8 Aralık 2006 Sayı: 2006/48 (48)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emekçilerin ve halkların direnişini zorbalıkla bastıramazsınız!
  Demokrat” maskeli Ağar’ın yayılmacı emelleri
  Asgari ücretin belirlenmesinde bildik oyun bir kez daha sahneleniyor...
  Sermayenin sinsi tuzağı...
Sömürü ve soygun bütçesine karşı kamu emekçileri 14 Aralık’ta iş bırakıyor…
Yapı Yol-Sen Eğitim ve Basın Yayın Sekreteri Halil Tümtürk ile iş yavaşlatma eylemi üzerine konuştuk...
Asgari ücret üzerine işçilerle konuştuk...
 Gençlik faşist saldırganlığa boyun eğmeyecek!
  Trabzon’da çalışmalarımız sürüyor...
  Ortadoğu'yu Balkanlaştırma planı!..
  İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu
  Sınıf çalışmamızın ulaştığı yeni aşamanın özlü bir ifadesi!
  Volkan Yaraşır’ın İstanbul İşçi Kurultayı’nda yaptığı konuşma...
  Komanteks'te sendikasızlaştırma saldırısı
  MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/3 - Yüksel Akkaya
  Zaferi üçüncü kez Hugo Chavez’in!
  Seçimlerin kıskacında ümitsiz aşk: Avrupa Birliği üyeliği - Yüksel Akkaya
  Lübnan karanlık bir sürece çekiliyor - Abu Şehmuz Demir
  “Beterin beteri var” tesellisi ve tecrit güzellemesi…
  Proletaryanın ilk isyan çığlığı... “Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek!”
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kızıl Bayrak'tan...

13 Aralık 1980...

Yiğit devrimci Erdal Eren 13 Aralık 1980’de faşist cunta tarafından darağacında katledildi. Faşist cuntanın elebaşı Kenan Evren “asmayalım da besleyelim mi” fetvasıyla kanlı, karanlık ve kirli bir dönemi ilan etmişti. Yüzbinlerce kişi gözaltına alındı, işkenceden geçirildi, binlerce kişi tutuklandı. Yüzlerce kişi işkencede, sokak ortasında, kuytu köşelerde ve darağaçlarında katledildi.

Bu ülkede on yıllardır devrimciler büyük bedeller ödedi, ödüyor. Bu bedeli ödeyenlerden biri de Erdal Eren’di. Erdal Eren tıpkı Denizler’in idam sehpasına yürürken gösterdikleri başeğmez tutumu göstermesi, devrim ve sosyalizm davasına sonsuz bağlılığın yeni bir örneği oldu. Denizler’in yolunda sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla ölümü göğüslemesini bildi. Onun içindir ki bu topraklarda devrim davası hiçbir zaman bitirilemedi, bitirilemez de. Her yeni kuşak devrim davası uğruna tereddütsüzce can vermesini bildi.

Bu topraklarda büyük yiğitlikler göstermiş, büyük acılara katlanmış ve büyük fedakarlıklar sergilemiş tüm devrimcilerin anısına ve mücadelesine sahip çıkmak devrim davasının geleceği bakımından tayin edici önemdedir.

Bu nedenle son yıllarda devrim davası uğruna can veren tüm devrimcilere sahip çıkmak yönünde anlamlı bir gelenek oluşmakta, devrim davasında sembolleşen devrimciler şahsında devrim davası sahiplenmektedir.

Liseli genç komünistler de, her yıl olduğu gibi bu yılda, Erdal Eren’i anacaklar. Erdal Eren anmasını çeşitli eylem ve etkinliklere dönüştürecekler. Bu yiğit devrimcinin bıraktığı devrimci mirasa sahip çıkacaklar. Bir kez daha devrimcilerin ölmediğini, devrim davasının yenilmez olduğunu haykıracaklar.

* * *

Önümüzdeki hafta 19 Aralık katliamının yıldönümü. Faşist sermaye devleti, 19 Aralık 2000 tarihinde zindanlarda bir katliam gerçekleştirdi. 19 Aralık aynı zamanda destansı bir direnişin de yıldönümüdür. Devrimciler, sermaye devletinin bu kanlı vahşetini ölümüne bir direnişle karşıladılar, boyun eğmediler. Devletin teslim alma ve yıldırma saldırısını boşa çıkardılar. Devrimci iradenin teslim alınamayacağını gösterdiler.

19 Aralık’ın yıldönümünde ülkenin dört bir yanında katliamı lanetlemek, işkenceci katillerden hesap sormak için çeşitli eylem ve gösteriler yapılacak, anma etkinlikleri gerçekleştirilecek. Bu eylem ve etkinliklerin kitlesel ve militan bir tarzda örgütlenmesi güncel bir görevdir. Tüm devrimci güçler buna uygun bir çaba ve inisiyatif ortaya koymak için bir an önce harekete geçmelidir.