12 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/30

Rejim krizi, gelişmeler, görevler
ABD bir kez daha AKP iktidarını hizaya çekiyor
Darbe sonrası gelişmeler ve bağımsız devrimci sınıf tutumu
Düzen gemisine Erdoğan kaptan, CHP miço
Bu düzende yasalar sadece sermayeye hizmet eder!
Sınıf savaşımı hapishanelerde keskinleşirken kurtuluş topyekûn mücadelede!
Sermaye iktidarı 12 Eylül’ler, faşist tek adam rejimleri üretir!
Hurşit Külter’den hala haber alınamıyor
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası
Sermayenin krizi emekçilere fatura ediliyor!
TEDİ’de direnen işçilerle konuştuk
İşçiler OHAL’e rağmen, hak gasplarına karşı direniyor
Kendi sınıf davamızın meşruluğuyla sokaklara
Gençlik işçi sınıfının yolunda
Sermayenin yeni projesi: “İhtisaslaşmış meslek liseleri”
AKP’nin kirli planları ve Alman devletinin ikiyüzlülüğü
Yemenli güçler arasındaki barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı
Bugünün ve geleceğin ustası adına
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bu düzende yasalar sadece sermayeye hizmet eder!

 

15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi ile birlikte AKP uzunca süredir yaşanan ekonomik krizi aşmak için sermayeye vadettiği “reformları” bir bir hayata geçiriyor. Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi, OHAL’in de sağladığı imkânlar ile hızla yasalaştı.

Yapılandırma ile vergi, vergi cezaları, askerlik, seçim, nüfus, trafik, karayolu geçiş ücreti, RTÜK cezaları, gümrük vergileri, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS prim alacakları ve bunlara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz ve gecikme cezaları yeniden yapılandırılacak.

İlk etapta bakıldığında sermaye devleti alacaklarından vazgeçiyor gibi görünüyor ama işin aslına bakarsak hiç de öyle olmadığı görülecektir. AKP iktidarı hem darbe girişimi sonrası iyice açmaza giren ekonomideki likidite sorununu çözmeye hem de binlerce hâkimin açığa alınması ve tutuklanması sonrası artık işlemez duruma gelen burjuva mahkemelerini rahatlatmaya çalışmaktadır. Yasa ile mahkemelerde biriken yüz binlerce vergi davasının çözülmesi hedefleniyor. Ayrıca sermayenin “kayıt dışı ekonomi” ile yaptığı ödemelerin (makine teçhizat alımları vb…) kayıt altına alınabilmesi amaçlanıyor. Yani “yasa dışı alımları” yasa ile faturalı hale getirmek istiyorlar.

Burjuva medya yasanın çıkmasını, “Devlet 79 milyondan 32 yıllık birikmiş alacaklarını topluyor!” diye manşetlere taşıdı. Ardından peşi sıra sermaye sözcülerinin açıklamaları geldi. Yapılan açıklamalara bakarsak yasanın aslında işçi ve emekçilere dönük bir yanı olmadığı, asıl amacının sermayenin son dönem ortaya çıkan ihtiyaçlarını karşılamak olduğu görülecektir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, yapılandırma sonrası yaptığı açıklamada “Tahsilatlarda sıkıntı yaşandığı bir dönemde, devletimiz, ‘Merak etmeyin biz sizin arkanızdayız’ demiştir” şeklinde konuşmaktadır. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken de, “Yapılandırma ile esnaf da devlet de kazanacak, ekonomiyi canlandıracak” demektedir. OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Ahmet Kurt ise düzenlemenin KOBİ’lerin içinde olduğu ekonomik krizden bir nebze olsun çıkmasını sağlayacağını ifade etmektedir.

AKP iktidarı döneminde işçi ve emekçilerin ayağındaki prangaların daha da ağırlaşmasına yol açan uygulamalar bir bir hayata geçti. Esnek çalışma uygulamaları, kiralık işçilik, taşeronluk vb. Şimdi de sırada kıdem tazminatı, BES gibi yeni saldırılar gündemde. Ulusal Varlık Fonu ile işsizlik fonunda birikmiş milyarlarca liramızı tek kalemde gasp edecekler.

Tüm bunlar da gösteriyor ki işçi ve emekçilerin mücadelesi olmadan, çıkan her türlü düzenleme, KHK, yasa vs.ler sadece sermayeye hizmet eder. Bugüne kadar kazandığımız her hakkın arkasında güçlü bir mücadele süreci olduğu açıktır. Şu bilinmelidir ki uzunca bir süredir kapitalist sistem hem mali, hem siyasi açıdan açmaza girmiştir. AKP iktidarı bu açmazı işçi ve emekçiler cephesinden daha büyük tahribatlarla aşma çabasındadır ama başarılı ya da başarısız olması yine işçi ve emekçilerin ellerindedir.

 

 

 

Hapishelerde hak ihlalleri arttı

 

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishane İzleme Komisyonu Ağustos 2016 Hapishaneler Raporu’nu 10 Ağustos günü yaptığı basın toplantısıyla açıkladı.

Hapishanelerdeki devrimci-ilerici tutsaklara dönük hak gaspları ve keyfi uygulamalara dikkat çekilen raporun öne çıkan başlıkları şu şekilde:

“15 Temmuz öncesi gündeme gelen sürgün sevkler bu süreçte artmış, sistematik hale gelmiştir. Sürgün sevkler, siyasi tutukluların bunlara direnmesi nedeniyle fiziksel işkenceye dönüştürülmüş, birçok tutsak bu sevkler sırasında yaralanmıştır.

a) Sürgün sevk nedeniyle veya tutuklama sonucu ilk kez hapishaneye girişte ya da herhangi bir vesile ile hapishane dışına çıkıp girme durumunda, girişte - kapı altı tabir edilen yerde- soyarak/çıplak arama dayatması yapılmakta, buna direnen politik tutuklular ağır işkencelere maruz bırakılmaktadır.

b) OHAL kararnamesinde yer alan özel hükümlerle tutukluların ziyaret ve telefon hakları kısıtlanmış,  uygulanmasında zaten sorun olan, neredeyse hiçbir hapishanede mevzuata uygun olarak uygulanmayıp gasp edilen sohbet hakkı da dahil olmak üzere ayrım gözetmeksizin tüm sosyal faaliyetler kaldırılmış, tecrit daha da ağırlaştırılmıştır. Tutuklu kişilerin haftada 1 gün ve 10 dakika olan telefon ile haberleşme hakları 2 haftada 1 gün ve 10 dakika olarak sınırlandırılmıştır. Yine tutukluların ziyaret edilme hakkı ziyaret edebilecek kişiler yönünden - eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile olmak üzere- sınırlandırılmıştır. Başka bir ifade ile “arkadaş görüşçüsü” olarak ifade edilen 3 görüşçü hakkı kaldırılmıştır. Aynı kararnamede ziyaretlere ilişkin savcıların ve bakanların yetkilerinin saklı olduğu ifade edilerek bu konuda savcılara ve bakanlığa keyfiyete varan genişlikte yetki verilmiş, bunun sonucunda bazı hapishanelerde aile ziyaretleri iki haftada bire indirilmiş, bazılarında açık görüşler kaldırılarak sadece kapalı görüş uygulaması getirilmiştir.

c) - Yayın ve haberleşme hakkına yönelik ciddi ihlal iddiaları bulunmaktadır. Siyasi tutuklu/hükümlüler aralarında Cumhuriyet Gazetesi, BirGün Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi günlük gazetelerin ve bazı televizyon kanallarının da bulunduğu birçok muhalif yayına ulaşmalarında 15 Temmuz öncesi döneme nazaran ciddi engellemelerle karşılaşmaktadırlar.

d) - Avukat-müvekkil görüşmelerinin zaman bakımından sınırlandırılması, görüşmelerin kayda alınması, görüşmede bir memurun hazır bulunması dayatması yapılmaktadır.

e) - Bazı hapishanelerde sabah ve akşam sayımlarında tekmil ve ayakta sayım dayatması yapılmakta, kabul etmeyen tutuklular dövülmektedir.

f) - Yaşanan tüm bu ihlallere karşı direnme hakkını kullanan siyasi tutuklulara ağır saldırılar yaşanmakta,  bunun sonucunda birçok hapishanede hücre/koğuş yakma vb. direnişler/protesto biçimleri ve buna bağlı yeni ihlaller yaşanmaktadır.

g) Hasta tutuklu ve hükümlüler sorunundaki mevcut seyir daha da kötüye gider vaziyette aynen devam etmekte olup, hasta tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılmamaktadır. OHAL ilanı ile birlikte sorunlar katmerlenmekte, zaten fazlasıyla gasp edilen tedavi hakları “OHAL var, ring yok, personel yok, gündem yoğun” denilerek bahanelerle ortadan kaldırılmaktadır. Örneğin Edirne F Tipi Hapishanesi'nde Mehdi BOZ isimli siyasi tutsak kanser hastası olmasına rağmen tedavi edilmemekte, hastaneye dahi götürülmemektedir.

h) Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlülerinin infaz koşulları kabul edilemez durumdadır. Anayasanın eşitlik ilkesine ve imza konan insan hakları sözleşme metinlerine aykırı olan mevcut duruma derhal son verilmeli, anılan hükümlülerin cezalarının infazında hükümlü haklarını ön plana çıkaran insani şartlar hayata geçirilmelidir. 

i) F Tipi Hapishanelerde yürürlüğe konan yeni “camekanlı avukat görüş kabinleri” hukuka, insan ve tutuklu haklarına tamamen aykırı olmasına rağmen mevcut uygulamadan vazgeçilmemektedir.”

 
§