15 Eylül 2017
Sayı: KB 2017/35

Dikta rejimi ancak sınıf mücadelesiyle yıkılabilir!
Reza Zarrab davası ve AKP’nin zayıf karnı
Gerginliğe dayalı siyaset ve gerginliğin pazarlanması
Kontrgerillanın yeni katliam aracı: SİHA
Metalde kazanımın anahtarı Metal Fırtına ve Greif’tir!
EİB’den sempozyum çağrısı
İşçi sınıfı mücadeleyi sürdürüyor
12 saatlik çalışma süresi ve sınıfa dönük saldırılar üzerine...
Gece çalışması: Kapitalistin kan dolu kadehi
Kadına şiddet üreten kapitalizm, eşitlik sunan sosyalizm!
Yeni insanın inşasında eğitim
Eğitimdeki gericileşme ve TÜSİAD’ın serzenişleri
Gerici eğitime karşı başka bir dünya mümkün!
Üniversitelerde yeni mücadele yılı
Deyr ez-Zor savaşı, emperyalistler ve PYD
Asya-Pasifik’te sular ısınmaya devam ediyor
Bağımsızlık referandumu ve Kerkük sorunu
Bir fırtına bir “çaresizlik”
Şili halkının direniş sembolü: Victor Jara
Musa Anter Kürt halkının mücadelesinde yaşıyor!
Müziğe aşık bir devrimci ozan: Ruhi Su
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Musa Anter Kürt halkının mücadelesinde yaşıyor!

 

Umutlar ve insan olan ne varsa?
Ve kan akardı derelerimizden;
Zilan, Munzur, 33 kurşun, Newala Qasaba
Ve ülkenin bütün derelerinde?
O iklimde kalırdı acılar
Duymazdı bir Allahın kulu çığlığımızı
Ve dağlara sevdalanırdık
Karabasan gecelerin sabahlarında
Direnmek kalırdı Kürde
Yaşamanın bir başka adı direnmektir...”

(Musa Anter)

Kürt halkının yürekten sahiplendiği bir Kürt aydınıdır Musa Anter. Ape Musa Kürt halkının yüreğindeki yerini emekle, mücadeleyle kazandı. 72 yaşında koca bir çınardı Kürt halkının yüreğinde. 1992 yılında katledildi. Fakat bu büyük çınarı Kürt halkının yüreğinden koparamadılar.

Mücadeleyle geçen yaşam

Musa Anter, 1920 yılında Mardin-Nusaybin ilçesinin Eskimağara köyünde doğdu. İlkokulu Mardin’de, ortaokul ve liseyi Adana’da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.

İlk gözaltına alınması öğrencilik yıllarında Dersim isyanı sırasında oldu. Yıllar sonra Kürtçe şiiri “Qimil/Kımıl” gerekçesiyle 1959 yılında 49’lar Davası ile idamla yargılandı. 27 Mayıs darbesinde aftan yararlanarak serbest kalan Anter, hapishaneden çıktıktan sonra Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerinde yazdı. 1963’te 23’ler davası ile tekrar hapishaneye girdi. Mamak, Sultanahmet, Balmumcu, Seyrantepe ve Nusaybin hapishanelerinde kaldı. 12 Eylül darbesinde Kürtçülük propagandası yapmaktan tutuklandı. Yaşamı boyunca toplam 11,5 yıl hapiste kaldı.

Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurucularındandı.

‘90’lı yılların kirli savaşında katledilen ilk Kürt aydınlarındandı

Anter, 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’ın Seyrantepe mahallesinde uğradığı silahlı saldırıda sol bacağına iki, kalbi ve kafasına birer kurşun sıkılarak katledildi. Musa Anter’in yanında bulunan gazeteci ve bugün AKP milletvekili olacak kadar geriye düşen Orhan Miroğlu saldırı sırasında yaralandı.

Eski JİTEM’ci Abdülkadir Aygan; Anter’in, kendisinin de içinde bulunduğu tim tarafından JİTEM için öldürüldüğünü itiraf etti.

Anter’in mezarı, Nusaybin ilçesine bağlı Akarsu Bucağı Eskimağara (Zivengi) köyündedir.

Musa Anter üretken mücadeleci kimliğiyle başta Kürt halkı olmak üzere halkların yüreğinde yaşamaya devam ediyor.

Sürekli mücadele içinde olan Musa Anter yaşamına şu eserleri sığdırmıştır:

* Birina Reş / Kara Yara (1959)

* Qimil / Kımıl (1962)

* Ferhenga Kurdî-Tirkî /

Kürtçe-Türkçe Sözlük (1967)

* Hatıralarım I (1991)

* Hatıralarım II (1992)

* Vakayiname (1992)

* Fırat Marmara’ya Akar (1996)

* Çinara Min (1999)

 

 

 

 

Gladkov’un Çimento’su

 

Gladkov’un Çimento romanında, asalaklığın önce bedenlere, sonra zihinlere yerleşmesini engellemek isteyen bir avuç devrimcinin, başta Gleb’in çetin ve sert mücadelesine şahit olacaksınız.

Roman, devrim sonrası işçi sovyetlerinin işlerliğini, üreten bir topluma giden zorlu yolu, işçi sınıfı iktidarı olmasına rağmen eskiyle yeninin bitmeyen çatışmasını anlatır. Uzun yıllar orduda askerlik görevini yapan işçi Gleb, geri döndüğünde çimento fabrikası yerine bir hayalet binayla karşılaşır. Ve sözüm ona hayalet binanın kâğıt üstünde olan işçilerine de bulaşmıştır yozluk, çıkarcılık ve sinsilik. İyice esir almıştır onları.

İşçi Gleb, kararlı, inatçı, devrimin çıkarlarını kendi çıkarları gibi gören, mücadeleci bir çekirdek yaratıp, hem fabrikanın yeniden açılmasını sağlamak hem de karşı devrime kadar gidecek olan bürokratik uyuşukluğu da alt üst etmek istemektedir. Gleb bu kavgada çoğu kez yalnız kalsa da devrim düşmanlarının karşısında inançlı, kendine güvenen, hayatı elleriyle yaratanların dikilmesini istediği için fabrikanın açılmasını çok ister. Gleb bir ülkede devrim de olsa, işçi sovyetleri de başta olsa yeni insanın inşasının, yeni kültürün yerleşmesinin önünde eskinin köhnemişliğinin olabildiğince direnç gösterdiğini ve öyle kolayından yıkılıp gitmediğini gösterir bize. Gleb öfkelidir, çünkü her şey ihtiyaca göre olmalıdır ve herkes yeteneklerine göre çalışmalıdır.

Sonunda Gleb’in fikirlerinin ve çabalarının sonuçları görülmeye değerdir. Fabrika açılmış, üstelik köşe tutucular mağlup edilmiştir. Hayatı yaratanların, devrimin eserini yapanların bu fabrika açıldığında kendinden geçercesine alkışlamaları ve bir kez daha işçi sınıfı iktidarının önünde eğilmeleri bundandır. Gladkov’un dediği gibi, çimentoyu iyi verirsek tutar. Çünkü Çimento biziz. Çimento işçi sınıfıdır.

Son bir not olarak belirtelim ki Çimento, en beğenilen 20 Sovyet romanından biridir. En az 30 dile çevrilmiş olup, milyonlarca kez elden ele dolaşmıştır.

M. Güzel

 
§