31 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/50

 Kızıl Bayrak'tan
2011 mücadele ve örgütlenmede
sıçrama yılı olmalıdır!
Amerikancı rejim siyonist İsrail’le arayı düzeltme telaşında
Torba yasasına karşı mücadele, engeller ve görevler
Mücadele fabrikalar düzeyinde sürecek!
Kampanya çalışmalarından..
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Ocak Ayı
Toplantısı Sonuçları
Metal işçisinin öfkesinden kurtulamayacaksınız!
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
Buca direnişinde kritik aşama
2011 sınıf mücadelesinin
yükseltildiği bir yıl olmalıdır!.
Kriz derinleşirken sosyal mücadele büyüdü
2011 Sokağın, kavganın,
barikatın yılı
olacak! - Volkan Yaraşır
KESK’te genel kurullar
Sa-ba işçisi hakları ve
onuru için direniyor!
BERİCAP işçisi
örgütlülüğüne sahip çıktı
Üniversitelerden.
Ankara’da 15. yıl etkinliği
Maraş katliamı lanetlendi!
İsrail’in “dökme kurşun” vahşeti 2. yılında
Ölüm dalga dalga
hayatı kuşatıyor!.
“Kayıpların sorumlusu devlettir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İsrail’in “dökme kurşun” vahşeti 2. yılında…

Direnen halklar kazanacak!

27 Aralık 2008’de Siyonist İsrail “dökme kurşun” adını verdiği operasyonla Gazze’ye saldırmıştı. Aralıksız 22 gün süren bu saldırıyla havadan, karadan ve denizden olmak üzere Gazze dört bir yandan kuşatıldı. Siyonist cellatlar bu saldırı sonucunda bin 500 Filistinli’yi öldürdü. Bunun yanısıra 5 binden fazla Filistinli’nin bedenlerinde kalıcı hasarlar yaratan yaralanmalara yol açtılar. Hamas militanlarının İsrail’e yönelik saldırılarını önlemek yalanına sığınan siyonistler, özellikle Filistinli çocukların ve kadınların öldürülmesiyle tarihin kirli sahnesine adını kanlı harflerle yazdırdı.

Siyonist İsrail Gazze’yi bir hafta boyunca havadan bombalamıştı, sonra da karadan 6 binin üzerinde ek askeri silah altına alarak ablukayı genişletti. Bu sırada siyonist devletin Başbakan Yardımcısı Avigdor Liebermann, Gazze’ye atom bombası atılmasını önererek kana susamışlığını gözler önüne serdi. Siyonist cellatlar atom bombası atmasalar da fosfor bombaları kullanarak katliamın dozunu arttırdı. Fosfor bombalarıyla Filistin halkı üzerinde kalıcı karaciğer, kalp ve böbrek hastalıklarının oluşmasına yol açtılar. Gazze’deki okulları, hastaneleri, elektrik santrallerini bombalayan siyonistler, kentte altyapı dahilinde ne varsa yok ettiler. Filistin halkına diğer ülkelerden gelen insani yardımların Gazze’ye girişini de engellediler. İnsanın yaşaması için gerekli olan tüm koşulları ortadan kaldırmaya çalışan siyonistler, Filistin halkını yoksulluğa, açlığa ve susuzluğa iterek kenti yok etmek adına her şeyi yaptılar. Tüm bu yapılanlara karşı Filistin halkı büyük bir direniş sergileyerek siyonist katilleri durdurmayı başardı. İsrail devleti böylece 18 Ocak 2009 tarihinde tek taraflı olarak ateşkes ilan etmek zorunda kaldı.

ABD emperyalizmi bu vahşi saldırıyı açıktan destekledi. Fransa, Almanya gibi Avrupalı emperyalistler de İsrail’in yanında tutum aldılar. Demokrasi ve insan hakları diye naralar atan batılı emperyalist güçler tüm dünyanın gözü önünde, İsrail devletinin Gazze’de işlediği katliama ortak oldular. Gerici Arap ülkeleri de İsrail ile ilişkileri askıya almak şöyle dursun Hamas’ı suçlayacak kadar ileri gittiler. Türk devleti de kendi cephesinden İsrail’i kınadı, ama bunun ötesine geçmedi. İsrail üzerinde basınç yaratacak hiçbir yaptırıma başvurmadı. Ama ortaya çıkan açığı da Başbakan Erdoğan Davos zirvesinde “one minute” şovuyla işbirlikçi tutumunu gizlemeye çalıştı. Ama aynı başbakan aynı zamanda İsrail ile askeri ilişkileri geliştirdi. Yeni ticari anlaşmalar yapıldı. Siyonist devletle Türk devleti arasındaki yıllık ticaret hacmi 3 milyar dolara yükselerek geçmiş yılların üstüne çıktı. Yine aynı gözyaşlarını Mavi Marmara gemisine yapılan baskınında döken Türk devleti, İsrail’i “özür dileme” gibi ucu açık bir yaptırıma zorlamaya çalışmaktadır. İsrail devletinin cüretkârca, uluslararası sularda, silahsız yardım gemisine saldırmasını cılız tehditlerle geçiştirmeye çalışmıştır. Dahası bu dönemdeki çıkışları başına bela olduğu için bir süredir alttan alta İsrail devletinin gönlünü almak için yapmadığını bırakmamıştır.

Siyonist İsrail devleti Gazze’ye dört yıldır koyduğu ambargoyu uygulamakta ve bu insanlık dışı ambargo hala devam etmektedir. Gazze’nin dünyaya açılan Refah sınırındaki kapısını kapalı tutan Mısır başta olmak üzere diğer gerici Arap devletleri de Filistin’deki bu durumdan bizzat sorumludurlar. Türk sermaye devleti de kendi cephesinden ABD ve İsrail’in uşaklığı rolünü üstlenmiştir. Kasım ayında gerçekleştirilen NATO zirvesinde füze kalkanları kurulmasını kabul eden Türk devleti Ortadoğu halklarına namluların doğrultulmasına yeni fırsatlar verecektir. Zaten İsrail uçaklarının ve askerlerinin eğitim alanlarından biri de Türkiye topraklarıdır. Tüm bunlara izin veren ve işbirliği yapan Türk hükümeti Filistin halkına ve Ortadoğu halklarına ihanet etmektedir.

Gazze’de silinmeyecek bir vahşetin mimari olan siyonist İsrail, yasadışı yerleşimlere, katliamlara, toprak gasplarına, uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerine bugün hala devam ediyor. Siyonistler Gazze’deki Filistin halkını açık hapishane koşullarında yaşamaya mahkum etmeye çalışıyor. Filistin halkı ise yağdırılan tüm bombalara rağmen güçlü bir irade ve kararlılıkla emperyalist-siyonist asalaklara karşı mücadelesini sürdürüyor. Tüm zorluklara rağmen Filistin halkı, emperyalist-siyonist kuşatma karşısında diz çökmeden savaşmaya devam ediyor. Bu direnişiyle de dünya üzerindeki ezilen, sömürülen halklara, işçi ve emekçilere umut olmaya devam ediyor. İzlemesi gereken yolu gösteriyor.

 

 

 


İsrail siyonizmi Taksim’de lanetlendi

Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi’nin çağrısıyla bir araya gelen ilerici ve devrimci kurumlar, siyonist İsrail’in “dökme kurşun” operasyonuyla Gazze’de gerçekleştirdiği vahşeti ikinci yıldönümünde Taksim’de lanetledi. 27 Aralık günü gerçekleştirilen yürüyüşte İsrail’le ikili ilişkilerin kesilmesi istendi.

Taksim Tünel’de bir araya gelen bileşenler “Gazze ablukasının kaldırılması için, işgalin son bulması için, utanç duvarının yıkılması için, mültecilerin geri dönüş hakkı için İsrail’e boykot! / Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi” pankartı ile Taksim Tramvay Durağı’na yürüdüler.

Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde Brezilyalı karikatürist Carlos Latuff bir konuşma gerçekleştirerek, Türkiye’de yaşayan halkların İsrail’i boykot etmek için daha çok nedene sahip olduğunu belirtti. Latuff, herkese İsrail ürünlerini ve İsrail’e destek veren firmaları boykot etme çağrısı yaptı. Latuff, “Biz sanatçılar olarak İsrail’e karşı boykotun içinde yer alıyoruz. Bunu kendi sanatımızla ifade ediyoruz” dedi.

“İsrail’le ikili ilişkiler kesilsin!”

Yürüyüş sonunda Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi adına Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması okundu. Açıklamayı gerçekleştiren Ayça Şebnem Çakır, İsrail’in iki yıl önce Gazze’ye yaptığı bu saldırıda 1400 kişinin öldüğünü 5300’ün üzerinde kişinin yaralandığını hatırlattı. Çakır, İsrail’in yasadışı yerleşimlere, katliamlara, toprak gasplarına, uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerine devam ettiğini belirterek, komşu ülkelere saldırmaktan da geri durmadığını ifade etti. Erdoğan’ın Gazze ve Mavi Marmara saldırılarında İsrail’i kınama açıklamaları yaptığını belirten Çakır, bir yandan da İsrail ile askeri ve ekonomik anlaşmaların devam ettiğini vurguladı. Çakır, Filistin halkının çağrısıyla 2005’ten bu yana dünya çapında gittikçe yaygınlaşarak örgütlenen BDS -boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar- kampanyası kapsamında İsrail ile ikili ilişkilerin kesilmesini talep ettiğini belirtti.

Eyleme BDSP de destekçi olarak katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul