“Sendikal eylemler böyle
yasaklanamaz!”
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Levent Dölek ile YÖK yönetmeliğindeki yeni değişiklikler üzerine konuştuk.
- YÖK’ün çıkardığı yeni kararla, öğretim üyeleri ve öğretim elemanlarına yönelik bir saldırı sözkonusu. Bu konuda herhangi bir beyanat yapılmasının önüne geçiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Bu beyanat yasağı vb. yasaklar daha önceki yönetmelikte de vardı. Dolayısı ile burada yeni getirilen bir şey yok. Sendikal meselelerle ilgili, sendikal eylemlerde, grev vs. bunların cezalandırılmasına ilişkin getirilen düzenlemelerin de disiplin yönetmeliğinde bir geçerliliği yok. Çünkü bunlar üniversite emekçilerinin, kamu emekçilerinin kazanılmış hakları. Sendikal eylemlere ceza verilmesi söz konusu değil. Biz iş de bıraktık, bundan sonrada bırakırız, yürüyüş de yaptık bundan sonra yaparız, açıklama da yaptık bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bunlar hiçbir şekilde cezalandırılamaz. Dolayısıyla yeni getirilen yasada da bunları yok hükmünde kabul ediyoruz. Bunlar mevcut kazanılmış haklara, sendikal haklara aykırı.
Diğer taraftan başka bir boyutu değerlendirmek lazım. Şimdi herkes bir refleksle şunu söylüyor: “Baskı yapılıyor, insanların söz hakkı kısıtlanıyor.” Ancak bir mesele gözardı ediliyor. Aslında disiplin yönetmeliğinde çok ciddi ceza indirimleri ve hatta bazı suçların ceza karşılığının ortadan kaldırılması söz konusu.
Bunlara yakından bakıldığında şu gözüküyor. Özellikle üniversite yöneticileri ile ilgili. Bunların karıştıkları olası yolsuzluklarda, yönetim görevinden ayrılma cezası kaldırılmış vaziyette. Yine daha önce kamu görevinden çıkarılmayı gerektiren, ciddi şekilde cezalandırılması gerektiren ticaret yapma, aynı zamanda serbest meslek icra etme gibi bir suç disiplin yönetmeliğinden çıkarılmış durumda. Şimdi bütün bunları biraraya getirdiğimizde, disiplin kurullarına, idari mali işlerden sorumluların alınması, strateji geliştirmeden sorumluların disiplin kurullarına alınması, hep şunu gösteriyor. Üniversitelerin ticarileştirilmesinde, akçeli işlerde mümkün olduğunca serbestlik tanıyan, bu konuda daha önce hüküm altında olan cezaları ortadan kaldıran ve üniversitenin sermayenin kontrolü altına özgürce girebilmesini sağlayan bir disiplin yönetmeliği aynı zamanda. Bir yandan bu cezaların kaldırılması, temel hak ve özgürlüklerimize müdahalenin ortadan kaldırılmasını isterken, aynı zamanda üniversiteyi ticarileştiren, üniversite içerisinde kamusal ne varsa ortadan kaldıran uygulamaların cezalandırılmasını da talep etmemiz lazım. Yani iki açıdan değerlendirilmeli bu YÖK disiplin kurulu yönetmeliğini.
- Yönetmelikteki bir maddede grev, iş yavaşlatma, boykot gibi eylemlere katılanın üniversitedeki işine son vermekten bahsediliyor. Bu maddeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu yok hükmündedir, böyle bir şey olamaz. Sendikal eylemler böyle yasaklanamaz. Bunlar anayasa, İLO sözleşmesi ve AİHM kararlarıyla güvenceye alınmış haklardır. Bunların çok altında bir yerde duran disiplin yönetmeliğiyle bu hakları kısıtlayamazsınız. O yüzden bu bizi hiçbir şekilde korkutmuyor. Biz bu hakları yine grev, basın açıklaması, yürüyüş yaparak ve mücadelemizi sürdürerek kullanmaya devam edeceğiz.
- Yasanın bugün gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Söylediğim gibi bu sermaye saldırısının çok açık billurlaştığı bir durumdur. Ticaret, sermaye, para bunların önü tamamen açılıyor. Sendikal hakların önü kapatılmaya, gözdağı verilmeye çalışılıyor. Bu dönemde gündeme getirilmesinin nedeni de budur.
Kızıl Bayrak / İstanbul |