getirilen demokratik talepleri desteklediklerini açıkladılar.
10 Haziranda eğitimin özelleştirilmesine karşı başkent Tahranda başlayan üniversiteli gençlik eylemleri ülkenin değişik kentlerine yayıldı. Bazı kentlerde çevrede bulunan halk da eylemcilere destek veriyor. Eylemlere saldıran polis ve dini lider Ayetullah Ali Hamaneye bağlı besiçler (gönüllü milisler) yüzlerce kişiyi yaralarken, düzinelerle genç de tutuklandı. Eylemleri Amerikan kışkırtması olarak niteleyen mollalar, eylemlere katılan gençleri tehdit eden açıklamalarda bulundular. Bu arada yansıyan farklı tepkiler de var. Öğrenci yurtlarına saldıran aşırı dinci milislerin tutuklanması için emir çıkartılması, bazı yetkililerin eylem yapan gençlerin tepkilerini dile getirmelerinin doğal olduğunu, hatta talepler haklı ise karşılanabileceğine dair açıklamalar yapmaları, vb.
Mollalar havuç-sopa politikası ile eylemleri kırmaya çalışırken, Bush ve çetesi de baskıcı yönetime karşı gelişen mücadeleyi kendi kirli çıkarlarına alet edebilmek için çaba harcıyor. Irakta işgale karşı eylem yapanlara kurşun sıkarak şimdiye kadar yüzlerce Iraklı sivili katledenler, İrandaki eylemleri güya sahipleniyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bizim politikamız, halkı, kendi görüşlerini ifade etmek için gösteri yapmaya cesaretlendirmektir derken, Powellin sözcüsü Richarda Boucher ise, Bütün insanlar gibi İranlıların da kendi kaderlerini belirleme hakkı var diyor. İrandaki eylemleri manşetlere taşıyan sermaye medyası da, bu eylemleri gerekçe gösterip ABDnin İrana karşı izlediği saldırgan politikayı haklı göstermeye çalışarak, kan dökücülerin hizmetinde olduğunu yeniden tecil ediyor.
Ne mollalar, ne emperyalistler!
Amerikan emperyalizminin İrandaki devşirme işbirlikçilerinin 10 Haziranda başlayan eylemleri amacından saptırmak için harekete geçtiklerine şüphe yok. ABDden Farsça yayın yapan TVnin yürüttüğü propaganda, Bush yönetiminin peşpeşe yaptığı açıklamalar, medya tekellerinin günlerdir yaptıkları manşet haberlerinin tümü de İrandaki Amerikan ajanlarını yüreklendirmeye çalışıyor. Ancak ABD, İranlı işçi-emekçiler ile gençliği kendi kirli politikalarına alet etme gücünden yoksundur. Eylemlerin yaygınlaşması ABD kışkırtmasından dolayı değil, mollaların gaspettiği demokratik hak ve özgürlükler içindir.
Zorbalığa dayalı iktidarlarıyla İranlı emekçilere uyguladıkları baskının üstünü örtmeye çalışan mollalar, rejim karşıtı her harekete Amerikan işbirlikçisi damgası vurmaya çalışıyorlar. ABDnin Ortadoğuyu sömürgeleştirme saldırısı, bu saldırının en yakın hedefinin İran olması bu demagojiye uygun bir ortam yaratıyor.
Buna karşın İranlı emekçiler ne mollalardan, ne de bölgeyi işgal etmeye Iraktan başlayan Amerikan emperyalizminden herhangi bir beklenti içinde değiller. 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan mollaların icraatları zaten ortada. Amerikan kuklası Şah rejiminin İran halkına çektirdiği acılar da henüz belleklerden silinmiş değil. İranlı işçiler, emekçiler, gençler ve aydınlar, yalnızca gerici molla rejimine karşı değil, emperyalizme karşı da mücadeleyi yükselterek özgürlüğün yolunu açabileceklerdir.
|