20 Ağustos 2010
Sayı: SİKB 2010/33

 Kızıl Bayrak'tan
Hak ve özgürlüklerimiz için fiili-meşru, birleşik mücadeleyi yükseltelim!
AKP şefleri efendilerinin desteğini almak için çırpınıyor!
“Ateşkes” adımı atan Kürt hareketinin düzenle bütünleşme çabası sürüyor
Acılarımızı dillerine dolayanlar hesap verecekler!.
Düzen kliklerinin kapışması söz düellosuyla devam ediyor
BDSP’nin referandum
çalışmalarından. 
Enerji özelleştirmeleriyle
sermayenin cüzdanı, emekçinin faturası kabarıyor..
BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan’la konuştuk.
BETESAN direniş güncesi
Kamuda toplu görüşme oyunu başladı
İşçi ve emekçi hareketinden.
7. Mamak Kültür Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi
UPS’de direniş coşkusu
dayanışmayla büyüyor
UPS işçileriyle direniş süreci üzerine konuştuk..
Tek Gıda-İş’te maske düştü
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Kapitalizm için sürdürülebilir pazar: Ekolojik ürünler.
toplumcueksen.net yayında.
Ölüm mangası AEGİS Basel’de
Dink cinayetine devlet savunması
Ağırlaştırılmış müebbet
cezası üzerine
Referandum ve “Demokratik Özerklik”-
M. Can Yüce
Hacıbektaş şenlikleri üzerine
Sacco ve Vanzetti
Medya, bu düzenin vazgeçilmez bir aracıdır..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dink cinayetine devlet savunması

Dink ailesinin AİHM’de açtığı davaya savunmasını gönderen Türk devleti faşist zehrini bir kez daha kustu. Dink’in kardeşinin “Kanımız dondu!” diyerek karşıladığı savunmada Hrant Dink, Nazi lideri faşist Kühnen’le aynı kefeye konuldu.

Hrant Dink’in ailesinin Dink’in 301’den aldığı ceza ve Dink suikastiyle ilgili olarak AİHM’e yaptığı başvuruların birleştirilmesiyle açılan davada Türk devletinin savunması istendi. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına verilen savunmada ise adeta cinayet savunuldu.

Dink cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturmaların “derinlemesine ve etkin bir biçimde” sürdürüldüğünü iddia eden TC, Dink’e 301’den verilen cezanın da yerinde olduğunu ifade etti.

Öldüğü için mağdur olmamışlar!

Verilen savunmada Dink’e “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla verilen ceza için “önemli ve yeterli sebepler olduğu, acil bir toplumsal ihtiyaç yüzünden ceza verildiği”ni belirten yetkililer, “Dink hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun da onayladığı 301. madde mahkûmiyetine ilişkin dava, öldürüldüğü için düştü, ceza kesinleşmedi. Bu yüzden Dink’in başvuru hakkı yok. Dink ailesi de 301. madde mahkûmiyetinden doğrudan zarar görmediği için ‘mağdur’ sayılamaz.” tespitinde bulundular.

Hatırlanacağı gibi Hrant Dink üzerinden yaratılan toplumsal infialde Dink’e yöneltilen bu suçlama ve görülen davalar etkin bir biçimde kullanılmıştı. Hemen hemen her duruşma faşist histerinin kol gezdiği bir şova dönüştürülürken, Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz gibi faşist isimler ön plana çıkmıştı.

Dink Nazilerle bir tutuldu

Dink’in mahkemelere de konu olan yazısının “halkı tahrik etmek suçunu oluşturacak ve kamu düzenini bozacak” nitelikte tanımlandığı savunmada AİHM’in önceli olan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun bir kararı da emsal gösterildi ve AİHM’in “nefret söyleminin engellenmesi” tavsiyesi hatırlatıldı.

Sözkonusu kararda AİHK, Alman yargısının neo-Nazi şefi faşist Michael Kühnen’in Yahudi soykırımını inkar ettiği ve Yahudi katliamlarına karşı çıkacak herkesin “tasfiye” edileceğini ve karşılarında kendisini bulacağını söylediği yazısıyla ilgili verdiği mahkumiyeti onaylamıştı.

Cinayet öncesinde Dink’in gerçek bir tehdit altında olmadığı iddia edilen savunmada, Dink’in Valilik’te MİT tarafından tehdit edildiği gibi “küçük bir ayrıntı” da gözardı edilmiş oldu.

Hrant Dink’in halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği iddia edilen savunmada Dink’in yazısıyla Agos Gazetesi’ni tehdit ettiği için tutuklanan şahsın aynı kapsamda olduğu iddia edildi. Dink’e ceza verilmesi ve tehdit eden şahsa ceza verilmemesi gerektiğinin söylendiği savunmada, “Agos gazetesini tehdit eden ve içeriği nefret söylemi niteliğindeki mektupları gönderen kişiye 3 yıl 3 ay hapis cezası vermiştir. Düşünce özgürlüğünün korunmasının devletin pozitif bir yükümlülüğü olduğu kabul edilirse, bu mektupları gönderen kişinin de tartışmalı bir konuda kendi fikrini söylediği kabul edilmeli ve fikirlerine koruma sağlanmalıdır” denildi.

Hosrof Dink: “Kanımız dondu!”

Hrant Dink’in kardeşi savunmaya tepki göstererek “Bu savunmayı gazetede okuduğumuzda kanımız dondu. Dava dosyasında da sanıkların avukatları ya da ağabeyime ceza çıkan mahkemeler Türklükle ilgili sözleri ‘haksız tahrik’ten söz ediyordu. Bu savunmada da öyle demeye getiriliyor” dedi.


 

 

 

 

Adanalı gazetecilerden tepki

Adana’da yerel “Kent” gazetesinde Adana Büyükşehir Belediyesi’nin ihalesiyle ilgili haber yapan gazeteci Özcan Aladağ, Adana Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Mustafa Tuncel tarafından tehdit edildi. Gazeteci Aladağ, belediye meclis toplantısı sonrasında iki kişinin saldırısına uğradı.

Adanalı gazeteciler ise Aladağ’ın maruz kaldığı saldırıyı ve gazetecilerin yanısıra daha önce de belediye meclis üyelerine yönelik saldırgan tavırlarıyla gündeme gelen Tuncel’i başlarına baret takarak protesto etti.

12 Ağustos günü yapılan meclis toplantısında söz alan Mustafa Tuncel’in, 9 Ağustos’ta günlük yayınlanan yerel Kent Gazetesi yazarı Özcan Aladağ’ın meclis toplantısı sonrasında 2 kişi tarafından dövülmesiyle ilgili, “Görüşüme başvurmadan aleyhime yazanı döverim” sözüne tepki gösteren gazeteciler Tuncel hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Adana’da yayınlanan yerel Kent gazetesi de birkaç sayfasını siyah çıkartarak olayı kınadı.

Adana Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şubesi ve Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) Adana Şubesi yönetim kurulu üyeleri ile yaklaşık 40 gazeteci, Tuncel’i yaptığı açıklama nedeniyle kınadı.

Çukurova Gazeteciler Derneği Başkanı Cafer Esendemir eylemde yaptığı konuşmada hiç kimsenin gazetecileri yazdıkları haberden dolayı dövemeyeceğini ifade etti. Basın açıklamasını okuyan ÇGC 2.Başkanı ve Kent Gazetesi yazarı Salim Büyükkaya, “Adana, basın tarihinin en karanlık ve saldırılar karşısında en savunmasız günlerini yaşamaktadır. Daha birkaç gün önce arkadaşımızın uğradığı saldırının şokunu atlatamamışken, şehir eşkıyalarının kanunlardaki boşluktan yararlanarak serbest kalmalarını acıyla izlemişken, bu saldırıların arkasındaki zihniyet dün kendisini açıkça ilan etmiştir. Bundan sonra meydana gelecek saldırı ve suikastların sorumlusu da bu kafadır” dedi.

Eylemin ardından gazeteciler adliyeye geçip, Tuncel hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.