02 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/42

HDP “yeni bir umut” mu?
Yurtta taşeron, cihanda taşeron!
Uzmanlar uyarıyor: Marmaray’a binmeyin!
Van’da depremzedelerin açlık grevi sürüyor
MGK toplantısına savaş ve saldırganlık damga vurdu!
Bu vahşeti durdurabiliriz!
Sermaye istiyor, hükümet uyguluyor!
Capital 500 ’ün gölgede bıraktıkları
Çocuk emeği sömürüsünde durmak yok, yola devam!
Sempozyum üzerine...
“Haklarımıza sahip çıkmak için ‘direnİŞÇİ’”
Sincan’da işçiler birliğini güçlendiriyor!
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı...
Büyük devrimin aynasında parti davası
Ekim Devrimi üzerine - V.İ. Lenin
Ortak tehdide karşı Irak-Suriye ittifakı
NATO füzeleri özgürlük değil kaos getirdi
Dünyadan grev sloganları yükseliyor!
İzmir’de Gezi’nin 6 Kasımı’na doğru
ODTÜ’ye destek eylemleri
Ethem’in katili Şahbaz davası ertelendi
Cinsel taciz ve şiddete karşı yükseltilecek her ses...
“Bilinçlenmeli, mücadele etmeliyiz”
Özgürlük, devrim, sosyalizm etkinliklerine hazırlık
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Van’da depremzedelerin
açlık grevi sürüyor

 

Van’da depremzedelerin açlık grevi sürüyor. Depremzedeleri kış şartlarında açlık grevine sürükleyen sorunlar ise devam ediyor. Elektriği ve suyu olmayan prefabriklerde kalan depremzedeler açlık grevi yoluyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

Kısa bir süre önce Van’ı ziyaret eden AKP şefi depremzedelerin yaşadıkları drama dair tek kelime etmedi. Acıları duygusal bir tonda kullanan, yeri geldiğinde timsah gözyaşları döken AKP şefi Van’a yaptıkları büyük yatırımlara dair yalanlar eşliğinde ziyaretini tamamladı. Konteynerlerde süren sefalet içindeki yaşamı görmemeyi yeğledi.

Depremzedelerin yaraları hala kanıyor

Van depreminin ardından depremzedelerin yaşam mücadelesi sürüyor. Yüzlerce depremzede konteyner kentlerde kalıyor. Anadolu Konteyner Kenti’nde kalan depremzedelerin, iki yıl geçmesine rağmen su ve elektrik gibi en doğal ihtiyaçları karşılanmadı. Yaşam mücadelesi sadece konteynerlerde değil Van’ın her yanında sürüyor. Depremden kurtulanlar için mücadele sürerken, yakınlarını kaybedenlerin hayatları enkaza dönmüş bulunuyor.

BDP’li belediyeler, TMMOB ve ilerici kitle örgütleri depremzedelerin yaralarını sarmak için harekete geçerken AKP iktidarı gelişmeleri elleri böğründe izlemeyi tercih etti. BDP’li belediyeler öncülüğünde TMMOB’un katılımıyla kurulan koordinasyon merkeziyle kent 5 bölgeye ayrıldı. Depremzedelerin yaraları sarılmaya çalışıldı. Belediyenin yardım seferberliğine dahil olan grupların başında ise gençler ve kadınlar geldi.

Kentte kurulan “Gönüllüler Çadırı” gelen yardımları sabaha kadar paketleyerek, depremzedelere ulaştırdı. Birçok ilden gelen gencin gösterdiği dayanışma örneği takdir topladı. Gönüllü gençlerin yardımları kentte yaşam normale dönünceye kadar sürdü. Deprem döneminde BDP’li belediyelerin ve demokratik kitle örgütlerinin yardım faaliyetleri özelde Van Valiliği, genelde ise AKP iktidarı tarafından boşa çıkarılmaya çalışıldı.

Meydana gelen depremlerde başta hastaneler olmak üzere birçok alanda depremzedeler devletten hizmet alamadılar. Depremin üzerinden 2 yıl gibi bir süre geçmesine rağmen depremzedelerin yaşadıkları sorunlar aratarak devam etti. Halen devam eden sorunlar kapitalizmin, sermaye devleti ve AKP iktidarının insanlık ayıbı olarak kayıtlara geçti.

Deprem döneminde dışarıdan depremzedelere yardım yağdı. Yardım için onlarca gönüllü ve sağlıkçı geldi. Ancak yardımların gerçekleştirilmesi için Valilik tarafından bilinçli bir tercihle alan açılmadı. Van Valiliği’nin bu tutumu nedeniyle araçlarla gelen yardım malzemeleri ve insan desteği uzun süre depremzedelerle buluşamadı. Zira yaraları sarılacak olanlar Kürt milliyetindendi ve en iyi Kürt ölü Kürt’tü.

AKP iktidarının depremde yaşamını yitirenlere ilişkin yaptığı resmi açıklamalar yalanlarla doluydu. Bu açıklamalara göre Van depreminde 644 kişi yaşamını yitirmişti. Ancak yaşamını yitirenlerin sayısı bunun çok üzerindeydi. Çünkü birçok kişi ölen yakınlarını kendi imkanlarıyla defnetmek zorunda kaldığı için devlete bildirmemişti. Bu nedenle, bu ölümlerin hiçbiri resmi kayıtlarda yer almamıştı. Yaşamını yitirenlerin yakınları ancak 3-4 ay sonra SES’e başvurarak ölüm raporlarını nasıl alabileceklerini sorabildiler. SES yaptığı açıklamayla depremde yaşamını yitirenlerin sayısının binin üzerinde olduğunu ilan etti.

Van halkı aslında doğanın depremini değil, AKP iktidarının yarattığı depremi yaşadı. Van’ın kış koşulları belli olduğu halde depremzedelerin barınabileceği kış koşullarına uygun çadırlar bile depremzedelerden esirgendi. Dağıtılan çadırların hepsinin yazlık çadır olduğu ortaya çıktı. Van’ın nüfusu 300 binin üzerinde olduğu halde 10 bin çadır dağıtıldı ve kış koşullarında dağıtılan yazlık çadırlarda 5 ile 10 aile bir arada kalmak zorunda bırakıldı.

AKP iktidarı depremzedelere yönelik
baskı ve terörde sınır tanımıyor

Yaşanan afet koşullarına ırkçı yaklaşımlar eklendi. Sermaye düzeninin Kürt halkına yönelik düşmanlığı ortalığa saçıldı. Sermaye medyasının ekranlarından Kürt halkına yönelik düşmanlığın göstergesi iğrenç sözler edildi. Van’da depremzedeler büyük acılar yaşarken “Herkes haddini bilecek, yeri geldi mi taş atacaksın, kuş avlar gibi avlayacaksın, sonra yardım isteyeceksin” denilerek Kürt halkına olan düşmanlık kusuldu. Satır aralarında sermaye medyasında “oh olsun” türünden alçakça yaklaşımlar bile sergilenebildi.

Kürt illerinden gelen yardımlara da AKP iktidarı tarafından el konuldu. Yardım taşıyan araçlar uzun ve derin aramalardan sonra yollarına devam edebildiler. AKP iktidarı depremzedelerin eksiklerini gidermek için değil resmen daha çok mağdur etmek için çabalarını yoğunlaştırdı.

Deprem değil kapitalizm öldürür!

Kentler kapitalizmin önemli rant merkezleridir. Deprem tehlikesi ya da dayanıksız binalar, kapitalizmin daha fazla kar anlayışının dolaysız sonucudur. Burjuvalar daha fazla kar için baştan binaları ‘bozuk’ yapar, bu yolla devasa karlar elde ederler. Depremden sonra ise kar ettiklerini onararak ya da yıkıp yerine burjuvazi için daha gösterişlisini ve sağlamını yaparak karlarına kar katarlar.

Van depremi sermaye düzeninin kendi çıkarları dışında başka hiçbir şey için çaba harcamayacağını gösterdi. Doğal afetler karşısında çözümsüz olduğunu bir defa daha kanıtladı. Bu da doğal diye sunulan afetlerin, aslında doğal olmadığını kaynağının kapitalizm olduğunun göstergesidir.

 

 

 

 

Van’da Erdoğan için
depremzedelere polis ablukası

 

Depremden sonra ikinci kez Van’a giden sermaye hükümeti AKP’nin şefi Erdoğan’ı depremzedeler pankartlarla protesto etti.

Erdoğan’ın gelişi nedeniyle hayata geçirilen “sıkıyönetim” çerçevesinde, 3 liselinin “Öğrencilere 1 dakika” yazılı pankartı açmasına dahi izin verilmedi. Liseli gençler polisler tarafından havaalanından uzaklaştırıldı.

Erdoğan’ın güzergahı üzerinde bulunan Seyrantepe Mahallesi’ndeki Tahir Paşa Konteyner Kenti ve çevresinde de polis ablukası uygulandı. Polis Akrep tipi zırhlı araçlar ve onlarca çevik kuvvet ile depremzedelerin giriş çıkışlarını denetime aldı. Konteyner kentteki sorunlarına dikkat çekmek için dönüşümlü açlık grevine başlayan aileler seslerini duyurmak için yol kenarına pankart asmak istedi. Fakat polis tahammülsüzlüğünü göstererek pankarta dahi izin vermedi.

“7.2’lik depremin mağdurları olarak sıcak yuva istiyoruz!” pankartı ve “Bir Başbakanın vatandaşından haberi olmazsa hiçbir şeyden haberi olmaz!”, “Ölüme terk edildik!”, “Mağdurlar olarak unutturulduk!” dövizleri açan aileler konteyner kent girişinde beklediler.

Konteyner kentteki depremzedelerden Abdulselam Diler yaşadıkları sorunları şöyle ifade etti: “Sayın Başbakanımız buradaki insanların mağduriyetini dinlemeye gelmişse, başımız gözümüz üzerine gelmiş. Eğer bu insanlara bir el uzatılırsa biz gerçekten de çok mutlu oluruz. Kış koşulları yaklaşıyor. Burada ne elektrik var, ne su var. Çok mağduruz. Bir süreden beridir 12’şer saatlik aralıklarla açlık grevi yapıyoruz. Elektriğimizi kestiler. Burada çoğu insanlar hasta. Eğer devlet bir avuç insana bakamıyorsa o zaman bizi başka bir ülkeye göndersinler.”

Erdoğan yaptığı konuşmada depremzedelere hiç değinmeyerek onları yok saydı.

 
§