12 Mayıs 2017
Sayı: KB 2017/18

Sosyal yıkım saldırılarını geri püskürtmek için genel grev, genel direniş!
Sermaye OHAL rejimiyle büyüyor
Silah tüccarları kazanıyor, yoksullar ölüyor
Yargısız infazlar ülkesi Türkiye
Metal işçilerinin güncel durumu ve işçi birliği üzerine
Teknorot işçileri satış sözleşmesine karşı üretimi durdurdu
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı Sonuçları
Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinde kritik sürece girildi
Patronların sefalet dayatmaları TİS süreçlerini tıkıyor
Kayseri 1 Mayıs’ının gösterdikleri ve devrimci sorumluluk!
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Gençlik Denizler’i mezarları başında andı
İbrahim Kaypakkaya kavgamızda yaşıyor!
Deniz, Mahir ve Kaypakkaya’nın anısına...
Katledilen gençlerin aileleri: “Polis de onu kollayan da katil”
Sınıfsal bir sorun olarak “namus” cinayetleri
AKP Türkiye’sinin gerçeği: Toplumsal çürüme ve yozlaşma
Astana anlaşması üzerine
Fransa cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine
Büyük çınar Mahzuni Şerif
“Kahramanlık destanları” adı altında gerçekler çarpıtılıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katledilen gençlerin aileleri: “Polis de onu kollayan da katil”

 

14 Nisan tarihinde Gazi Kent Ormanı’nda piknikten dönen 5 gencin içinde olduğu aracın polis tarafından taranmasıyla ilgili olarak, gençlerin aileleri 8 Mayıs günü basın toplantısı düzenledi. Saat 11.00’de Taksim’deki Makine Mühendisleri Odası’nda başlayan toplantıda ilk olarak Avukat Meral Hanbayat tarafından basın açıklaması okundu. Açıklamada aracı tarayan polislerin Barış Kerem (18) ve Oğuzhan Erkul’u (17) katlettikleri, ağır yaralanan Ramazan Aktürk’ün (19) felç kalma riskinin sürdüğü hatırlatıldı. 15 yaşındaki Demirhan Erkul’un ise vücuduna giren kurşunun yağ bezesine saplanması sayesinde kurtulduğu eklendi.

Katil polisler serbest, dosyada gizlilik kararı

Gençlere ateş açan polisler ve amirlerinin derhal gözaltına alınarak soruşturmanın başlatılması gerekirken, araçtaki Birkan Yüksel’in (16) saatlerce gözaltında tutulduğuna ve polislerin istediği şekilde ifade vermeye zorlandığına dikkat çekildi. Açıklamanın devamında avukatların talebi üzerine 18 Nisan’da olay yerinde keşif yapıldığı, bir zırhlı aracın görüntülerine el konulduğu, dosyadaki soruşturma evrakının bir kısmının alındığı belirtilerek, 19 Nisan’da da savcılık tarafından polislerin ifadesi alındığı söylendi. Açıklamada, avukatların, polislerin tutuklanması talebinin ise OHAL Kanunu’nun 23. maddesindeki “silah kullanan polisler hakkında soruşturma işlemleri tutuksuz yapılır” ifadesine dayanılarak reddedildiği ifade edildi. Ertesi gün polis ifadeleri ve soruşturma işlemleriyle ilgili bilgi ve belge almak isteyen avukatların taleplerinin, polislerin gizlilik talebi nedeniyle ve henüz gizlilik kararı olmamasına rağmen karşılanmadığı, bunun ardından aynı gün gizlilik kararı verildiği belirtildi.

Açıklamanın devamında gençlerin katledilmesiyle ilgili şunlar ifade edildi: “Soruşturmanın açık olduğu 5 günlük süreç içerisindeki soruşturma işlemleri ile edindiğimiz belgeler sonucunda kesin bir şekilde çocukların kasten öldürüldüğünü söyleyebiliriz. Şüpheli polislerin çocuklarla ve çocukların kullandığı arabayla örtüşmeyen ihbar iddiaları, olay yerinde bulunan 35 adet kovan, arabaya isabet eden 26 mermi, 6 farklı silahtan ateş edilmesi, Ramazan’ın bacağının üstüne kurşun isabet etmesi, çocukların anlatımı bir bütün olarak değerlendirildiğinde duran aracın polisler tarafından tarandığı sabittir.”

Polis taradığı aracı takip etmedi

Açıklamanın devamında aracın taranmasının ardından 2-3 km uzaktaki hastaneye giden gençlerin polis tarafından takip edilmediğine dikkat çekildi.

Katil polislerin tutuklanmamasına gerekçe gösterilen OHAL Kanunu’nun 23. maddesinde, polisin hangi durumlarda silah kullanma yetkisinin olduğunun tariflendiği aktarılarak, 14 Nisan’da gerçekleşen cinayette, bu maddedeki koşulların oluşmadığına dikkat çekildi. Aynı zamanda bu yasanın sokak infazlarının önünü açacağına dikkat çekilen açıklama şu sözlerle son buldu: “Polislere cezasızlık güvencesi veren bu düzene karşı hayatları çalınmış çocuklar için mücadele etmenin ve bu davanın sonuna kadar takipçisi olmanın önemini hatırlatmak isteriz.”

“OHAL polise katletme yetkisi veriyor”

Açıklamanın okunmasının ardından Avukat Oya Aslan, OHAL’le birlikte özel harekat polislerine katletme yetkisinin verildiğine dikkat çekerek, Gazi Mahallesi gibi yerlerde polisin silahla insanları vurmasının olağanlaştığını söyledi. Cinayet işleyen polislere verilen ödül gibi cezalara dikkat çeken Aslan, Okmeydanı Cemevi’nde cenaze beklerken vurulan Uğur Kurt’un katili polise verilen cezayı hatırlattı. Katletme ve aklama uygulamasının, İçişleri Bakanlığı, polis ve yargı tarafından ortak uygulanan bir politika olduğuna dikkat çeken Aslan, polis cinayetlerinin önünü kesmek için verilecek mücadelenin de bu ortaklığı gözetmesi gerektiğini söyledi.

Katil polis “kendisine gelememiş!”

Katledilen genç Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık ise cinayet günü akşam 21.00'de kendisini arayan polisin dalga geçercesine “Başınız sağ olsun. Kendimize gelemediğimiz için yeni aradık, üzüntülüyüz. Gelip cenazenizi alın” dediğini aktardı. Altınışık, içinde hâlâ mermi çekirdeği bulunan oğlunun kanlı telefonunu da göstererek, delil olarak bile tutulmayarak kendisine verilmesi ciddiyetsizliğine değindi. Oğlunun cenazesinin kaldırıldığı gün, cenaze arabaya konar konmaz polisin saldırıya geçtiğini belirten Altınışık, zırhlı araçtan inen çocukların taş atarak provokasyon çıkardığını gördüğünü belirtti. Altınışık, “Gazi’de sadece polisten zarar görüyoruz” dedi.

Şarkıcı Mustafa Ceceli’nin de daha önce arabayla polisten kaçtığının basına yansıdığını hatırlatan Altınışık, kilometrelerce takip edilen Ceceli’ye para cezası kesilerek bırakıldığını söyledi, “Kaçan Nişantaşı, Etiler’de olunca vurulmuyor” diyerek tepki gösterdi.

“Vuran, kollayan, göstermeyen de katildir”

Anne Altınışık, konuşmasının devamında katil polislere, onları koruyup kollayan ve aklayanlara tepki gösterdi, “Katil polisleri haklı görenlerin bizimle aynı acıyı yaşamasını istiyorum” dedi. Altınışık, basının da polis cinayetlerine karşısındaki suskunluğuna dikkat çekti, “Benim konuşmamın ne kadarını yayınlayacaksınız onu da bilmiyorum” diyerek tepki gösterdi, “Basın ne kadar kör olursa halk da o kadar kör olur” dedi. Altınışık, “terör” demagojisine de tepki göstererek “Birisi bana ‘terörist’ kelimesinin anlamını açıklasın” dedi.

Polis tarafından ağır yaralanan Ramazan Aktürk’ün babası ise polislerin “kaçtıkları için vurduk” yalanını teşhir ederek, oğlunun arkadan değil, sağ ve sol tarafından vurulduğunu aktardı.

Katledilen Oğuzhan Erkul’un ablası da yarın kardeşinin doğum günü olduğunu söyledi. Abla Erkul, kardeşine “terörist” denmesine de tepki gösterirken, fenalaştı.

“Araç durduktan sonra vuruldular”

Avukatlar polisin gençleri birçok kez uyardığı, kademeli olarak havaya, yere, aracın lastiklerine ateş açtıkları iddialarının yalan olduğunu eklediler. Katliamdan yaralı kurtulan Ramazan Aktürk’ün ifadesinde, dur ihtarı üzerine durduklarını, aracın yanındaki polislerin namluyu üzerine çevirmesiyla irkilerek kendini geri çektiğini, bunun üzerine polislerin ateş etmeye başladıkları ve aracın bundan sonra tekrar hareket ettiğini söylediğini aktardılar. Gizlilik kararının, soruşturma dosyasını şüphelilerden korumak amacıyla alınması gerekirken, dosyayı aileden kaçırmak için alınmasına dikkat çektiler.

Basın toplantısı HDP milletvekili Erdal Ataş’ın konuşmasıyla sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§