9 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/11 (44)

 Kızıl Bayrak'tan
Zorlu bir mücadele dönemine girerken
Açlık grevleri kritik aşamada, AKP “iyi polis-kötü polis” oynuyor!
Zindanda direniş, sokakta direniş!
Dışarda güçlü eylemlilikler olmadıkça ölümler engellenemez!
Açlık grevleri ölüm sınırında!
Güngören katliamının failinin kontrgerilla olduğu ortaya çıktı
"Ölüm haberi yapmak istemiyoruz!"
Sermaye hükümeti AKP 2013 yılı programını açıkladı
Direniş ve grevler
işçi sınıfı mücadelesine aittir!
Metal İşçileri Birliği (MİB) MYK Kasım ayı toplantısı
Sosyalizm bayrağı
Ege’de dalgalanıyor!
Volkan Yaraşır’ın
İzmir gecesine mesajı
Başarılı bir etkinlikliğin ardından
Ekim Devrimi üzerine
Yaygın birlik ve kardeşlik çağrısı
Stuttgart’ta coşkulu etkinlik
Açlık grevine Avrupa’dan destek
Gençlik YÖK’e karşı
alanlara çıktı!
Açlık grevi üniversitelerde selamlandı
Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin
Suriye açmazı büyüyor!
Yerel seçimler için
hazırlıklar başladı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gece vardiyası cehennemi

 

Burjuvazi, üretim araçlarını elinde bulundurduğu sürece, günün 24 saati sömürüye ara vermeksizin devam edecektir. Bu yüzden, vardiyalı çalışabilecek ucuz işçi, burjuvazi için bulunmaz bir nimettir.

İşçi sınıfı, bu üretim koşulları içerisinde, biyolojik ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Dahası ölümle sonuçlanan iş kazaları meydana gelmekte ve bunların çoğu gece vardiyalarında gerçekleşmektedir. Vardiyalı çalışma diğer sektörleri yadsımamakla beraber, daha çok metal iş kolunda çalışan işçileri derinden etkiler. İşçilerin de diğer insanlar gibi insani metabolizmaları olduğundan, gün ışığı döngüsüne aykırı uyumaktan, uykusuzluk sorunu ve bundan kaynaklı sağlık sorunları yaşarlar. Burjuvazinin işçileri insan yerine koymadığını, sınıf bilinçli her proleter iyi bilmektedir. Pekala işçiler bu duruma sessiz mi kalacaktır? Bu sorunun cevabını geçenlerde bizlere Kore’li metal işçileri vermiştir.

Çok değil, 29 Temmuz’da Kore Metal İşçileri Sendikası (KMWU) şöyle bir karar açıklamıştı;

“Sendika gece vardiyasının kaldırılmasını ve uygulanmakta olan on saatlik vardiyaların kısaltılarak gündüze kaydırılmasını talep ediyor. Uzun gece vardiyaları işçilerde uyku bozukluklarına ve hatta aşırı çalışmadan ölümlere yol açıyor. Bu tür ölümler Kore’de ‘gwarosa’ diye anılıyor.

Temmuz 2012’den beri Koreli işçiler ücretlerinin ve primlerinin artırılması talebiyle bir dizi grev yaptılar.’’

(Kaynak: IndustriALL, Kaynak: petrolis.org, 29 Ağustos 2012)

Bu açıklamadan bir ay kadar sonrada, 9 Eylül’de Kore Metal İşçileri Sendikası (KMWU) şu kazanımı elde ettiklerini açıkladı;

“Kore Metal İşçileri Sendikası üyeleri çıplak ücretlerde yüzde 5.4 artış sağlayan ve gelecek yıl Mart ayından itibaren gece vardiyasına son verecek olan yeni bir toplusözleşme imzaladı.

Temmuz ayındaki kısmi grevleri de içeren ve aylarca süren mücadeleden sonra 44 bin sendika üyesinin yüzde 53’ü anlaşma lehine oy kullandı.

Büyük bir zafer olarak kabul edilecek bu anlaşma gece vardiyasını da gelecek yıl Mart ayında ortadan kaldırıyor. Yeni toplu sözleşmeye göre akşam saat 21:00’de başlayıp sabah saat 08.00’de biten gece çalışmasının yerine en geç 01.10’da sona erecek 2 gündüz vardiyası olacak.

KMWU ücret konusunda anlaştıktan sonra şimdi yaklaşık 13 bin taşeron işçinin kadrolu olarak çalışması için mücadele etmeye devam edecek.’’

(Kaynak: IndustriALL )

Kitle grevi, işçi sınıfını devrime hazırlayan en iyi okuldur.’’*

Proletaryanın burjuvaziye cevabı üretimden gelen gücüyle olmalıdır. Grevler ve direnişler burjuvaziyi dize getirmeye yeterlidir. Bu su götürmez bir doğru fakat, süreç iyiye gittikçe bunlar da yetersiz kalacaktır. Burjuvazinin üretim araçlarına el konulmadıkça ve ekonomik mücadeleleri politik birer zemine oturtmadıkça, proletarya tam manasıyla özgürlüğe giden yolda ileri bir adım atmış sayılmaz.

2012-2014 MESS Grup TİS sürecine girdiğimiz şu günlerde de metal işçileri, Koreli metal işçileri gibi fiili meşru mücadelelerle TİS sürecini kazanımla taçlandırılabilirler. Burada yük yine devrimci ve öncü metal işçilerinin omuzlarına binmektedir. Bizler de mücadele bayrağını elden bırakmayıp daha ileriye taşırsak, gece vardiyalarının kaldırılması, toplu sözleşmelerdeki kazanımlar birer ütopya değil, ileriye dönük tarihsel, kazanımlar olur.

*Rosa Luxemburg’un ‘Kitle Grevi, Parti ve Sendikalar’
isimli broşürü -1906

 

 

 

 

Cumartesi Anneleri’den 397. buluşma

 

Her hafta cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde buluşan ve kayıpların bulunmasını, kaybedenlerin hesap vermesini isteyen Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 397. haftasında Kürt siyasi tutsakların sürdürdüğü açlık grevine dikkat çekti.

Gözaltında kaybedilen Kasım Alpsoy’un eşi Erdoğan Alpsoy, Kürtçe yaptığı konuşmada, 17 yıldır eşini aradığını belirterek “Şimdi de kızım içeride eriyor” dedi. Dinci partinin şefi Tayyip Erdoğan’ın yalan söylediğini belirten Alpsoy “Çiller de geldiğinde, ‘Bitireceğiz’ diyordu. Bizi bitiremezler” dedi.

Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin ise devletin açlık grevi karşısındaki tutumunu teşhir ederek AKP’nin gözaltında kaybedilenler konusunda da sorumlu olduğunu belirtti.

Gözaltında kaybedilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya Erbek ise yanında getirdiği gaz bombası fişeğini göstererek, Kürtçe, “İşte Erdoğan’ın bize hediyesi. Nereye gidersek, ne söylesek üzerimize bunları atıyorlar” diye konuştu. Erbek, Kürt halkının taleplerinden vazgeçmeyeceğini ifade etti.

Gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven’in torunu Ayşe Yurtseven, dedesini kaybedenlerin arasında “Yüksekova Çetesi”nden Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un da olduğunu belirterek “Dedemin mezarı neden hala bulunmuyor” diye sordu. Yurdakul, “Ben dedemin mezarına çiçek koymak istiyorum” dedi.

Bu haftaki basın açıklamasında, Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ın dosyaları açıkladı. Açlık grevine de vurgu yapılarak, devletin tutsakların taleplerinin karşılanması konusunda adım atması gerektiği ifade edildi.