7 Aralık 2012
Sayı: SİKB 2012/15 (48)

 Kızıl Bayrak'tan
NATO’nun hedefinde
bölge halklarının geleceği var
NATO Patriot sevkiyatına onay verdi
Türk sermaye devletiyle NATO’nun kirli ilişkisi
Sermaye devletinin uşaklığı Kore Savaşı’ndan bugüne sürüyor!
“Özel” kontra örgüt: SADAT
Dokunulmazlık
tartışmalarından yansıyanlar
Karadağ davasında 9. duruşma
“Makul” değil, insanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Kiğılı direnişi üzerine
Dünden bugüne
MİCHA’dan yansıyanlar
İşyerlerinde uygulanan sistematik kişiliksizleştirme ve baskılama aracının bilimsel adı mobingtir!
MİB MYK Aralık ayı toplantısı
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü - 1
25. yıl etkinliğinin enerjisi ve gücüyle sınıfı örgütleme seferberliğine!
Tunus ve Mısır’ın kısa dersi: Parti, sınıf, devrim!
Mursi ve efendilerine karşı emekçiler ayakta
Burjuva basının genç ve kadın militan korkusu
19 Aralık Katliamı ve direnişinin yıldönümü yaklaşırken
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çerkezoğlu’yla görüştük
Sağlıkta dönüşüm ölüme doymuyor!
Yakın zamanda işten çıkarılan Av. Fatma Arda ile “işçi avukatlık” üzerine
Av. Gökmen Yeşil’le işçi avukatlık ve tip sözleşme üzerine
Av. Cem Gök ile işçi avukatlık ve hukuk alanındaki örgütlenme üzerine
Kadına yönelik baskı, şiddet, ayrımcılık tırmanıyor
Üniversitelerden
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Karadağ davasında 9. duruşma...

“Karadağ davası sahipsiz değildir!”

 

19 Kasım 2009’da sokak ortasında polis tarafından infaz edilen TKİP militanı Alaattin Karadağ davasının 9. duruşması 3 Aralık günü görüldü.

Karadağ davası öncesi Bakırköy Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), bir kez daha burjuva mahkemeleri karşısında davanın sahipsiz olmadığını haykırdı. Saat 13.00’te adliye önünde toplanılarak “Alaattin Karadağ ölümsüzdür! Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir!” pankartı açıldı. Ayrıca eylemde kızıl flamalar ve Alaattin Karadağ’ın resimleri taşındı.

Eylemde ilk yapılan konuşmada Alaattin Karadağ için “İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesine kendini adamış bir devrimciydi” denilerek Karadağ’ın katledilişinin devrim ve sosyalizm mücadelesini hedef alan bir saldırı olduğu vurgulandı. Konuşma “Ne yaparsanız yapın işçi sınıfının kurtuluş bayrağını kapitalizmin burçlarına dikeceğiz” sözleriyle son buldu.

Konuşmanın ardından BDSP adına yapılan açıklamada “Bu süre zarfında göstermelik mahkemelerle, kaybolan delillerle, sahte tutanaklarla ve ödüllendirilen katillerle birlikte sermaye devleti, ‘tosunlarını’ koruduğunu ve devrimcileri ‘katli vacip’ ilan ettiğini bir kez daha göstermiş oldu” dendi.

Alaattin Karadağ’ın alçakça infaz edildiği ifade edilerek çatışma sonrası polisin alenen işlediği cinayet aktarıldı. Çatışma sırasında orada bulunan diğer devrimcinin ve görgü tanıklarının anlattıklarının yargısız infazı kanıtladığı belirtildi.

Duruşmada bir kez daha deliller karartıldı

Alaattin Karadağ’ı katleden katil polis Oğuzhan Vural’ın yargılandığı davanın 9. duruşması 13.30’da görüldü. Dava, tarafların yoklaması ile başladı. Sanık ve sanık vekilinin hazır bulunduğu duruşmada, bu kez yaralanan minibüs şoförü İsmail Durmuş’un da hazır bulunduğu görüldü. Alaattin Karadağ’ın ailesi bu celsede de kalabalık bir avukat grubu tarafından temsil edildi. Ayrıca Temel Demirer de duruşmayı izleyenler arasında yerini aldı.

Dava gelen evrakın okunması ile başladı. Daha sonra İsmail Durmuş’a vücudundaki kurşunun çıkartılmasına onay verip vermediği soruldu. Hakim, Durmuş’a, “Bu sefer de geçen seferki gibi bir rapor geldi” diyerek, üniversite hastanesi tarafından hazırlanmış olan, “kurşunun çıkartılmasının genel komplikasyon riski dışında bir risk içermediği” bilgisini içeren raporu okumadı. Bunun üzerine Karadağ ailesinin avukatları müdahale ederek, hakime ‘raporu okuması gerektiğini’ hatırlattılar. Raporun okunmasının ardından Durmuş, ‘vücudundaki kurşunun çıkartılmasını istemediğini’ beyan etti. Müştekilerin yanında durmayan, bütün duruşma boyunca tedirgin görünen, dahası hastanede yanında polis bulunduğunu da ağzından kaçıran Durmuş’un bu kararından ötürü, kendisini yaralayan kurşunun hangi silahtan çıktığı konusu belirsiz kalmaya devam edecek.

2 yıldır süren dava boyunca Mahkeme tarafından yeri tespit edilmeye çalışılan Pakize Ilgaz’ın adresinin ‘yine bulunamadığı’ görüldü. Karadağ ailesinin avukatları bu konuda mahkemeye tepki gösterdiler. Mahkeme, ellerinde TC Kimlik No bulunmadığını gerekçe gösterirken, Karadağ ailesi avukatları, polisin daha önce bu konuda rapor düzenlemesine rağmen, şu an adres tespit edememesinin ancak savsaklama ile açıklanabileceğini, kimlik bilgilerinin Muhtarlık kayıtlarından istenebileceğini belirttiler.

Mahkeme tarafından Pakize Ilgaz ile ilgili bu talepler karar altına alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Bir sonraki duruşmanın tarihi ise 28 Şubat 2013, saat 13.30 olarak belirlendi.

Deliller karartılmaya çalışılıyor”

Duruşmanın bitiminde, BDSP tarafından avukatların ve Temel Demirer’in katılımı ile bir açıklama daha yapıldı. İlk olarak söz Karadağ ailesi avukatları ve ÇHD Dava Takip Komisyonu adına konuşan Av. Şerife Ceren Uysal’a verildi. Duruşmayı değerlendiren avukat Uysal, “İsmail Durmuş’un vücut bütünlüğüdür, kendi yaşamıdır. Ancak kaygılarının gerçekten sağlığı ile ilgili endişelerden ileri geldiğine inanmıyoruz. Sürekli olarak polis nezaretinde hastanelere götürülüp getirilen, duruşma salonunda dahi tedirginliğini hissettiğimiz Durmuş, kanımızca başka bir kaygıdan ötürü, bu kurşunla yaşamaya karar vermiştir” dedi. Uysal ayrıca delillerin yine karartılmaya çalışıldığını belirterek, dinlenilmesi beklenen tanık Pakize Ilgaz’ın adeta buharlaştırıldığını belirtti. Hukuk mücadelesinin hala bitmediğini belirten Uysal, mahkemelerin polis cinayetleri noktasında, polisleri aklayan sistemle işbirliği içerisinde olmasını eleştirdi.

Uysal’dan sonra Temel Demirer söz aldı. Açıklama Demirer’in konuşmasının ardından atılan sloganlarla son buldu.

Basın açıklamasına, Partizan ve EHP de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

İzmir’de NATO üssüne meşaleli yürüyüş!

 

BDSP, DHF, Devrimci Hareket, Emek ve Özgürlük Cephesi, Alınteri, Kaldıraç, TKP 1920 ve İzmir Hareket Tiyatrosu’nun uzun bir süredir birlikte örgütlediği Emepryalist Savaş ve İşgal Karşıtı Girişim, 2 Aralık Pazar günü emperyalist devletlerin savaş karargahı olan NATO’nun Şirinyer’deki üssüne bir yürüyüş düzenledi.

Yürüyüşün ön süreci boyunca Konak Eski Sümerbank Önü, Buca Şirinyer ve Çiğli Kasaplar Meydanı olmak üzere 3 basın açıklaması ve eylem gerçekleştirilerek, bildiriler ve ozalitler kullanılarak, İzmirli emekçiler yürüyüşe çağrıldı.

Yürüyüş, Şirinyer Tansaş önünde gerçekleştirilen ajitasyon konuşmaları ile başladı. En önde “Katil emperyalizm Ortadoğu’dan defol! Suriye ve Filistin halkları yalnız değildir!” şiarlı pankart açıldı. Yürüyüş kortejine flamalar ve meşaleler eşlik etti.

Ajitasyon konuşmaları Şiriyer’de emekçiler tarafından alkışlanarak destek aldı.

Daha sonra öfkeli sloganlar eşliğinde Şirinyer Merkez’den itibaren ana cadde trafiğe kapatılarak NATO üssüne doğru yürüyüşe geçildi.

Yürüyüş, Buca’da bulunan NATO üssüne gelindiğinde sonlandırılarak, basın açıklamasına geçildi. Burada da balkonlardan Bucalı emekçiler alkışlarla eyleme destek verdi.

Açıklama emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin gerçekleştirdikleri katliamların unutulmayacağı vurgulanarak “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganı ile sonlandırıldı.

Yürüyüşe ve açıklamaya Partizan, ESP, HDK, Sokak Sanatçıları Derneği ve Anarşistler de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

 

GOP’ta NATO protestosu

 

İşçilerin Birliği Derneği, “Emperyalizme uşak, kardeş halklara düşman, fabrikada köle olmamak için mücadele edelim!” şiarı ile 2 Aralık’ta Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Meydanı’nda eylem gerçekleştirdi.

Hayata geçirilen askeri projelerle Türkiye’nin emperyalizmin savaş üssüne çevrilmesi, Malatya Kürecik’e kurulan füze kalkanından sonra Patriot füzeleri sistemini Türkiye’nin çeşitli yerlerine kurmak isteyen NATO bu gün düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi.

Açıklamada “Kirli savaş hazırlıklarının getirdiği yeni zamlara, vergilere, ağır çalışma ve yaşama koşullarına karşı işçilerin birliğini sağlamak ve geleceğimiz için mücadele etmektir.” denildi.

Kızıl Bayrak / GOP