5 Ekim 2007 Sayı: 2007/39(39)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kontrol altında tutulmak istenen kardeş Kürt halkının geleceğidir…
  Diyarbakır’da Kürt Konferansı yapıldı…
İMF’nin gözü yine emekçilerin
cebinde!
Referandum mu, farsi oyun mu? - Yüksel Akkaya
Kamu emekçilerinin işgüvencesi gaspediliyor, işgüvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor...
Birleşik ve kitlesel bir
6 Kasım süreci örgütlemek için!
  Ulucanlar anmalarından...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma ve yoksullaştırma - 1 - Yüksel Akkaya
  TİB-DER'den çağrı!
  İşten atılan sendika çalışanları üzerine Tüm Bel-Sen üyeleriyle konuştuk...
  Çocuklarımızın kurtuluşu sosyalizmde!
  Myanmar’da özgürlüğün yolu cuntaya ve emperyalizme karşı direnişten geçiyor!
  Suriye “Ortadoğu Barış Konferansı”na
katılmayacak!
  Dünyadan...
  Ulusal sorun üzerine notlar / 2 Volkan Yaraşır
  İki gelişme ve çatışma çizgisi - M. Can Yüce
  Yeni dönemde gençlik taraf olacaktır!
  Che şahsında sosyalizm hiç olmadığı
kadar günceldir!
  Ümit yoldaşa...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşten atılan sendika çalışanları üzerine Tüm Bel-Sen üyeleriyle konuştuk...

“Atılanlar geri alınmalı, sendikasız çalışanlar üye yapılmalı!”

- 15 Temmuz’da işten atılan Tüm Bel-Sen çalışanlarının işe geri dönüşlerinin görüşüldüğü Başkanlar Kurulu’ndan işçi kıyımına onay kararı çıktı. Siz işten atmaları ve alınan son kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadri Kılıncı (Tüm Bel-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Sekreteri): Çalışanların ekonomik ve demokratik haklarını savunan bir emek örgütü olarak sendikamızın böyle bir tutum ve uygulama içerisinde olması kabul edilebilir bir durum değildir. Aslında emekçi arkadaşlarımızın yaşadıkları da sendikamızın içinde bulunduğu durumun bir sonucudur. Bundan önceki toplu sözleşme süreci de fazlasıyla sancılı geçmişti. Genel merkezimiz işçi sınıfı açısından çok önemli olan kıdem tazminatı ve ihbar önerilerine ilişkin azaltmalar konusunda toplu sözleşme sürecinde benzer dayatmalarda bulunmuştu. O zaman biz diğer şubelerle de görüşüp bu durumun olamayacağını söyledik. Toplu sözleşme süreçleri 1.5-2 aylık bir sürede sonuçlandı. Gelinen noktada 8 arkadaşımızın işine son verilmiş durumda. Fakat Genel Merkez bir yazı yazarak bu durumu bize bildirmiş değildir. İşçi arkadaşlarımızın atılması örgütümüz açısından çok önemli bir durumdur. Kendileri ekonomik zorluktan söz ediyorlar ki biz bu görüşe katılmıyoruz. Çünkü sendikamızın şu andaki aidat girişi 115.000YTL ve aslında olması gereken rakam 156.000 YTL. Bu paranın bazı belediyelerden alınması konusunda problemler var. İcrai hukuki işlemler devam ediyor. Yani ekonomik durum anlatıldığı gibi değil.

Kaldı ki bu sendika ekonomik açıdan zor durumda olduğu dönemlerde bile böyle bir tutuma başvurmadı. Bu tutum tam da neo-liberalizmin, esnek çalışmanın emekçilere fatura edilmesi biçiminde genelde egemenlerin düşünceleriyle bir biçimde buluşuyor. Niyetten bağımsız da olsa pratikte böyle bir sonuca yol açıyor. Biz sadece atılan arkadaşlarımızın geri alınmasını değil, (şube ve Genel Merkez çalışan sayısı toplam 26 kişi) çalışanlarımızın haklarının tanınmasını istiyoruz. Genel Merkez’de kayıt dışı çalışan arkadaşlarımız var. Bu, çok anlaşılabilir bir durum değil. Bu arkadaşlarımızın da aynı şekilde sendikaya üye olmaları gerekiyor. Şu anda Genel Merkez’de Ankara’da istihdam edilen arkadaşlarımızın büyük bölümü sendikasız çalışıyor. Hem atılan arkadaşlarımızın geri alınması hem de orada çalışan arkadaşlarımızın sendikaya üye yapılmaları gerekiyor.

Bu konuyla ilgili Başkanlar Kurulu toplantısına şubemizi temsilen gittim. “Sendikada sendika olmaz!” tarzında fikirler satır aralarında ifade edildi. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Asıl olarak sendikada sendika olması gerekiyor. Emekten yana, demokrasiden yana olduğunuzu söylüyorsanız söylemlerinize uygun tutum içinde olmanız gerekiyor. Başkanlar Kurulu’nda bizim şube olarak önerimiz atılan işçilerin geri alınması, Genel Merkez çalışanlarının sendikaya üye olmasıydı.

Ayrıca sahte sendikalarla, baskılarla, kamu emekçilerinin mücadelesi geriletilmeye çalışılıyor. Bir tarafta personel rejimi yasa taslağı, bir tarafta sefalet ücreti olarak %2 dayatılıyor. Böyle bir durum karşısında bizim kendi çalışanlarımızla bu türlü sıkıntıları yaşamamamız gerekiyor.

Nazmiye Kaya (Tüm Bel-Sen İstanbul 2 No’lu Şube üyesi): Basın açıklamasında da belirtildiği gibi, sözde kitle sendikacılığını savunduğunu söyleyen bir sendikanın, bir emek örgütünün böyle bir çıkış yapması, hele ki böyle bir kararın ekonomik gerekçelerle verilmesi gerçekten çok acı verici bir durumdur. Yaşananlar sendikalar için kötü bir örnek aynı zamanda. Hak arayan bir sendikanın insanları hak gaspına uğratması kabul edilemez ve “ekonomik gerekçe”, “maaş veremiyoruz” gibi gerekçeler anlaşılır değildir. İşten atılan insanların ekmeğiyle oynanıyor.

Açıkça şunu söylemek istiyorum. Yöneticiler lükslerinden biraz feragat ederek (uçaklarla daha az gezip, otellerde az yatsınlar) bu insanların maaşını ödeyebilirler. Herşeyden önce bu ekonomik kaygı giderilebilir. Şubelerinle, çalışanlarınla oturursun, bunun yöntemi ve şekli bulunur. İşten çıkarmalarda bu gerekçe bir bahanedir. Tüm Bel-Sen gibi bir sendika belediye önünde hak gasplarına yönelik açıklama yaparken, şimdi bugün burada bu eylemin gerçekleşmesi gerçekten acı ve utanç vericidir. Tüm Bel-Sen o zaman, “Ben üyelerimin haklarını savunuyorum. Emekçilerin haklarını savunuyorum. Ben sınıf sendikasıyım!” diyerek yalan söylemesin. Ben burada, üyesi olduğum sendikamın önünde, onu kınayan bir basın açıklamasına katılmak istemezdim.

Son olarak Tüm Bel-Sen Genel Merkezi’nin almış olduğu bu kararı tekrar gözden geçirmesini, içerisine girdiği yanlıştan bir an önce dönmesini istiyorum. Şunu da belirtmek isterim ki, benim üyesi olduğum Tüm Bel-Sen 2 No’lu Şube’nin işten atma kararının altında imzası var. Bu karar hangi mantığın ürünüdür kavramış değilim.

- Bu tutumu KESK’in yaşadığı gerilemeyle bağlantılandırabilir miyiz?

Kadri Kılıncı: Biraz önce de bahsettim, toplu sözleşme süreçlerinin sancılı olmasıyla beraber bu dönem devam ediyor. Şöyle de bir şey var; sonbahardayız ve siyasal trafik oldukça yoğun. Anayasa tartışmaları gündemde, demokratik bir anayasa istiyoruz. Ama baktığınızda içi boş söylemler var. Ülkeyi yönetenler özgürlük, demokrasi kelimelerini çok iyi istismar ediyorlar. Söylenenlerle yapılanlar farklı. Bir tarafta bütçe tartışmaları sürerken Kasım ayında Ankara mitingi var. Meclis açılır açılmaz iki tane saldırı yasası gelecek. Böyle bir dönemde böylesi bir sorun yaşanması gerçekten de KESK’in inandırıcılığını kaybettiriyor. Anayasayla ilgili konfederasyonumuz diğer emek örgütleriyle ortak bir çalışma yürütüyor. Artık hemen hemen tüm kamu emekçisinin masasında internet var. Bunu gazeteler yazıyor. Sendikamızın halkın ve kamuoyunun nezdinde böyle bir duruma getirilmesi hiçbir şekilde anlaşılabilir bir durum değildir.

Biz Başkanlar Kurulu’nda 26 arkadaşımızın tamamının sendikalı olmasını, hepsiyle sözleşme yapılmasını önerdik. Bizim çalışanlara dönük politikamızın böyle olması gerekiyor. “Örgütlü yaşamı, sendikalı yaşamı savunuyorsak ekonomik gerçekliğimiz çerçevesinde de arkadaşlarımızın hepsinin sendikaya üye olmasını sağlayarak onlarla toplu sözleşme yapmalıyız” dedik. Bu düşünceleri diğer şubelerimiz de ifade ettiler. Başkanlar Kurulu’nda ekonomik nedenleri gerekçe göstererek atılmaları onaylayan düşünceler de vardı. Demokratik haklar kullanılarak, taleplerde ısrarcı davranılarak yapılan yanlıştan vazgeçilmesi istenmelidir.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Kıyım onayına protesto!

KESK/Tüm Bel-Sen Genel Merkez yönetiminin 15 Temmuz tarihinde işine son verdiği 4’ü Tez Koop-İş üyesi 8 sendika çalışanının işe geri alınmamasına Tüm Bel-Sen Başkanlar Kurulu toplantısından da onay kararı çıktı.

Tez Koop-İş İstanbul 2 No’lu Şube, 27 Eylül günü Tüm Bel-Sen 1-5 No’lu Şube binası önünde iki saatlik oturma eylemi gerçekleştirdi. Tez Koop-İş üyesi sendika çalışanları ve sendika yöneticileri oturma eyleminin ardından basın açıklaması yaptılar. Tüm Bel-Sen yöneticilerinin de destek verdiği eylemde Tüm Bel-Sen’in tutumu protesto edildi. Eyleme, Eğitim-Sen, SES ve BES çalışanları da iki saat iş bırakarak katıldı.

Basın açıklamasını Tez Koop-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Rabia Özkaraca yaptı. Özkaraca, daha çok Başkanlar Kurulu kararının sonuçlarına değindi. İşten atma kararına tepki gösteren yöneticiler olmasına rağmen Başkanlar Kurulu’ndan olumlu bir karar çıkmadığını belirtti. “Sözler tutulsun atılan işçiler geri alınsın!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Atılan işçiler geri alınsın!”, “Dayatmacı değil demokratik Tüm Bel-Sen!”, “Herkese sendika, herkese iş güvencesi istiyoruz!” sloganlarının atıldığı eylem boyunca “Tüm çalışanlara sendika hakkı ve iş güvencesi istiyoruz!”, “Atılan işçiler geri alınsın!”, “Emek örgütünde ekmeksiz bırakıldılar” dövizleri taşındı.

İşten atılan 3 çalışan, Ankara’da bulunan Tüm Bel-Sen Genel Merkezi önünde oturma eylemlerini sürdürüyorlar. Geçen hafta ise Kocaeli Tüm Bel-Sen Şubesi’nde işten atmalara karşı oturma eylemi gerçekleştirilmişti.

Kızıl Bayrak/İstanbul