9 Ekim 2015
Sayı: KB 2015/38

Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Sermaye düzeninin Suriye politikası çöktü
Parlamenter hayaller değil, devrimci sınıf mücadelesi!
'Oy avcısı' CHP'den emekçilere sahte vaatler
CHP'nin gençlere vaatleri ve gerçekler
Sermaye sınıfının "adaleti"
Kürt halkına yönelik saldırılar sürüyor
Genetiği kirli ve kanlı devlet!
Direnişçi Kocaer işçileri: Kölelik düzenini bitireceğiz!
Mücadeleci ve demokratik bir Birleşik Metal-İş için birleşelim!
Muhasebesiz, muhalefetsiz, umutsuz!
Birleşik Metal-İş Bursa ve İzmir şubelerinde genel kurul
Kale Kilit’te patronların kavgası!
Devrimci gençlik hareketi - H. Fırat
Birleşik sosyalist devrim!
Alman emperyalizminin “mülteci severliği”
Kutlanan ne?
Emekçiler sokakları boş bırakmıyor
Kahrolsun sömürgecilik!
“Cenazenin gösteriye dönüşmesinden korkuyorlar”
Gözaltı ve tutuklama terörü sürüyor
Tutsak sınıf devrimcilerine süngerli oda işkencesi
ORS deneyimi ve öğrettikleri
Önlemler alınmıyor, işçiler katlediliyor
DLB’lilerin ailelerine polis tacizi
'İsimsizler ülkesine döndük!'
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Alman emperyalizminin
“mülteci severliği”

 

Göçmen sorunu gerici savaşlara ve kapitalizmin yarattığı yıkıma bağlı olarak derinleşmekte, öyle ki dünya ölçeğinde göçmen sayısı İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı'ndan sonra hiç bu kadar yüksek olmadığı uluslararası kurumlar tarafındanda itiraf edilmektedir. Bu olgu, bir bakıma İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı'ndan sonra dünyamızın içerisine girdiği emperyalist müdahale, işgal ve savaşların aldığı boyuta da işaret ediyor.

Herkes kendi hayatını yaşar,
işine yarayanı seç

Alman Göç ve Mülteciler Dairesi 2030 yılında ülkede AR-GE için 2 milyon 100 bin kişiye ihtiyaç olacağını, yaşlanan nüfus nedeniyle bu açığın ancak yabancı bilim insanlarıyla doldurulabileceğini rapor ediyor. Alman emperyalist tekellerinin taleplerini dikkate alan Merkel hükümeti bu açığı gidermek için birçok yasa yaparak, yabancı eğitimli iş gücünün Almanya’ya gelişini teşvik etti.

Ancak Alman emperyalist tekellerinin oldukça kanlı olan tarihi ve göçmenlere yönelik neo-Nazi terörüne devletin verdiği destek yabancı eğitimli işgücünü çekmekte istedikleri başarıya ulaşmalarını engelledi. Eğitimli işgücü için Almanya tercih edilen ülkeler arasında hiçbir zaman öne çıkmadı. Başarısız göç politikaları ve tecrit edilmiş olması nedeniyle, emperyalist savaşlarla kentleri yakılıp yıkılan IŞİD, Taliban, El-Nusra gibi paramiliter güçlerin vahşetiyle yüzyüze bırakılarak göçe zorlanan, çaresiz ve savunmasız insanlar topluluğundan ihtiyaç duyduklarını seçmek için cambazlara taşçıkartırcasına insan pazarlarına daldılar. Daha düne kadar ‘mülteci’ akınını AB sınırlarında durdurmak için her yola başvuran, AB hükümetlerine emperyalist nüfuzunu kullanarak baskı yapan, onları birer sınır muhafızı haline getiren, geri gönderme anlaşmalarıyla denizleri boğulmadan aşanları geldikleri ülkeye gönderebilmenin uluslararası yasal alt yapısını da hazırlayan tekellerin demir leydisi Merkel, mültecilerin koruyucu meleği olarak semalarda uçmaya başladı.

Geçtikleri ülkelerde hertürlü aşağılama ve hakarete uğrayan savaş mağduru kitleler çaresizlikle Merkel’in kanlı eline yapıştılar. Alacaklarını aldıktan sonra da ‘buraya kadar’ diyerek geri kalanları acımasızca denizlerin dipsiz karanlıklarına ittiler.

Genç ve eğitimli işgücü için kapılar açık

Yeni bir yasa tasarısı hazırlayan CDU-SPD hükümeti gençlerin ve eğitimli işgücünün alınması için eyalet hükümetlerini mali destekle teşvik etti. 2015 yılı için eyalet ve belediyelere gelen mülteciler için 2 milyar avro ayıran federal hükümet, gençlerin devşirilmesinde oldukça bonkör davrandı. Sosyal konutlar ve Almanya’ya refakatsiz gelen 18 yaşın altındaki çoçukların bakımı için bu rakamı 2016 yılından itibaren, genel mülteci bütçesinin iki katı olarak 4 milyar avronun üzerinde belirledi.

Ortadoğu ülkelerine sağlanan burs programlarından sorumlu Hülshörster, eğitimli işgücünün devşirilmesinde Alman emperyalist tekellerinin göz yaşartıcı yardımseverliğini oldukça dokunaklı bir şekilde şu sözlerle dile getirdi:

"Suriye Yüksek Eğitim Bakanlığı’yla ortaklaşa finanse edilen burs programları vardı. Başarılı bir programdı ve iyi işliyordu. Ancak 2011’de patlak veren iç savaşla birlikte Suriye bursları kesti. Bu acil duruma müdahale ettik. Onları sokakta bırakamazdık. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın yardım fonuyla öğrencilerin eğitimlerini tamamlamalarına olanak sağlandı."

Suriye hükümetinin ülke genelinde en başarılı öğrencileri burslu olarak yurtdışına gönderdiğini, öğrencilerin tüm dünyada gereksinim duyulan branşlarda eğitim görüp uzmanlaştıklarını söyleyen Hülshörster, ‘Şimdi onlar Almanya’da iyi koşullarda çalışabilecekler’ diyerek, emperyalist savaşın yıkıntıları içerisinden beyin göçü gaspında elde ettiklerini bir övünç vesilesi olarak dile getiriyor.

Sahtekarlığın dibe vuruşu

İnsanların umutlarını emperyalist amaçları için acımasızca kullanan ve alacaklarını aldıktan sonra onları denizlerde patlak botlarında ‘kaderleriyle’ başbaşa bırakan Merkel’in bu tiyatrosunu, sınırlarına yüklenen Mülteci akını karşısında çaresiz kalan Hırvatistan’ın Devlet Başkanı Kolinda Grabar-Kitarovic, "Sığınmacıları Sayın Merkel çağırdı. Şimdi de ‘Almanya herkesi barındıramaz’ diye frene basıyor" diyerek dile getiriyordu. Utanmazlık ve arsızlıkta sınır tanımayan, sermayenin çıkarları için her yolu mübah sayan Merkel, topun ağzına sürülen Macaristan’ın gerici-faşist başbakanı Orban’la yaptığı görüşmede, iki yüzlüce tel örgünün sorunları çözemeyeceğini belirttikten sonra, sadede gelerek sığınmacıların iltica edecekleri ülkeyi seçemeyeceklerini söyledi.

Orban’la aynı kumaştan olan, ancak ekonomik ve siyasi üstünlüğü elinde tutmanın verdiği ayrıcalıklarına dayanan Alman tekellerinin demir leydisi, Orban, Çipras ve Davutoğlu gibilerini kirli işlerinde sınır muhafızları olarak kullanıyor.

 
§