25 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/37

  Kızıl Bayrak'tan
  İç ve dış politika arasındaki
ayrımlar silikleşirken
  Havuç ve sopa politikaları eşliğinde “Kürt açılımı”
Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti.
Sermaye devleti Kürt sorununda inkar ve imhaya dayalı resmi çizgisine devam ediyor…
IMF-DB imzalı Sağlıkta Dönüşüm Programı’na hayır...
  Münevver Karabulut
cinayetinde polis himayesi.
  “İşçilerin Birliği Halkların
Kardeşliği Şenliği” gerçekleştirildi!
  Katil Pameks’e patron desteği..
  Kent A.Ş. işçilerinin
Ankara yürüyüşü sürüyor
  İşçi ve emekçi hareketinden..
  İMF-DB karşıtı eylemler.
  Kürt ulusal sorunu üzerine değerlendirmelerden seçmeler...
Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu-3 H. Fırat
  11. Uluslararası İstanbul Bienali devrimci değerlerin içini boşaltmak,
Marksizm’i ehlileştirmek için
Brecht’e saldırıyor
  Daha güçlü bir
komünist gençlik örgütü için ileri!
  Eğitim-Sen’den rapor...
Dönem yeni, sorunlar eski!
  Hasta tutsaklar için eylemler sürüyor!
  İsrail’in Gazze’de savaş suçu işlediği
BM raporuyla da belgelendi!!
  Barack Obama, Abbas-Netanyahu ikilisini buluşturdu
  Ekvador yönetimi ABD ordusunu
Manta Üssü’nden çıkarıyor!
  Dünyadan işçi ve emekçi hareketi..
  Yerel işçi bültenleri
mücadelenin sesi oluyor..
  “Açılım” açılmadan kapandı
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden sınıf devrimcilerinden
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti...

ABD’nin bölgesel çıkarlarına bekçiliğin gerekleri görüşülecek!

Tayyip Erdoğan, New York’taki BM 64. Genel Kurulu toplantısına katılmak üzere ABD’ye gitti. Görüşmelerde Türk sermaye devletini, Erdoğan başkanlığında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı ve baş müzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile milletvekillerinin de yer aldığı bir heyet temsil edecek. Erdoğan, ABD Başkanı Obama’nın başkanlığında düzenlenecek nükleer silahsızlanma ve yayılmanın önlenmesi konulu BM Güvenlik Konseyi toplantısına da katılacak.

Ziyaret öncesindeki gelişmeler

Son haftalarda düzen cephesinde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından dış temaslar aralıksız sürdürüldü. Davutoğlu, Irak, Afganistan ve ABD’yi ziyaret etti. Bu yoğun ziyaret trafiğine Erdoğan da eklendi. NATO Genel Sekreteri ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı ağırlayan Erdoğan, son olarak çeşitli temaslarda bulunmak üzere ABD’ye gitti.

Bu temaslarda bütün yollar ABD’ye çıkmaktadır. Türk sermaye devleti adına Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu ve Kafkaslar’da ABD emperyalizminin çıkarları çerçevesinde aktif dış politik girişimlerde bulunmaktadırlar. Erdoğan’ın ABD ziyareti ise, Kürt sorununda gelinen yerdeki bilançonun çıkarılması ve Obama tarafından “model ülke” olarak tanımlanan Türkiye’ye yeni görevler verilmesinde odaklanmaktadır.

Obama’nın “model ülke” tanımlaması sermaye devletin temsilcilerinde büyük bir heyecan yaratmış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bunu,“ABD Başkanı, bu ilişkinin benzersizliğinin altını çizmek istedi. Bu sıradan bir ilişki değil, bir prototip, benzersiz bir ilişki” sözleriyle ortaya koymuştu. Bu “model ilişki” için ise, “insanlık bu ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve ABD ile Türkiye birlikte, insanlığa katkıda bulunabilir” diyecek kadar ileri gitmişti.

Erdoğan’ın ziyaretinde Davutoğlu’nun dile getirdiği bu “katkı” ete-kemiğe büründürülecek. Erdoğan ile Obama’nın görüşmesi tam da bu çerçevede planlandı. ABD’nin giderek daha fazla zora giren bölgesel hegemonyasını sürdürebilmesi için Türk sermaye devletine düşen görevlerin çerçevesi kalın çizgilerle bir kez daha çizilecek. BOP’un canlandırılması ve daha etkin bir tarzda uygulanabilmesi için Türk sermaye devletinin atması gereken adımların çerçevesi belirlenecek.

ABD, Bush döneminin işgal ve savaş politikalarının kendisine fazla bir şey kazandırmadığının farkında. Bunun için savaşın yanısıra diplomasiyi de daha etkin bir tarzda kullanmak istiyor. Şiddet dili ve yönteminin yanısıra Amerikan barışı ve diplomasisi devreye giriyor. Bu silahların ne olduğunu uygulamalardan görüyoruz. Bu yeri geliyor BM, yeri geliyor NATO ve İMF, yeri geliyor Türk sermaye devleti gibi bölgesel dayanakları oluyor.

Erdoğan, Obama ile yapacağı görüşmede masaya rahat oturacak. ABD hesabına Irak’ta, Afganistan’da, Kafkaslar’da, İran’da yapılan görüşmelerle ABD’ye hizmette kusur etmemiş olmanın huzuru ile efendisinin karşısına çıkacak. Sermaye hükümeti gerçekten de, Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında önüne koyduğu görevlerin yerine getirilmesi için büyük bir çaba harcamış bulunuyor.

Görüşme başlıklarından biri Irak

Obama ile Erdoğan arasındaki görüşmede gündeme gelecek en önemli konulardan birini Irak sorunu oluşturuyor. Bu çerçevede, Amerikan askeri varlığının Irak’tan çekilmesi için Türkiye topraklarının kullanılması konusundaki hazırlıklar ele alınacak. Amerikan ordusunun çekilmesinin ardından Irak’ta Türk ordusunun konuşlandırılması, olası bir Kürt-Arap çatışmasının önlenmesi, çatışmanın önlenemediği koşullarda, Türk sermaye devletinin Güney Kürdistan’ın hamiliğine soyunması vb. konular da görüşülecek. Elbette, ABD’nin buradaki hesabı Kürt halkının ulusal hakları değil, Ortadoğu üzerindeki hegemonyasının korunması ve petrol-enerji hatlarının güvenliğinin sağlanmasıdır.

Rus-Çin eksenine karşı ve Afganistan’da yapılacaklar

Görüşmede Rusya-Çin eksenine karşı nelerin yapılacağı da gündeme gelecek. ABD’nin bölge üzerinde nüfuz ve egemenliğini sağlamak, bunun için de öncelikle Rusya’nın etkisi altında bulunan Ermenistan’ı Türkiye üzerinden kazanarak, bu bölgeyi güvenli bir enerji koridoru haline getirme planları biliniyor. Türk sermaye devletinin bu çerçevede attığı adımlar ve atması gereken yeni adımlar masaya yatırılacak.

ABD’nin Afganistan konusundaki talepleri de gündeme gelecek konulardan bir diğeri Afganistan’da batağa saplanan emperyalistler yeni askeri güce ihtiyaç duyuyorlar. 2010’dan itibaren emperyalistlerin bir numaralı gündemi Afganistan olacak. Obama, Erdoğan’la yapacağı görüşmede, Afganistan’a savaşmak için daha fazla asker göndermesini, Afganistan’da ABD emperyalizminin siyasal, ekonomik ve hegemonik ihtiyaç ve çıkarları için daha aktif rol üstlenmesini isteyecek.

Görüşmede Kürt sorunu da var!

En önemli konu başlıklarından bir diğeri ise Kürt sorunu olacak. Nitekim Erdoğan, ABD’deki temasları sırasında “demokratik açılım” konusunun da gündeme gelebileceğini belirterek, “açılım sürecini oradaki dostlarımıza anlatmakta da yarar görüyorum” diyerek, görüşme başlıklarından birinin “Kürt açılımı” olacağını açıklamıştı. Zira dış politika alanında yol alabilmesi için Türk sermaye devletinin iç politikada da adımlar atması gerekiyor. Özellikle Irak ve Güney Kürdistan’da alınacak mesafe, içeride Kürt sorunu konusunda atılacak adımlarla doğrudan bağlantılı. “Kürt açılımı” tam da bu çerçevede gündemleştirilmiş bulunuyor.

Açıktır ki, Obama-Erdoğan görüşmesinin özü ve özeti, bölge halklarını teslim alarak, onların emperyalist egemenliğe kayıtsız-şartsız biat etmelerini sağlamak ve Kürt sorununda “çözüm” planına daha fazla işlerlik kazandırmaktır.

ABD dün açık zor ve tehdit yoluyla ulaşmaya çalıştığı sonuca, bugün zor ve tehdidinin yanısıra aktif diplomasi ile ulaşmak istemektedir. Bölgesel güç olma hayalleri kuran sermaye devleti de, böylesine ağır bir suçun ortaklığına, daha doğrusu taşeronluğuna soyunmaktadır.

Sermaye devleti siyasi, ekonomik ve askeri çerçeveye oturan yeni ihanetlere hazırlanıyor. ABD emperyalizminin bütün isteklerini yerine getiren Erdoğan, daha hükümet olmadan Beyaz Saray’a yüz sürmüştü. Önümüzdeki süreçte de, Obama ile yapılan görüşmelerde alınan kararları uygulamak için, sadık bir uşak olarak var gücüyle çaba harcayacak.

Türk sermaye devletinin, Türkiye ve bölge halklarına büyük bir ihanet demek olan ABD’nin emirlerini yerine getirmesinin ve çıkarlarının bekçiliğini yapmasının önüne geçebilmenin biricik yolu, işçi ve emekçilerin anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadelesini yükselmektir.