21 Mayıs 2005
Sayı: 2005/20 (20)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile bozulan kölelik ilişkilerine ordudan “balans ayarı”!
  AİHM’in Öcalan kararı ve “yargılayanları yargılamak”!
  Niyet mektubu açıklandı, yeni stand-by
anlaşması uygulamada!
  Özelleştirme gündeminden
  Kamu işçisi toplu iş sözleşmesine sahip
çıkmalıdır!
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu; Ehlileştirme operasyonu devam ediyor
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu üzerine
  İşkenceciler ve katiller ödüllendiriliyor, Uğur bize bakıyor
  Engelliler Haftası; Engelli olan düzenin kendisidir!
  İşçi Kültür Evleri'nin kampanyası; Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayacağız!
  Reklam süsü verilmiş intiharlar düzeni
  Soros kontr-gerillanın sivil ayağıdır!
  İzelman işçileri grev kararı aldı
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler
(Orta sayfa)
  AİHM kararı
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan
kamoyuna
  Özbekistan’da kitlesel katliam. Ayağa kalkan emekçiler devlet terörüyle karşılandı

  Afganistan’da emperyalist işgal karşıtı
gösteriler yayılıyor

  Irak; İşgal ve direniş gündeminden
  Almanya’da 12. Enternasyonal
Gençlik Festivali
  Nükleer santrallerle gerçekte amaçlanan ne?
  Temiz hava küresel ısınmaya neden
oluyormuş!!!.
  Bültenlerden
  Paris Komünü:
Toplumsal devrimin şafağı
  Trabzon’da faşist saldırılar karşısında
yılmadık, yılmayacağız!
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İşgalciler ve düşkün işbirlikçileri direniş engelini aşamıyor

Bush liderliğindeki haydutlar çetesi, Irak'tan başlayarak Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme iddiasıyla Saddam Hüseyin rejimini devirmiş, ardından da Bağdat'a karargah kurmuştu. Ancak kısa sürede görüldü ki, Irak halklarını köleleştirmek ile Saddam'ın çürümüş diktatörlüğünü devirmek çok farklı şeylerdir. Rambo kılığına girerek “zafer” ilan eden halkların baş celladı Bush, kısa sürede ne büyük bir yanılgı içinde olduğunu gördü.

İşgalciler, onları şoke eden direnişi psikolojik savaş yöntemleriyle gözlerden saklamak istediler. Hergün Washington'a giden tabutlar bu oyunu kısa sürede işlevsiz kıldı. Zira her gün ortalama 50-60 saldırıya maruz kalan işgal güçleriyle Iraklı devşirmelerin verdikleri kayıplar dünya kamuoyundan saklanacak cinsten değildi. Bunun üzerine direniş, devrik diktatör Saddam artıklarıyla “yabancı savaşçı”lara maledilmek istendi. Ancak Saddam'ın yakalanması, ardından Felluce, Ramadi, Necef gibi kentlerdeki kitlesel direnişler yalana dayalı propagandayı boşa düşürdü.

Bu gelişmelerden sonra emperyalist orduların şefleri ile Bağdat'taki kuklalar, işgale karşı mücadele eden onbinlerce direnişçi olduğunu kamuoyuna açıklamak zorunda kaldılar. Ancak bu açıklama direnişin kısa sürede ezileceği iddiası eşliğinde yapılmıştı.

Geçen yılın ortalarında ise savaş çetesi, 30 Ocak 2005'te yapılacak seçimlere kadar direnişin “belinin kırılacağı”nı, “demokratik” seçimlerle birlikte ise etkisizleştirileceğini iddia ediyor, bu iddialar Bağdat'taki soysuz işbirlikçiler tarafından da hararetle destekleniyordu.

Seçim oyunu öncesinde direnişi bitirmek için girişilen en vahşi saldırı, Felluce'nin barbarca yıkılması ile gündeme gelmişti. Aradaki güç dengesizliğine karşın sert bir direnişle karşılaşan işgalciler direnişi kırmadılar, ama kimyasal silahlar dahil tonlarca bomba ile Felluce'de büyük bir insan kıyımı gerçekleştirdiler. Seçim oyunu üzerinden ise dört aya yakın bir süre geçmiş bulunuyor. Buna karşın direnişin zayıflaması bir yana, giderek güçlendiğini savaş çetesinin şefleri bile itiraf etmek zorunda kalıyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

İşgalci güçlerin şefinden itiraf!

Geçtiğimiz günlerde basına açıklama yapan ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers, Irak'ta direnişçilere karşı yürütülen mücadelede hemen sonuç alınamayacağını, direnişin yıllarca sürebileceğini söyledi. Irak'ta direnişçilerle mücadelenin sabır istediğini söyleyen Myers haydudu, Irak halkının eninde sonunda direnişe karşı başarı sağlaması gerektiğini savundu.

Myers, direnişçilerin planlı bir şekilde hareket ederek yeni durumlara uyum sağladıklarına dikkat çekerek, “Burada hep şunu söyledik: Düşman düşünüyor, planlıyor ve kendini uyarlıyor ... Direnişle ilgili bildiğimiz bir şey var: O da, üç dört yıl, hatta dokuz yıl sürebileceği. Bunlar zor mücadeleler ve sonunda direnişe karşı zafer kazanan Iraklılar olmalı. ABD kuvvetleri değil” diye konuştu.

Bu açıklamalarla, işgalci zorbaların içinde bulunduğu açmaz, en yetkili kişi tarafından da teslim edilmiş oldu. Ayrıca direnişin “üstesinden gelme” iddiasından vazgeçişin beyanı olan Myers'in sözleri, işgale karşı direnen Iraklılarla baş edemeyen emperyalist orduların, bu “görevi” Iraklı devşirmelerin üstüne yıkarak, ülke halklarını birbirine kırdırma planları yaptığına da işaret ediyor.

----------------------------------------------------------------------------------------

‘İşgalci güçlerin yeni bir yıkım saldırısı

Emperyalist ordular Felluce'yi yerlebir eden saldırıyı “Ürdünlü militan Ebu Musab el Zerkavi'yi yakalamak” gerekçesine dayandırmışlardı. Böylece kentin harabeye çevrilmesi, Iraklılar'ın katledilmesi, “Bin Ladin'in Irak'taki adamına karşı operasyon” şeklinde yutturulmak istenmişti. Suriye sınırı yakınlarındaki Kaim bölgesine yapılan saldırı da aynı gerekçeye dayandırıldı; “Zerkavi'yi ele geçirmek!”

Irak'taki ABD işgal ordularının Kaim civarında “Matador Operasyonu” adı altında düzenledikleri saldırının, geçen Kasım ayında gerçekleşen Felluce saldırısından bu yana düzenlenen en büyük saldırı olduğu açıklandı. Saldırıya katılan savaş uçakları ve helikopterlerden yüzlerce kilo ağırlığında bombalar atıldı. Saldırıda 134 Iraklı'nın katledildiği, çok daha fazlasının yaralandığı, direnişçilere ait bir sığınağın imha edildiği ve istihbarat değeri olan 39 gözaltı bulunduğu iddia edildi. Saldırıya karşı koyan direnişçilerin 9 ABD deniz piyadesini öldürdüğü, 40 kadarını da yaraladığı gelen haberler arasında.

Buna karşın Felluce'de bulunamayan el Zerkavi, Kaim'de de bulunamadı. Elbette bu saldırıların adı geçen kişiyle bir ilgisi yok. Zira el Zerkavi'nin varlığı bile tartışmalıdır. Her biri insan kıyımına yolaçan saldırıların amacı, direnişin güçlü mevzilerini zayıflatmaktır. Direnişi bitirme iddiasını terkeden işgalciler her fırsatta yıkım ve katliamlar yapmayı sürdürüyorlar.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Rice'den Irak'taki kuklalara moral destek!

Irak'ta yeni kukla hükümetin kurulduğu bu ayın başından beri hayatını kaybeden Iraklılar'ın sayısı yüzleri bulurken, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Bağdat'taki işbirlikçilerine destek amacıyla Irak'a “sürpriz” bir ziyaret yaptı. Uçakta gazetecilere direnişin şiddetli olduğunu, ama direnişçileri sadece askeri yöntemlerle değil, güçlü siyasi alternatiflerle yenebileceklerini söyleyen Rice, Irak'ta ancak yoğun güvenlik önlemleri altında ve çelik yelekle dolaşabildi.

Rice, ilkin Kuzey Irak'ta Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani'yle buluştu. Daha sonra Bağdat'ta “başbakan” İbrahim el-Caferi'yle bir araya geldi. Rice ve Caferi görüşmesinde, Irak güvenlik güçlerinin kapasitesinin artırılması ile Şii, Sünni ve Kürtler'in siyasi sürece katılımları konularının ele alındığı bildirildi. Sünniler'in siyasi sürece katılmamasından duyduğu kaygıyı dile getiren Rice, Caferi'nin liderliğinden çok etkilendiğini öne sürdü.

Rice'nin Irak ziyareti, hergün onlarca saldırıya maruz kalan işgal güçlerinin, Iraklı devşirmelerin ve kukla yönetimin başındaki işbirlikçilerin işini kolaylaştırmayacak. Zira işgalin bir an önce bitmesini isteyen Irak halkları direnişi destekliyor.

Ortadoğu'yu yeniden yapılandırmak bir yana, Irak bataklığına saplanıp kalan işgal ordularının açmazı günden güne derinleşiyor. Elbette emperyalist ordular Irak'tan çekilmemek için her türden kirli yola başvuracak. Zira Irak'tan çekilmeleri, dünya jandarmasının “yenilmez güç” olduğu efsanesinin yerle bir olması demektir. Bu kaçınılmaz sonu ertelemek için yeni kıyımlara hazırlanan savaş makinesine en uygun yanıt, Filistin ve Irak'ta devam eden emekçi halkların direnişini yaygınlaştırmak olacaktır.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Newsweek dergisi Guantanamo'yla ilgili haberini geri almaya zorlandı

Dünyaya “demokrasi ve özgürlük” ihraç etme iddiasında olan Washington'daki savaş çetesi Amerika'da da zorbalıkla iş görüyor. Bunun son örneği, Guantanamo toplama kampındaki işkenceyle ilgili haber yapan Newsweek dergisinin başına gelenlerle gözler önüne serildi.

“Özgürlükler ülkesi” ABD'nin en tanınmış dergilerinden biri olan Newsweek, ABD askerlerinin Guantanamo üssünde, Kuran'ı tuvaletlere koyduğu ve bir keresinde tuvalete atarak sifonu çektiği bilgisini içeren haberi yayınlamasının ardından, savaş kundakçılarının hedefi haline geldi. Özellikle Afganistan'da işgal karşıtı gösterilerin yayılmasından sonra dergi üzerindeki baskı aleni bir hal aldı.

Derginin yazı İşleri Müdürü Mark Whitaker, geçen hafta yayımladıkları ve İslam dünyasında büyük tepkilere yolaçan makalenin bazı bölümlerinde eğer hataları varsa özür dilediklerini ve gösterilerde hayatını kaybedenlere başsağlığı dilediklerini belirtti. Diğer büyük medya kuruluşlarının da daha önce eski mahkumların tanıklığına dayanarak Guantanamo'da Kuran'a hakaret edildiğini yazdıklarını belirten Whitaker, kendilerinin de haberi yayınlanmaya değer bulduklarını, çünkü bir ABD'li yetkilinin, hükümet savcılarının bu yönde bir kanıt bulduklarını açıkladığını kaydetti.

Bu geri adımı yeterli bulmayan neo-faşist çete, baskılarını daha da yoğunlaştırdı. Baskılara karşı duramayan dergi yönetimi, ikinci bir açıklama yaparak yayımlanan makalenin dayanaksız bilgiler içerebileceğini söyleyerek özür diledi.

Oysa sözkonusu haberin gerçeği yansıttığı biliniyor. Bir kez daha görüldüğü üzere, ABD'de “özgürlüğün” sınırlarını savaş kundakçıları çiziyor.