12 Temmuz'03
Sayı: 27 (117)


  Kızıl Bayrak'tan
  Uşaklığı sindirenlerin uşak muamelesinden yakınma hakkı olamaz!
  İŞKUR yasası Meclis'ten geçti...
  "Stratejik uşağın" kırılan "onur"u!
  Sağlık emekçilerinin işgüvencesi ortadan kaldırılıyor...
  "Reform" adı altında sağlık hizmetleri özelleştiriliyor
  Herkese parasız, yaygın ve eşit sağlık hizmeti!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Birleşik Metal-İş Sendikası 1 No'lu Şube Genel Kurulu yapıldı...
  DİSK Tekstil 1 No'lu Şube Genel Kurulu yapıldı
  KESK'in evrimi: Fiili- meşru mücadeleden yasaların ardına/2
  Ekim Gençliği'nden...
  Geleceğimiz için elele mücadeleye!
  Emperyalist tehditler yeniden İran üzerinde yoğunlaştı
  "Yol haritası" ve son gelişmeler
  Emperyalist işgalciler Irak direnişi karşısında çözüm ve çıkış bulamıyor
  Uzanları bitirmek için İmar Bankası'na el konuldu...
  Faşist rejim zindan cephesinde tecridi ağırlaştırıyor ve yeni saldırılara hazırlanıyor
  Direnişteki Ağartıoğlu deri işçileri kardeşlerimize...
  Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi'nin 1. kuruluş yılı etkinliğin yüzlerce emekçinin katılımıyla gerçekleşti...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Birleşik Metal-İş Sendikası 1 Nolu Şube Genel Kurulu yapıldı...

Bürokratik-uzlaşmacı sendikal anlayış
tasfiye edilemedi!

Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Yakası, 1 Nolu Şube Genel Kurulu 6 Temmuz Pazar günü Maltepe Maksev’de yapıldı. Normal şartlarda sonbaharda yapılması gereken Genel Kurul, geçen ay Yönetim Kurulu kararıyla öne alınmıştı.

Genel Kurul’da eski Yönetim Kurulu üyelerinin ağırlığını oluşturduğu bir liste çıkarılırken, Mert Akışkan işyeri temsilcisi Sedat Özen bağımsız olarak şube başkanlığına aday oldu. S. Özen’i destekleyen ağırlığını Alumag, Mert Akışkan, Lombardini ve yeni örgütlenen Ünifil işyerlerinden delegelerin oluşturduğu delegeler de bağımsız olarak üst kurul delegeliğine aday oldular. İki başkan adayı ile yapılan görüşmeler üzerinden ve 100’den fazla delege tarafından imzalanan bir önerge dikkate alınarak, bağımsız üst kurul delegelerinin tek listede toplanması ve bağımsız başkan adayı için ayrı bir oy pusulası hazırlanması üzerine anlaşıldı. Böylece iki liste olmamasına rağmen seçimler blok oy sistemine göre yapıldı.

Saat 10:00’da açılış konuşmasıyla başlayan kongrede ilk sözü Şube Başkanı Doğan Kaya aldı. Geride kalan 3 yılı değerlendiren Kaya, son üç yıllık sürecin, hem ülke açısından hem de dünya açısından çok zor geçtiğini söyledi. Ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durumdan sendikaların da etkilendiğini söyleyen Kaya, sendikanın güç kaybını bu zor döneme bağladı. Şube üye sayısındaki azalmaya rağmen bu zor şartlar altında sendikanın durumunu koruduklarını söyleyen Şube Başkanı, bu durumda ancak bir tane yeni yer örgütleyebildiklerini belirtti.

Kaya’nın konuşmasının ardından divan oluşturuldu. Saygı duruşunun yapılmasından sonra kürsüye Birleşik Metal Genel Başkanı Ziya Yılmaz çıktı. Yılmaz konuşmasında zor bir dönemden geçildiğini, ülkede işsizliğin ve yoksulluğun büyük oranlara vardığını söyledi. Mevcut hükümetin kendini işverenlerin hükümeti olarak gördüğünü söyleyen Yılmaz, işçilere ise tam bir düşmanlık gösterdiğini ifade etti. Doğan Kaya gibi sendikanın güç kaybını zor şartlara bağlayan Genel Başkan, “Eğer sendikalar sürece doğru ve akılcı müdahalelerde bulunmasaydı durum çok daha kötü olurdu” dedi. Sendikal politikalarını işyerlerini açık tutmak ve somut duruma uygun davranmak olarak özetleyen Yılmaz, sorunlar karşışında işçilerin görüşleri doğrultusunda gerçekçiavrandıklarını, bu dönemde sendikanın büyümese de gücünü koruduğunu söyledi.

Kölelik yasasına da değinen Z. Yılmaz, kölelik yasası karşısında DİSK ve Birleşik Metal’in gerekli duyarlılığı gösterdiğini, etkinlikler ve eylemler yaptığını, ancak diğer sendikaların kısa vadeli ve sürece bütünlüklü bakamayan tutumları yüzünden etkin olunamadığını iddia etti.

Şube Genel Kurulu’na da değinen Yılmaz Birleşik Metal’in en büyük özelliklerinden birinin sendikal demokrasi olduğunu, ancak bunun istismar edilmemesini istedi. Kürsünün uygun kullanılması gerektiğini söyleyen Yılmaz, her akla gelenin, her istenilenin buradan söylenemeyeceğini, konuşmaların toplumsal ve sendikal adaba uygun yapılması gerektiğini belirtti. “Genel kurulları önemli kararların alındığı platformlar haline getirmeliyiz, burada sendikamızın 10-20 yıllık politikalarını oluşturmalıyız; böylece bu platformu sadece seçimlerin yapıldığı bir yer olmaktan çıkarabiliriz” diyen Yılmaz, Kurul’un işçi sınıfına ve sendikaya hayırlı olmasını dileyerek sözlerine son verdi.

Çalışma ve denetim raporlarının sunulmasından sonra delegelerin konuşmalarına geçildi. İlk sözü Alumag temsilcilerinden Ali Rıza Çevik aldı. Çevik, 3 yılın doğru değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerken, genç kadrolara duyulan ihtiyacı dile getirdi. Sendikanın 3 yıl boyunca ciddi üye kaybına uğradığını vurgulayan Çevik’ten sonra sözü gene Alumag temsilcilerinden Yılmaz Külekçi aldı.

Külekçi, “3 yıl önce biraraya geldiğimizde daha güçlüydük” diye söze başladı. Gücümüz yok denerek saldırılar karşısında teslimiyet gösterildiğini ifade eden Külekçi, “Bu tutum sendikayı iyice güçsüzleştirmiştir” dedi. Genel olarak sendikal hareketin içinde bulunduğu duruma değinen Külekçi, mevcut işbirlikçi bürokratik sendikal anlayışın, işçi sınıfının tüm tarihsel kazanımlarını pazarlık masalarında sermayeye yem ettiğini söyledi. Bu hakim anlayışın mevzileri savunmadığını, mevzileri tek tek terkettiğini, tabanın değil birkaç yöneticinin söz hakkının olduğunu söyledi. Alumag delegesi Külekçi, işçi sınıfının önündeki en önemli tarihsel görevlerden birinin bürokratik-uzlaşmacı sendikal anlayışın sendikalardan sökül&ul;p atılması olduğunu ifade etti. Şube Genel Kurulu’na bu bilinçle yaklaşılmasını isteyen Külekçi, mevcut şube yönetiminin de aynı sendikal anlayışa sahip olduğunu ifade ederken, tek tek işyerinde yönetimin aldığı uzlaşmacı tutumları ve bundan kaynaklı yaşanılan kayıpları örnekledi. Mevcut listenin bir programa sahip olmadığını söyleyen Külekçi, delegelerin Genel Kurulu’da tercihlerini işbirlikçi sendikal anlayıl mücadeleci sendikal çizgi arasında yapacaklarını, bunun da şubenin gelecek 3 yılını belirleyeceğini söyledi.

Daha sonra “Nasıl bir sendika, nasıl bir mücadele” sorularını cevaplayan ayrıntılı bir program sunan Külekçi, tüm delegeleri ve işçileri bu programı sendikalara hakim kılmak için mücadele etmeye çağırdı.

Külekçi’nin ardından yeni örgütlenen Ünifil delegesi Arzu Yalçın söz aldı. Ünifil örgütlenme sürecini anlatan Arzu Yalçın, sendikaların işçilerin kendisine gelmesini bekleyen, anlaşılması zor bir tutum içinde olduğunu belirtti. Ünifil işçileri olarak kendilerinin örgütlü olmasıyla asla yetinmeyeceklerini, artık fabrika fabrika örgütlülüğü yaymak görevinin bilincinde olduklarını söyledi. Sendikalara ve yeni yönetime bu noktada çok iş düştüğünü söyleyen Ünifil delegesi, alkışlar arasında başarılar dileyerek kürsüden indi.

Daha sonra kürsüye Lombardini işyeri temsilcisi Levent Dinlegör geldi. Hayatı boyunca kişisel olarak aldığı tüm kararlarda yanıldığını ve bunun sonuçlarına katlandığını söyleyen Anadolu Lombardini temsilcisi, ancak sendikal mücadelede aldığı kararlarda ise hep haklı çıktığını söyledi. Halihazırda orada bulunan delegelerin kendileri için değil temsil ettikleri tüm işçiler için bir karar vereceklerini, bunun için çok dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizdi. Dinlegör, seçimin bürokratik anlayışla mücadeleci anlayış arasında yapılacağını, bu yanıyla işçilerin kaderini belirleyeceğini sözlerine ekledi. Mevcut yönetimin devamı olarak ortaya çıkan yeni listeyi değil, mücadeleci bir hat izleyeceğini bildiği Sedat Özen’i desteklediğini söyleyen Levent Dinlegör,aşarılar dileyerek konuşmasına son verdi.

Daha sonra Alumag işyeri temsilcilerinden Kemal Parlak söz aldı. Uzun sayılabilecek etkili bir konuşma yapan Parlak, ülkenin emperyalizme kölece bağlı hale getirildiğini anlatıktan sonra, sendikaların AB’ye girişi desteklemelerini eleştirdi. Kölelik yasası diye bilinen iş yasası değişikliğinin AB’ye uyum yasaları nezdinde gündeme geldiğini söyleyen Parlak, AB’nin de İMF ile birlikte emperyalist odaklardan biri olduğuna dikkat çekti. Emperyalizme karşı tutum almayan, anti-kapitalist olmayan bir sendikal anlayışın zaten başarılı olamayacağını söyleyen Parlak, mevcut tablonun sorumlusu olan sendikal anlayışın sendikalardan sökülüp atılması gerektiğini söyledi. Birleşik Metal’in daha yasa mecliste onaylanmadan toplusözleşmede yeni iş yasalarını kabul etmesini eleştiren Parlak, daha sonra Şube Genel Kurulu’na ilişkin görüşlerini aktardı. Mevcut listeyi destekyen işyerlerinden herhangi birinin geçmiş yönetimin başarılı olduğunu iddia edemeyeceğini söyleyen Alumag temsilcisi, buna rağmen kapalı kapılar ardında yapılan koltuk pazarlıklarıyla işin bitirildiğini söyledi. Alumag baş temsilcisi bugün seçimlerle bir işin tamamlanmaya çalışıldığını, mücadeleci çizginin sendikadan tamamen tasfiye edilmek istendiğini söyledi. Delegeleri Sedat Özen’i desteklemeye cedil;ağıran Parlak’ın ardından son konuşmacı olarak, bağımsız olarak şube başkanlığına aday olan Sedat Özen kürsüye geldi.

Oldukça mütevazi bir konuşma yapan Özen, ülkenin ve sendikanın içinde bulunduğu duruma değindikten sonra yıllardır işçi sınıfı mücadelesi içerisinde bulunduğunu, bugün, bu mücadelenin bir parçası olarak başkanlığa aday olduğunu söyledi. Bugüne kadar sendikanın aldığı tüm kararları uyguladıklarını, tüm eylemlerin içinde olduklarını söyleyen Özen, mücadeleci bir sendikal anlayışa sahip olduklarını söyledi.

Ardından başkan adayı olan Ali Rıza İkisivri yönetim kurulu adına söz aldı. Konuşmasında gelen eleştirilerin cevaplanması yerine Birleşik Metal’in geçmişinden ve ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan bahseden İkisivri, mevcut zor şartlardan kaynaklı sendikaların da zor dönem yaşadığını söyledi. Delegelerin ifade ettiği işletmeler dışında bir kayıp olmadığını söyleyen İkisivri, ileride daha çok ilgi çeken bir sendika olacaklarını belirtti. Birleşik Metal geleneğinin geçmişinde üç büyük projeye imza attığını, bunun da sendikanın gücünü gösterdiğini söyleyen İkisivri, okuma-yazma oranının düşüklüğünden kültürel geriliğe kadar bir dizi konuya değindikten sonra, konuşmasının sonunda eleştirilere değindi. Ancak çok büyük bir uzlaşma sağlanırsa aday olacağını öeden söylediğini ifade eden İkisivri, 10 fabrikanın anlaşması üzerinden aday olduğunu söyledi. Konuşmacıların geçmişten bu yana hep aynı şeyleri söylediğini, bu yüzden onlarla polemiğe girmeyeceğini belirten İkisivri’den sonra, Kurul’da yeniden aday olmayan Şube Başkanı Doğan Kaya eleştirileri yanıtlamak için söz aldı.

Hiçbir zaman Genel Merkez’le çatışan bir şube olmadıklarını, bunun için çaba gösterdiklerini belirtme ihtiyacı duyan Kaya, üye kaybettiklerinin doğru olduğunu, ancak bunun bütün sendikalar için geçerli olduğunu söyledi. Hiçbir zaman uzlaşmacı sendikacılık yapmadıklarını söyleyen Kaya, ancak fabrikalarda iç örgütlülüklerin çok zayıf olmasının ellerini kollarını bağladığını söyledi. Delegelerin Genel Başkan’ın işverenin ayağına gitmesini “diplomasi” yaptığı şeklinde eleştirmesi üzerine, eleştirilere cevaben en az 10 fabrikada iç örgütlülüklerin dağıldığını, bundan kaynaklı ziyaretlerin mecburiyet olarak karşılarına çıktığını söyledi. Sınıf sendikacılığında bunun olmadığını söyleyen Kaya, “Ama gönlümüz razı olmadı. Mecburen giik. Yetkiye itiraz etmeyin dedik, işten atmayın dedik” dedi. Sloganvari söylemlerle sorunların çözülmediğini söyleyen Kaya, sözlerini dönemi boyunca kendisine yardımcı olan arkadaşlarına teşekkür ederek ve birlik, beraberlik çağrısı yaparak bitirdi.

Kaya’nın konuşmasının ardından divana adayların başvurusu gerçekleşti, seçim pusulalarının basılması için ara verildi. Seçimlerde Ali Rıza İkisivri ve geçmiş dönem yöneticilerinden Adnan Özcan’ın başını çektiği liste 112 oy alarak seçimi kazandı. Sedat Özen ve muhalif üst kurul adayları ise 36 oy aldı.

SY Kızıl Bayrak/Kartal



Kurul’dan gözlemler...

* Önden oluşturulan merkez listenin seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakılması kongrenin cansız bir havada geçmesine neden oldu. Son güne kadar ayrı bir liste çalışması yapan muhalif delegeler, daha önce muhalefetle çalışan ABB işyeri temsilcisinin yönetimin listesinde yer almasından sonra liste çıkarmaktan vazgeçip bağımsız aday gösterdiler. Bir dizi ABB delegesinin Genel Kurul’a katılmadığı gözlendi.

* Söz alan bütün delegelerin muhalif kanattan olması dikkat çekti. Seçimi kazanmayı garanti olarak gören eski yönetim destekli listenin delegeleri konuşma ihtiyacı dahi duymadı. Konuşma yapan delegelerden Levent Dinlegör, kongre salonlarının çok alışık olmadığı samimi bir konuşma yaptı. Hayatında kişisel olarak yaptığı hataları ve bunların sonuçlarını anlatan Dinlegör, “Tüm bunların cezasını ben kendim çektim, onun için yaptığım hatalardan pişman değilim; ama burada sizin yapacağınız hatanın sonuçlarını tüm işçiler çekecek” dedi.

Kemal Parlak konuşmasında, Yıldız Treyler’in geçen seçimlerin hemen öncesinde örgütlenmesine ve seçimlerden sonra örgütlülüğün düşmesine dikkat çekti. Geçen seçimlerde Yıldız Treyler’in örgütlenmesiyle aday olma şansı yakalayan Ali Rıza İkisivri ise kürsüdeki cevap konuşmasında, “Biz bu işletme için kamu görevlileri ile görüştük” dedi.

Yılmaz Külekçi ise yaptığı konuşmada; işyeri temsilciliklerinin karar organı kabul edilmesini, temsilciler kurulunun aldığı kararların yönetimler için bağlayıcı olmasını, en yüksek sendikacı maaşının ortalama işçi ücretini geçmemesini istedi. Ayrıntılı bir sendikal demokratik işleyiş ve mücadele programı sunan Külekçi, sendikaların pazarlama şirketlerine döndüğünü söyledi.

* Muhalif delegeler tarafından verilen 6 maddelik önerge tam yemek dağıtımı sırasında ve sadece başlıklar altında okundu. İş ve işçi sağlığıyla ilgili kurullarının oluşturulması, şube mali harcamalarının sendika panosuna asılması, şube bülteni çıkarılması, bir grev fonunun oluşturulması, herhangi bir işyerinin patronuyla o iş yerinin temsilci olmadan sendikacıların görüşmemesi ve kölelik yasasına karşı etkin mücadelenin örülmesini içeren önergeler birlikte oylamaya sunuldu. Muhalif delegeler “evet” derken, listeyi destekleyen delegeler ise önergeye ilgisiz göründü. Tam duyulamayan önerge yönetim masasından yapılan müdahaleyle yönetimi destekleyen delegelerin oyuyla “rededildi”. Muhalif delegeler ise, “Ne yapıyorsunuz, kölelik yasasına karşı mücadeleyi reddettiniz” şeklinde tepki gösterdiler.

* Kongreye gerek basının, gerekse konukların ilgisi zayıftı. Geçmiş kongrelere göre daha az bir misafir kitlesi vardı.

* Birleşik Metal Anadolu Şube’nin en çok delegesi bulunan Isuzu fabrikası her zamanki gibi Ali Rıza İkisivri’yi desteklerken, yönetime muhalif kimliğiyle tanınan ABB temsilcisinin aynı listede yer alması şaşkınlık yarattı ve bazı muhalif delegelerce tepkiyle karşılandı. Bu şartlar altında kazanmayı garantileyen yönetim listesi çarşaf listeye de izin vermeyerek, böylece olası bir listenin delinmesi riskini de ortadan kaldırdı. Kongrenin hemen başında hazırlanan ve 105 delegenin imzaladığı bir önerge ile blok oy sistemi kullanıldı.



BDSP çalışanı işçiler, BMS Genel Kurulu’na
mücadeleci bir program sundu

Birleşik Metal-İş 1 No’lu Şube’nin kongre kararı alması üzerine çalışmalarına hız veren BDSP Anadolu Yakası metal birimi, kongre delegelerine ve sendika üyelerine bir proram sundu. Genel olarak koltuk sevdasına dayanan pazarlıkların yapıldığı bir ortamda BDSP tarafından hazırlanan broşür, Birleşik Metal’in örgütlü olduğu fabrikalara dağıtıldı. Delegelere ise ayrıca elden ulaştırılmaya çalışıldı.

Broşürde işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı tarihsel saldırılara değinen BDSP, sendika kongrelerinin saldırılara çanak tutan, işbirlikçi sendikal anlayışlarla hesaplaşma platfomları olmasını gerektiğini belirtti. Üyeleri ve delegeleri kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıklardan uzak durmaya çağıran BDSP, şube kongresinin birden bire öne alınmasını eleştirdi. Delege seçimlerinin doğru dürüst yapılmadığını, böylelikle tabandaki işçinin sendikasından bir kez daha koparıldığını, listelerin kapalı kapılar ardında bir proramdan yoksun olarak hazırlandığını söyleyen BDSP, işçilerin kime, niçin oy vereceklerini bile bilmeden kongre ortamına sokulduğunu belirtti.

BDSP bröşüründe; “Sendika üyelerini kongre süreçlerine aktif olarak katmayan, onları yalnız oy deposu, delegeleri de pazarlık malzemesi gibi gören hiçbir anlayış, sınıf sendikacılığı, işçi demokrasisini esas alan bir anlayış olamaz” denildi.

Şube yönetiminin üç yıllık dönemini değerlendiren BDSP, somut örnekler üzerinden yaşanılan kayıpları tek tek ele aldı. Kayıpların nedenini yönetimin uzlaşmacı, teslimiyetçi çizgisine bağlayan BDSP, işçileri bu uzlaşmacı ve sınıf işbirlikçisi anlayışların yıkılması için ortak bir program altında mücadeleye çağırdı. Altında birleşilecek programın sınıf sendikacılığını, fiili-meşru mücadele çizgisini ve sendikal bürokrasiye karşı mücadeleyi esas alması gerektiğini vurgulayan BDSP, programın ana hatlarını üç başlık altında topladı.

Programın “Sendikal bürokrasiye karşı” başlığı altında, profesyonel sendikacılığın sınırlanması, ücretlerinin ortalama işçi ücretini geçmemesi, sendika kongrelerinin en az iki yılda bir yapılması, işyeri komitelerinin ve temsilciler kurulunun karar organı olarak tanınması, kongre tartışmalarının işyerlerinden başlayarak tüm üyelerin aktif katılımıyla yapılması ve şube kongrelerinin tüm üyelerin katılımıyla gerçekleştirilmesi vb. taleplerin yükseltilmesini istedi.

“Mücadele perspektifi” başlığı altında ise her türlü uzlaşmacı anlayışın mahkum edilmesi, fiili-meşru mücadele çizgisinin esas alınması, ücret sendikacılığının mahkum edilmesi, tabanın söz ve karar hakkının esas alınması, işten atmalar ve hak gasplarına karşı mücadeleci bir tavrın ortaya konulması ve diğer sendika şubeleriyle, mücadelenin ihtiyaçları noktasında işbirliği yapılması, böylelikle mücadeleci bir çizginin sendikaya hakim kılınması için azami çabanın harcanması gerektiği vurgulandı.

“Güncel talepler” olarak ise “Kölelik Yasası iptal edilsin!”, “Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı geri çekilsin!”, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!”, “7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!”, “Kesintisiz iki günlük hafta sonu tatili!”, “Parça başı, akord, primli, taşeron, geçici, mevsimlik, sözleşmeli vb. çalışma biçimleri yasaklansın!”, “Tüm çalışanlar için genel sigorta! (işsizlik, sağlık, kaza, emeklilik, yaşlılık vb.)”, “Sendikal ve siyasal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılsın!”, “Sınırsız örgütlenme, toplantı, söz, basın ve gösteri özgürlüğü!”, “Özelleştirmeler durdurulsun, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı ve Kamu Personel Rejimi Yasa Tasarısı geri çekilsin!?, #147;İMF-TÜSİAD yıkım programları iptal edilsin!”, “Tüm dolaylı vergiler kaldırılsın, artan oranlı gelir ve servet vergisi!”, “Emperyalistlerle yapılan açık-gizli tüm anlaşmalar geçersiz sayılsın!”, “Tüm iç ve dış borçlar iptal edilsin!”, “Her düzeyde parasız eğitim!”, “Herkese parasız sağlık ve ihtiyaca uygun ucuz konut!” talepleri yer aldı.

Bu içerikte hazırlanan bir program üzerinden gizli ve kirli hesaplardan uzak, ilkeli bir muhalefet örülmesi çağrısı yapıldı. Bu program üzerinden sürece müdahale etmeye çalışan BDSP çalışanları, kazanıp kazanamayacağından bağımsız olarak, mücadeleci bir programa sahip bir listenin oluşturulması için çaba gösterdiler.

Programın ana hatları kongre günü yapılan konuşmalar üzerinden kürsüden de seslendirildi. Kongre sonrası görüştüğümüz BDSP çalışanları, kendilerinin ve mevcut muhalefetin çabasının sonucu değiştirmeye yetmediğini, herşeye rağmen bağımsız aday yerine mücadeleci bir program çerçevesinde bir listenin seçimlere girmesinin uzun vadede anlamlı sonuçları yol açabileceğini, ancak bunun başarılamadığını söylediler.

Gerek işçilerde gerekse muhalefette, kişilerden öte bir program bilincinin gelişmiş olmadığı söyleyen BDSP çalışanı işçiler, herşeye rağmen ortada kongre sürecine ilişkin tek metnin kendileri tarafından hazırlandığını ve bunun mevcut yabancılığa rağmen ciddi bir ilgiyle karşılandığını belirttiler. Bu durumun sevindirici olduğunu belirten BDSP çalışanları, görevlerinin asıl şimdi başladığını söylediler.