30 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/14 (47)

 Kızıl Bayrak'tan
NATO sorunu devrimin geleceği sorunudur!
Gazze katliamı, AKP’nin tutumu
ve gerçekler
“Fişleme politikası” doksan yıllık
devlet geleneğidir!
Evren ve Şahinkaya darbeyi sahiplendi
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu raporundan yansıyan karanlık tarih
RedHack davasında tahliye!
Asgari ücretin belirlenme sürecini örgütlenme seferberliğine dönüştürelim!
“Taleplerimiz karşılanana kadar
mücadelemize devam edeceğiz!”
Kapitalizm öldürüyor
İş cinayetleri yasa dinlemiyor
Çukurova’da 25. yıl coşkusu
Parti Okulu Alaattin Karadağ Devresi...
25. Yıl: Geçmişten geleceğe parti
Komünist hareketin 25. yılı kutlandı!
25. yıl etkinlikleri üzerine
Bangladeş’te katliam ve protestolar
2012 6 Kasımı’ndan yansıyanlar
Yeni YÖK Yasa Tasarısı Aralık ayında meclise sunulacak
Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Zaman’ın kanlı elleri ‘kardeşliğe’ uzanırken tebessümle gelen zehir
Alevilere ellerini uzatanlar ayrımcılığı körüklemeye devam ediyor!
Cumartesi Anneleri katillerin
peşinde!
Göztepe Parkı’na cami yapım tartışmaları ve artan cami projeleri
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemize devam edeceğiz!”

 

Sömürü cehennemi ASB’de grevlerini sürdüren grevci Daiyang SK Metal işçileri grev sürecine dair gazetemize açıklamalarda bulundu. Grevlerini talepleri karşılanana kadar sürdüreceklerini ifade eden işçiler mücadele okulundaki deneyimlerini paylaştılar. Devleti, polisi, yasaları, adaleti gerçek rolleriyle tanıyan işçilerin açıklamalarını yayınlıyoruz

Temsilci Ali Rıza Köse: Greve çıktığımızdan bu yana 13 gün oldu şu andaki sıkıntımız yasayla ilgili. Sizde biliyorsunuz bir çadır sıkıntımız var, ona bile izin vermiyorlar. Çalıştığımız makinelerde farklı farklı insanlar çalışıyor. İçerde gözlemci olan arkadaşlarımız var onlar fotoğraflamış. Mesela Arci diye bir makine var hiç alakası olmayan insanlar çalışıyor. Ki ordan roller çıkmazsa diğer makineler çalışamıyor. Şu anda onu çalıştırmaya çalışıyorlar. Birkaç gündür artık servisleri içeriden indirip bindiriyorlar. Normalde dışarıda kapının önünde inerdi herkes. Hatta greve çıkmadan bir iki gün önce kart bastığımız cihaz güvenlikteydi şimdi komple idari binaya aldılar. Şimdi gireni çıkanı tam olarak göremiyoruz. Belki taşeron işçi sokuyorlar, belki farklı şeyler yapıyorlar. İçerdeki arkadaşlar da ellerinden geldiği kadar fotoğraflamışlar farklı makinelerde farklı farlı insanların çalıştığını. Taşeron işçiler vardı 4-5 tane içerde çalışmazdı. Şu anda içerde makine tamirinde çalışıyorlar. Benim çalıştığım makine bozulmuş arıtmadaki arkadaş gelmiş onu çalıştırmışlar. Normalde yasada greve çıkan işçinin makinesi çalıştırılamaz. İşte sıkıntılar bunlar.

Geçen bir arkadaşımızla suç duyurusunda bulunduk. Kore’li müdür bizim arkadaşımıza “sen” demiş “bu odadan dışarı çıkmayacaksın”. Hatta bir seferinde el kaldırmış, yumruk vurmaya çalışmış. Yanında Türk müdür varmış, o da o sırada arkasını dönmüş ben görmedim hesabı yapmaya çalışıyor. Arkadaşta suç duyurusunu yazdı gereken yere verdik. Ama şimdi sonuçta yanındaki adam ben görmedim, yok öyle bir şey diyecek. Ne kadar suçlu duruma düşer bilemiyorum. Arıtmada bir arkadaşımız var mesela. Onlar, ikinci fabrikanın kapıları komple kilitli içeriye bile giremiyorlar, yasal olarak girip gezebilmeleri gerekiyor aslında. Zaten o arkadaşlarımız onun için oradalar.

İşveren döverim, işten atarım, tutanak tutarım tehdidinde bulunuyor. İllaki biraz çekingenlik var. Ama yine de arkadaşlar üzerlerine düşen görevi yapmaya çalışıyor. Mesela dediğim arkadaş fotoğraflamış. Cuma günü suç duyurusuna gittik. İşte o kişiler hakkında fotoğraflarda geldi. Dosyaya ekleyecekler. Grevdeki arkadaşlarda bunları duydukça dışarıda öfke büyüyor, sabrımızın sınırlarını zorluyorlar. Bizim grevimizi kabul etsinler ama bu şekilde olmasın. Herkes kendi işini yapsın, kimse kimsenin işine karışmasın, o zaman hiçbir sıkıntı olmayacak. Birkaç tanesi bizim sırtımızdan prim yapmaya çalışıyor, yalakalık yapıyorlar tabiri caizse.

Bir işçi arkadaşın oturduğu yere kadar gelmişler, sana bir hafta müddet veriyoruz düşün taşın... O da bugün işbaşı yapmış. Bir yandan bizi çözmeye çalışıyorlar. Telefon ettikleri kişiler var mesela. İşçilerin hassas noktalarından yakalamaya çalışıyorlar. Maddi durumu kötü olan arkadaşlarımız var. Hepimizin kötü ama biraz daha kötü olan arkadaşlarımız var. Kiranı ödeyebiliyor musun? Greve çıktın paran var mı? Yok mu? Kimini aramışlar diyorlar ki seni biz fabrikada farklı yerde düşünüyorduk gelmeyi düşünmüyor musun?

Bizim orada üretim sırayla gidiyor. 8-10 tane makine var ürünün sırayla hepsine girmesi gerekiyor, şimdi sırayla ürünü alıyorlar. Bugün işbaşı yapan arkadaş hammaddeyi kesen arkadaş. Aradıkları arkadaş hammadeden sonraki çalışacak arkadaş. Yani bunlar bir şekilde günü kurtaralım gibisine düşünüyorlar ama nereye kadar gider bilmiyorum. Eninde sonunda patlayacak, 8-10 kişiyle üretim olmaz. İşçilerde de bir sıkıntı yok.

Greve çıktığımız gün öyle şaşaalı geçmesini de beklemiyordu patron. Çok büyük bir hüsrana uğradı. O zannediyordu ki grev gününe kadar, üç beş, üç beş toplar greve de çıksalar işimi yürütürüm. Fakat ters tepti işçi öyle düşünmüyor. Greve çıkılması tamamen işçinin istemesidir. Sendika sonuçta arkamızda doğal olarak. Şu an bir sıkıntımız yok. Grev güzel gidiyor şu yasaları da bir geçersek hayırlısıyla.

Her gün beş işçi 12 saat 8-8. Akşamları soğuk oluyor. Çadırımız yok araba var. Sağolsun sendikanın arabası sabah akşam bizde.

Bize dayanışmaya, ziyarete gelen sizden başka kimse yok. Komite oluşturduk, sivil toplum örgütlerini, siyasi partileri gezmeyi düşünüyoruz. Katı atık eylemine katılan Emre Köprülü de elinden geleni yapacağı sözünü verdi. Belediye başkanı da destek vereceğini söyledi. Tabii şu an için bir şey yok ama bakacaz, görecez. Biz kendimiz dayanışma etkinliği yapacağız. Cumartesi günü Anayasa paneli vardı. Orada mesela dayanışma için kutu koyduk. O kutuyu polisler kaldırttı. Dediler ki eğer kaldırmazsanız paraya da el koyacağız. Bütün yasalar karşımızda yani. Orada kimsenin gırtlağına yapışıp da para istemiyoruz zorla. Sonuçta bu dayanışma için. Şu ana kadar yasaların bizden tarafa olan hiçbir şeyini görmedik. Varsa da görmedik. Her yaptırımı bize uyguluyorlar, o olmaz, bu olmaz, oraya giremezsin, buraya gidemezsin. Üç senedir sendikal örgütlenme devam ediyor. Üç sene önce beni çıkardılar benim mahkemem iki sene sürdü.

ASB’deki patronlar çok rahatsız oldu. Polipleks’in bile servisleri yanımızdan geçerken son sürat gidiyor. Servisteki işçinin kafasını bize çevirmesiyle gitmesi bir oluyor. Patronlar ne kadar saklasa da, kapatsa da işçi duyacak. ASB’de bütün firmalar diken üzerinde.

Direneceğiz, sonuna kadar devam. Gerekirse yağmurun altında yağmurlukları giyip bekleyeceğiz. Sendikamız maddi-manevi olarak arkamızdalar. Zaten bu desteği görmesek greve de çıkmazdık.

Orkun Karabaş: Ben 2008 yılında Daiyang’a girdim. Yaklaşık 23 ay çalıştıktan sonra sendikalaşmadan dolayı işten atıldım. Gene 23 ay sonra işe iade oldum. Adalet sisteminin uzun olmasından kaynaklı 23 ay sonra işe iadem kabul edildi. Tekrar işe başladık. Aradan geçen 2-3 ay içinde yetki belgesi geldi, görüşmeler başladı. Bu arada biz her ihtimale karşı işçileri greve hazırladık. Moral açıdan dik tutmaya çalıştık, mücadelemizi anlattık. Bir nevi grevi önceden gördüğümüz için böyleydi. İlk başta işe iade olan 11 işçiye sendika olsun veya olmasın biz sizinle uzlaşacağız, bize işçiden yana olduklarını, istediğimizi vereceklerini, her şeyin iyiye gideceğini söylediler.

Tabii sendikanın yetkisi geldikten sonra toplu görüşmelere başladılar. İlk iki ay içerisinde anlaşamadılar. Verdiğimiz taslağı hiçbir şekilde kabul etmediler. Sürekli zararda olduklarını söylediler ve %6’dan fazla vermeyeceklerini söylediler. Tabii biz taslağımızın sonuna kadar arkasında olduğumuzu gösterdik. İşveren bu görüşmeler esnasında da sürekli işçileri kırmaya çalıştı. Bazen tehditkar, bazen parayla terbiye etmeye çalıştı. Bizim istediğimiz taslakta yılda 4 ikramiye, 150 lira zam var. Çünkü asgari ücretle çalışan arkadaşlarımız var. Aylık 100 lira da sosyal yardım olmak üzere üç isteğimiz vardı maddi olarak işverenden. Geri kalan isteklerimiz zaten iş kanununda geçerli olan maddelerdir.

Tabii işveren bunları vermemek istiyor. İlk başta grev oylamasına sundu. Grev oylaması yapılırken işveren sürekli mesaj attı işçilere. Bazı mesajlar sendikayı kötüleyici, bazı mesajlarda tehditler, bazı mesajlara da duygu sömürüsü yaptılar. Grev oylamasını ezici bir çoğunlukla kazandık, bayramdan sonraya erteledik. Greve çıkacağımız süreçte her gün patron kağıt verdi. Yine duygu sömürüsü, hep zararda olduklarını söyleyen kağıtlar, tehditkar kağıtlar ve sendikayı kötüleyici kağıtlar. Elimizden geldiğince o kağıtları almadık, greve çıkacağımızı sonuna kadar gösterdik. Direneceğimizi, kararlı olacağımızı gösterdik. Öğle molalarında alkışlı eylemler yaptık, sloganlı eylemler yaptık, yemekhaneye kadar yürüyüşler yaptık gene iş çıkışlarında sloganlı, alkışlı eylemler yaptık. Bir kere de fabrikanın çıkışından ASB’nin çıkışına kadar alkışlı, sloganlı yürüyüş yaptık. Sonuçta biz bu grevde kararlı olduğumuzu gösterdik ve ayın 14’ünde greve çıktık. Tabii bu yolda greve çıkmayan arkadaşlarımız oldu. Kırgınız ama kızgın değiliz.

Greve çıktık işveren bu sefer arkadaşlarımızı telefonla arayıp parayla terbiye etmeye kalkıyor. Kimini aramış sen bizdensin, kimini aramış ev kiranı ödeyemiyorsun, biz seni seviyoruz al arkadaşlarını gel diye telkinlerde bulunuyormuş. İçerde grev ve lokavt dışı olan arkadaşlarımıza baskı yapıyorlarmış. Görev yerlerinde kilitlemeye kadar varan muamelelerde bulunuyorlarmış. Bu tür baskılara maruz kalıyor arkadaşlarımız. Gündüz vardiyasına gözcü olan arkadaşlarımızı göndermiyormuş. 16.00-24.00, 24.00-08.00 vardiyalarına vermiş arkadaşlarımızı gündüz yasadışı çalışma görüntülenmesin diye. Şu an gündüzde kalan arkadaşımız 1-2 kişidir. Hatta onları da vardiyaya döndürcekmiş. Bu durumla ilgili arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacaklardı.

Geçen gün bu yasadışı uygulamalarla ilgili sendika önünden adliyeye yürüyüş yaparak suç duyurusunda bulunduk. Bu 15 gün içerisinde hem işveren bizi test etti, hem de biz işvereni test ettik. Biz grevde kararlıyız. İşveren nasıl düşünürse düşünsün biz mücadelemizden, biz davamızdan dönmeyeceğiz. İşveren masaya gelene kadar, isteklerimizi karşılayana kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Kızıl Bayrak / Trakya

 

 

 

 

Daiyang grevini başarıya taşımamız gerekiyor”

 

Daha önce EPTA’da grev yaptık fakat küçük bir işyeriydi. Daiyang bu bölgede metal iş kolunda ciddi bir grev olarak ilk grevimiz. Daha önceden ben bir grev yaşamadım. Yanlış hatırlamıyorsam 2008’de Asil Çelik grevi vardı. Bursa bölgesindeydi, toplantılarda grevin gidişatıyla ilgili bilgi alıyorduk. EPTA da ASB’deydi (Avrupa Serbest Bölgesi) ama küçük bir yerdi. İstediğimiz noktaya gelince bir hafta sonra çözülmüş oldu. Ama burası ciddi gibi gözüküyor. İşveren ne kadar dayanır bilmiyoruz ama benim gördüğüm bir şey var; Daiyang işçisi gayet kararlı. Almak istediklerini almadan da bu grevi sonlandırmayacaklar gibi gözüküyorlar.

Şube yönetim kurulu olarak en son yaptığımız toplantının ana konusu Daiyang-SK greviydi. Orada aldığımız kararlar var ama onları hayata geçirmek için zamana ihtiyacımız var. Dayanışmayla ilgili ciddi kararlar aldık. Bu artık fabrikalarda toplayacağımız dayanışma ile ilgili olsun, konserlerle ilgili olsun yani elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağız. Daiyang grevini muhakkak başarıya taşımamız gerekiyor. Bizim için çok önemli. Avrupa Serbest Bölgesi’nde daha bir sürü örgütsüz işyerleri var. Sadece Birleşik Metal-İş olarak değil bir sürü örgütsüz fabrika var. Ve o insanlar hakikaten zor durumlarda, çok zor şartlarda çalışıyorlar ve çok düşük ücretlerle çalışıyorlar. Ben şunu hatırlıyorum, Daiyang’ta örgütlenip ASB’nin kapısı önüne gittiğimizde, büyük bir ihtimal o fabrikaların birinde ya genel müdürüdür ya da sahibidir “hayırdır ne yapıyorsunuz?” dedi. Biz ona işte Daiyang’da sendikalaşma oldu, arkadaşlarımız işten atıldı, eylem yapıyoruz dediğimizde, bize “ya olur mu, Avrupa Serbest Bölgesi’ne sendika giremez” dedi. Bugün giriyoruz. EPTA’ya girdik toplu sözleşmemiz var, Daiyang’ta da grev yapıyoruz. Polypleks yargı sürecinde. Bekart var.

Şube olarak, Genel Merkez olarak, Çorlu halkı olarak sorumluyuz. Daiyang işçisi çok kararlı. Biz sonuna kadar götüreceğiz ve Daiyang patronu, Koreliler diz çökecek. Onların gözündeki korkuyu ben gördüm. Onlar bu kadarını tahmin etmiyorlardı. Grev oylamasında oradaydım. İnsanları, servisleri içeri alıp kapıları kapattılar. Servislere binip gitmesinler, oy kullanmaya gelsinler diye. Ama öyle olmadı. Orada bir sıfır mağlup oldular. Grevin ilk günü de aynı şekilde servislerle zorla işçileri fabrikanın içine sokmaya çalıştılar yine başarılı olamadılar. İşçiler dışarıda inince işin ciddiyetine biraz varmış oldular. Şu anda şube başkanımızı savcılığa şikayet ediyorlar. Ne kadar resmi kurum varsa inanın hepsine gitmişler. Yok bizi tehdit ediyorlar, yok can güvenliğimiz yok diyerek bu tip şeylere başvuruyorlar ama başarılı olamayacaklar. Çünkü bu işçi 2010’dan beri toplu sözleşmeyi bekliyor. Haklarını almadan ne onlar, ne biz vazgeçeceğiz...

SİO Otomotiv Baştemsilcisi Beyhan Vatansever

 

 

 

 

Daiyang SK Metal’de grev çadırına saldırı

 

Daiyang SK Metal önünde kurulan çadır, fabrika yöneticilerinin şikayeti üzerine 22 Kasım günü sivil polisler tarafından yakıldı. Çevik kuvvet eşliğinde gelen sivil polisler, çadırın yasal bir uygulama olmadığını iddia etti ve grevci işçilerin engellemesine rağmen saldırdı.

Ayrıca Daiyang-SK Metal fabrikası yöneticilerinin içeride ve dışarıda bulunan grevci işçilere sürekli baskı yaptığı, tacizde bulunduğu da işçiler tarafından belirtildi.

Birleşik Metal-İş’ten protesto

Daiyang-SK Metal patronunun ve müdürlerin grevdeki işçilere yönelik baskı ve tacizlerine karşı Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından basın açıklaması düzenlendi.

23 Kasım günü sendika önünde bir araya gelen işçiler ve ilerici güçlerle birlikte Çorlu Savcılığı’na alkış ve ıslıklarla yüründü. Savcılık önünde Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu konuşma yaptı.

Bizim hangi yüzümüzü görmek istiyorsa biz de o yüzümüzü gösteririz” diyen Serdaroğlu, fabrika yönetiminin tüm hukuksuz uygulamalarına karşı suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.

Kızıl Bayrak/Trakya