Kızıl Bayrak'tan...
İşçi ve emekçi kadınların 8 Mart yürüyüşü, bu yıl da, finale yaklaşmış bulunuyor. İstanbul Kadıköy'de 4 Mart günü yapılacak mitingle sonuçlandırılacak bu yılki etkinliklerimizin haberleri, birkaç sayıdır iç sayfalarımızda yer alıyor. Bu haberlerde ve farklı değerlendirme yazılarında yer bulan bir başka konu, 8 Mart faaliyeti mitingle sonuçlanacak olmasına rağmen, öne çıkarılan talepler uğruna mücadelenin hız kesmeden sürdürülmesi gerekliliğidir.
Bu 8 Mart için öne çıkarılan talepler daha kadınlara özgü ve genel istemler üzerinden formülleştirilse de, başta ülkemiz ve bölgemizdekiler olmak üzere, işçi ve emekçi kadınlar bu uluslararası mücadele gününe kan kokuları içinde girmekte. Başta Irak ve Filistin olmak üzere, bölge halkları emperyalizm ve siyonizm tarafından kana boğulmaya devam ediyor. Iraklı, Filistinli kadınlar bir 8 Mart'ı daha kan ve gözyaşıyla karşılamaya hazırlanıyor. Ama onlar, aynı zamanda, emperyalist/siyonist saldırganlığa karşı direnişin ön saflarında yer almak suretiyle, tarihsel anlamına en yakın şekliyle karşılıyorlar mücadele gününü.
Önümüzdeki yakın sürecin, İran'ın emekçi kadınlarını da benzer bir direnişin ön saflarına çağıracağı biliniyor. Emperyalist savaş makinesinin yalan üretim merkezleri, dün Irak'a karşı olduğu gibi, bugün de İran'a karşı faaliyete geçmiş durumda. Molla rejiminin ağır şeriat koşulları altında çifte baskı ve sömürüye maruz bırakılan İranlı kadınların, dün Şah rejimine karşı mücadelede olduğu gibi, bugün emperyalizme karşı mücadele içinde özgürleşmesi kaçınılmazdır. Mollalar, iktidarlarını pekiştirebilmek için silahlı kadınları silah zoruyla örgütsüzleştirmek, etkisizleştirmek zorunda kalmıştı. Emperyalist haydutlarınsa böyle bir şansları dahi bulunmuyor.
Türkiyeli egemenlerin, emperyalizmin hizmetinde Ortadoğu'da kızıştırılan yeni paylaşım savaşında piyonluk yapması, Türkiyeli işçi ve emekçi kadınların kaderini komşu ve kardeş halkların kadınlarıyla birleştirmektedir. Türkiyeli kadınlar, halkların kardeşliği şiarıyla birlikte, çocuklarının emperyalist orduların emrinde savaşa sürülmesine karşı düşünce ve tavırlarını da ortaya koymalıdır. Emperyalist savaşların önlenmesi, biraz da, savaşlardan en fazla zarar gören kadınların aktif karşı duruşlarıyla mümkün olacaktır. Kadınları emperyalizmin ve emperyalist savaşların karşısında konumlandırmak görevi ise, işçi ve emekçi kadınlara düşmektedir. |